Glutton Berserker - Bölüm 144
Çevirmen: Zoedrop Düzenleyen: Arda
Alev Kılıç ve Kutsal Canavar
Sadece Kara Kılıç Greed’in performansına güvenirsem bu canavarı çizmem bile mümkün olmazdı.
Önce ateş büyüsünü deneyelim. Atışı iptal ederek ateşi kılıcıma aşıladım.
Bunu yaptığım anda, kara kılıçtan kırmızı ve siyah ateşler çıktı.
『Şimdi ciddileşiyorsun, değil mi?』
[Sanırım öyle. Sadece dövüş sanatları değil, aynı zamanda temel büyüyü ve saf büyüyü nasıl kullanacağımı da öğrendim.]
『Gerçekten de alevinin yoğunluğu önemli ölçüde arttı.』
Elbette, Myne’in nerede olduğuna dair haberleri beklerken hiçbir şey yapmadan başkentin etrafında oturmuyordum.
Büyü yeteneğim, Oburluk’la -Ajlık çoh kötü bijiy- beraber geldi. Bundan şu çıkarımı yapmamız gerek; doğuştan sahip olmadığım ve sonradan kazandığım yetenekleri, daha ilk günden tam adapte olarak kullanmam beklenmemeliydi zaten. Nasıl ki doğduğumuz andan itibaren koşamıyorsak, büyü yeteneğim için de aynısı geçerliydi. Önce yavaş yavaş sendeleyerek, sonra biraz alıştırma yaparak ilerlemem gerekiyordu. Şu an bu yeteneğimi tam anlamıyla kavradım mı meçhul ama yeteri kadar yüksek olduğunu düşünüyorum.
Kötü koku dolu bir ülkede, Greed’in yardımı olmadan Kara Yaydan atılan sihirli okla hedefimi vurmayı başarmak zorunda kaldım.
Ve oradan büyü gücünün kontrolüne dair güven kazandım ve kendi başıma özgürce büyü yapmayı öğrenmem gerektiğine karar verdim.
Büyü işin içine girdiğinde onu tetikleyen asıl olay hayal gücü. Hayal gücüme ise en çok odaklandığım yer Luna’nın alt boyutu. Greed’den de yardım isteyerek her gece uyumaya gittiğimde Greed ve Luna ile beraber hem dövüş sanatı eğitimi hem büyü sanatı eğitimi yaptım.
Aynı zamanda, aklıma “Kara Kılıç’a büyü eklersem ne olur?” diye şüphe düştüğü zamandı. Güzel bir fikir olacağını tahmin ettim. Eğer bunu başarabilirsem, benim de Sihirli Kılıç’ım olurdu neticede.
Bu sefer Ateş Topu büyüsünü kullanarak Miria’nın alevlenmesini taklit etmeye çalıştım. Sadece taklit olmasına rağmen, güç aslında orijinalini aşıyor.
『Başlıyo muyuz delioglan?』
[-JW edasıyla- Yea]
Bir saldırı fırsatı daha bulabilmek için Kutsal Canavar’ın karnına doğru ivmelendim.
Bir Karanlık bana saldırmak için arkamda bitiverdi ama, alan farkı olduğu için bunu görmezden geldim. Ve ayrıca, küçük yavruları temizlemek için Roxy vardı.
[Fai!]
[Teşekkürler!]
Birinin bana seslendiğini ve ardından bir yalımın çınlamasını duydum. Sesin yönüne bakmak yerine, gözlerimi Kutsal Canavar’ın üzerinde tutarak sadece teşekkür ettim.
Roxy’nin ve Eris’in beni arkamdan destekleyerek yardımcı olduklarını biliyorum. Kendimi güvende hissediyordum ve ardıma hiç bakmadan doğruca önümdekine odaklanabiliyorum.
[Fate, şükürler olsun zamanında yaptım.]
[Yapacağını biliyordum. Devam et, Eris!]
[Bana bırak.]
Kutsal Lütuf ile engellenen mermiler herhangi bir hasar vermeyi başaramadı. Ancak yine de kutsal canavarın dikkatini benden uzaklaştırdı.
