No Game No Life - C6Bölüm 01-4
Çevirmen: Uchuujin Düzenleyen: Arda
Aynı anda Riku, Allei ve Ivan— Farklı yönlerde gölgelere doğru koştular.
Riku ve Allei kısık sesle kaçmalarına karşın Ivan tüm gücüyle bağırıyordu.
Canavarın kükremesini duyan Ivan, hızını korurken arkasına ufak bir bakış attı.
Düşmanı fark ettikten sonra çelik enkaza tekme attı ve o yönde ilerlemeye başladı.
—[Düşman] kocamandı. Riku’nun tahmin ettiği gibi boyutu en az insanın üç katıydı.
Siyah deri ile sarılmış olmasına rağmen, şişkin kasları görünebiliyordu. Neredeyse yüzünün yarısını kaplayan sivri dişleri ağzını açtığında açığa çıktı.
Ivan bu canavarın saldırısını ilk elden tecrübe edeceğini düşünerek güldü. Canavarla karşı karşıya kalan Ivan, kaçan Riku ve Allei’yi görebiliyordu.
Büyük hareketler yapmanın yanı sıra yüksek sesle bağırmanın çektiği canavar, Riku ve Allei’yi fark etmedi.
“—-Ha,ha!”
Ivan canavarın dikkatini çekmek yüksek sesle bağırmak zorunda kalmıştı. Sonra dikkatini kaçış rotasına verdi ve hızını arttırdı.
Yem görevi sorunsuz ilerliyordu. Sonraki adam canavarın dikkatini biraz daha çekebilmekti.
Mümkün olan en iyi sonucu hedeflemeliyiz değil mi? Sonuçta… Bu bir insanın son görevi.
—Evet, onun görevi burada bitiyordu.
Hayatı sonlanmadan önce son bir koşusu kalmıştı—Bu gerçekten basit bir görevdi.
“Üzgünüm Riku— Böylesine baş belası bir görevi sana bırakıyorum.”
Şu andan itibaren küçük kardeşi gibi gördüğü kişiyi (Riku) daha zor, istikrarsız ve sıkıcı işler bekliyor olacaktı.
Önümüzdeki birkaç dakika, hayır birkaç saniye sonra rahata erecekti—
“Ahhh, bunun çok fazla olmasına rağmen—Yine de sana güveniyorum—kahretsin.”
—Riku’nun bir çift uçurum gibi olan gözlerinde Ivan belirmişti. Ivan’a baksa bile orada— bir şey yoktu.
Korkusu, tereddütü, üzüntüsü ve acısı yoktu. Hiçbiri su yüzüne çıkmamıştı. Bu yüzden— O güvenilir biriydi.
Genç biri tarafından verilen bir emir yüzünden hayatını bir kenara atmak.
Eğer Kara gözlü efendisi isterse, kendi hayatını değersiz bir şey gibi kabul edip bir kenara fırlatabilir.
Buna inanıyordu— Hayatını herhangi birinden daha etkili kullanabilecekti. Ama—
“Biliyorum bu yükü taşıyabilirsin— Ama Riku, sana inanmanın dışında başka bir yol düşünemiyorum.”
Yani özür dilemek istiyorum. Çünkü bana ölmek için bir sebep verdin.
Aslında ölmeyi düşünmemeliyim. Karım ve benim tatlı kızım kolonide beni bekliyorlar. Ne olursa olsun kaçıp ailem ile birlikte olmak ve ölmeden önce sıradan mutluluğun tadını çıkarmak istiyorum.
—Ama, bu.
Bu yerde mavi küllere gömülerek ölmek… Fark ne?
“Ahhhh, Ahhhhh…..!!”
Zavallı Ivan’ın düşündükleri buydu. Bundan daha zavallı olamazdı; böyle bir anda mutluluk seçimine teslim olmuştu. Kahretsin. Bu son isteğiydi. Böyle sebepsiz bir ölümün bir anlamı yoktu.
“Üzgünüm, çok üzgünüm! Ama lütfen beni affet—-”
“—Bu çarpık, çılgın ve trajik dünyada…“
Sebepsiz yere doğmak, korku içinde yaşamak ve biraz mutluluk bulduktan sonra öldürülmek.
Sonsuza kadar böyle devam edecekse, bu dünyada yaşamanın amacı neydi? — İşte o sebebi veren bu oğlandı, Riku.
Arkadaşlarını ve aileni korumak için yaşamak— Savaşın bittiği bir geleceği elde etmek için ölmek güzeldi.
Harika. Tek kelime ile mükemmel. Kişinin varlığından vazgeçmesi için daha iyi sebep olamazdı. Bu yüce bir ölüm tarzı değil miydi? Tabii ki de öyleydi— Sesli söyle ve farkına var.
“—Ben! Ailemi ve arkadaşlarımı korumak için ölüyorum—!!”
Anladın mı—? Kimse için başını eğmene gerek yok.
Bu çok klişe. Sadece ölüme yakın olan insanlar bunu anlayabilirdi.
“Ha, ha! Oi, Riku! Bu çağ ne zaman sona ereceee—-!”
Cevap yoktu. Ayrıca cevabı da bilmek istemiyordu.
—Öncelikle [Ne zaman] Ivan için garip bir sözcüktü. Bu dünya o kadar zalimdi ki insanlar bir şeyleri umut dahi edemezdi.
Bu dünya o kadar acımasızdı ki insanların elinden sadece umutsuzluk geliyordu.
Geçmiş ve gelecek kavramları ulaşılması imkânsız şeylerdi ve şu anda yaşayan insanlardan tamamen alakasızdı. Şimdi yapılması gereken tek şey günümüzü yaşayarak hayatta kalmayı ummaktı.
Düşünmeyen biri birkaç saniye sonra kesinlikle bir et yığınına dönüşüverirdi.
“Ahhh…”
Aynen böyle, yapılacak tek şey deli gibi koşmaya devam etmek.
“Ah—Ahhhhhh–!”
Sadece dümdüz devam etmek.
Yaşamaya devam ettiğin sürece bağırmaya devam et. Yolda tökezler düşersen bu yükü bir başkasına iletmelisin.
“Aaaaaaaaaaahhhhh-ahhhh-aaaaaaaaahhhh-aaah!!”
İnsanların yapabilecekleri tek şey bu—
“Aaah Ah–”
Ve bir başka bağırış yok oldu.