Glutton Berserker - Bölüm 108
Çevirmen: Muzaffer Düzenleyen: ggurcan
Daha önce Rafal tarafından enkaz edilen askeri bölgenin yeniden inşası tamamlanmak üzereydi. Bölgeyi sıralayan yüksek binalardaki fenerler parlıyordu ve araştırmacılar kaybedilen zamanı telafi etmek için bir kez daha çalışmaya başladılar.
Roxy için çalışan orta yaşlı adam Mugan, ancak araştırmacı olarak işine fazla sadık bir kızı olduğu için ağlayabiliyordu, çünkü yakın zamanda tekrar eve dönmeyecekti. İkimiz ilk görüşmemizden bu yana gayet iyi anlaşıyorduk ve ne zaman vakti olursa olsun handa zaman geçiriyorduk. Şimdi bile, güneş battığından handa içiyorduk.
Mugan sarhoşken daha gevşek olmaya meyilliydi (Ç.N: Mugan eşittir “Abi ben sarhoş olmuyorum ya yeminle.”). Konuştuklarının çoğu genellikle kızı hakkındaydı. Bir baba olarak tek derdi bir yerlere yerleşmek ve ailesiyle mutlu yaşamaktı. Ve şimdi aynı kızın bana biraz ilgi gösterdiği için, beni sarhoş evlerini dinlemeye zorladı. Şimdi sarhoş mırıldanmalarıyla kızının bana ilgi gösterdiğini zorlanarak söyledi (Ç.N: Baba da kızını mutlu etmek için uğraşıyor).
Ancak Mugan’a kızının bana ilgi göstermediğine kılıcıma yani Greed’e ilgi gösterdiğini ve ikimize de sahip olamayacağını söyledim.
[Fate, bugün kızım ile neler yaptınız?]
[İşte sıradan şeyler.]
[Gerçekten mi?] (Ç.N: İlla ağzımı açmamı istiyorlar neyse şimdi sapıtmak istemiyorum.)
[Merak ettiysen bir dahaki sefere sen de gel. Bu daha iyi olur.](Ç.N: Fate de zorluyor ama)
Günün erken saatlerinde askeri bölgeye gittim ve kendimi öğlene kadar muayene ettirdim. Garip bir makinayı kafama taktılar ve bir şeyleri kontrol ettiklerini söylediler. Nelere baktığını sağlıklı bir şekilde anlayamadım. Ayrıca kanımı aldıkları için deney faresi gibi hissettim. (Ç.N: Sen bir de Türkiye’yi gör aslanım) Greed de aynı duyguları yaşadı ama yenilendiğini hissedince pek de umursamadı. Sanırsam Raine yaptırdı.
[Doğru, Raine’yi ziyaret etmem gerekiyordu ama yarın için önemli bir işim var.]
[Evet biliyorum, Roxy’den duydum. Hobgoblin Ormanı’nda bir sorun varmış. Goblinler bir şeye bağlılarmış.]
[Tüccarlardan saldırı raporları aldık. Büyük bir şey değildir ama yılanın başını küçükken kesmeli.]
[Goblinler ile başa çıkmak için iki Kutsal Şövalye isteyeceklerini kim düşünebilirdi…]
Mugan kaşları çatık bir şekilde bardağındaki son kalan içkiyi de içti.
Barmen hemen boş bardağı doldurdu sonra üzgün bir yüzle dedi ki
[Siz ikinizin konuştuğu konu hakkında buraya sık sık gelen savaşçılardan söylentiler duydum. Bir iş adamı olarak bu problemin kısa sürede çözülmesini istiyorum. İyi haberler bekliyorum, Fate.]
[Çözeceğim. İçki tefariğini şimdiden etkiliyor mu?]
[Hayır, hayır şu anlık değil. Bu arada bu canavar olayı Lich’in haydut olayı ile aynı olabilir.]
Bunları dinlerken şarabımı bitirmiştim. Tepkimden memnun olan barmen başka müşterilere geçti. Ağzımı silerken Mugan’ın homurdandığını duydum.
[Lich’i duydum söylediklerine göre çeşitli yerlerde yıkıma sebep oluyormuş.]
[Lütfen çeneni kapat.]
[hahahahaahh Kusura bakma. Yarın tekrar buluşalım.]
