Glutton Berserker - Bölüm 021
Bölüm 021 Masmavi Gökyüzü
Çevirmen: Uchuujin & Redaktör: Faen_the_1134
Kraliyet Başkentine dönüyorduk. Roxy’nin karşısında oturuyordum, umutsuzca aşırı yemiş ruhumun geri tepmesini engellemeye çalışıyordum. Eğer bir hata yaparsam, bilincim yenilirdi, bu da benim soğuk terler akıtmamı sağlıyordu. Ama, o zaman Greed’le daha önceden konuştuğumuz bölgeye gelmiştik.
Gece yarısı Kraliyet Başkentine vardık.
Roxy, Saray ulağı tarafından çağırıldı, bu yüzden hemen dışarı çıktı. Sanırım, Beş Büyük Aile’nin Kutsal Şövalyesi olmasından dolayı, çok fazla boş zamanı olmuyordur.
Bana gelecek olursak, Heart Ailesinin usta bahçıvanları beni kapının önüne düşen yaprakları süpürmek ve kökleri kazıp çıkarmak görevine atanmıştım. Bu da ne? Kraliyet Ailesi ve yerel lordlar arasında bir çeşit rekabet mi var? Orada olmamaya özen gösterdim, özelliklede Aisha’nın penceresinden görünen yerlerde.
Sonra, beni biraz değerlendikten sonra, usta bahçıvan [Sıradan bir adamı çok fazla yüceltmiyorlar mı?] dedi.
Ve sonra, hava karardığı için, bahçıvan çıraklığı işlerime yarın devam etmeye karar verdim. Diğer bahçıvanlarla birlikte yemek yedim ve banyoya gittim.
Kendimi sabunlarken, ustalarımdan biri şöyle dedi:
[Sana bahçedeki ağaçların nasıl budanacağını öğretmemin zamanı geldi. Ne dersin, bunun için hazır mısın?] (Usta Bahçıvan)
[Gerçekten mi?!] (Fate)
[Evet, gerçekten. Fate oldukça iyi çalışıyor. Gerçekten eğitmeye değersin. Herkes bunu görebilir.] (Usta Bahçıvan)
[Teşekkür ederim.] (Fate)
Heart Ailesi arazisinden döndüğümden beri, bütün öğretmenlerim neden beni bu kadar çok düşünüyorlar acaba?
Ustalarım yaşlanmışlardı, bu yüzden haleflerini eğitmek istiyorlardı. Ben burada devreye giriyorum. Bu benim için gerçekten büyük bir onur.
Mutlu hissettim, yanlışlıkla ustamı fazla ovaladım.
[Ouchouhouch, bu yaşlı adama biraz dikkat et!] (Usta Bahçıvan)
[Özür dilerim.] (Fate)
Yüksek statlarım nedeniyle, gücümü kullanırken dikkat etmeliyim, ama ustam gücümü göstermemden oldukça memnun olmuş gibi görünüyordu.
Bundan sonra daha dikkatli olmalıyım. Statülerimin dışarıya ne kadar yansıtacağımı ayarlamalıyım. Aksi takdirde, oldukça yüksek statüleri olan Kutsal Şövalyeler yanlışlıkla başkalarını öldürürdü.
Kobold liderini öldürdükten sonra, statülerim bir Kutsal Şövalyeninkileri bile aşmıştı. Bu yüzden onları nasıl düzgün şekilde ayarlayacağımı öğrenmeliydim. Statülerim Greed’in güçlenmesi yüzünden artmaya devam edecek, bu yüzden gelecekte çok sayıda ayarlama yapmam gerekecek.
Her neyse, [Oburluk] yeteneğim olmasaydı bile, bir dövüş kazanarak hızlıca yükselen statüler önlenemez. Şimdilik, bahçıvan ustamın sırtını ovalayarak ayarlamaya çalışayım.
[Ouch, yine mi?] (Usta Bahçıvan)
[Ah, beni mazur görün.] (Fate)
[Ben sadece yaşlı masum bir insanım. Lütfen bana daha dikkatli davran.] (Usta Bahçıvan)
=====
Gecenin ilerleyen vakitlerinde, kurukafa maskemi taktım ve Goblinlerin yuvasına gittim.
