Glutton Berserker - Bölüm 007
Bölüm 007 Açlıktan Boğulmak
Çevirmen: Uchuujin & Redaktör: Faen_the_1134
Heart Malikanesi’nde bir hizmetkar olarak yaşamaya başlayalı, neredeyse bir hafta geçmişti.
Konağa geldiğimde, Kara Kılıç Greed ile konuşuyordum, bu yüzden etrafımdaki insanlar beni tehlikeli biri olarak görüyordu. Pot kırdığımı itiraf etmeliyim.
Ancak, Heart Ailesi’nin hizmetkarlarının hepsi iyi insanlardı, beni olduğum gibi kabul ettiler.
Günler huzurlu bir şekilde geçse de, öğrenecek ve ezberleyecek çok şey vardı, bu yüzden çok meşguldüm ve konaktan ayrılmak için zamanım yoktu.
Yemek, Yıkama, Temizlik…Çeşitli işleri denedim ve benim için en uygunu bahçıvanlıktı.
Böyle bakımlı bir bahçeyi korumak gerçekten çok fazla sebat gerektirirdi. Sürekli olarak büyüyen yabani otları temizleyerek, ara sıra çimlerin yüksekliğini ayarlamak.
Bana bahçıvanlığı öğreten üç ustam sayesinde, bir şekilde halledebiliyordum. Ve eğer yeteneğimi geliştirirsem, bahçedeki bazı ağaçlara bakmama izin vereceklerini söylediler. Bir gün, ön kapının oradaki kalın ağaçlardan birini budamak istiyorum.
Bir insan olarak ihtiyacım olan işle ödüllendirilmiş gibi hissediyordum.
Tatil zamanlarımdan feragat ederek, kendimi yeni işime adamıştım.
Üstelik, işten sonra hizmetkarlar yemekleri masaya koydular, arasında et de vardı.
Onu gördüğüm zaman, ellerim titremişti. Beş yılın ardından, karşımda bir et vardı. Doğal olarak, gerildim.
Beslenmemdeki gelişme sayesinde, önceki sıska vücudumun biraz kilo aldığını düşünüyorum.
Oh, kaledeki görevimden geri döndüğümde, Roxy beni çay içmeye davet etti. Dürüst olmak gerekirse, Kutsal Şövalye-sama ile yapılacak konuşmada…
Ne söyleyeceğime dair herhangi bir fikrim yoktu. Böylece, Roxy tek taraflı olarak konuştu.
Ama, eğleniyormuş gibi gözüküyordu, o yüzden sıkıntı yoktu.
Rafal’ın emri altında kapı bekçiliği yaptığım zamanlar ile karşılaştırdığımda, fark cennet ile cehennem arasındaki kadar büyüktü.
Tabi ki, Roxy-sama cennetti. Diğer taraf ise cehennem.
Bundan mutlu olmam gerekiyordu, nedendir bilmiyorum… Son zamanlarda vücudumun durumu çok kötü. Açlık hissi durmuyor. Gittikçe büyüyor ve onu bastıramıyorum. Kesinlikle açlıktan ölüyordum.
Şimdi bile, acı içinde kıvranıyorum.
[Fay, Nasıl oldun?] (Roxy)
Çay bardağını masaya koyarken, Roxy bana endişeyle baktı. İki kişilik çay partilerimiz günlük bir olay haline geldiğinden beri bana Fay diye sesleniyordu.
Bu takma isim hala hayattayken bana babam tarafından verilmişti ve çok utanç vericiydi. Her nasılsa, ustam bana Fay olarak hitap etmek istedi, bende bunu kabul etmek için kendimi zorladım.
Kara Kılıç Greed’e bu konu hakkında danıştığımda, [Nerden bilebilir? Kendin düşün.] diyerek alaycı bir biçimde cevap verdi. Bu yüzden, Roxy bana ne zaman Fay dese, bir hoşnutsuzluk hissettim.
[Önemli değil, Roxy-sama] (Fate (Yada artık Fay mi desem :D))
Devam eden çay saati boyunca Roxy’yi endişelendirmemek, açlığın verdiği acıyı bastırdım.
[Öyle mi..? Ama, betin benzin atmış.] (Roxy)
Bu anormal açlığımın soğuk algınlığı mı olduğunu düşünüyordu? Elini alnıma koymaya çalıştı.
Ancak, eğer bana dokunursa, akıl okuma yeteneğim aktive olacaktı. Roxy’nin aklının içine izinsiz bakmak istemiyordum.
[Hayır, gerçekten iyiyim!] (Fate)
Kaçmak için koltuktan kalkmaya yeltendiğimde, açlıktan ötürü başım döndü ve bilincimi kaybettim ve yere düştüm.
