I Got A Cheat Ability In A Different World, And Become Extraordinary Even In The Real World (LN) - Bölüm 03-3

Çevirmen: Theo Düzenleyen: Arda

Elit Goblin  ile savaştıktan birkaç gün sonra. Keşfim önemli ölçüde ilerledi ve yol boyunca bazı yararlı beceriler kazandıktan sonra, artık eve dönmek için herhangi bir işaret koymam gerekmiyordu. Yeni becerilere ek olarak, yeni canavarlara karşı savaşmak da seviyelerimi ve savaş becerilerimi geliştirdi. Aldığım eşyalardan iyi miktarda para kazandım.

Ve bu benim şu anki durumum;

[Tenjou Yuuya]

Meslek: Yok

Seviye: 200

Büyü: 5000

Saldırı: 7000

Savunma: 7000

Çeviklik: 7000

Zeka: 4500

Şans: 7500

BP: 0

Beceriler: [Değerlendirme] [Dayanıklılık] [Öğe Kutusu] [Dili Anlama] [Gerçek Dövüş Sanatı: 4] [Varlık Algılama] [Hızlı Okuma] [Aşçılık: 3] [Harita] [Soldurma] [Zayıflık Tespiti] [Asimilasyon]

Unvan: [Kapının Efendisi] [Evin Efendisi] [Öteki Dünya] [Farklı Bir Dünyayı İlk Kez Ziyaret Eden Kişi

Beklediğimden daha fazla büyüdüm ve uyurken şiddetli ağrı çekiyordum ama son zamanlarda buna alıştım… ya da daha doğrusu şiddetli ağrı ve sesler gitmiş gibi görünüyordü. Sanırım vücudumun yapısı zaten tamamlanmış gibi görünüyor, ha? Artık yeniden modellemenin bir yolu olmadığı anlamına geliyor ama yine de, fiziksel gücüm açıkça artıyor, bu yüzden muhtemelen büyümeyi tamamen durdurmadı. Aslında, umurumda değil. Artık acımadığı sürece mutluyum.

Ayrıca bunlar yeni becerilerin etkileri;

[Harita] :: Size bir kez ziyaret ettiğiniz yerlerin haritasını gösterir.

[Kaçınma] :: Rakibin saldırısından kaçınmak daha kolaydır.

[Zayıflık Tespiti] :: Rakibinizin zayıf yönlerini bulun.

[Asimilasyon] :: Varlığınızı ve sihirli imzanızı silmenizi ve doğa ile bütün olmanızı sağlar.

Hepsi yararlı beceriler, özellikle [Harita] sayesinde keşfim çok daha kolay hâle geldi. [Kaçınma] bir şekilde düşman saldırısının zamanlamasını anlamamı sağladı ve [Zayıflık Tespiti]  rakibime büyük zarar verebileceğim noktayı bilmemi sağladı. Canavarların durumunu gözden geçirirken saklanmam gerekirse [Asimilasyon] çok faydalı ve bunlarda sadece kısa bir sürede ustalaştım.

Dövüş deneyimi olmayanlar için büyük bir yetenek ve bunlar sayesinde bugünlerde cepheden savaşabildim. Ayrıca, savaştan elde ettiğim, düşen eşyalarının hepsi 10 milyon yen değerindeydi, [Para Dönüşümü]’nden aldım, hepsini [Öğe Kutusu]’ da başardım. Bilgisayarım veya başka bir şeyim yok ama faydalı olacağını düşünüyorum. Bu yüzden satın almak istedim.

Her neyse, lise hayatım neredeyse başladı. Yani o cehennem günleri yeniden başlayacak. Her şeyden önce, bu bilinmeyen dünyanın tadını çıkarma zamanımı sınırlayacağı için benim için çok zor olacak. Tabii ki ders çalışmam da gerekiyor ama okula gitmek benim için hâlâ sadece bir acı.