Mugan şarap şişesinin kapağını açtı ve bir dikişte kendine döktü (ÇN: Buradaki cümleyi tam yapamadım ama yani sünnetledi demek istiyor). Bu adam hiçbir şeyin kötü gitmeyeceğine inandığı vakit bunu yaparak rahatlardı.
Ama ben bir nedenden dolayı tehlike hissiyatından vazgeçemiyordum.
[Sakın söyleme, yoksa o da mı gelecek?]
[Güzel tahmin. Sen haklısın o kız tam bir baş belası olabilir ama Roxy-sama’yı rahatsız edecek hiçbir şey yapmayacak. Ve her gün çok çalışacak.]
[Uaaaaaaaaaaaa]
O sihirli kılıç ustası kız da gelecek… Gözlerini bana diktiğinden beri beni düşman olarak gören kız. Genellikle Mugan’ın zamanında müdahalesi ile kurtulurdum ondan ama şimdi öyle olmayacak.
[Mugan sen neden bu sefer onunla birlikte değilsin? Sen her zaman onun koruyucusu olurdun.]
[Ne! Ben onun koruyucusu değilim! Majesteleri bir süreliğine başkentten ayrılacağından Eris-sama’ya eşlik edeceğim. Bu konuda konuşmaya hakkım yoktu.]
[Neee bunu ilk kez duyuyorum.]
Eris, Rafal’in neyin peşinde olduğunu öğrenme araştırmasının neredeyse bittiğini söylemişti. Bir dahaki buluşmamızda sonraki adım hakkında konuşmayı planlıyordum.
Mugan’ın söylediklerine göre doğuda dağda Tenban’da, Rafal’ın üslerinden bir tane daha vardı. O yeri araştırırken Eris’e eşlik edecekmiş.
Daha önce hiç Tenban’a gitmemiştim ama bana sorarsanız sıralı dağlarla çevrili bir şehir olduğunu duymuştum. Deniz seviyesinden 3000 metre yükseklikte binalar inşa edilmişti. Şehre gidecek bir dağ yolu varmış bu yüzden yaşamak için hiç iyi bir yer değil.
Öyleyse neden böyle bir şehir var? Çünkü etraftaki dağlarda çıkarılabilecek çok fazla maden ve mineraller var ve Gallian döneminden kalma hala kazılmayı bekleyen eski bir arazi var. Birçok insanın değinmediği halde Krallık için çok önemli bir yer. Kalıntılarda hala Gallian döneminden kalma birçok kayıp teknolojiler barındırıyor. Başlarda başkentte araştırılan kayıp teknolojinin bu kalıntılardan geldiğini düşünürdüm. Ama Mugan’ın dediklerinden sonra durum değişti.
[Anlıyorum, o zaman Tenban’dan hediye bekliyorum.]
[Geri gelene kadar hiçbir şey almaya vaktimiz olmayacak. Tanri aşkına Fate bu bir gezi değil.]
[Cidden mi? Bahsettiğimiz Eris, bu yüzden iyi olacaktır. Endişelenmene gerek yok.]
[Biliyorum. Fate’nin savaşından sonra gördüm. Bu yüzden onu özlüyorum.]
Muhabbet daha sonra şaraplara, son kraliyet ordusunun durumuna ve Eris’in krallığın hükümdarı olarak yükselişini etkileyen şeylere kadar uzadı.
Sonra konu kızı Raine’ye tekrardan döndü. Bunu daha önce fark etmemiştim Mugan sadece kızı hakkında konuşurken komik ifadelerle konuştuğunu gördüm. Bunu baba olma starter pack’te geldiğini düşündüm.
Handa etrafına baktığında gürültülü çökük yüzlü tüccarlar ve alem yapmaktan zevk alan savaşçılar ile doluydu. Sanki herkes barışın başkent Seyfat’a döndüğüne inanmış gibiydi (Ç.N: O kadar zamandır bakmadığımdan böyle bir isim mi vardı lan diyorum).
Bununla beraber bazı rahatsız edici şeyler gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Ben ve Roxy bunun nedenini bulduğunda olay çoktan insanlara zarar vermişti. Ben de dahil hiç kimse bu olayları öngöremezdi.
