Glutton Berserker - Bölüm 082
Bölüm 082 Yeni Başlangıç
Çevirmen: Uchuujin & Redaktör: Faen_the_1134
Sonraki gün hemen çalışmaya başladım.
Kral uygun işi olmayan insanları bölgeme almama izin verdiğinden beri.
Dün öğle yemeğinden sonra konağın içini temizledik ve bence oldukça iyi iş çıkardık. Ancak yıllardır ihmal edildiği için çatı çok fazla hasar görmüştü ve yağmur yağdığında akıtacaktı. Marangoza ihtiyaç olduğu için kendi başımıza halledemedik.
Ve böylece, Aaron bu işleri yapacak marangozları aramak için dışarı çıktı.
İkimizi yalnız bıraktı—Beni ve Myne’ı. Tek başıma iyiyim ama nedense Myne peşime takılmaya karar vermişti. Yine de korkutucu silahı Siyah baltayı konakta bıraktı bu yüzden taşkınlık çıkarmayacağını düşünüyorum.
Ben bunları düşünürken yanımda yürüyen Myne bana baktı.
“Bir kargaşaya neden olacağımı düşünüyorsun, değil mi?”
“Ee…”
Düşüncelerimi mi okudu!? Her nasılsa, bu kadar zaman geçirdikten sonra birbirimizin düşüncelerini anlayabiliyorduk.
İfadesiz bir surat takındığımızda bile.
Bundan yalan söyleyerek kurtulmam imkansızdı.
“Evet, düşündüm.”
“Nn!?”
“Şimdiye kadar ki seyahatlerimizde bunu kaç kere yaşadık? Düşük kalite bir Kutsal Şövalyeyi uçurdun ve o zaman seni kışkırtan savaşçıların kemiklerini kırmıştın. Bu tür şeyler görmek istemiyorum artık.”
Bu sözleri duyan Myne iç çekti.
“Bu anlattıkların sırasında kendimi hatırı sayılır ölçüde tutmuştum.”
“Gerçekten… Buna kendini tutmak mı diyorsun?”
Şahsen çok fazla şey görmüştüm bu yüzden parti için gerçekten endişeliydim ama daha çok Myne’ın vereceği tepki için endişeleniyordum.
Ne kadar da garip diye… Düşünebilirsin ama buradaki kız Ölümcül Günah yeteneklerinden [Öfkenin] sahibi. Görünüşe göre, bastırılmış tüm öfkesini serbest bırakırsa, her taraf kan gölüne döner.
Bu yüzden kendini tuttuğunu söylediğinde gerçekten de öyle yaptığını düşünüyorum. Ben [Oburluk]becerisini kontrol etmekte bazen zorlandım ve sık sık güçlü bir dürtü patlaması yüzünden zor zamanlar geçirdim.
Şu anda, [Oburluk]becerimin dürtüsünün azalmasının tek nedeni, Luna’nın beni içeriden koruması. Kendi gücüm yüzünden değil yani. Bu arada, Gallia’daki savaştan sonra sık sık rüyalarımda Luna’yı gördüm. Genellikle Myne hakkında konuştuk. Ve sonunda şunun farkına vardım.
Luna Myne’nın….
“Nn? Fate, dinliyor musun?”
“Evet. Dinliyorum, ne oldu?”
“Muu, iyice dinle!”
Myne zıpladı ve kulağımı çekti böylece ağzını yaklaştırabildi. Kendimi kurtarmaya çalıştıkça daha acı verici bir hal aldı.
“Şimdi nereye gidiyoruz?”
“Cevaplayacağım, cevaplayacağım bu yüzden lütfen bırak beni.”
Serbest bıraktıktan sonra hemen kulağımı kontrol ettim. Tamam, sorun yok gibi görünüyor. Myne konuşurken düşüncelere dalmayı bırakmalıyım. Aksi takdirde, kulağımı kaybedeceğim. Seyahat ederken hiç böyle yapmadığını düşünürken…
Gittiğimiz yerleşim bölgesini işaret ettim ve Myne’ın sorusuna cevap verdim.
“Yakında varacağız. Gece kondu bölgesine. Oradaki kiliseye gideceğiz.”
“Fuuhn, dua etmek için mi? Fate’lik bir şey gibi durmuyor.”
“Ne kadar kaba. Zaman zaman dua ettiğim oluyor.”