“Off… Bir kenara bırakalım. Şu anda eğlenceli bir yerde olduğum için okulu düşünmek istemiyorum… “

Bunun sadece bir kaçış olduğunu biliyorum ama şimdi okulla ilgili her şeyi kafamdan atmalıyım. Bu farklı dünyayı keşfetmek günlük rutinim hâline geldi. Bu rutin lise başlayıncaya kadar devam edecek.

Şu anda elimde [Mutlak Mızrak]’ı tutuyorum ancak son birkaç gün içinde başka silahlarla veya çıplak elle de savaşıyorum ve bana neden mızrağı tutmaya devam ettiğimi soracak olursanız, mızrağı kullanmak benim için uygun olduğu içindir. Yine de sıklıkla [Mutluk Kılıç]’ı kullanıyorum.

Bir süre ormanda dolaştım ama özellikle canavar çıkmadı. Yine de, yol boyunca garip mantar ve kuruyemişleri de değerlendirip [Öğe Kutusu]’na attım . Bazen paraya da yatırdım ve etkilerine bağlı olarak evde de yedim. Nakide çevirmek istediğim şeyi seçebilirim, bu yüzden onu dünyama da geri götürebilirim.

Bir bakıma bu farklı dünyalar benim için yiyecek deposuydu. Bu arada, [Elit Org] adlı iki ayaklı domuz canavarını yendiğimde aldığım [Yüksek Dereceli Domuz Adamın Eti]’ni yemeye çalıştım; çok lezzetliydi. eşya değerlendirmeye göre yemekte sorun yok. Bu nedenle, düşen öğesi aynı zamanda benim yiyecek ve finansal kaynağım olur. Onun sayesinde dışarıda alışverişe çıkmak zorunda kalmadığıma sevindim. Sonuçta dışarı çıkmak için zamanımı boşa harcamak istemiyorum.

Sonra bir şeyler toplarken ormanda yürürken şiddetli sesler duydum.

“O nedir?”

Yüksek ses ve çarpma beni şaşırttı. Bu yüzden o yönde dikkatlice ilerledim.

“Ha !?”

Benim görüşüme giren şey, Elit Goblin’den daha öne çıkan bir canavardı, kanla kaplı duruyordu. Yakından baktığımda goblin çevresinde etin ne olduğunu bilmediğim et gibi dağınık şeyler var. Bu trajediye istemsizce bakarak sözlerimi kaybettim ama çabucak fikrime geri döndüm ve [Değerlendirme]’yi etkinleştirdim .

[Goblin General]

Seviye: 200

Büyü: 1000

Saldırı: 9000

Savunma: 3000

Çeviklik: 500

Zeka: 500

Şans: 100

Seçkinlerden sonraki general gibi görünüyor. Ve son günlerde henüz görmediğim bir canavar. Her neyse, durum bakiyem ondan daha iyi, ama saldırı gücü tehlikeli.

… Bu kadar öfkelenmesine neyin sebep olduğunu bilmiyorum ama bence sadece beklemek ve görmek daha iyi. Biraz daha statüye sahip ve daha çok dövüş deneyimi kazanan bir canavarla savaşmak istiyorum. Bu yüzden sessizce ayrılmaya karar verdim.

Fakat…

“Ne!?”

Goblin General’in yönünde oturan benimle yaklaşık aynı yaşta bir kız gördüm. Bir şekilde kaliteli gibi görünen bir elbise giyiyor ve neden böyle ormanda olduğundan emin değilim ama her neyse. Bu dünyada tanıştığım ilk kişi o. Mutlu olmam gerekiyordu ama bu durumda değil.

Goblin General kılıcını kaldırdığında, elimdeki [Mutlak Mızrak]’ıfırlattım .

“Daaaaaaaaaaaaaa!”

“Gugyaa !?”

