No Game No Life - C5Bölüm 03-3
Çevirmen: sBa Düzenleyen: Arda
“…Öyle görünüyor ki diğerleri de anladı… hâlâ bana sen özelsin mi diyeceksin?”
Jibril bunu söylerken pis pis sırıtıyordu.
Azrael hâlâ duygusuz bir şekildeydi. Maskesinin altında azap ve acı olmasına rağmen.
– Bu da neydi? Ne oldu şimdi? Hiç anlamıyorum.
Azrael, gözleri önünde gerçekleşen sahneyi ölçüp biçmeye devam ediyordu.
Yavaşça dağılan Avant Heim’ın arasında, ikisi zarafetle yıkıntılardan sıyrılıyordu.
Dosdoğru onlara doğru geliyorlardı – Sanki tam olarak nerede olduklarını biliyor gibiydiler!
Hayır, biliyorlardı! İllüzyonu yok etmek için top atışını kullanmışlardı. Sonra kırılmış ve ufalanmış parça「Orjinal Kara parçası」’nı çapraz-ilişkilendirmişlerdi. Sonra Jibril’in ve onun yerini çıkartmışlardı. Hiç kıpırdamadıklarını varsayarak – Hayır, bundan emindiler!
– Bunu fark ettikten sonra acı bir hatıra canlandı, Azreal’in kafasında.
Artosh, önceden aynı şekilde öldürülmüştü.
Bütün savunmalarının üstünden gelinmişti, bütün hareketleri öngörülmüştü, bütün barikatları ve engelleri düşman tarafından aşılmıştı ve en sonunda – Efendisi öldürülmüştü.
Biz neden kaybettik? Neden hayatta kaldık! Neden hala hayattayız!? ……….
“VAAAAAAAAAAAAAAAAAAHHHHHHHHHHHHHHH!!”
“Plum! Çok ses çıkartmaya başladın!!”
Avant Heim etraflarında ufalanırken, sayısız enkazdan sesten bile daha hızlı bir şekilde sıyrıldılar.
Eğer en ufak bir hesap hatası yapsalar, öleceklerdi – Bu şartlar altında, ikisi de aşırı hızlı uçuyorlardı. Plum’ı ağlatacak kadar.
“AAAAAH-İKİNİZ DE MANYAK MISINIZ-AAHHHHHHHHH!!”
“BU CÜMLEYİ DUYMAKTAN YORULDUM! SHIRO!!”
Önlerinde ki sahne dağıldı. Sayısız küp düştü, tüneller kapandı ve geriye dönmek imkânsızdı – bu hâlde çarpacaklardır.
“VAAAAAAAAAHHHHHHHHHH!”
Plum bir kez daha çığlık attı. Bu arada Shiro, sakince 「Kelime Ruhu」’nu bir araya getirdi.
“「ミニ (mini) 」…”
On sekiz karakter geriye kaldı.
「Kelime Ruhu」sanki önlerindeki küple etkileşip aktif hâle geldi.
Küplerden biri battı ve küçük bir boşluk yarattı ama bu boşluk ikisininde sığması için çok küçüktü –
Sora ki aynı zamanda bir 「Kelime Ruhu」 oluşturuyordu. Zaman kaybetmeden deliği işaret ederek bağırdı:
“「ヘル (heru) 」!!” [6]
– On altı karakter kaldı.
İkiside iğne deliği kadar yerden geçtikten sonra süzülmeye devam ettiler.
Plum onların bu şaşırtıcı adaptasyon yeteneğine affalayıp kalmıştı ki Sora, aniden dedi ki:
“Plum, dişlerini bir saniye çıkartır mısın?”
“Hayır! Bu konuda kötü bir hisse sahibim! İşte bu yüzden hayır!!”
“Gerçekten mi? Ne kadar büyük bir hayal kırıklığı – Ben de sana biraz kan vermek istemiştim -“
“Üzgünüm, hatalı olan bendim! Dişlerimi Sora-sama’nın omuzlarına yerleştireceğim. Bu hisden ötürü söyleyebileceksin!!”
“「血 (チchi) 」” [7]
– Onbeş karakter kaldı.
Kesilmemiş parmak uçlarından kan aktı ve Plum’ın dişlerine damladı.
Plum kanı emmeyi başarmıştı. Hem de dudakları ile ısırmadan.
“Oh, bu şey de ne böyle!? Bu ince, zengin, tatlı aynı zamanda keskin doku ve yumuşaklığa sahip. Rahatlatıcı bir tonda, bir ruhun büyüleyici hissi bedenimde! Eğer bir benzetme yapmak gerekirse, sanki ay ışığında doğum yapmış bir kaplumbağanın göz yaşları gibi ♥”
– Sora pis pis gülümsedi. Plum bu akıl almaz yemek görüşünü anlatırken.
“Enerjini toplayamadın mı hâlâ?”
“Tabii ki de~! Gücüm her yerime işliyor! Şimdi her şeyi yapabilecek gibi hissediyorum!”
Plum – Hayır, atkı üstünde çok miktarda çiçek açmaya başladı ve havada dağılmak üzereydi.
Sora ve Shiro onun bu hazzına şeytanca gülümsedi.
“Bu harika, değil mi? Öyleyse –“
“…Şu anda her şeyi… yapabilirsin, değil mi…?”
“- Evet… Aynen ben de öyle düşünüyorum…”