No Game No Life - C3Bölüm 02-2
Çevirmen Sumire & Redaktör: Fri
“Doğru! Bu yapılanmayla, arkadaşlığımızı daha ileriye götürelim—” “Banyo yapacaksak sizinle girmiyoruz.”
“N-Nereden bildin?!”
Sora, düşüncelerinin bu kadar kolayca okunmasının şokundayken Kurami iğrenmiş gibi bir iç çekti.
“Tüm anılarının bana geçtiğini unuttun mu?” “Hın, hıaahh…!”
Kötü, bu çok kötü bir durumdu.
Bu dünyada — yan yemekleri elde etmek en büyük öncelikti!
Fiel – bir elf’in burada olduğunu söylemeye bile gerek yok – bu şansın elinden kaçmasına nasıl izin verebilirdi!
Bu katakullinin bu kadar çabuk anlaşıldığını gören Sora en beklenmedik kaynaktan yardım gördü.
“Kurami, onlarla arkadaşlığını derinleştirmen için işbirliği yapman çok önemli~”
“Fue?!”
Bu kelimeler, yandaşı olarak gördüğü Fii’den gelince Kurami şoku kaldıramadı.
“Jibril-sanla barışırken de bu sözleri söylemiştim~ Değil mi?”
“Nasıl- aynı banyoda yıkanıp fotoğrafının çekilmesiyle nasıl alakalı olabilir bu?”
Sora burada tüm beyin gücünü ortaya koymuştu.
Fii’nin niyetinin ne olduğuna dair fikri yoktu ama beyninin arkasından ona fısıldayan sesle ilerlemekten başka seçeneği yoktu.
“Geldiğimiz dünyada, bu geleneksel Japon, arkadaşlık derinleştirmedir – [Çıplak sosyalleşme].”
Sora’nın sade savıyla Kurami dudağını ısırdı.
“S-Siz bu dünyaya geldiğinizden beri hiçbir banyonuz bu niyetle değildi!”
Sora’nın hafızasını ele geçirmiş Kurami için bunu anlaması kolaydı.
Tabii ki Sora’nın böyle soylu bir niyeti yoktu. Kurami’nin şüpheleri haklıydı.
Yine de – mümkün bir karşı atak vardı!
“Çünkü hem Steph, hem Jibril kurallarla bağlı. Bu kez, bizim aramızdaki tek şey güven. Geleneksel kültüre güvenmekten başka seçeneğimiz yok – Jibril-kun”
“Buradayım”
Sora parmaklarını şıklattı ve Jibril anında diz çöktü.
“Geleneksel Japon [çıplak sosyalleşmesi] ile ilgili, tablet PC’den açıklama verir misin?”
Jibril, Sora’nın isteği doğrultusunda tableti opere etti.
“Öhöm—[Çıplak sosyalleşme] antik savaş döneminde bir ritüeldi aslında: ortak güven gösterip silahları arkada bırakıp vücudunu ortaya çıkararak her şeyini ortaya koyarlar.”
Jibril yavaşça bunları uydurdu.
Yine de Kurami’nin aklı karışık kaldı.
“Bu, bu bir yalan! Sora’nın hafızasında öyle bir şey yok!”
“Ben de bunun nereden geldiğinden emin değildim. Ama güveni derinleştirme konusunda anılarım olmalı?”
Bir dakika. Sora’nın anılarının derinlerine dalıyordu – ve sonra.
“Utanmaz düşüncelerinden başka hiçbir şey yook?!”
Bu erotik bilgi ve videoların darbesini yiyen Kurami kıpkırmızı bir yüzle ağladı.
Belki sıkıntısına daha fazla kayıtsız kalamadı, Fii konuştu.
“Anladım~ Kurami, onu senin için geri çevireceğim~”
“Heh? Ah, e-evet…… sağ o—“
“Sanırım çoktan fark ettin Sora-sa~n ama Kurami’nin gerçekte söylemek istediği şey şu: ölçülerine güveni yok, o yüzden reddediyor—“
“B-B-B-B-B-Ben asla öyle bir şey demem?!!”
Gözlerini kocaman açıp Fii’ye doğru eğildi.
“Yanılıyor muyu~m? Demek istediğim……”
Fii odaya etraflıca göz attı.
Jibril’inki. Steph’inki. Ve son olarak, kendi göğsü.
Son olarak, Kurami’nin… göğsü. Gözleri acımayla doluydu. “Sorun değil Kurami. Bir kadının değeri göğüslerinden ölçülme~z” “—A-Ah…… tamam be! Yapacağım!”
Sonra Kurami, Shiro’yu işaret etti.
“O bücür orada olmasına rağmen, nasıl böyle bir şey düşünebilirsin?!”