Goblin General, onu anında fark etti ve muazzam bir hızla salladığı kılıçla onu engelledi. Bu fırsatta tüm gücümle koşuyorum, tüm ağırlığımı bacağıma koydum ve Goblin General’in kılıcına atladım.

Doryaa!

“Guoo !?”

Goblin General, tam hızda bir darbe aldığı için büyük ölçüde uçup gitti. İndikten sonra, elime geri dönen [Mutlak Mızrak] toplarken kıza yaklaştım .

“── İyi misin?”

Onu aradığım an bana baktı ve şaşkın baktı ve sonra ipi kopmuş gibi düştü.

“Hey hey hey!”

Öldü mü? Sabırsızdım ama tekrar baktığımda hala nefes alıyor; bu yüzden bayılmış gibi görünüyor. Rahatlamışken, muazzam bir gözdağı duygusu hissettim ve hızla gözlerimi o yöne çevirdim. Goblin General öfkeyle bana bakıyor.

[Mutlak Mızrak]’ı geride tuttum ve Goblin General ile yüzleştim. Silahlarımızı birbirimize doğrulttuk ve bir saldırı şansı aradım. Bununla birlikte, benim görüşüme göre Goblin Generalinde bir boşluk yok gibiydi ve ben de hiç şans vermedim ve sanki birbirimize nasıl saldıracağımızı bilmiyormuşuz gibi görünüyordu.

Goblin General kükredi. Sonunda öfkesini kaybetti ve yer, adımının gücünden ezildi ve devasa kılıcını yandan sürükledi. Saldırıyı gördüğümde içgüdülerim bana bunun önlenemeyeceğini söyledi ve sonra aceleyle yatan kızı tutup büyük bir mesafe aldım. Kızı yere bıraktım ve hemen Goblin General’e saldırdım.

“Haaaa!”

“Gaaaa!”

Ama Goblin General darbemi kolayca aldı. Ve sonra bu durumdan tepki vererek, benim varlığımı uçurabilecek bir güçle kılıcını salladı.

“Gahh !?”

O güç tarafından uçarak gönderildim. Ama ağaçlara çarpmak üzereyken havadaki duruşumu yeniden kazanmayı başardım ve uçurulduğum ağaca indim.

“Bu tehlikeliydi, hey …”

Goblin General’in gücünü hissettikten sonra vücudumda istemeden soğuk ter akıyordu. Sadece yüksek bir saldırı gücüne sahip ve dürüst olmak gerekirse, aptalca savaşsam bile kesinlikle kaybedeceğim. Kazanmanın tek yolu, bir şekilde ona ani bir darbe vurmaktı. Neyse ki saldırım dışında daha iyi bir durumum var. Bu durumdan ve silahımdan yararlanmalıyım.

Hemen ağacı bir dayanak noktası yaptım ve Goblin General’e doğru hücum ettim. Beni kocaman kılıcıyla kesmeye ve bir beyzbol sopası gibi yaklaştığımda zamanlamada sallamaya çalıştı. Böyle yapışırsam, kesinlikle ölürüm ve neredeyse Goblin General’in kılıcına çarptığımda, [Mutlak Mızrak]’ı yere fırlattım .

“Gaaaaa !?”

Aniden durduğumda Goblin General’in kılıcı havada sallandı. [Mutlak Mızrak]’ı sırıkla atlama gibi ittiğimde kuvvetli bir şekilde zıpladım. Goblin General’i geçerken, [Öğe Kutusu]’ndan [Biçimsiz Yay]’ı çıkardım ve birkaç görünmez ok attım.

Ancak saldırıyı hisseden Goblin General dev kılıcını boş havada salladı ve oku engelledi. Ama bu şansla, bir ağaca indim ve elime dönen [Mutlak Mızrak]’ı Goblin General’e doğru fırlattım .

“Gu-Guguga !?”

Goblin General, saldırıyı bile zor bir konumda engelledi. Ama bu benim tek saldırım değildi. [Mutlak Mızrak]’ı fırlatırken aynı zamanda, sağ elimde [Mutlak Kılıç]’ ı tutarken, bir ağaç dayanağı olarak Goblin General’e doğru atladım .

