No Game No Life - C5Bölüm 01-3
Çevirmen: Uchuujin Düzenleyen: ggurcan
Muhtemelen uzaktan gördükleri küplerden birinin içi. Bir kütüphane- Jibril’in değiştirdiği, Elkia Büyük ulusal kütüphanesinden bile daha büyük ve görkemliydi. Tavan yüksekti ve on katlı bir binanın içi oyulmuş gibiydi. İçi antik bir kentin kalıntıları gibiydi; merdivenleri, çatlaksız taş sütunları, karmaşık geçitleri ve kemerli köprüleriyle.
Ve- bu [Sütun] gibi görünen yapılar aslında kitaplıktı.
Görüş alanımız çeşitli garip biblolar kaplıyordu. Merdivenler ve yürüyüş yolları M.C. Escher’in eserleri gibi her yerdeydi- Dışardan görünmeyen sayısız pencerenin yanı sıra, etrafta yüzen fenerler tarafından aydınlatılıyordu.
Rüya gibi şık bir yerdi- Ama insan kavrayışına küfür gibi geliyordu.
Ama şimdilik bunu bir kenara bırakarak Sora bir şeyi işaret ederek konuştu:
“…Jibril bu senin yaptığın bir şey değil mi?”
Jibril muhtemelen onları ihtiyaç duydukları hava ile birlikte ışınlamıştı. Kütüphanenin bir kısmı kuvvetli rüzgarlar tarafından perişan olmuş gibi görünüyordu ve birçok kitap havada sarmallar çizerek dans ediyordu.
Ancak Jibril yüzünde bir gülümseme ile olanlara baktı ve konuştu:
“Bunun hakkında endişelenmeyin ustalarım, bu yerin sahibi [Kitap Eşitlik Yasasının] yaratıcısı.”
Sora dans eden kitaplara bakarken Jİbril’in Elkia ulusal kütüphanesini neden ele geçirdiğini hatırladı- ya da daha doğrusu, Avant Heim’i terk etmesinin sebebini.
Avant Heim çok fazla kitap topladıkları için yer bulamıyordu- Ve gereksiz kitapları ortadan kaldırmak için [Kitap Eşitlik Yasasına] geçtiler.
“Onun kitapları Flügellerin kitapları, ben bir Flügelim yani onun kitapları benim kitaplarım.”
Üç çekim ile Takeshi idealizmini kanıtladı ve yüzünde bir gülümseme ile devam etti:
“Burada talihsiz küçük bir kazaya neden olsam bile- ya da kasıtlı yapsam bile? – Böyle cömert bir kanuna geçebilmek için büyük ve affedebilecek bir kalbe sahip olmak gerekiyor. Bu sayfalarda kara büyüler ve kopyalanamayan yasaklı kitaplar bile olsa- ya da dünyanın herhangi bir yerinde benzeri olmayan orijinal eser dahi olsa. Evet, eminim. ♥”
BU yüzden o kitaplara zarar verebilirdi çünkü onlara da sahipti.
– [Kitap Eşitlik Yasasıyla] ilgili Jibril daha önce baş kaldırmıştı.
Daha sonra-
“Aaaaahhh~! Kitaplar! Tüm kitapları daha bitirmedim~~~!!”
Herkes bu bağırışların kaynağına baktı. Orada duran kişi-
“..WHoa…”
—Görünce Shiro’nun bile hafifçe bağırmasına neden olacak insanlık dışı güzelliğe sahip bir kız. Başının üstünde dönen halesi ve kalçalarının oradan çıkan kanatları aynı Jibril gibi bir Flügel olduğunu açıkça ortaya koydu.
Ancak onun halesi Jibril’inkinden daha karmaşıktı. Aralarındaki en büyük fark yeşim yeşil saçlarından çıkan boynuzuydu. Işıktan örülmüş kantlarını çırpıyor ve inanılmaz derece kutsal görünüyordu.
Ama göz yaşları eşliğinde etrafta uçup kitapları topluyordu, Jibril’i ilk gördüklerindeki inorganik kalite yoktu- Hatta bu kızı sevimli olarak bile adlandırabilirdiniz.
–Hff, hff. Şefkatli bir şekilde nefes nefese Jibril’e doğru uçtu.
