Gölge Köle - Bölüm 15
Bölüm 15: Gölge Köle
[Değerlendirme için hazırlan…]
Sunny, rüya ile gerçeklik arasındaki bir boşlukta buldu kendini. Sonsuz bir siyah boşluk, sayısız yıldızla aydınlanıyordu. Bu yıldızların arasında, gümüşi ışıklardan oluşan sonsuz iplikler örülmüş; olağanüstü karmaşık bir ağ içinde birleşerek türlü bağlantı noktaları ve takımyıldızlar oluşturmuştu. Gerçekten nefes kesiciydi.
Bir şekilde Sunny, Gecenin Büyüsü’nün içsel işleyişini görmekte olduğunu biliyordu. Ve bu görüntü ona, göksel bir sinir ağına çok benziyormuş gibi geliyordu. Eğer öyleyse… Acaba Büyü canlı mıydı?
Bu, son birkaç on yıldır insanların kendilerine sordukları sorulardan biriydi. Şimdiye kadar ulaşılan en iyi cevap ise şu olmuştu: Bunun bilinmesinin imkânı yok. Büyü ne canlıydı, ne ölü; ne bilinçliydi, ne de akılsız.
O, bir yaratıktan çok bir fonksiyondu.
Ama Sunny’nin şu an felsefi sorularla uğraşacak hâli yoktu. O sadece ödülünü bekliyordu.
Büyü, hâlâ performansını değerlendiriyordu. Ancak ilk ödül bununla alakalı değildi:
[Bir Hatıra kazandınız: Kuklacı’nın Örtüsü.]
‘Evet!’
Sunny mutluluktan uçacak gibiydi. Yerinde zıplamak istiyordu neredeyse. Bu Hatıra, bir Uyanmış Tiran olan Mountain King’e aitti — yani kendisi de Uyanmış seviye bir Hatıra anlamına geliyordu. Böyle bir ödül almak… inanılmaz bir şanstı!
Büyü sisteminde her şeyin yedi rütbesi vardı. Güç sırasına göre bunlar şunlardı: Uyuyan (Dormant), Uyanmış (Awakened), Yükselmiş (Ascended), Aşkın (Transcendent), Yüce (Supreme), Kutsal (Sacred) ve İlahi (Divine)
(Not: Kâbus Yaratıkları bu sıradan farklıydı: Uyuyan, Uyanmış, Düşmüş (Fallen), Bozulmuş (Corrupted), Büyük (Great), Lanetli (Cursed) ve Kutsanmamış (Unholy))
Büyü’ye göre Sunny hâlâ Uyuyan bir insandı. Ruh çekirdeği henüz gelişmemiş olsa da, daha yüksek seviye bir Hatıra taşıması, Gerçeklik Uykusu’na (Dream Realm) girdiğinde ona büyük avantaj sağlayacaktı. Rütbeler arası güç farkı asla küçümsenemezdi.
Sunny, Kuklacı’nın Örtüsü’ne göz atmak istedi ama Büyü, değerlendirmeyi tamamlamıştı.
Bu boşlukta, onun sesi artık tanıdık ve kısık değildi. Aksine, evrenin kendisi konuşuyormuş gibiydi. Sunny nefesini tuttu ve dinledi:
[Aspirant! Denemen sona erdi.]
[Adsız bir köle Kara Dağ’a tırmandı. Hem kahramanlar hem de canavarlar onun ellerinde can verdi. Yılmadan, unutulmuş bir tanrının harabe tapınağına girdi ve kutsal sunağa kanını döktü. Tanrılar ölmüştü… ama yine de onu dinlediler.]
[Bir uyuyan yaratığı yendiniz: Mountain King’in Larvası.]
[Üç uyuyan insanı yendiniz, adları bilinmiyor.]
[Bir uyanmış insanı yendiniz: Dokuzlular’dan Auro.]
[Bir uyanmış tiranı yendiniz: Mountain King.]
[Gölge Tanrı’nın lütfunu aldınız.]
[İmkânsızı başardınız!]
[Son değerlendirme: Muhteşem. Hainliğiniz gerçekten sınır tanımıyor.]
Son kısım Sunny’e göre pek gerekli olmasa da, Büyü’den gelen bu övgüyle içten içe memnun oldu. Aspect’inin Uyanmış ya da belki de Yükselmiş (Ascended) seviyeye evrilme ihtimali bir hayli artmıştı.