Ertesi gün çok enerjik bir ses ile uyandırıldım. Son zamanlarda rüyamda Luna’nın yarattığı dünya da Greed ile tanışıyordum. İlk başlarda Greed ile savaştım ancak savaşımız ciddileşti ve Luna’yı sinirlendirdi. Dünya Luna tarafından yaratıldı bu yüzden orada neredeyse yenilmez. Sonunda ben ve Greed beyaz bayrağı yükseltip özür dilemekten başka çaremiz kalmıyordu. Bu tarz olaylar sıkça karşılaşılıyordu…
[Bugün yine aşırı uykucusun, Lütfen uyan Fate-san!!]
Hizmetçi elbiseli küçük bir kız beni uyandırdı. Dokuz yaşında çocukça bir sese sahip olmasına rağmen sesi sertti. Bugün de soluk pembe şaçları her iki tarafta ikiz kurdelalarla bağlıydı, böylece bugün işlerinde onu rahatsız etmeyecekti, şimdi sağa sola salladı.
Bu küçük kız… Shara, Roxy’nin evinde hizmetçi olduğum zamanlar tanışmıştım. O zman Oburluk yeteneğime yeni sahip olmuştum, tesadüfen çirkin bir adam tarafından kaçırılmıştı yardım etmeye gittim ve o zamanki çelimsiz halimle karşışına çıkamayacağım kadar güçlüydü neyse ki Greed sayesinde kazanmıştım.
Küçük kız da uygun yeteneğe sahip olmayan biriydi ve başkentten Barbatos topraklarına taşınacak insanlar arasındaydı. O zaman, başkentten ayrılan insanları izlerken beni tanıdı bu yüzden bana doğru koştu. Anlaşılan o zamanlar bana teşekkür etme şansı bulamamış ve bu yüzden rahatsız olmuş.
Benim için çalışmak istediğini ve beni utandıracak hareketler yapmayacağını söyledi. Özellikle Aaron yanımda olduğundan biraz daha Babatos ailesinde hala çalışan yoktu. Aaron bir motivasyonla onu hizmetçi olmaya davet etti. Shara iki durumda da teklifi kabul etti. Açıkçası yanlarında duruyorken bile olayı anlamamıştım.
O günden sonra her gün Shara tarafından uyandırıldım ve hala alışamadım.
[Gaaaaaaayrshsh(Esneme kendim buldum) Günaydın]
[Günaydın]
Yatağımdan esneyerek ve yarı uykulu gözlerle kalktığımda Shara dağınık yatağımı toplamaya koyuldu.
[Aaron çoktan ayrılmıştır değil mi?]
[Evet her zamanki gibi saraya gitti. Ahh bu arada Mimir-sama da bugün bizimle.]
[Anlıyorum… Yani Mimir burada.]
Birazcık rahatladım. Mimir bu konakta hizmetçi olarak çalışmaya başlayalı 1 ay geçti. İyi anlaştığımızı söylersem yalan olur. Geçmişte birçok şey olduğu için aramızda somut olmayan bir mesafe var. Nefret etmiyoruz ama birbirimize karşı temkinliyiz.
Bu yüzden Aaron saraya gittiğinde ve Shara alışverişe çıktığında özellikle huzursuz hissederdim. Kendi başıma böyle büyük bir konakta olmak aslında rahatsız edici, bu yüzden vaktimin çoğunu kendi odamda geçiririm.
Bir şey yapmalıydım…… Bu sırada birinin odaya girdiğini anladım.
Mimir aslında beni selamlamak için gelmişti ama bir şey yapmadan durdu ve uzaklaştı. Burada neler oluyor!!(Ç.N: Odun, Öküz, Kalas ve türevleri = Fate) Beni bu olay böyle rahatsız ettiğini görünce Shara tavsiyede bulundu.
[Mimir-sama ile iyi anlaşmak istiyorsan neden yemeğe davet etmiyorsun? Yani en azından birbirimize dürüst olmalıyız ve güvenmeliyiz bu sayede beraber çalışmak daha kolay olur.]
[Evet… Gerçekten de öyle.]
Dokuz yaşında bir çocuk tarafından bana ilişki tavsiyesi verildi. Ne kadar utanç verici…
Duvara yaslanmış olan Greed’i gördüğümde, şu anda çok güldüğünü hissettim.