“Ngghh~Jii-chan, çok kötüsün-nyan~”
Yüzündeki meleksi gülümseme yerini üzgün bir ifadeye bıraktı.
“Bu düşündüğüm şey mi-nyan? İnsanların sevdiklerine yaptığı şakalardan biri mi bu-nyan? Aww~Jii-chan, seni uzun zamandır görmüyorum~~nyaaa!?”
Jibril ona doğru uçan kişiden sıyrılmak için ışınladı. Sora ve Shiro’nun arkasına geçen Jİbril onun bir kitap dağına çarptığını görünce, doğal bir şekilde konuştu:
“…Ustam, tanıtmama izin verin. Avant Heim’in [On Sekiz Kanat Konseyinin] başı, [Kitap Eşitlik yasasını] onaylayan ve ülke işlerinde nihai kararları alma yetkisine sahip [Kanatlıların Temsilcisi]-”
İç çekti ve devam etti- “Azrael-senpai.”
-Hareketsiz kız vücudunun yarısı kitaplara gömülüyken Sora’ya tanıtıldı.
….
“…Bunu nasıl değerlendirmeliyim…?”
“…Flügeller…ilginç…”
Bu kız altıncı sırada yer alan, geçmişte her yere ölüm saçan ve tanrı öldüren silahlar olarak anılan ırkın temsilcisi mi?
Sora ve Shiro, beklentileri tamamen yok olurken kendi kendilerine mırıldandılar.
-Az önce kitap yığını altında ezilen kız belki de ışınlandığı için kimse fark etmeden sıkıca Jibril’e sarılmıştı ve yanakları birbirine değiyordu.
“Nyan~ Jii-chan çok kaba~ Uzun zamandır seni görmüyorum ama hala her zamanki gibi soğuksun~~~~ama! Böylesi de iyi!!”
“Azrael-senpai her zaman ki gibi can sıkıcı.”
Jibril yanakları şiddetli bir şekilde sarsılmasına rağmen yüzünde bir gülümseme ile konuştu.
-Jibril genellikle alaycı bir şekilde cevap verirdi ama bu sefer direkt hakaret etti.
“Nyan~ Senin senpain olmadığımı söyledim, nee-san diye çağır beni, neeee-saaaaannn~~!!”
Azrael uçtu ve Jibril’in etrafında sekiz rakamı çizdi.
“Jibril neyse de ama böyle birinin Flügellerin temsilcisi olması gerçekten iyi mi?”
“…Nii…bunu söylemeye…hakkın var mı?”
Shiro Sora’ya soğuk bir şekilde baktı ama mevcut cümleyi herkes görmezden geldi.
Öte yandan Jibril yanakları ovuşturulup taciz edilirken sinirlendi, soğuk bir şekilde konuştu:
“Azrael-senpai, bugün senden bir ricada bulunacağım, lütfen ustalarımın kütüphaneye göz atmasına izin ver-”
“Reddediyorum-nyan~ Bana Nee-san demediğin sürece tüm isteklerini reddedeceğim~♪”
Jibril hayal kırıklığı içinde cevapladı:
“Yanaklarımı ovalamayı bıkar kırsan ve ustalarımın kütüphaneye göz atmasına izin verirseniz, bunu düşüneceğim.”
“Çünkü jii-chan sevimli!! Açıklamam bitti ve izin veriyorum-nyan!! Pekâlâ, şimdi bana Nee-san de ♥-”
Azrael onu kucaklamaya çalışırken Jibril ışınlanarak kaçtı.
“Öyleyse ustalarım ondan izni aldınız, lütfen özgürce buraya göz atın. Bu [Kanatlıların Temsilcisinin] kişisel kütüphanesi, lanet olası yasa ile sayısız kitaba el koydu bu yüzden buradan daha fazla bilgiye sahip bu yüzden burada tek bir boş yer yok.”
“Çok kabasın!! Jii-chan Nee-san’a verdiğin sözü mü bozdun-nyan~?!”
Azrael sesi şaşkınlıkla doluydu ve harap görünüyordu.
Jibril bir kez daha kusursuz bir gülümseme ile cevap verdi.
