Glutton Berserker - Bölüm 107
Çeviri: Muzaffer Düzenleme: Friolero
Greed siyah kılıcını bana gösterdi.
İnsan olan Greed şimdi gerçek formu olan siyah kılıcı kullanıyordu – ve ben gülünç bir şekilde hazırlıksız yakalanmışken benimle konuşmaya başladı.
[Bu ruhsal dünyayı Luna oluşturdu (Ç.N: Yarattı diyor ama şimdi yaratmak Allah’a mahsustur diyerek. Faith Power yeteneğini kullanıyorum). Burada gerçek dünyada yapamayacağın bazı şeyleri yapabiliyorsun. Bu yüzden geçici formumu oluşturabiliyorum. Pekala Fate, sen de siyah kılıcını çekmelisin.]
[Nerede?]
Greed düzgün bir şekilde bana anlattı. Bu konuda hiç bir fikrim yoktu. Bunu fark eden Greed bana nasıl yapacağımı öğretti.
[Hayal et. (Ç.N: Bayağı anlatmış ve sen yapamamışın, anladım abi. Fate’i akıllı sanardım.)]
Siyah bir kılıç hayal ettim… Veeee havada bir şeyler belirdi.
Elimde Greed’inki ile aynı siyah bir kılıç. O ikisi bir araya gelince, onlara yardım edememek kötü hissettirdi.
Luna başka bir kılıç oluştururken ikimize doğru seslendi.
[Ben kenardan ikinizin kavgasını izliyor olacağım. Greed ve Fate arasındaki kavgayı izliyor olmayı hiç hayal etmemiştim.]
[İyi fikir gibi. Biraz daha geride durursan iyi olur yoksa çapraz ateşte kalırsın.]
[Tamam tamam, eğer Greed’e boyun eğmezsem amacı ben olacağım.]
[Fuhn]
Greed diğer eliyle Luna’ya git diye el salladı, Luna da gülerek biraz uzaklaştı.
[Burası iyi, eğer her zamanki gibi savaşacaksan gerçekten tehlikeli olacak. Pekala hadi başlayın o zaman.]
[O gerçekten gürültülü ve şakacı bir kadın]
Luna ve Greed arasındaki tartışma kötüydü. Benimle sürekli dalga geçip eğlenen Greed şimdi Luna tarafından oynanıyordu.Bu ender anı görünce gülmeme engel olamadım.
[Fate, yanlış bir şey mi var?]
Oh hayır, pekala, biraz fazla hırıltılıydım sanırsam. Korkunç, korkunç … ama Greed’i daha önce hep siyah bir kılıç şeklinde görüyordum ve olaylara nasıl tepki verdiğini bilmiyordum. Demek sinirlenince böyle görüyor … Unnn seni görebiliyorum.
[Neye bakıyorsun öyle]
[Benim için normal bir şey değil Greed’i insan şeklinde görmek.]
[Şu andan itibaren benimle dalga geçmene bir daha izin vermeyeceğim. Şimdiden söyleyim Aaron Barbatos gibi esnek değilim.]
[Ne demek istiyorsun?]
[Yakında öğreneceksin. Hadi Bakalım]
Greed, siyah kılıcıyla yüksekten, keskin bir şekilde bana baktı, sonra aniden görüş alanımdan
kayboldu.
Ortadan kayboldu… Nerede? Gözlerimle onu takip edemiyordum.
Bunları düşünürken sol kolum yerinde yoktu.
[Guaaaaaaa]
[Konu ne, neden yüksek sesle ağlıyorsun? Yenilendiğini göremiyor musun?]
Greed dediğinde sol kolum tekrardan yerindeydi ve acı hızlı bir şekilde kaybolmuştu.
[Sana söylemiştim, burası ruhsal dünya, burada fiziksel vücudun yoktur. Zihnimiz dağılmadığı sürece vücudumuz her zaman yenilenecektir.]
[Ne oluyor lan, bu benim için bir sürprizdi.]