Böyle söylesem bile, krallığa geldiğimde Tanrılara olan inancımı kaybetmiştim. Babam hâlâ hayattayken her gün dua ederdim ama yalnız kaldıktan sonra bunu yapmaktan vazgeçtim. Tekrar düşündüm de, hastalığı sırasında onlara bu kadar inanan babamı bile kurtarmadıysalar, Tanrılar o kadar da iyi değildi. O zaman inancım kalbimde bir yerlere gömüldü.
“Her neyse, kenar mahalledeki birçok insan kiliseye gidiyor bu yüzden insanları işe almak için iyi bir yer. Zorlamaktan kaçınmak istiyorum. Yani kiliseye gitmek daha iyi olur.”
“Fate, her zaman düzgün olmak zorunda.”
Myne dilini şaklattı, sinirli görünüyordu. Kurallara uymaktan neden bu kadar nefret ettiğini merak ediyordum. Sadece bir süre güvenilmek istediğini hissettim…
O zaman hadi deneyelim.
“Ama Myne’ın benimle gelmesi iyi oldu. Sonuçta bunu ilk defa yapıyorum ve bu yüzden biraz endişeliyim. ”
Buna ne dersin…? İfadesiz suratında büyük bir gülümseme belirdi.
“Elden bir şey gelmez. Sonuçta Fatesin. Mufufufu.”
Sonuçta iyi bir ruh hali içine girdi! Sonuçta güvenilmek istiyordu! Gülüşü biraz ürpertici olmasına rağmen!
Ve sonra çirkin bir şey söyledi.
“Tamam. Eğer kilisedekiler seni dinlemezse, orayı yok edeceğim.”
Sözlerimi geri alıyorum! Kesinlikle güvenilecek biri değil. Bir anlığına bile olsa ona güvenebileceğimi düşündüğüm için ben bir aptalım. Eğer seni dinlemezlerse dinleyene kadar onları döv.
Un, bu gerçekten çok iyi bildiğim Myne.
“Sanırım tek başıma yapacağım. Dikkatlice düşündüm de bunun için Myne’ı rahatsız etmeye gerek yok.”
“Doğru…”
Üzgünüm teklifimi geri çekmeliydim. Bu sadece onun ruh halini düzeltmek için yapılan bir girişimdi. Bunu yapmak için daha iyi bir yöntem bilmiyorum.
“Buna ne dersin, görüşmeleri arkamdan izleyeceksin. Oradaki küçük tehdit edici bir varlık gibi?”
“Anladım, bu da iyi olmalı.”
Rahatlamak için göğsüme vurdum. Bu şekilde mülke zayiatı için endişe duymam gerekmeyecek. Sonra kiliseye doğru yürürken aşina olduğum bir yerde durdum.
Burası… Nostaljik bir yer.
Düşüncelere dalmışken, arkamdan gelen Myne sırtıma çarptı.
“Sorun ne? Nn?… Bu neredeyse yıkılmış evin içinde bir şey mi var?”
Myne kafasını yana yatırırken sordu.
Ev dediği gibi kötü bir durumdaydı. Yine de, 5 yıl burada yaşamıştım. Uzun zamandır terk edilmiş haldeydi. Belki de Heart Ailesinin bir çalışanı olmak için Burix’lerden kaçtığımdan beri.
“Sadece biraz izin ver, sorun olmaz değil mi?”
Myne’ın cevabını beklemeden yapmam gereken doğal bir şeymiş gibi öne çıktım.
Kolayca kapıyı açtım. Asma kilit artık orada değildi. İçi yağmalanmıştı. Bu normaldi. İçeride değerli bir şey yoktu.
İçeride kamışlardan yapılmış bir yatak ve üzerinde mum kalıntıları olan eski bir masa vardı. Ayrıldığımdan beri hiçbir şey değişmemişti. Ve buraya geldiğim için her şeyin değişeceği anlamına gelmiyor. Burası böyle bir yer haline gelmişti.
Etrafa bakınırken Myne umursamıyor gibi arkamdan konuştu.
“Fate, hadi gidelim.”
“Ah, tamam.”
Odadan çıkmak üzereyken bu ana kadar sessiz kalan Greed [Zihin Okuma]aracılığı ile konuştu.
“Buraya geri dönmeyi mi düşünüyorsun?”
“Hayatta olmaz, henüz ölmek istemiyorum. Her şey daha yeni başlıyor.”
“Öyle değil. Eğer derhal Myne’a yetişmezsen sinirlenir ve buradaki tüm evleri yok eder.”
“Un, hadi gidelim.”
Hadi nostaljiyi bırakalım. Eski evimden ayrıldım ve tekrar gece kondu mahallesindeki kiliseye doğru birlikte yürümeye başladık.