“Göz önünde bulunduracağımı söyledim ve biraz düşündükten sonra, yapmayacağım ♪”
“Waah~Jii-chan böyle hilelere başvurmazdı-nyan~ Bu kimin suçu-nyan?”
-Bakar~~~
Gözlerinden yaş gelirken Sora’ya baktı. Sanki sadece bakarak birini öldürebilir gibiydi.
“Tanıştığımıza memnun oldum, ben Sora, bu da kardeşim Shiro.”
“…Yo…”
-Kardeşler ilgisizce cevap verdiler, Jibril bu tür şeylere alışkındı.
Tepkilerini gördükten sonra Azreal meraklı bir şekilde “Oh?” dedi ve sonra Sora Azrael’i işaret etti.
“Nee-san ile ne demek istiyorsunuz? Jibril sen Flügellerin temsilcisinin kardeşi misin?”
“Evet-nyan♥”
“Hayır♪”
İkisi de tereddüt etmeden cevapladılar- ve gerçekten kız kardeşlermiş gibi gülümsüyorlardı- Birbirlerine zıt cevaplar vermişlerdi. Jibril iç çekti ve devam etti:
“Flügeller üremez, kız kardeşlerimiz, erkek kardeşlerimiz veya ebeveynlerimiz yoktur, sadece yaratılma sıramız vardır.”
“…Ah, yani bu yüzden onu senpai olarak çağırıyorsun.”
Yani Jibril’den daha önce yaratılmıştı.
“Ayrıca Azrael [Flügellerin temsilcisi] değil, [Kanatlıların Temsilcisi]dir.”
“…Bir fark mı var?”
“O sadece kendisinin de bulunduğu dokuz kişilik [On Sekiz kanatlar Konseyinin] [Senatörü].”
Bu noktada Sora daha önce söylediklerini hatırladı.
Jibril’in Soraların takımına katılmadan önce [On Sekiz Kanatlar Konseyinin] bir üyesi olduğunu hatırladı.
“Olağanüstü durumlarda nihai karar verebilme gibi imtiyazlara sahip ama-”
Bunun anlamı- Jibril başını salladı ve acı bir şekilde gülümsedi.
“Harika ya da zeki değil, bu yüzden ona saygı duymanıza gerek yok.”
“…Gerçekten kendi türüne karşı bile kabasın, bir gıdım bile değişmedin…”
Muhtemelen cevabından memnun olmadığı için Azrael yanaklarını şişirerek konuştu.
“Öyle değil-nyan!! Hepimiz Artosh tarafından yaratıldık, bu yüzden babamız Artosh ve yaratılan ilk kişi benim, Nee-san! ve en son yaratılan kişi Jii-chan, benim küçük kız kardeşim! Bu konuşulmayan bir gerçek değil mi-nyan!?”
Bu sözleri duyduktan sonra, Jibril’in acı gülüşü alaycı bir şekil aldı ve devam etti:
“-Bu akılsız birey konseye bu argümanı sundu ve oy birliği ile reddedildi.”
“Çün~kü~Bunu yapmazsam Jii-chan bana Nee-san demeyecekti~nyan~!”
“Konsey bu gerekçeyi çok iyi bildiği için reddetti zaten. Elbette bunu uymuşsundur değil mi?”
Jibril’in tonu eskisi kadar soğuktu, Azrael bir kez daha ona sarıldı ve küçük kardeşinin yüzünde bir gülümseme oluşmaya başladı.
“Jii-chan, o~[Büyük Savaşın] sonuna doğru yaratılan bir sürü çocuk vardı ama jii-chan nihai, kapanış numarasıydı-nyan ♪”
Neşeli bir şekilde güldü, öte yandan Jibril hayal kırıklığı içerisinde bir iç çekti.
“Ve sona doğru yaratılan o çocuklar…İnanın bana, Artosh-sama gücünün zirvesindeydi, o yüzden onlardan önce yapılanlar onlarla karşılaştırılamaz bile-Bu oldukça komik!! Ama sonra ne oldu tahmin edin, tüm o güçlü çocuklar ön saflarda savaştı- ve son savaşta hepsi öldüler…”
Azrael’in ruh hali birden dibe vurdu ve sarılmakta olduğu kişi bir Immanity olsaydı muhtemelen bir balon gibi patlardı.