O açıklığı kaçırmadan, alevli Kara Kılıç ile koştum.
Eris, Kutsal Canavar’a doğruca hasar veremeyeceğini anlayınca, Kutsal Canavar’ın ayaklarının altındaki kumlara ateş ederek delikler açmaya başladı. Kutsal Canavar’a dengesini kaybettirdi ve yana doğru yığıldı.
Artık açıklıklar doluydu. Duruşunu geri kazanamayan Kutsal Canavar’ın, karşı saldırıya geçmek için akli melekesi yeterli değildi.
[Güzel!]
[Karrışşşma, bende!]
Eris’in bana sağladığı bu büyük desteği çöpe atacak değildim. Kumun beni engellemesine izin vermemeye dikkat ederken, maksimum güçle ilerledim.
Canavar debelenirken gözlerini üzerime dikti; tehlikenin farkına vardığımda geç kalmıştım.
O devasa kuyruğun ucunda vücudumu delmeye çalışan keskin görünümlü bir iğne vardı ama onu görmezden geldim ve ilerlemeye devam ettim.
Eris’in Phalanx kurşunun etkisine inanmayı seçtim.
Kuyrukla kafa kafaya çarpışmayı göze aldım ve kılıcımı savurdum. Kırılan cam sesi ve ardından bir şok dalgası ötelerden duyulabiliyordu. Hâlâ sağlamdım. Bu sırada kuyruk yere yığıldı.
Bu, Eris’in Phalanx Mermisinin savunma için ne kadar yüksek seviyede buff verdiğini kanıtlıyordu.
Üstün bir düşmanın saldırısına karşı savunma yapabilir. Geriye iki tane daha darbe hakkım kalmıştı.
Bu gerçekten yardımcı oldu… Şimdi sadece düz bir çizgide ilerleyip saldırmaya odaklanabiliyorum.
[Uooooooooooo!]
『İkuuu, Fati-kuuğn!』
Kutsal Canavar’ın kuyruğundaki iğne her vurduğunda, bir Phalanx Mermi savunma noktası kaybettim. Sonunda, üzerimde hiçbir şey kalmamıştı ama hedefime ulaşmayı başardım.
Yanan kılıcımla Kutsal Canavar’ın karnını kestim.
[Kuh.]
Yine, İlahi İhsan saldırımı engelledi.
『Haydi Fati haydi Fati haydi, tam zamanı tam zamanı şimdi! Aslansın, kaplansın, yaparsın!』
Kes sesini değişik. Bu saldırım da İlahı İhsan’ı delemediyse, o zaman hasarı yükseltiriz! 《Ruh Birliği》’ni etkinleştirdim.
Bu, Rafal Burix’in Shin parçası tarafından ele geçirildikten sonra dönüştüğü canavar olan Ölümsüz Yüce İblis’i öldürerek edindiğim bir beceri.
Kullandığım bu beceri bana yine Rafal’ı hatırlatmıştı, nerede benim şarabım?
Ama bunu şu anda söyleyemezdim.
Ruh Birliği, bir tekniğin veya büyünün gücünü bir süre için 5 kat artıran bir beceriydi.
Bölge E’nin istatistiklerini kontrol etmek için mücadele eden benim için, Ruh Birliği kullanmak çok zor olurdu. Bu yüzden, Beşkent’in yakınındayken hiç kullanmadım. Eğer kontrolden çıksaydı, Başkent hasarsız atlatamazdı.
Ama burada, ıssız ve cansız kumun ortasındaydım. Eris ve Roxy beni desteklemek için enllerinden geleni yapıyorlardı. Azıcık da ben çıldırsam bir sorun teşkil etmez sanırım.
『Ufkun ötesine kadar her yer çöl. Sonunda kullanabiliriz. 』
[Evet. Büyü gücümdeki artışı şimdiden hissedebiliyorum.]
『Boşan semerinden, kopart yularını. Seni dizginleyen hiçbir şey yok artık!
Uyanın, uyanın, Hauzen’in koruyucuları!
Kötülükler kapımızda: ateş ve katliam.