Shiro oynamakta olduğu oyundan baktı ve başını yana eğdi.
Fii’nin sevecen gülüşü yalnızca daha da derinleşti ve çocuğuna konuşan anne gibi konuştu:
“Kurami, kendini bir çocukla kıyaslaman çok kendini küçük düşürücü, biliyorsun~”
Kurami ellerini masaya çarparak ayağa kalktı. ……Neredeyse gözyaşlarına boğulmuştu.
“Fiiiiiii, seni aptaaaaall! İ-İyi be, banyo ne tarafta?!”
“Tamamdııır, yol göstereyim herkese~”
Bu anı bekliyormuş gibi, Jibril bir kucak dolusu banyo malzemesi taşıyordu.
“…Bu, ben de mi gitmek zorundayım demek? Ah, neyse”
…Ve böylece, Jibril’in, Kurami ve Steph’e yol göstermesini izlediler.
Sora, Shiro’yu taşırken ayağa kalktı ve yola düşmüş olan Fii’yi takip etti.
“——Peki, neden yalanlarımıza eşlik ettin?”
“Hı~ Onların hepsi yalan mıydı~? Korkunçsun~”
Hâlâ gülümsüyordu, Fii yalandan geçti.
Ama Sora ve Shiro sessizce yanında yürümeye devam ettiler, Fii konuştu:
“…Çıplak olduğunda, yaydığın ana moleküllerden kişiliğini analiz edebilirim~ Bizi arkadan bıçaklama ihtimalini bilirsem bununla baş etmem de daha kolay olur~”
Tabii ki Sora alaycı bir şekilde güldü.
“Demek gerçekten Jibril’in çıplak sosyalleşmeyi tanımladığı gibi bir şey istiyorsun ha?”
Gülüşü her zamanki gibi parlıyordu, kesinlikle dercesine — bir nokta vardı, Fii devam etti.
“Kurami’nin senden aldığı anılardan, sana koşulsuz şartsız güvenebileceğine karar verdi, Sora-san. Gördüğü şeylerin içeriğini bilmiyorum ve onun hayatını riske atmadığın için gerçekten minnettarım — ancak.”
Gülümseyişi aynı kalsa da gözleri kısıldı.
“Kurami sana güvense de, beni aynı sanmasan iyi edersin~”
Göz bebekleri… “eğer bu bir sahtekarlıksa” diyordu.
Elkia, Sora ve her şeyi tamamen yok etmek için gücü dahilindeki her şeyi yapabilirdi.
O bakışlara gözü kara bir şekilde bakan Sora güldü.
“Güzel cevap. Bizim gibi bir grup hilekara ‘güvenecek’ kadar aptalsan, bize de zarar verir.”
Sessizce gülümseyerek Sora ve Shiro yürümeye devam etti, Fii gibi. Sora aniden bir soru ortaya attı.
“Sormama izin varsa — tüm elfler senin gibi keskin mi Fii?” Fufu diye karşılık verdi Fii.
“Onu bilsem, hainliğimin ne kadarının sızdığını da bilirdim~”
—Demek aynı zamanda izleniyor olma ihtimalini de hesaba katmıştı.
“Haha, sanırım gerçekten de Elven Gard’ı sona bırakacağız.”
“Kurami incinmediği sürece ~elimden gelen her şeyle yardım edeceğim~?”
—Kurami incinmediği sürece Elven Gard’ın kendisini dahi imha etmeyi umursamıyordu.
Fii’nin ima ettiği buydu.
“Öyleyse~, başlamadan önce, birazcık Kurami’nin yanına gidiyorum~” Fii, Kurami’yi yakalamak için hızını biraz artırdı.
Sora mırıldandı. “—Jibril.”
“Buradayım.”
Bu sesin ardından Jibril anında onun arkasında belirdi.
“…Bir tür büyü mü kullandı?”
“Hayır, hiç tepki almıyorum.”
Bu cevapla, Shiro’nun kaşları hafifçe yükseldi.
—abisinin üç ya da dört hamle sonrasını okuyabildiği halde bazı şeyleri okuyamadığı rahatsız edici düşünceyi ima etmişti. Sora da hafif üzülmüştü, alaycı bir gülümsemeyle başını kaşıdı.
“Bu demek oluyor ki, büyü olmadan gerçek niyetimi anlayabiliyor? Durum buysa güvenimi kaybedeceğim.”
Kandırma bölgesinde birine kaybetmişlerse hile yapma ve psikolojik savaşında bu şah mat olurdu.
Fii, hazırladıkları ‘son çıkış yolunu’ bile öngörmüştü.
“…Pekala, er ya da geç Elven Gard ile yüzleşmek zorunda kalacağız, gidip yeteneklerine güzelce bakalım.”