Glutton Berserker - Bölüm 103
Çevirmen: Şhin & Düzenleyen Friolero
Elimi sallayarak Roxy’e yaklaştım. O da mütevazi bir şekilde el sallayıp, bulunduğu terastan aşağı indi.
Roxy buraya kadar eşlik eden baş hizmetliye teşekkür etti. Sonra gülümsemeyle bizi karşıladı.
[Davetime karşılık verdiğiniz için teşekkür ederim Fei, Aaron-sama.]
Bu kızın figürü beni istemsizce, Aaron’un yan tarafımdan dirseğiyle dürtmesiyle anca kendime gelecek kadar hayranlık içinde bıraktı.
[Davet ettiğin için biz teşekkür ederiz.]
[Bugünün güneşli olması iyi oldu. Şu aralar hep kar yağıyordu.]
Gökyüzü bulutsuzdu. Düne kadar kalın bulutlar yalan gibiydi.
Hem de kış sezonu yeni başlamıştı. Bahar havası hissettirecek kadar birkaç düzine günün geçmesi gerekiyordu. Buna rağmen hava bugün bahar gibi ılıktı.
[Geçen gün yeterince kar yağdığından, Aaron ile birlikte kar küredik.]
[Demek öyle oldu. Barbatos Evinde hizmetçi kiralamayı düşünüyor musunuz?]
Roxy boynunu biraz eğerek, bana ve Aaron’a baktı.
Ben böyle konuları Aaron’a bırakıyorum. O da gülümseyerek cevapladı.
[Burix Evinden Mimir’i almayı düşünüyorum.]
[He! Mirmir Burix’i.]
Bunu duyan Roxy’nin tepkisi benimkine benziyordu. Ancak, şaşırmış, aynı zamanda mutlu olmuş gibiydi. Onaylar biçimde kafasını sallayarak, Aaron’a cevap verdi.
[Bu iyi bir şey. Tam da Aaron-sama’dan beklenildiği gibi.]
[Fumu. Uygun görürseniz Mirmir ile iyi geçinmenizi rica edeceğim. Çünkü Barbatos Evinde ben ve Fate dışında birisi yok. Hem de Fate öyle olduğundan.]
[Evet, Fei öyle sonuçta… Ben de düşük yeteneğimle Mirmir’i doğru yola sokmak için elimden geleni yapacağım.]
[Teşekkürler Roxy.]
İkisinin Mirmir’e yardım etmek için birlik olması iyi bir şeydi. Gerçekten güzeldi ama, ondan önce beni başka bir şey meraklandırdı.
[Roxy Mirmir hakkında yardımcı olacağın için mutluyum ancak. Bana “öyle” diyerek ne demeye çalışıyorsunuz?]
[U 〜 n, bu şey. Ee, Aaron-sama]
[Fumu. Şöyle. Onun bu tarafı öyle]
[Kesinlikle]
[Ondan önce, böyle buyrun]
(Ç.N: Lan şere**** öyle böyle deyip durdunuz düzgün konuşsanıza kafayı yiyicem ^’+£%&#????)
Roxy ve Aaron aceleyle terasa çıktılar. Baş hizmetçi de bana bir bakış atıp iç çekti ve onların arkasından takip etti.
Ne demek istediler acaba. Baş hizmetli bile öyle düşünüyor.
Bunu sosyal Greed’e sorsam daha iyi olur. Kendini beğenmiş olsa da, bu gibi durumlarda güvenilir birisi.
[Şey, Roxy ve Aaron’nun demek istediği neydi?]
『Bunu mu soracaktın, o tarafını diyorlar. Birazcık büyüdüğünü düşündüğüm halde, şu duruma bak』
[Gu, sen de mi aynı şeyi söylüyorsun…]
『Oi, depresyona girecek zamanın yok. Roxy seni çağırıyor』
Nedense, savaşta daha hiçbir şey yapamadan kaybetmiş gibi hissediyorum. Ya da, en çok o tarafım mı eksikti. Huzursuz hissetsem de, bu gün Roxy’nin bizi davet ettiği önemli bir gündü. Onu terasa kadar aceleyle takip ettim.
Ben ve Roxy’nin arasında biri duruyordu. Kestane rengi saçı olan bir kız.
Are, bu çocuğu bir yerde görmüştüm gibi hissediyorum…. .
Aa, bu sert ifadeyi takınan çocuk, bir nedenle Gallia’da büyük kanyona gittiğim sırada, beraber hareket ettiğim krallık ordusundan biriydi. Yanlış hatırlamıyorsam adı Miria’ydı.