[Ama bu kadar kolay değil. Burada çok fazla hasar alırsan zihnine baskı uygulanacak.]
Greed, boş eliyle ayaklarımı işaret etti ve
[O zaman buradan düşeceksin ve Oburluk tarafından yeneceksin.]
[Cidden mi?..]
[Bu durumda yalan söyleyeceğimi mi sanıyorsun?]
Greed bu sefer şaka yapmıyordu. Dahası Luna’nın tarafa baktığımda yüzünde gergin bir ifade vardı.
Şimdi, Greed’in Aaron kadar esnek olmayacağını söylerken ne demek istediğini anlamıştım. Eğer Greed’den hasar almaya devam edersem, sonunda zihnim ölecek. Sonrasında gerçek dünyada da bedenim ölecekti.
Gerçekten şu an mı? Tam da Roxy ile güzel bir akşam yemeği için Heart Ailesi’nde kaldığım zaman mı.
Greed beni anlamış gibi dedi ki:
[Bu zamanlamayı bilerek şeçtim. Asla kaybetmemelisin, aksi taktirde Oburluk yeteneği seni ele geçirecek ve sonucunda ne olacağını biliyorsun zaten.]
[Greed… Sen… (Ç.N: ALAGAVATSIN)]
[Bu durumu beğenmiyorsan pes edebilirsin. Fate, ne diyorsun?]
Ne kötü bir hain. Greed’in tehlikeli gözleri sadece beni daha fazla rahatsız etti.
Sessiz kalan Luna birdenbire şikayet etti.
[Greed seni kötü adam. Booo Booo (Ç.N: Galiba salak salak diye kız triplerinden birini atıyor)]
[Sadece sessiz kal, Luna.]
Greed Luna’yı kovalamakla uğraşırken kılıcını etrafta salladı. Kılıcımı kaldırdım ve onu durdurdum.
[Hadi yapalım, Greed]
[Güzeeeel, böyle olacağını biliyordum. Sonuçta sende gerçekten var (Ç.N: Ne va rki anlamadım.), ama ben de geri kalmayacağım.]
[Gel bakalım (Kam on bebeyim kam on)]
Bu sefer etrafıma hazırlıklı idim. Yalandan siyah kılıcımla aşağıya doğru bir kesik atarken Greed bir gözü kapalı harekete baktı. Şimdi değil!! Bu sadece beni sinirlendirmek için yaptığı bir yemdi. Hemen hareketlerimi değiştirdim ve güçlü bir yan kılıç savurdum.
Ama Greed’e ulaşamadı.
Kılıcımı kolayca yakaladı.
[Saldırılarında hala çok zayıfsın. Bana sakın E Bölgesi’nin benimle savaşmak için yeterli oluğunu düşündüğünü söyleme?]
[Neee??]
[Sana söylemiştim. Bu noktadan itibaren hedefin insanlardan öte… Sadece ilk adımını attın. Şu andan itibaren, bu uzun yolda yürüyeceksin… Anladın mı?]
[Greed….]
İki siyah kılıç birbirine güçle çarparak etrafa kıvılcımlar şaçtı.
[Sen, bu yolu kendi isteğinle şeçmedin mi.]
Greed gücünü artırdı. Yavaş yavaş geri itiliyordum.
[Hey çocuk, sen şeçtin… Farklı bir yol şeçtin. Gelecekte ne olduğunu ben bile bilmiyorum. Ancak, sana kesinlinkle şunu söyleyebilirim.]
Kaybetmek istemiyorum, gücümü zorladım. Hala geri itilmeye devam etmeme rağmen ayağımı yavaşça ilerlettim.
Greed memnun olmuş gibi baktı.
[Daha güçlü ol Fate]
[…Eveeet, daha güçlü olacağım, senin söylemene bile gerek yok.]
