No Game No Life - C3Bölüm 03-3
…Elkia açıkları, sınır yakınında duran devasa bina.
Burası Elkia’ydı, Doğu Birliği’nin elçiliği.
Sora ve yanındakiler taşıttan indiler ve Hakama giyen yaşlı bir werebeast onları karşıladı.
Elkia Doğu Birliği yabancı büyükelçisi —— Hatsuse İno’ydu.
“…Uzun süredir bekliyorum.”
“Bekleyenler bizdik. Tamam, başlayabiliriz.”
İndiklerinde Sora dikkatlice konuştu ama tetikte olan İno kısaca cevapladı.
“…Öyleyse, bu taraftan lütfen.”
İno’yu takip ederek Sora ve yanındakiler binaya girdi —— Elçilik, İno sessizce duruyor.
“Hımmmm, bu ihtiyarın sorunu ne, neden bu kadar sessiz?”
Sora mırıldandı, açıkça daha önceki ironik konuşmanın devamıydı.
Steph nihai bir yenilgi bakışıyla cevapladı:
“Doğu Birliği’ni bölgelerindeki her şeyi iddia etmeye zorlayacak, dolandırıcılık denilebilecek bir yöntemi kullandıktan sonra onunla bu tür şeyleri konuşma niteliği taşıyor musun?”
“Ondan ziyade ——” Steph parmaklarını başına bastırdı.
“Tüm İmanity’nin haklarını iddia ettikten sonra bu kadaaaaaaaaaaar rahat hareket ediyorsun, beynin normal mi?”
Bu açıkça ikinci ziyaretti ama Jibril etrafına bakınca ağzı sulanmaya başladı, gördüğü her şeyle ölesiye ilgileniyordu. Tersine, Shiro esnedi ve telefonuyla oynamaya başladı; bu arada Sora ellerini arkada kenetlemiş sakince yürüyordu. Steph umutsuzca karın ağrısına dayandı.
“Steph, iyi misin? Lütfen rahat ol, yoksa baş edemeyeceksin ha?”
“İlgin için teşekkürler ama karnımın ağrımasının ana nedeni kesinlikle sensin…”
Günlerce önceden salona götürülmüşlerdi.
“…Öyleyse oyun başlamadan önce, lütfen geçici olarak burada bekleyin.”
“Biliyorum, aynı zamanda izleyicileri de içeri almalısın!”
İno sessizce başını eğip ayrıldı. Ortadan yok olduktan sonra, Sora hiç tereddüt etmeden koltuğa uzandı.
“Öyleyse Jibril, lütfen zaman dolduğunda beni uyandır.”
“Anlaşıldı, lütfen içiniz rahat olsun, dinlenmenize bakın.”
“…Shiro da.”
Böyle diyerek Shiro, Sora’nın karnına yattı, kıvrılıp gözlerini kapadı.
Böylece kardeşler birkaç saniye sonra uykuya daldılar.
“İnanılmaz, bunlar ne derece manyak böyle?”
Birkaç saat sonra, İmanity’nin kaderine karar verecek olan oyun başlayabilirdi.
Steph’in, oyunun tarihini öğrendiği andan itibaren bulantı ve karın ağrıları başlamıştı.
Kardeşler kadar sakin olan Jibril konuştu:
“Dora-chan da birazcık dinlense? Sahibimin kitaplarına göre, insan beyni birkaç saatlik uykudan sonra daha iyi çalışabilir!”
“Bu şartlar altında uyuyabilecek kadar çelikten kalbim olsaydı uyurdum…”
“Kesinlikle, Sahibimin yapmak zorunda olduğu şeyleri değerlendirince, bu kesinlikle zor bir durum.”
“…!”
Bu sözler Steph’i gerdi.
“Bu maça bakarak, sahiplerim her şeylerini ortaya koyuyorlar, o yüzden biz de her şeyimizi ortaya koymalıyız.”
Steph karnının daha kötüye gittiğini hissettikten sonra ——
Oyunun başlamasından birkaç saat önce, Steph vakti, salona bağlı tuvalette geçirdi.