O sırada, hala kafatası maskem ile kendimi saklıyordum, bir nedenden dolayı aynı yöne giden Roxy’nin önderlik ettiği Krallık Ordusuna katıldım.
O zaman, hiçbir şey olmadığı halde, Roxy’e yaklaşınca elinin altındaki büyülü kılıcı ile bana saldırmıştı. Şimdiki gibi.
[Demek burada karşılaştık yüz yıl*! Kim düşünürdü ki kafatası maskesinin sen olduğunu, aklıma bile gelmezdi. Barbatos Evinin başı olsan da, sevgili Roxy-sama ve benim aramıza girmeni affetmem.]
[Şey, tehlikeli]
(Çn: Önceki karşılaşmalarında böyle bir replik geçti mi bilmediğimden olduğu gibi bıraktım.)
Burada Gallia’daki gibi aynı şekilde büyülü kılıçla saldıracağını düşünmemiştim. Bu kişi, resmen o zamandan beri büyümemiş. Konu Roxy olunca hiç kimseyi ayırt etmiyor.
Ancak kılıcı tuttuğu kolu özellikle kalkıktı. Ateş özelliğinin iyi işlendiği kılıç sağa sola ateş saçarak savruldu. Onu atlatınca, Miria’dan mantıksız şikayetler savruldu.
[Atalatma! Bir kere vurul]
[İmkansız şeyler söyleme! Hem ben misafirim. Artık iyi geçinelim.]
[Roxy-sama’yı benden çalan herkes, düşmanımdır.]
[Düşman!?]
Miria tarafından aşağı doğru sallanan, yanan büyülü kılıcı yakaladım. Ben E Bölgesinde olduğumdan, zaten hedefine ulaşmayan saldırısı bana zarar veremezdi. Bunun üstüne, alev direnci becerisine de sahiptim.
[Kurallara aykırı. Ku… güçlü.]
[Anladıysan artık vazgeç]
[Vazgeçmeyeceğim!]
Bu kız… Hiç değişmemiş. Yapacak bir şey yok, zorla olsa bile büyülü kılıcını alarak etkisiz hale getireceğim.
Bunu düşünürken, Miria’nın koruyucusu* olan — Birlik Komutanı Mugan ortaya çıktı. Gelişmiş vücudu, hacimli ve ağır olduğunu gösteriyor, uzun zamandır askerlik yapan kişinin havasını hissettiriyordu.
O da Maria’yla aynı şekilde Gallia’daki büyük kanyona giderken tanıdığım Krallık Ordusundan biriydi.
Mugan alışkın hareketlerle Maria’yı kedi gibi ensesinden yakalayıp havaya kaldırdı.
[Aa, tam da en iyi yerindeyken köstek olma lütfen]
[Asıl sen Roxy-sama’nın ekibine kötek olma!]
Azarlanan Miria’ya yandan bakış attım ve Mugan’a tekrar karşılaşmamızın üzerine selam verdim.
[Uzun zaman oldu, Mugan]
[Aa, evet uzun zaman oldu. Sonunda o kafatası maskesini çıkardın demek. Fakat, şaşırdım o zamanki senin Barbatos Evinin başı olduğunu hiç düşünmezdim. Oh, affedersin saygı ifadesi kullanmadım.]
[Gerek yok, böylesi iyi. Her zamanki gibi konuşursan mutlu olurum.]
[Bunun için teşekkür ederim. Krallık Ordusunun askeri bölgesinde baya karışıklık çıkarmışsın.]
[Buna rağmen hasarı en aza indirmek için çırpınmıştım. Aa, evet. Senin kızın askeri bölgenin araştırmacısıydı sanırım?…. İyi mi?]
Askeri bölgede az da olsa kurbanlar vardı. Ben ve Rafal’ın arasındaki savaş sonucunda, yakınlardaki araştırma tesislerinde büyük hasarlar oluşmuştu. Bunun üstüne, yeryüzüne çıkan gece yürüyenler tarafından saldırıya uğrayanlar da vardı.
Bir ihtimal, buna karıştıysa, özür dilemekten başka yapacağım bir şey yok. Fakat, Mugan bunu gülerek karşıladı.
[Hahahahaha! Utançla söylüyorum, kızım Raine isyanı fark etmeksizin, araştırmalara kendini kaptırdığından hiç bir şeyin farkında değilmiş]
[Şükürler olsun. O kadar büyüklükteki savaş… Acil durum alarmının çaldığı sırada araştırmasını iyi devam ettirmiş.]