Kılıç savrulacak, kalkan parçalanacak,
savaş günü geldi, kızıl gün geldi, daha güneş doğmadan! Atılın! Haydi, Kutsal Canavar’a! 』
Greed’in dediği gibi bu, kontrol edilmesi pek olası olmayan bir güç. Daha önce hiç hissetmediğim büyük bir güç.
Kılıcımın üzerindeki alev, altına dönmüştü. Daha önce hiç bu kadar renkli bir alev görmemiştim. Bu, Dünya’da var olan bir şey değil.
İlahi İhsan’ı yırtmak için savurdum son kez pusatımı! Dağladım yagının üreğini!
[Fai! Arkanda!]
Ensemdeki dehşetin farkına varamamıştım. Kafamı çevirdiğimde Kutsal Canavar’ın kuyruğu benden birkaç santim uzaktaydı. Phalanx Mermi koruması olmasaydı, bu hızda o keskin iğne kaçınılmaz olarak beni delecekti.
{Ç.N: Bakın şimdi burada araya girmeden edemeyeceğim. “Kutsal Canavar’ın kuyruğundaki iğne her vurduğunda, bir Phalanx Mermi savunma noktası kaybettim. Sonunda üzerimde hiçbir şey kalmamıştı ama hedefime ulaşmayı başardım.
Yanan kılıcımla Kutsal Canavar’ın karnını kestim.” yukarıda yazan satırlar, siz de okudunuz bunu. Yanlış bir çeviri yok gayet de ne görüyorsam onu çevirdim. Üzerindeki bütün mermi kutsamaları delindiği, kalktığı hâlde nasıl oluyor da şimdi tekrar bir kutsamaya sahip olabiliyor? Eris o bufflar kırıldıktan sonra Fate’e hiç ateş etmiyor, destek vermiyor. Al işte çok büyük bir saçmalık. Sonra vay efendim niye beğenmiyorsun seriyi. Haritası dahi olmayan bir serinin nesini beğeniyim?}
[İvedi davran, İlahi İhsan’ı aş geç! Kuyruğu durduracağım!]
[Eris!]
[Git şimdi.]
Eris, bana daha fazla Phalanx Mermisi sıkarak İhsan’ı yok etmeye odaklanmamı sağladı.
{Ç.N: Gusra galma da çocuk çoktan öldü yani; yazarın b** yemesi.}
Belki de Roxy, Karanlık saldırılarından Eris’i korumakla meşguldü. Arkamdan gelen silah seslerine karışan kılıçların sesini duyabiliyordum.
Bu durumda onların beklentilerine cevap vermekten başka seçeneğim yok.
[Yo Greed, benimle misin?!]
『Doğal olarak.』
[Sonra…. önümüze çıkan ne olursa… tek yapacağımız…]
[ 『Kesmek!』]
Kara Kılıç, artık İhsan’a daha hızlı giriyor. Altın alevler ışık duvarında yanarak dans etti.
Pusatım boylu boyunca canavarın bedeninde ilerlediğinde nihayet İlahi İhsan yok olmuştu.
[Henüz değil! Şimdi bırakamayız, GREED!!]
Ruh Birliği’nin etkisi hâlâ devam ediyordu. Ve bu, sadece büyü becerilerinin etkisini güçlendirmekle kalmıyor.
Bu teknik fiziksel açıdan da güçlendiriyordu. Kara Kılıcı canavarın üzerinde gezdirirken hangi yeteneği kullanacağıma karar verdim.
Durumu düşünerek 《Keskin Kenar》’ı kullandım.
Yüksek hızlı iki aşamalı yarma saldırısı. Kara Kılıç’ın ilk saldırısı Kutsal Canavar’ın bedenini havaya fırlattı ve altın alevle serpilmiş son kesik, Kutsal Canavar’ı doğrudan vurdu.
Vücut tekrar yere düştüğünde küçük bir depreme neden oldu.
{Ç.N: Buradan itibaren çok boş ve aşırı saçma anlamlar taşıyan konuşmalar geçiyor. İnisiyatif alarak boşluk doldurmaca oynayacağım. Sadece konuşma değil son satıra kadar çeviren arkadaş saçmalamış. Yine elimden gelenin en iyisini yaptım}
『Sonunda devrildi mi?』
[Öyle demeliyiz… Gözle görüyoruz neticede, bir daha kalkamaz.]