[Gerçekten, olması gerektiği gibi]
Myne’nın ayrılmasına izin verdiğim için oluşan huzursuzluk hala aklımda bir yerde kalıyordu. Gerçek Night Walker Shin’e karşı güçsüzdüm (Ç.N: Kalıp bir kelime olduğu için bıraktım isterseniz çevireyim.). Ve Myne’nın hayatımı koruması için onunla gitmekten başka şeçeneği yoktu. Ona çok borçluyum. Beni Gallia’ya yalnız yolculuk yaparken koruyan kişi oydu. O zamanlar, Oburluk yeteneği beni ele geçirecekti, Ölümcül Günahlardan biri olarak bana gerçekten çok yardım etti.
Myne için kelimeler kifayetsiz kalırdı, yolculuğum sırasında kalabildiği kadar yanımda kaldı. Bu zaten bana olan nezaketinin bir kanıtıydı.
Ve ben aptalca bir söz verdirdim. Oburluk becerisi kontrolden çıkınca beni öldürecek kişi olacak… Şimdi tekrardan düşünmek ne kadar aptalca. Orada şuçluydum. Tenryu olayı hallolduktan sonra hemen ondan özür dilemeye gitmiştim. Myne’dan gelen tepki çok basitti.
[Tanrıya şükür.]
Beni şuçlamadı ve beni görünce gerçekten çok mutlu oldu.
Unutamadım. Shin ile ayrılmadan önce söylediği son sözleri
[…Üzgünüm]
Myne kendisi değildi sanki. İlk kez özür dilemesini duydum, bu da elveda demesini daha da zorlaştırdı. Kendimi mutsuz ve çaresiz hissettim.
Greed bunu anladı. Bu yüzden, bana ilham vermek için bu toplantıyı ayarladı. Başka bir şeçeneğim yoktu, karşılık verecektim.
[Her zamankinden daha da güçlü olacağım!!?]
Greed’in siyah kılıcını geri iterken bağırdım.
[Hahahaha, o zaman bana kanıtla. Aksi halde sadece boş kelimeler olacak dediklerin.]
[Sen Greeed!!!!]
Bu ruh dünyası. Greed’in hareketini sadece gözlerimle takip edemem. Konsantre olmam ve tüm duyularımı kullanmam gerekiyor.
Şu an bile, Greed gözlerimin görebileceğinden daha hızlı hareket ediyor ve bana saldırıyordu. Ama buna tekrardan düşmeyeceğim çünkü daha önce böyle bir saldırıya uğradım. Deneyimlemiş oldum. Kılıç kör noktadan saldırdı, kılıcımla bloke ederken Greed’e:
[Sorun ne, özensiz misin, şu anki bedenine alışık değil misin?] dedim.
[O zaman buna ne dersin!!]
Greed geriye şıçrayarak siyah kılıcını siyah yaya dönüştürdü.
[Eee, bunu da yapabiliyor muydun?]
[Neden yapamayım ki, Fate senin yapabileceğin her şeyi yaparım. Şaşırman için çok erken daha.]
[Benimle dalga mı geçiyorsun.]
[Bunlar gerçekler, sana sahibim.]
Greed’in siyah yayı büyüdü ve büyüdü. Hiç şüphesiz, bu ilk formun sırrı olan Bloddy Ptarmigan (Ç.N: Bunu çevirmek için araştırma yapmadım. Ama abi Kanlı Ay Tavuğu diye isim mi olur ya.). Bunu çok iyi biliyordum. Bunla çarpışacaksam, en zoruyla karşılaşacağım demektir.
Greed, huzursuz olan bana baktı ve sırıttı. Bu beni zorlayan bir saldırıydı.
[Sen insanlık dışısın.]
[Neden olmasın. Ben insan değilim, sadece bir silah.]
[Demek istediğim bu değil.]
[Tamamdır o zaman al sana kocaman bir tane]
[Uaaa (vay anasını) bu gerçekten çok büyük.İmkansııııız.]
[Hiçbir şey imkansız değildir!!!]
Greed acımadı. Bu atış çok ciddiydi. Bir dakika içinde bitti.Hızlı bir şekilde kalkan formuna döndüm ve Bloddy Ptarmingan’a karşı savunmayı başardım, yine de saf gücü tarafından kıskıvrak yakalandım.
