No Game No Life - C6Bölüm 02-13
Çevirmen: Uchuujin & Redaktör: Lonely Samurai
Kısa bir aradan sonra beklenen an sonunda gelmişti.
—Riku, bu kötü! Teleskop bize yaklaşan altı Dragonialar ve birkaç cüce filosu belirledi!
Simon yüzü beyazlarken Coron’a bağırdı.
—Sırasıyla Kuzey, doğu ve batıya hareket ediyorlar. Eğer çatışmaya başlarlarsa koloninin 9 mil doğusu savaş alanına dönecek.
Kolonide yankılanan çığlıklar huzurlu zamanların bittiğinin bir işaretiydi.
Riku yiyecek ve diğer eşyaların toplanmasını emretti ve geri çekilme aşamasını verimli bir şekilde yönlendirdi.
Bu arada, Riku, Schwi ve Coron savaş alanının etki menzilini belirlediler. Beş yıl önceki araştırmalarında yirmi sekiz yer daha bulmuşlardı ve sığınak yapmak için en uygun yeri belirlediler.
Savaş başlamadan 8 saat önce hazırlıklar tamamlandı ve sonra harekete geçtiler…
***
Kolonideki yaklaşık 2000 kişi arkalarındaki eski evlerinin bir ışık huzmesi tarafından yutulup yok olduğuna tanıklık etti.
Son tahliye edilenleri yönlendirirken ölen kişi sayısı iki yüzden azdı. Kolonileri bir savaş alanının ortasında kalmasına rağmen çok az kayıp vermişlerdi ama kolonilerinin ve kaya tepesinin buharlaştığını gören insanlar ağlamaya başladı.
Bu normal bir tepkiydi, bunu düşünen Coron titreyen ellerini yumruk yaptı.
Eğer evini kaybedersen o zaman yenisini yaparsın. Bu iş böyle işler.
Umutsuzca tamir edilen teleskop yitirilmişti ellerinden bir şey gelmezdi, kaçmak zorunda oldukları için her şeyi kabul etmeleri gerekiyordu.
Dokümanlar, harita, ölçü aletleri ve diğer tüm önemli şeyleri yanlarına almışlardı ama ne olmuş? Önemli şeyler sadece materyallerden ibaret değildir; bu kolonideki insanların dualarını, arzularını ve hatıralarını devam ettirebilmek için sayısız kan ter döküldü.
Hepsi bir anda yok oldu ve bunların hepsi onları yok etmek, kasten veya anlamı olmayan başıboş bir mermi yüzünden olmuştu. Ağlamamak olağandışı olurdu, hayatlarını kurtardıkları doğruydu ama onlar ne yapacaklardı? Döngüye devam mı edeceklerdi? Daha fazla fedakârlık yap, acı göz yaşlarını sakla, hayal kırıklığından dudaklarını ısır.
Bir kere daha ve her şey bir çöp gibi havaya mı uçacak? Coron göz yaşlarını artık daha fazla tutamayıp ağlayacakken küçük kardeşinin sırtını gördü:
—Riku! Rİ.. Riku!
Coron ona doğru koşup dizlerine kapandı ve titremeye başladı:
—Riku, lütfen içinde tut! Bak çok fazla insan yaşıyor, Riku elinden geleni yaptı!
Bu onun limitiydi. Bahaneler üretmeyi bırakan Coron kararını vermişti artık daha fazla küçük kardeşine bel bağlayamazdı, onu tüm yüklerinden kurtarmalıydı sonra o:
—Riku üstüne düşeni yerine getirdin, değil mi? Şimdi her şeyi ablana bırakabilirsin, bu yüzden…
Ama sonra…
—Schwi, kaydettin değil mi?
—Sorun yok.
Neşeli bir şekilde bakan Riku’nun suratında aşağılayıcı bir gülümsem vardı.
—Ah, bu? Ri… Riku?..
Kadınsal altıncı hissi ile Riku’nun ne denli köklü değişiklikler geçirdiğini anlayan Coron, geri adım atmak istedi.
Kaçmasına izin vermezdi! Riku tarafından bileğinden yakalandı, Coron’un elinden bir şey gelmiyordu ama bir “Ah!” ile çözdü.
—Bu şey gibi, Oh Coron Koloninin yetkilisi artık sensin bu yüzden seninle çalışmak büyük bir zevk.
—Ha!? e… EH?
Yüzünde bir gülümseme ile haritayı tutan Riku doğruldu ve ayağa kalktı.
—Burası yeni kolonimizin yeri, mağaranın içinden geçince diğer taraf güvenli olacak. İlk başta yaşanabilir olmasa bile bir kez elden geçirdiğinizde yaşanabilir hale gelecektir. Edindiğimiz bilgiler ışığında burayı seçtik.
Riku yanındaki Schwi’ye bir bakış attı.
Sonra gülümseyerek onların ters yönüne doğru uzaklaştılar. Şaşıran Coron bağırdı:
—H-Hey! Bekle bir saniye Riku! Sensiz koloniyi nasıl kuracağım?
Ne olursa olsun, eğer Rİku küçük kardeşi olmasaydı yeniden yerleşmeleri imkansız olurdu.
Coron bağırdı, ama:
—Hayır, eğer Coron orada olursa bir sorun olmaz çünkü şu andan itibaren kimsenin ölmesine izin vermeyeceğim!
—Eh?
—Evet emin olabilirsin. Seninle iletişim halinde olacağım. Eğer bu Coron ise herkesi ona emanet edebilirim.
Coron boş boş bakarken Riku’nun silueti kayboldu.
—Hey Riku!
İsmiyle seslendi ama dönen kişi artık Riku değildi.
Hayır, doğru değil, biliyorum. Bu ilk tanıştığı Rİku idi.
Gözlerinde sonsuz bir coşku vardı ama yine de çocuk kalbini mühürlemeyi seçmişti. Kalbindeki kilidi açan hiç şüphesiz yanındaki genç kızdı.
Coron büyük ama nazikçe bir şekilde iç çekti. Coron inanamayacağı bir cevap alacağını bile bile sordu:
Hey! Siz ikiniz neler planlıyorsunuz?
Beklenen cevap… Hayır cevap beklenenden daha aşırıydı.
Cürretkar, cesur, atılgan, orijinal Riku cevapladı.
—Sadece bir oyun. Sadece, bir çocuk oyunu başlamak üzere!