Bugün, her zamankinden daha şiddetli bir açlık hissine maruz kalmıştım. Oburluk yeteneğimin tüm bedenimle bir savaş halinde olduğunu hissedebiliyordum. Bilincim yavaş yavaş karanlık tarafından yutuldu.
Roxy’nin sesinin beni hafifçe çağırdığını duyuyordum. Ama ,en sonunda hiçbir şey duyamaz hale gelmiştim.
=====
Uyandığımda, konak tarafından bana sağlanan odamdaydım.
Samandan yapılmış derme çatma yatağımdan farklıydı; tıka basa pamukla doldurulmuş yumuşak bir yataktı. Böyle bir lükste uyuyabiliyordum.
Görünüşe göre, Roxy ile çay saatimiz sırasında, Oburluk yeteneğimden gelen açlığım tahammül sınırlarımı aşmıştı. Şimdi rahat hissediyordum çünkü bu dayanılmaz acı bastırılmıştı.
Çoktan gece olmuştu. Penceremden gözüken ayın konumuna baktığımda ,bilhassa gece yarısıydı.
Ay ışığının aydınlattığı rafta bir not gördüm.
[Yarın sabahki işe kadar iyi dinlen. Roxy’den]
Onu endişelendirmişim gibi gözüküyordu. Şey, bu doğaldı çünkü onun gözünün önünde bayılmıştım. Bir daha buluştuğumuzda, çay saatinde ki olan olay için özür dileyeceğim.
Yatağımda otururken, iç çektim ve yanında yaslanmış olan kara kılıç Greed’i aldım.
[Hey, Greed. Açlığım her gün daha da büyüyor. Geçmişte buna dayanabiliyordum ve böyle bir sorun yoktu. Ne düşünüyorsun?] (Fate)
Greed çokça gülerek cevap verdi.
[Bu doğal. Sen, zarlarını attın. (Kanımca burada oyun başladı demek istiyor..idk)] (Greed)
[Ne demek istiyorsun?] (Fate)
[Bir ruhu tüketmeyi tecrübe eden oburluk yeteneği, durdurulamaz. Daha fazlasını tüketmeyi arzulayacaksın.] (Greed)
Anormal açlığımın sebebi buydu… Aşırı bir açlık halindeydim.
Onu sadece güçlü bir yetenek olarak düşünüyordum, ama ödenmesi gereken büyük bir bedel varmış gibi görünüyordu.
Ben şok olmuşken, Greed devam etti.
[Ruhları yediğinde daha güçlü oluyorsun. Ve bir ruh yedikten sonra, daha fazla ruh yemek için arzu duymaya başlıyorsun. Bu yeteneğin karakteristiği budur. Ölene kadar, güçlenmeye devam etmelisin. Bu yetenek peşini bırakmaz. Eğer devam etmezse, sadece açlıktan ölürsün. Yada iradeni ve benliği kaybedip etrafa saldırmaya başlarsın. ] (Greed)
[Olamaz…Bu olamaz.] (Fate)
Aşırı açlık. Daha fazla dayanamadığımda, ya açlıktan öleceğim ya da…Uhh, ikincisi daha korkutucu. Bir canavara dönüşme olasılığım var.
Eğer çay saati boyunca kendimi kontrol altında tutmasaydım, Roxy’e saldırmam ile sonuçlanabilirdi…Bunu düşündüğümde ürperiyorum.
[Ayrıca iyi şeylerde söyleyeceğim. Kritik sınıra ulaştığında, gözüne bir şeyler olur. Aynaya bir bak.] (Greed)
Greed’in söylediği gibi yaptım. Odada büyük bir ayna vardı.
Onda gözüken, parlak kırmızı gözler vardı.
Göz bebeklerimin orijinal rengi siyahtı. Ama şimdi, kan kırmızısına boyanmışlardı.
[Limitine ulaşmışsın gibi gözüküyor. Burada huzurlu hizmetkar hayatının tadını çıkarabilirsin. Ama ne yapman gerektiğini unutma. Bir daha söyleyeceğim, zarlar atıldı.] (Greed)
Oburluk yetisi, benim hedeflerimi hiçe sayarak ruhları isteyecektir. Su içip yemek yediğimde bile açlığımı tatmin edemeyeceğim.
Bunu tatmin etmenin tek bir yolu vardı. Ve sonrasında, daha fazlasını isteyecekti, bu dipsiz bataklıkta daha derinlerine batmaktan başka şansım yoktu.
Şimdi, açlığım limitindeydi, bu yüzden gitmekten başka seçeneğim yoktu. Nihayet huzurlu bir yaşam elde etmiştim, onu bırakmak istemiyorum.
Kıyafetlerimi değiştirdim, Kara Kılıç Greed’i kuşandım. Ve sonra, Heart Malikanesi’nden gizlice ayrıldım. Açlığımı dindirmek için…