Genel gücü elbette ruh çekirdeğinin seviyesine bağlıydı ve o hâlâ Uyuyan’dı, ama Aspect’in seviyesi, potansiyelini ciddi anlamda yükseltecekti.
[Rüya Gözcüsü Güneşsiz (Sunless), ödülünü al!]
Artık bir “Aspirant” değildi. Sunny sırıtıyordu.
[Gerçek bir İsim kazandınız: Işıktan Yiten.]
Ağzı açık kaldı.
Gerçek bir İsim mi?! Daha ilk kâbusunda! Bunu başaran çok az kişi vardı. Hatta az sayıda Aziz (Saint) bile bunu başaramamıştı. Artık o da bir elitti. Zengin olacaktı!
Ama ödüller henüz bitmemişti:
[Aspect’iniz evrilmeye hazır. Evrilsin mi?]
‘Bu nasıl soru?!’
Sunny parmaklarını çaprazladı ve “evet” dedi.
[Uyuyan Aspect: Tapınak Kölesi evriliyor…]
[Yeni Aspect kazanıldı.]
[Aspect Rütbesi: İlahi.]
Sunny olduğu yere yığıldı.
[Aspect Adı: Gölge Köle.]
“İlahi… İlahi dediydi değil mi?”
Sunny dizlerinin üstünde durmuş, sersemlemişti. Şok o kadar büyüktü ki, bir an kaslarını kontrol edememişti.
Titreyen bir elle gözlerini ovuşturdu, hâlâ uykuda mıydı emin olmak için. Ya da teknik olarak hâlâ polis karakolunun yer altındaki koğuşunda uyuduğu düşünülürse, bilinçli mi?
Tüm bu terimlerden kafası karışmıştı. Derin bir nefes aldı ve rünleri çağırarak Aspect’ine baktı:
- Aspect: [Gölge Köle]
- Aspect Rütbesi: İlahi
- Aspect Tanımı: [Sen, ölü bir tanrının geride bıraktığı mucizevi bir gölgesin. İlahi bir gölge olarak, türlü tuhaf ve harika güce sahipsin. Ancak varlığın boş ve yalnızdır; eski efendinin yasını tutar, yeni bir efendi bulmayı arzularsın.]
- Doğuştan Gelen Yetenek: [Gölge Bağı (Shadow Bond)]
- Yetenek Açıklaması: [Kendine layık bir efendi bul ve ona Gerçek İsmini söyle. O da bu ismi yüksek sesle telaffuz ederse, iradeleriyle bağlanırsın ve hiçbir emirlerine karşı gelemezsin. Bir gölgenin — hele ki ilahi bir gölgenin — efendisiz dolaşması uygun değildir.]
Bu… sindirilmesi gereken çok fazla bilgiydi.
Sunny’nin kalbi hızlı atmaya başladı. Duyduğu doğruymuş! İlk Kâbus boyunca yaşadığı tüm acı ve dehşet sonunda meyvesini vermişti. Bir ilahi Aspect kazanmıştı!
Awakened üstü Aspect’ler nadirdi. Ascended olanlar bile savaş sebebiydi. Transcendent ya da Supreme olanlar ise genellikle devasa fraksiyonların merkezindeki figürlerdi. Ama Divine bir Aspect… daha önce hiç duymamıştı!
Ve o şimdi buna sahipti!
Sevinç ve kibirle dolup taşarken, sevinci hafifçe gölgelendi. Çünkü… bu doğuştan gelen yetenek epey tuhaftı.
Elbette, kendi özgür iradesinden vazgeçip sihirli bir köle olma gibi bir niyeti yoktu. Hayatta olmaz!
Ama o kadar da kötü değildi. Tek yapması gereken, Gerçek İsmini gizlemekti. Kimse onun durum ekranını göremezdi. Yani Sunny ağzını sıkı tutarsa, kimse bu İsmin varlığından bile haberdar olmayacaktı.
İlk Kâbus’un ardından Gerçek İsim alanların kazandığı ödüllerden vazgeçmiş olacaktı ama… İlahi bir Aspectin yanında, bu fedakârlık önemsizdi.
‘Sorun değil,’ diye düşündü sırıtarak.
Eğer Büyü gülmeyi bilseydi, bu düşünceleri duyduktan sonra kahkahaya boğulurdu. Ama yapmadı. Onun yerine konuşmaya devam etti:
[Birinci Mühür kırıldı.]
[Uyuyan güçler uyanıyor…]