Kucaklamasına dayanabilen kardeşine sarılırken devam etti.
“Jii-chan [Savaş] sonu onlardan hayatta kalan tek kişi ve bu yüzden o kapanış numarası-nyan! O herkesin küçük kız kardeşi ve ne kadar da sevimli bir kız kardeş-nyan! Ona bu şekilde hitap etmek bir yasa olmalı, öyleyse neden kimse anlamıyor-nyan!”
Bir kez daha neşeli bir şekilde uçarak sekiz çizdi.
Jibril iğrenme duygusu içinde gözlerini kıstı, nadir görünen bir manzaraydı ama-
“…Jibrilin…değerli kayıtlarını…elde etmek.. İçin”
Shiro telefonunu kaldırırken konuştu ve meleklerin videosunu çekmeye başladı.
Öte yandan Sora başka bir soru hakkında kafa yoruyordu. Azrael’in masum ve neşeli gülüşünü yakından inceledi-
“…kahretsin, bu gidişle planlarımı değiştiremem gerekiyor.”
Hayal kırıklığı içinde kendi kendine mırıldandı.
-Bakar.
Söylenen sözleri duyan Azrael gülmeye devam etti- ama Sora’ya güçlü bakışlarla bakıyordu.
“-Yani, sevgili jii-chan’ımı benden uzak tutan sizlersiniz-nyan.”
“Huh, bir bakirenin birinden sevgili çaldığını söylemek, cevaplaması zor bir soru.”
Sora öfkeyle cevap verdi, başını kaldırırken göğsü kabardı, onurlu, trajik ve güçlü görünüyordu.
Azrael yaklaştı. “Oh…”
“…huh?”
Tepki vermenin bir yolu yoktu. Bir adımla tüm uzaklığı görmezden geldi. Sora ve Shiro, kimin yaklaştığını bile anlayamadılar sadece hafifçe bağırdılar.
-Aniden.
Jibril’den tüm kütüphanesi sallayan bir etki yayıldı.
Sora başlangıçta büyü kullandığından şüphelenmişti ama ikisinin söylediklerini duyduktan sonra-
“..Senpai, Ustalarımın saçlarının bir teline bile dokunacak olursan- Dikkatlice yeniden gözden geçirmeni rica ediyorum.”
“Oh, hadi ama~jii-chan gerilmene gerek yok~Zaten [On Kuralın] esiriyiz-nyan.”
-Sora onun hafif bir [Kötü Niyet] yaydığını fark etmişti. Jibril normal zamanda gücünü ne kadar kısıtlıyordu-
Jibril’in [Gerçek Gücünün] sadece küçük bir kırıntısına vakıf olduklarında, Sora ve Shiro’nun tüyleri diken diken olmuştu.
Bu hafif kötü niyeti yayan Azrael, Sora’ya döndü. Yeşim rengi gözler- Jibril’inkilerden tamamen farklıydı- Sora’ya bakarak konuştu:
“Bir şeyi açıklığa kavuşturmak istiyorum.”
“Evet, neymiş o?”
-Bu seferki bakışları öncekilerle karşılaştırılamazdı. Ağırlığı, kütüphanenin havasını katılaştırıyordu, boşluğun kendisini çatlatmak için bile yeterliydi. Yanlış bir şey söyle- ve sen ölüsün.
Bu dünyada On kural vardı. Jibril hazırda bekliyordu. Yine de bunlar onları rahatlatamıyordu.
Azrael’in bakışları onlara bu izlenimi verdi ve sonra konuştu:
“Siz emrettiğiniz sürece, Jii-chan bana [Nee-chan ♥] der değil mi-nyan?”
….
…..?
Düş kırıklığı- Hayır, çok büyük bir hayal kırıklığı eğer onu tutmazsa ruhunun uçup gideceğini hissetti. Ayakta durabilmesinin tek sebebi, Shiro’nun elini tutmasıydı.
Ancak Azrael onu görmezden geldi ve duygusal bir şekilde devam etti.