“Gaaaaa !?”

Sonunda beni fark eden Goblin General, umutsuzca beni engellemeye çalıştı.

“Çok geç…”

Goblin General ıstırap içinde ciyakladı. Aynı ivme ile vücudunu ikiye böldüm. Yavaş yavaş düştü ve sonra bir ışık parçacığı haline geldi ve kayboldu. Bunu onayladıktan sonra, gözlerimi hâlâ bagın olan kıza çevirdim.

“Onunla ne yapmalıyım?”

Önüme bu durumla ciddi şekilde karışan bir mesaj çıktı.

Seviye Atladın

Ah evet.

* * *

Şimdilik, Goblin General düşürme eşyalarını hızla topladım ve sonra kıza yaklaştım. Kız, böyle bir yer için pek uygun olmayan yüksek kaliteli giysiler giymişti. Ayrıca bu kadar saf kıyafetleri ilk kez görüyorum. Ne yapacağımı ciddi ciddi düşünürken, birden yaklaşan birinin varlığını hissettim.

“─ Anne! ── Lexia-sama! “

Varlık yaklaşırken insan sesini duyabiliyorum.

Yani, Lexia-sama… bu kız mı?

Bunu düşününce bir an etrafıma baktım ve kan ve et parçaları gibi oldukça acayip bir sahne olduğunu hatırladım. … Evet, onu görmek için midem bulanıyor ama bu beni kusturmaya yetmiyor. Ancak böyle bir sahnede bu kızı arayanlarla karşılaşırsam bunun bir yanlış anlaşılma olacağını söyleyebilirim …

… Saklanmalı mıyım?

Aceleyle yakındaki çalılıklara saklandım ve [Asimilasyon] becerimi etkinleştirdim .

Bunu yaptığım anda, kılıç ustası benzeri bazı askerler ortaya çıktı. Herkes benzer bir zırh giyerken, zırhının üstünden siyah bir pelerin giyen orta yaşlı bir adam çevredeki manzarayı görmek için suskun kaldı.

“Bu-bu …!”

Ne de olsa bu gösteride bu insanlarla tanışmamak doğruydu. Artık normal olmadığımı biliyorum. Arayan askerler sonunda kızın yakındaki bir ağacın dibinde bayıldığını fark ettiler.

“Le-Lexia-sama!”

Askerler, güvenliğini kontrol etmek için ona koştu. Askerlerden biri bir şeyler mırıldandı, sonra sağ elinden soluk beyaz bir ışık çıkarıp kızın vücuduna uyguladı.

Huh… bu sihir mi !? Vhoa, harika!

Sihri görmek beni heyecanlandırırken, askerler sanki kalplerinin derinliklerinden kurtulmuşlar gibi iç geçirdiler.

“Artık kurtarma büyüsünü kullandığıma göre, yaralar iyileşti. Görünüşe göre şimdi bayılmış. “

“Haaahh … Sadece küçük bir yaralanma olduğu için rahatlamış hissettim …”

Onun güvenliğini teyit ettikten sonra askerler rahatladı. Ardından nazikçe onu kaldırdı ve çevreye dikkat ederek ayağa kalktı.

“… Burada ne olduğunu merak ediyorum ama burada uzun süre kalmak kötü. Şimdilik geri dönelim. “

“Evet!”

Herkes orta yaşlı şövalyenin sözlerine cevap verdi ve hızla oradan uzaklaştı. Onayladıktan sonra bir nefes alıyorum.

“Vay be … Daha önce ne yapacağımı merak ediyordum ama şimdi güvenli bir şekilde çözüldüğüne sevindim …”

Kafam oldukça karışıktı ama bu başka bir dünyadan biriyle ilk karşılaşmamdı… onlarla konuşamasam da.