Bu güçlü oldu..? Sanırım bir süre sonra buharlaşırdım. Asla bilemiyorum çünkü şimdiye kadar hiç böyle bir darbe almamıştım.
Bu ibne, bu şaçma sapan saldırıyla bana saldırdığında yüzünde her zamanki sakin yüz ifadesi vardı.
İki kişi de bu oyunu oynayabilirdi. Ben de siyah yaya dönüştürdüm ve hemen büyüdü. Sadece şu an fark ettim de bu manevi dünyada hiçbir durum tüketimi yok.
Doğru, burası gerçek dünya değil.
Bunun anlamı sınırsız çekim yapabilirim. (Ç.N: Derecelerin artmasından bahsediyor.)
[Greed, kendini hazırlasan iyi olur.]
[Ah Fate bu çok çocukça]
[Bunu yapabilecek olan sadece sen değilsin.]
Tekrar tekrar saldırdım. Normalde derecelerimi tükettiği için hiç böyle bir şey yapmazdım. Bu yüzden baya eğlendirdi. Greed siyah siperlerin arkasına geçti, saldırılarımı koşarken engelledi, bu herif cidden hızlı. O zaman tek yapmam gereken, hareketlerini okumak… Orada!!
Ah, Kahretsin!!!!
[Kyaaaaaaaaaaaaa]
Oklardan biri yanlışlıkla bizi uzaktan izleyen Luna’nın yanına geldi.
Ok patladı ve siyah duman bulutlarına neden oldu. Toz temizlendiğinde ise Luna kıpkırmızı gözlerle bana sinirli bir şekilde bakıyordu.
[Sizin kavganız umurumda değil, bunlara beni dahil etmeyin demiştim. Aslında katılmayı istememiştim ama. Ben cidden istemiyordum…]
[[HANİEL!!!!!!]] (Ç.N: Aha bu gece Roxy’i unut Fate sen hadi k.g.)
Ben ve Greed şaşkındı, Luna’nın ne demek istediğini anlamamıştık.
Bizi böyle gören Luna parmağıyla bir jest yaparken güldü.
Tam o sırada beyaz zeminin altından garip bir görünüme sahip devasa bir canavar yavaşça yükseldi. Sanki metal borularla çeşitli çanavarlar bağlanmış gibiydi.
Altı bacağı, arkasında dört kanadıyla yeri salladı… Başının üstündeki beyaz halo, bir meleği andırıyordu.
[[HANİEL!!]]
Canavar Makine Melek Haniel’i gördüğümüzde Greed ve ben titredik. Böyle bir şeyi çağırmış olduğuna göre Luna çok sinirlenmiş olmalı.
Luna daha sonra Haniel’in başında durdu.
[Size şunu başta söylemek istiyorum. Ben bu alanın yaratıcısıyım. Yani buranın tanrısıyım. Böylece Haniel bu alanda iken yenilmezdir. Emin olun sabaha kadar hayatta kalmak için yalvarmak zorunda kalacaksınız. Başlıyorum, hazırlanın.]
Bunları dedikten hemen sonra Haniel bana doğru gelmeye başladı.
[Fate sen bir dene ben şurada sizi izliyor olacağım.]
[Sen de savaşmalısın Greed. Aksi taktirde sabah olduğunda ben olmayacağım.]
[Biliyorum, biliyorum. Beni kılıcınla karıştırmayı bırak, bu kötü bir şey, biliyorsun!!]
Greed ve ben, elimizdeki siyah kılıçlarla Luna’nın kontrol ettiği Haniel tarafından hedeflendik.
Teşekkürler herkese….
Greed ve Luna’nın hissettikleri, ben onlara ihanet etmek istemiyorum. Kesinlikle daha büyük bir güce yükseleceğim !!!
Haniel’i unutanlar var ise aşağıdaki resimler Haniel’dir.