No Game No Life - C6Bölüm 01-5
Çevirmen: Uchuujin Düzenleyen: Arda
…Bu çağ— [Büyük Savaş] olarak anılıyordu.
İnsanlar hem zayıf hem de kırılgandı. Tek olarak yaşayamazlardı bu yüzden tüm [Irk] bir bütün hâlinde yaşamak zorundaydılar.
Kişisel duyguları göz ardı ettiler. Biri hepsi için. Bir bütün olarak çalışmak zorundaydılar.
Bunun en iyisi olduğunu söylemesen de en yüksek şansa sahip plan buydu.
Kapsamlı ve rasyonel planlar devam sayesinde insanlar yaşamaya ediyordu— Hayır, kaçmaya.
Çamur ve külle kaplanarak, küçük mutluluklardan vazgeçip, cesetleri arkalarında bırakacaklardı—Savaşın biteceği güne kadar.
Bu yüzden çoğunluğu kurtarmak için azınlığı feda ediyorlardı.
Kurban edilenleri boş verip, kolonideki insanları kurtarmak en büyük öncelikti. Seçim yapma lüksüne sahip değildiler. Bunu uygulayan— tek kişi Riku’ydu.
Suçluluk veya pişmanlık için çok geçti. Ama— Güvende olduğu ormana ulaşana kadar arkasına bakmadan tam hızda koşuyordu. Aniden—
“…Vuu.”
Riku’nun midesine bir acı saplandı. O adamın yüzü hatıralarından yavaş yavaş siliniyordu. Dayanılmaz bir acı ve güçlü bir iğrenme hissi duymaya başladı. Ivan— ondan daha adamdı. Cesur, düşünceli ve anlayışlı biriydi. Riku’nun neslinde Ivan gibi biri yoktu. Bununla birlikte, karısı ona ilk bakışta âşık olmuştu. Evlenme teklifi gecikmiş olsa bile, çok yakındılar—
Bunlar.
Riku çoktan bunları geçmiş zaman olarak nitelendiriyordu.
“Riku… Oi Riku!”
Allei hâlâ göz yaşı dökerken Riku’nun omzunu şiddetli bir şekilde sarstı.
“Her şeyi tek başına yüklenmeye devam edersen— patlayacaksın.”
Riku ruhsuz ve loş gözlerle ona baktı—
“Bu olduğunda birisi benim görevimi miras alacak.”
Bu sözleri duyan Allei sessizleşti.
Sonra, etrafta düşman olmadığına kanaat getiren ikisi yürümeye başladılar. Hedefleri koloniydi.
Ağırlık hissi sadece toz birikmesinden kaynaklanmıyordu. Geriye kalanlar emanet edilen şeylerdi. İlerlemeye devam etmek için kullanmaları gereken—
“…Hey, Riku. Bu çağ… Ne zaman sona erecek…”
İkisi de cevabı bilmiyordu. Bu, Ivan’ın hayatının son anlarında sorduğu soruyla aynıydı. Mavi külle dolup taşan kırmızı gökyüzüne bakarken Riku bu soruyu cevaplayamadı.
Aniden bilinmeyen birinden gelen sözcükler bir şeyler hatırlattı— [Her zaman bir yarın olacak.]
Yavaş yavaş düşen mavi ışıltılı küller zeminde birikmeye başlamıştı.
“Ahh. Yakında gelecek.”
Buna inanmasa bile şu an elindeki tek şey buydu…
—Bu ağır duygu, muhtemelen dizlerine baskı yapıyordu.