Nidome no Jinsei wo Isekai de

Ölüm, Renya Kunugi’nin omzuna dokunduğunda o sadece gülümsedi ve gönüllüce kabul etti. Tam 94 yıl süren uzun ve güzel bir hayatın ardından, gözlerini son kez kapatmayı dört gözle bekliyordu. Bu yüzden, bomboş bir yerde, hiçbir anısı olmadan, tunik giymiş genç bir kızın kendisinin Tanrı olduğunu söyleyerek durmaksızın gevezelik ettiği bir ortamda uyandığında epey sinirlendi. Ve böyle bir durumda herhangi makul bir insanın yapacağı şeyi yaptı: kıza suratına bir tekme atarak onu uçurdu.

Meğer kız gerçekten Tanrı’ymış… ve zor durumdaymış. Acilen, boyutlar arası kaynak kaçakçılığı yapacak birine ihtiyacı vardı ve Renya bu iş için biçilmiş kaftandı. Görevi basitti: sınırı aşıp başka bir dünyaya geçecek, orada birkaç on yıl boyunca takılacaktı. Geri kalan her şeyi Tanrı halledecekti. Üstelik anlaşmayı cazip kılmak için ona on sekiz yaşında yepyeni bir beden ve akıl almaz derecede güçlü bir dizi yetenek teklif etti. Yine de Renya tereddütlüydü… ta ki kız o dünyadaki yemeklerden bahsedene kadar. Egzotik bir dünya, egzotik lezzetler demekti; işte bu, anlaşmayı mühürledi.

Bir sonraki anda kendisini yabancı bir diyarda, daha genç, daha güçlü ve her zamankinden daha şaşkın halde buldu. Peki bu dünyada hayatta kalabilecek mi? Ve daha önemlisi… dünya, ondan sağ çıkabilecek mi?