“E-Elfin ayağını yaladığı gibi benimkini de yalayabilir- ya da benimle duş alabilir!! H-Hayır, onu böyle bir şey yapmaya zorlamayacağım!! Mesela izlememe izin verebilirsin-”
-Bunu nasıl bilebilirdi? Sora şüpheli hissetti ancak telefonunu cebinden çıkardı ve konuştu:
“…Eğer Jibril’in duş alırken izlemek istiyorsan, videolarım var-”
“Onlar için Flügel ırk parçasını ortaya koyacağım! Bana verin-nyan!! ”
-Yirmi bin metre yüksekte gök gürüldedi.
“Azrael-san lütfen sakinleş, bunu yapmaya hakkın yok. Irk parçasını bahse koymak için [On Sekiz kanatlar Konseyine] danışman gerekiyor değil mi? Sanırım isteğiniz bir kere daha oy birliği ile reddedilecek♥”
“U-ugh~~…!- Nyan?”
Jibril Sora ve Shiro’!nun daha önce görmediği aşağılayıcı bir gülüş yaptı.
“Bekle bir saniye-nyan… Beynim çalışmak için can atıyor! Beynim şu anda ışık hızında çalışıyor, yirmi altı bin yıllık tarihimde çalışmadığı kadar hızlı çalışıyor!”
-İnanılmaz bir yaşı geride bırakan Azrael düşüncelere daldı. Sonunda kafasını kaldırdı, görünüşe göre aklına bir fikir gelmiş gibi görünüyordu.
“-Doğru-nyan!! İsmin…Sora değil mi!?”
“Ah, evet.”
“Bende sizin olacağım-nyan! O zaman Jii-chan ile beraber banyoya girebilmeye bahse girelim!”
“Yirmi altı bin yıllık hayatındaki en kötü fikrin bu, iyi iş Azrael-san.”
Jibril soğuktan bile daha soğuk gülümsemesinde hayal kırıklığının ipucular vardı. Ama- Shiro sessizce abisine baktı. Azrael soğukkanlı bir şekilde kişisel özgürlüğünü bahse koymuştu- Jibril’in söylediği gibi, Flügellerin temsilcisi değildi bu yüzden onu elde etseler bile Flügel ırkını elde edemeyeceklerdi.
Yine de Flügellere karşı oyun kazanmak kolay değildi. [Kasten Kaybedeceğini] ima eden Azrael’i elde etmek kötü bir fikir değildi. Özellikle Sora’nın amacının bir kısımda Flügel ele geçirmekti.
Böyle düşüncelere dalmış abisini onaylamak için Shiro yüzüne baktı-
“…?”
Ama sonra Sora ilgisizleşti ve soğudu, başını eğdi ve tekrar Azrael’e baktı. Yüzünde hala büyüleyici bir gülümseme vardı- Aşırı mükemmel bir gülümseme.
“..Ah…” – Abisinin ifadesinin ne anlama geldiği anlayan Shiro hafifçe başını salladı.
Sora beklenmedik bir şekilde iç çekti arkasına döndü ve uzaklaştı.
“…Böyle şeyler söylemen çok nadir ama bu tür şeyler biraz beklemeli…”
“Eh~~…Jii-chan’ın çıplak bedeni-”
Azrael pes etmeyi reddetti ve Sora Shiro’nun elini tuttu ve şaplak attıi.
“…Steph’e üç ırkı kazanacağım konusunda övündüm ama şimdi ondan özür dilemek zorunda kalacağım.”
Azrael’e bakan Sora- gerçekten hayal kırıklığına uğramış bir bakış attı ve ona:
“-Bu işe yaramaz, Jibril tek başına yeter.”
Azrael’in sivri bakışlarını görmezden gelen Sora ve Shiro kitap rafı dağlarına ilerlediler.
“Eee, Jibril kitaplara göz atabilir miyiz?”
“…Evet, Azrael-senpai buna izin verdi.”
Sora başını salladı ve çevresini inceledi.
Kitaplar, kitaplar, kitaplar…kitaplardan oluşan dev bir şehir gibiydi.
Ve görüş alanının sayısız kitap- okuyamadığı birçok dilde yazılmıştı.
“İstediğimizi elde edemediğimize göre, zor olacakmış gibi görünüyor…Elimizden geleni yapacağız, ha Shiro?”
“…Mm…”
Kardeşler kitapların arasında kaybolurken iki Flügel onları sessizlik içinde izledi.