Bugün, Hobgoblin ormanında avlanacağım.
Bir süredir bu bölgede avlandığım için, burada yemek kıtlığı yaşanıyor, buna karşılık oburluk yüzünden karnım aç.
Orman iyi şekilde ışık almasa bile, yine de [Gece Görüş] yeteneğim sayesinde Hobgoblinleri saptayabilirim. Ağaç köklerinde uyuyan herkesi acımasızca avladım.
[Oburluk yeteneği etkinleştirildi.]
[Dayanıklılık +30, Fiziksel Güç +40, Büyü +10, Ruh +10, Çeviklik +30 Eklendi.]
Kafamda sürekli olarak bu inorganik sesi duydum. Ancak, açlığım henüz tatmin olmamıştı.
Mevcut durumum o kadar iyi değildi.
Buraya kadar, açlığımı Goblinleri avlayarak tatmin edebilmiştim…
Neden böyle olduğunu sanırım anlamıştım.[Zihin okuma] becerisinin vasıtası ile Greed tarafından anlatılan her şey.
[ [Oburluk] yeteneğin Kobold liderini tattı. Artık, daha düşük şeylerin tadıyla tatmin edilemez.](Greed)
[Ama, eğer avladığım şeyler ile açlığımı tatmin edemiyorsam ne yapmalıyım…] (Fate)
[Fate, burada sorman gereken asıl soru, eğer aç kalırsan ne olacağı.] (Greed)
Eğer [Oburluk] yeteneği lider tipinde bir canavarı yememiş olsaydı. Eğer bunu bilseydim, bunun yerine tabi ki Goblinlerde kalırdım.
Ancak, Kobold lider ile aramızda olanlar kaçınılmazdı… Eğer onları kendi hallerine bırakmış olsaydım, Heart Ailesinin topraklarına doğru ilerleyeceklerdi.
(Ç.N. Dayanamayacağım geçen bölümlerde Taçlı Kobold dedi şimdide Kobold lideri diyor bir karar verin kardeşim 😀 )
Onu yenebildiğime mutlu olmuştum, ama bana can sıkıcı bir ayrılık hediyesi vermişti…
[Kuuu… Sağ gözümde bir sıcaklık hissediyorum.] (Greed)
Yaklaşık 10 Hobgoblinden sonra, rahatsız hissetmeye başlamıştım.
Greed’in siyah yüzeyinde kendi yansımamı gördüm. Kurukafa maskesinin altından…
[Greed, aynen söylediğin gibi… bu açlık.] (Fate)
[Değil mi? Görüldüğü gibi.] (Greed)
O siyah yüzeyde, kırmızı bir göz bebeği bana bakıyordu.
Sağ gözüm parlak kırmız iken, sol gözüm siyahtı. Bu durum….
[Açlık durumun. Yakında…] (Fate)
Bunu hissedebiliyordum. Yakında, Krallığın etrafındaki canavarlar, [Oburluk] yeteneğimin açlık seviyesini korumak için yeterli olmayacak. Vücudumun her tarafının kıpırdamasını engelleyemiyordum.
[Bugünlük bir sıkıntı olmamalı. Ama fazla zamanın kalmadı. Sonunda olacak.] (Greed)
[Bunlar senin düşüncelerin mi?] (Fate)
Anladım, bu yüzden Greed’e buna karşı koymanın bir yolunu sordum.
[Yöntemini değiştirmelisin.] (Greed)
Başka bir şey söylemeden başkente döndüm. Yoldayken birkaç askerle karşılaştım ama durmaya zahmet etmedim. Beni gördüklerinde bağırıyorlardı.
[Lich geri geldi! Mukuro geri döndü! Hayatınız için kaçın!](Greed) (Mukuro=Ceset)
Hiç kimsenin olmadığı Goblin çayırlarına geri çekildikten sonra kurukafa maskesini çıkardım ve öyle devam ettim.
[Daha sessiz olabilir misiniz?]
[O zaman, seni yalnız mı bırakalım?]
[Kapa çeneni.]
Goblin çayırlarına doğru esen rüzgara karşı başkente döndüm.