[Bu işe kalbini koymuş bir araştırmacı. Özellikle konu Gallia’nın kalıntıları olunca gözü hiçbir şey görmüyor. Benim için artık evlense de aklı başına gelse biraz dediğim zamanlar]
Morgan Miria’yı tutmuş bir şekilde, istediği gibi hareket etmesin diye bir yerinden çıkardığı iple bağladı.
(ÇN. Burada almadığım bi’ kısım var “dedikodusu çıksa ne rezillik” gibi bi’şi’ ama çeviriye düzgün entegre edemediğimden bu bölümü kaldırdım.)
[Baba, yine Miria’yla oynuyorsun]
[Raine! Bu oynamak değil. Saygın görevimi yerine getiriyorum. Daha şimdi, Roxy-sama’nın ekibinde olay çıkarak saygısızca harekette bulunurken suçüstü yakaladım. Onu şimdi hapse götüreceğim.]
Mugan’ın kızı Raine, bu bir parti olmasına rağmen elbisesiz katıldı, doktor elbisesiyle burada da araştırma yapacakmış gibi bir havası vardı. Mavi uzun saçları üç parçaya bölünerek örülmüş, uykulu gözlere sahipti.
Mugan’ın hapishaneye götüreceğim sözlerinden Miria’nın ödü patladı.
[Şaka yapıyorsun!? Şaka değil mi, Mugan-san?]
[Ben her zaman ciddiyim. Hadi, buraya gel. Burada hapishane yok ama, ben senin başında bekleyeceğim. Hadi gidiyoruz.]
[Eee〜]
Mugan Miria’yı terastan farklı bir yöne sürükledi. Roxy o kadar onları tanıştırma zahmetinde bulunmuştu, bu ikisi gerçekten ne için buraya geldiler? Ama, Mugan ve Miria her zaman böylelerse söyleyecek bir şeyim yok.
Böyle düşünüp, bu sefer Roxylerin olduğu yere gitmeye niyetlendim ancak, Mugan’ın kızı olan Raine elimi yakaladı.
[O kara kılıç… Ölümcül günah silahlarından biri değil mi?]
[Ha?]
[Fu〜n. Demek gerçekten öyle. Ben akıl okuma becerisine… Ah, aynıyız demek.]
Uykulu yüzüyle, benim kalbimi akıl okuma becerisiyle gözetledi. Sonra, becerisini aniden harekete geçirmesiyle benim 《Akıl Okuma》becerim harekete geçip, Raine’nin kalbine baktı.
(İlk defa karşılıklı akıl becerisine sahip olan biriyle sohbet ediyorum. Garip bir his. Benim bu kara kılıca ilgim var… Ve sana da. Eğer uygun görürsen, benim araştırma tesisime uğra, yeri burada sonuçta.
Tek taraflı olarak araştırma tesisinin güzergahını zorla vererek, Mugangilin olduğu yere doğru gitti. Sosyal Mugan’ın aksine, Raine’nin içi görünmeyen his vermesi birazcık korkunçtu.
Ama, o kız Gallia’nın mirasını araştırıyor. Greed, Eris ve Mine bana öyle konuları anlatmıyorlar. Büyük ihtimalle bu onların “kendi gücünle öğren” deme şekilleri. O yüzden bu şansı kaçıramam.
Uzaklaşan Raine’in arkasından baktım ama anında döndüm. Roxylerin bulunduğu terasa gittim.
[Gelecek gibi durmuyordun, bir an ne yapacağım diye düşünmüştüm. Fei sen… gerçekten.]
[Fumu. Yarı yoldan dönmek iyi değildir.]
[Siz ikiniz düzgünce baktınız mı? Miria tarafından büyülü kılıçla kesiliyordum ama…]
Benim umutsuz şikayetlerime, Roxy ve Aaron dışarı fışkıran kahkahalarıyla karşılık verdiler.
[Fufufu, üzgünüm. Miria’yla sonra konuşacağım.]
[İyi mi acaba? Miria Roxy’i çok sevdiğinden, tersine mutluyum.]
[Üzücü… Her şeye rağmen Gallia’da Krallık Ordusunu yönettim. Kafatası maskesi takan birisi tarafından bilinmesi gerektiğini düşünüyorum.]