Off o da neydi? Böyle sert bir kabuk nasıl var olabilir? Şimdiye kadar Kara Kılıç’ın kesemeyeceği hiçbir madde yoktu.
[Ne kadar sert saldırsam da kabuğuna ancak çizik atabildim.]
『Bu sadece ısınma turuydu Fati. Önümüzde hâlâ “O Diyarın Kapısı” tarafından diriltilmiş onlarca canavar çıkacak. 』
[Açma şu şom ağzını tuhaf varlık!]
『Neyse, boşver onu da burayı hatırlıyor musun?』
Evet hatırlıyorum. Oburluk becerisinin dürtüsüne karşı koymak için kendimi eğitmeye başladığım yer burası.
Açlığı durdurmak için kumadamları defalarca öldürmek zorunda kalmak… Acı verici bir şekilde kurumuş bir boğazı tek bir damla su ile nemlendirmek gibi.
Sonradan alıştığında bu o kadar da önem teşkil etmiyor. Eskiden olduğum o toy olmasam da … peşimi bırakmayan bir “Açlık” hâlâ orada duruyordu.
Derin bir nefes aldım ve Oburluk becerisinin yarısını serbest bıraktım.
[Kuh!?]
Benzeri görülmemiş bir baş ağrısı sarstı bedenimi ama bedenimi ve ruhumu artık iyice yönetebildiğim için fazla bir rahatsızlık duymuyordum.
Yarı açlık durumunda, artık E Bölgesi durumumu hiçbir sorun olmadan sonuna kadar kontrol edebiliyorum.
Ve evet, sil baştan bir daha başlıyoruz. Kutsal Canavar bizim açığımızdan faydalanarak kopan bacağını yeniden oluşturmuş ve bedenini iyileştirmeye başlamıştı. Hiçbir şey olmamış gibi dengesini sabitleyerek kalktı. Artık bize doğru kabaran 🙂 sadece kuyruğu değil, kalın ve büyük başka bir şey daha vardı :))). Kıskaçlarını da artık birer silah haline getirerek daha tehditkâr bir auraya bürünmüştü.
İğnesini bana savurduğunda oluşan açıktan faydalanıp kıskacıyla da bir saldırı yaptı. Tutumu öncekine oranla çok farklıydı. Bu sefer yoğun bir saldırganlık gözlemliyorum. Muhtemelen İlahi İhsan’ı kaybettiği içindir. Belki de Oburluk becerisinin gücünü açığa çıkardığımdan dolayı, artık onun gözünde -zıtlık- gerçek düşman olduğum için olabilir.
Kutsal Canavar’ı ilk kez duyduğunda Eris’in gözle görülür şekilde tepki verdiğini hâlâ hatırlıyorum. Mortal Sin Yeteneği sahibi olduğu için bir bağlantı olmalı. Ve önümdeki Kutsal Canavar’ın nasıl tepki verdiğini görünce – Kesinlikle Oburluk Becerisi’nden kaynaklanıyor olmalı.
Düşünme işini sonraya erteleyelim.
Kara Kılıcımın üzerindeki alevi yeniden tutuşturdum.
{Ç.N: Yukarıdaki konuşmanın ilk başlangıcında İngilizce çevirmenin dediği şey yaratığın öldüğü ama aşağıdaki paragrafa geldiğimde yaratıkla tekrar savaşa tutulduğunu gördüm. Yazılar dediğim gibi hiçbir anlam taşımayan saçmalıklardan ibaretti, toplama bir bölüm olmuş gibi. Böyle bir bölüm daha vardı son paragrafın hiçbir anlam ifade etmediği sanki bölümün tamamından kopuk bir yer gibiydi. Burası da öyle olmuş “Canavar deprem yaratarak yere düştü” den sonra bir daha toparlayamamış artık yazarı mıdır yoksa çevireni midir bilmiyorum ama toparlayabildiğim kadar toparladım.}