Ertesi gün, sağ gözümü bir göz bandı ile gizledim. Uyurken gözümü yaraladığımı söyleyerek çalışanlara yalan söyledim. [Kendini iyi hissediyor musun? Hâlâ ağaç budamayı öğrenmek istiyor musun?]Dedi usta bahçıvan. Bu bir azarlama mı? Yoksa endişeli mi? Sadece sesinden bunu anlayamadım, ama şüphesiz benim için endişelenmişti.
[Tek gözle de yapabilirim.] Diyerek yanıtladım, sonra bir daha sordu. [Kendini fazla zorlamıyorsun değil mi?], öyle olsa bile vaat edilmiş ağaçları budayacaktım.
Ustam bana bir ağaç üzerinde nasıl yapıldığını gösterdikten sonra, kendim yapmaya çalıştım.
[Nasıl oldu?] (Fate)
[Kötü değil. Peki o zaman, başka bir ağaç üzerinde dene. Yapacak başka işlerim var.] (Usta Bahçıvan)
[Kendi başıma mı…?] (Fate)
[Anlamadığın bir şey olursa, bana sorabilirsin.] (Usta Bahçıvan)
[Tamam.] Fate)
Usta sözel öğretimden çok doğrudan uygulamalı bir eğitim vermişti. Yani bunu yapmanın başka yolu yok.
Budama makasıyla ağaçlardan birini hedeflerken, hafif beyaz zırhıyla Roxy’nin etrafta gezindiğini fark ettim.
Başkentten yeni dönmüş gibi görünüyordu. Durum her zamanki gibi olsaydı, hemen ana konağa giderdi. Ama bu sefer neden bu kadar endişeli görünüyordu?
Onun peşinden gitmek ve nedenini sormak istedim… Ama yapamazdım.
Roxy babasının mezar taşının önünde diz çöktü ve yüzünde daha önce hiç görmediğim bir ifade vardı. Bu bir şeylerle savaşmış gaddar birisinin ifadesiydi.
Ayağa kalkmadan önce mezarın önünde bir şeyler söyledi ve köşke doğru ilerledi. O zaman, ben oraya aval aval bakıyordum, bu yüzden Roxy’nin beni fark etmesi kaçınılmazdı.
[Fate, sağ gözün yaralıyken…niye buradasın?](Roxy)
Havalıymış gibi rol yaparken, Roxy’e budama makasını gösterdim.
[Uyurken sağ gözümü yaraladım. Her neyse, şu anda bahçıvanlıkta oldukça iyiyim. Şey, buradaki ağacı budamak için buradayım.] (Fate)
Bunu söylerken, elimi yanımdaki ağaca yasladım. Aslında tamamen farklı bir ağacı budamam söylenmişti.
[Ermmm…Roxy-sama. Bir sorun mu var? Bugün farklı görünüyorsunuz.] (Fate)
Belki kalede bir şeyler olmuştur? Direkt olarak sormaktan korkuyorum.
O zaman yaptığı yüz ifadesi her zamanki Roxy’e dönüşmüştü.
[Önemli değil. Bu arada, eğer iyi budamazsan, birileri sana kızacak.](Roxy)
Roxy, kollarını kavuşturmuş bana bakan ustamı işaret etti. Sonuçta, bu ağacı halletmem söylenmişti.
Panik içerisinde çırpınırken, Roxy konağa doğru yürüdü. Her nasılsa, ona baktığımda kötü hissediyordum. Gökyüzünde hiç bulut yoktu ve açıktı, hissettiklerimin tam tersiydi.
Çalışmayı bitirdikten sonra, gece yarısında avlanmaya gitmeden önce zaman öldürmek için bara gittim. Orada aradığım yanıtı buldum.
Barmen, yemekleri önündeki tezgâhın üzerine dizerken söylemişti.
Yeniden ortaya çıkan Lich’i (Mukuro) yenebilmek için, Burix Ailesi’nin ikinci oğlu Hado bu akşam Goblin çayırlarına gidecekti.
Ve Roxy de onun emri altında beni peşimden gönderilecek. Hart kesinlikle durumu anlıyordu. Belki Burixler bir şey peşindedir, bu yüzden dinlemeye devam ettim. Dahası, Hado’ya çok fazla şey borçluyum.
Birayı son damlasına kadar içtim, sonra da oturduğum yerden kalktım.