[Uu, böyle desen bile ne diyeceğimi bilmiyorum]
Gallia’da Roxy ile karşılaştığımda, Fate olarak değil kafatası maskesi takan Mukuro olarak savaşmıştım. Tanınmayı engelleme yeteneğine sahip kafatası maskesiyle. Buna rağmen Gallia’daki büyük kanyonda beraber hareket ettiğimiz sırada, bu kız kafatası maskesi takan benim hareketlerimi, hafif belirsizliklerle Fate’e benzediğini söylemişti.
O zaman kafatası maskesinin arkasında soğuk terler dökmüştüm. Bunu burada espri olarak kullanması, büyük ihtimal beni yatıştırmaya çalışmasından dolayıydı.
Ben ve Roxy gülünce, Aaron bize zaman vermek için partiye gelen eski tanıdıklarına selam vermeye gitti. Baş hizmetçi de diğer misafirlere eşlik etmekle meşgul gibi gözüküyordu.
[Başbaşa kaldık sanırım. İlk önce neyin tadına bakmak istersin]
[Az önceden beri güzel kokular geldiğinden meraklanmıştım. O barbekü değil mi?]
[Evet, öyle. Gallia’da keşfe çıktığım zamanlar, böyle şeyleri çok yapmıştım. Buradaki gibi güzel malzemeler yoktu ama herkesle birlikte beraber yemek çok eğlenceli olduğundan, buraya dönersem kesinlikle yapmayı düşünüyordum.]
Mutlu bir şekilde söylenen Roxy, bana yaklaşıp kulağıma fısıldadı.
[Aslında kış soğuk olduğundan baş hizmetçi karşı çıkmıştı ama biraz zorladım.]
[Tam senlik bir şey.]
Sebzeler ve et şişlenmiş şekilde, demirin üstünde cızırtı sesleri çıkararak pişiyordu. Pişenlerden bir tanesini Roxy’den alarak ağzıma götürdüm.
[Lezzetli! Tuz ve baharatın uyumu iyi hissettiriyor!]
[He, gerçekten mi!?]
Çok mutlu görünen Roxy’den duyduğuma göre, bu seferki barbekünün ön hazırlığını Roxy yapmış. Buna şaşırmıştım. Çünkü, benim bildiğim Roxy yemek yapmazdı. Babası öldükten sonra ailenin başı olmuş, Kutsal Şövalye olarak görevleri ile meşgul olduğundan, konak ve kale arasında gidip geliyordu.
Bu aynı zamanda Roxy’nin daha fazla boş zaman geçirebildiğinin kanıtıydı.
Kraliyetin kraliçesi olan Eris’in ilgisi de olabilirdi. Bu sefer Roxy’nin partisine katılmadığından, bir sonraki karşılaşmamızda götünü kaldırmayacak şekilde iltifat edeyim.
[Şu sıralar yemek yapmayı öğreniyorum. Bir sonraki sefer başka bir şey yaparım.]
[Heyecanla bekliyorum. Sonuçta ben kızartma ve kaynatma dışında başka bir şey yapamıyorum.]
[Fei et sevdiğine göre, lahana sarması nasıl olur?]
[Oo, lezetliye benziyor]
Gelecek sefere olmasına rağmen, istemsizce Roxy’nin yapacağı lahana sarmasını hayal ettim. Kesinlikle bu barbekü gibi nazik duyguların tadını verir.
Şişlenmiş eti ve sebzeleri Roxy’le beraber yemeye devam ettik. Bu halde olan bana Greed 《Akıl Okuma》becerisi aracılığı ile seslendi.
『Hmm, güzel konuşabiliyormuşsun demek. Benim ortaya çıkmama gerek bile yok.』
[Teşekkürler, Greed.]
『Noldu aniden, garip birisin.』
[Şu anda öyle hissediyorum.]
Duyguların farklı farklı renkleri vardır. Onların arasında en çok mutluluk hissi veren renk olabilir. Benim içimde bulunan siyah, kırmızı ve mavi gibi renklere üstün geliyor.
Ondan (Roxy) aldığım bu duyguyu kaybetmemek için, yapmam gereken şeyler var. Bu Oburluk becerisini baskı altına alıp bu dengesiz durumu kesinleştirmeliyim.
Greed’in benden önceki sahibi — önceki Oburluk becerisinin sahibi, buna ulaşamamış.
Fakat, Greed bunun imkansız olduğu gibi bir kelimeyi ağzına almadı. Şu ana kadarki birlikteliğimizde, Greed mantıksız şeyler söylese de yalan söylemeyeceğini anladım.
Bu yüzden, kesinlikle benim ilerleyebileceğim bir yolun olması lazım.