No Game No Life - C6Bölüm 02-4
Çevirmen: Uchuujin & Redaktör: Lonely Samurai
—Riku, henüz gelmedik mi?
—Ah. Gerçekten sana inanmıyorum.
Aslında taşınan kişi Riku’ydu. Bir atla beş gün sürecek mesafeyi Schwi birkaç saatte kat etmişti hem de Riku’yu taşırken.
Koloni’ye yaklaştığında Riku’yu yere indirdi. Riku şaşırmanın ötesine geçmişti bu akıl almaz ırk tarafından bozguna uğratılmıştı.
—Senin hareketlerin gerçekten Elemental parçacıklarını gerektirmiyor mu?
—Gerektirmiyor. Schwi’nin bedeni Ex-Makinalara kıyasla ortalamanın altında.
Bu başarı ortalamanın altında kabul ediliyordu. Eh… Dahası herhangi bir şey donanmadan bunu yaptı.
—Eğer donanımım olsaydı birkaç dakika yeterli olurdu.
Ama önce bu fantastik iddiaları bir kenara bırakırsak asıl problem bundan sonraydı. Riku, Schwi’nin görünüşünü tekrar değerlendirdi.
Schwi kapüşonlu XL bir elbise giyiyordu ama en azından çıkarılamayan kulaklarını saklıyordu.
—Sorun çıkıntı yapan kuyruğun değil mi?
—Hayır, kuyruk elemental galeriye bağlanmamı sağlayan sinir o.
—Bir top gibi kıvırıp saklayabilir misin?
Schwi bu eylemi onaylamıyordu ama bu iki kablo durum ne olursa olsun kuyruklara benziyordu.
—Hayır…Bu…Schwi’nin…güç kaynağı…İkinci kez söylüyorum.
—Ah, biliyordum. Riku iç çekmeye başladı.
Başlangıçta Schwi’nin bir insan gibi giyinmesini amaçlamıştı, elflerin kamuflaj büyüsü bunu yerine getirebilirdi.
Ama bu yüzden elemental partiküller tespit edilebilir ve koloni açığa çıkabilirdi.
Bu yüzden çaresiz bir şekilde gizlenmek için böyle bir yol düşündüler.
Bu kuyruğun elemental galeriye bağlanması için bir sinir ucu olması gerekiyordu Schwi onun sayesinde hareket edebiliyordu.
Bu elemental parçacıklarını özümseme davranışı insanların yemek yemesine benziyordu. elemental parçacıklarını kullanmıyor onları özümsüyordu. Bu yüzden algılanamazdı ama kuyruğu onu açığa çıkarırdı. Riku kafasını kaşıyarak endişe içinde,
—Önemli değil, dekorasyon olduğunu söyleyeceğiz. Bir kez daha söyleyeceğim, eğer açığa çıkarsan Kalbi anlaman imkânsız olur tamam mı? Bunu aklında tut ve insan gibi davranmak için elinden geleni yap dedi.
—Um… Anladım.
Planı bir kez daha gözden geçirdikten sonra mağaranın dar tüneline girdiler.
Genç kapı muhafızına vardıklarında:
—Ah, Ri…
Bağırarak Riku’yu selamlamak üzereyken Riku el hareketleri ile onu durdurdu.
—Gideli uzun zaman oldu herkes seni merak etti, ah.
Kendini sakinleştiren muhafız Riku’nun yanındaki Schwi’yi fark etti ve şüpheli bir bakış attı.
Sessizlik, Riku kapıdan geçerken bir kez daha onu susturmak için aynı el hareketlerini kullandı. Riku’nun varlığını gizleyip merdivenlerden eğilerek çıktığını gören Schwi,
—Riku, Schwi yüzünden mi korkuyorsun? dedi.
—Ah, elbette bu da var ama onunla karşılaştırıldığında…
Riku söylemek için durduğunda:
—Riku!
Riku duyar duymaz elleri ile başını tuttu. Bu saldırı direkt Riku’nun kafasını hedefliyordu, hayır onun karnını hedefliyordu!
Önünde beliren Coron diziyle ona kötü bir tekme atmıştı. İnlemek için bile zamanı olmayan Riku yere yuvarlandı ama Coron bundan kolay bir şekilde kurtulmasına izin vermeyecekmiş gibi görünüyordu. Coron Riku’nun yakasını çekiştirerek onu azarlamaya devam etti.
—Seni…! Beş gündür evde olmadığın için mutlu musun ve herkesi endişelendirdin!
Coron’un şiddetlice sallaması ve bağırmasından dolayı Riku’nun ağzından köpükler gelmeye başladı.
Bu sırada Coron aniden durdu:
—Bu kız da kim? Çok tatlı.
Riku’yu bir kenara fırlattı ve Schwi’ye sarıldı.
Daha sonra gülmeye başladı ve şiddetli bir şekilde öksüren Riku’yu bakışları ile ezdi:
—Hey Riku kendine bir eş bulmaya gittiğini söylesen olmaz mıydı?
—Coron kafan yerinde mi? Kim bu baş belası dünyada beş gün boyunca bir gelin bulmak için dışarıda kalır?
Coron yarı açık gözlerle verilen bu cevaba karşılık dirseği ile vurdu ve devam etti:
—Haydi ama…Utanma! Bu günlerde ilk önceliğimiz bebek yapmak, ikincisi yemek üç, dört ve beşincisi bebekler yapmak!
—Peki ya senden naber?
Riku neredeyse aklından geçenleri söyleyecekti ama geri yuttu:
—Ama Riku bununla hiç ilgilenmedi, herkes endişelendi. Kesinlikle seni engellemeyeceğim bu yüzden ikiniz banyo yaparak samimi ilişkinizin tadını çıkarabilirsiniz.
—Şunu yapmayı kes.
Coron işaret parmağını diğer eli ile oluşturduğu çemberin içinden defalarca kez geçirdi, Riku başını tuttu.
—Hey! Normalde yok edilmiş bir koloniden kalan tek kişi olduğunu düşünmen gerekmez mi?
Sonra Coron tekrar mantıklı düşünmeye başlıyormuş gibi duraksadı.
Aniden garip bir bakışla sordu:
—Öyle mi?
Cümlesini bitirdiğinde Riku biraz kötü hissetti ama başka seçeneği yoktu. En başından buna karar vermişti, söyledi ağzını açarken kendini cesaretlendirdi:
—Cücelerin haritasında buradan iki buçuk günlük uzakta bir yerde çatışma olduğu yazıyordu. Orada küçük bir köy olduğunu tahmin ettim bu yüzden bende kontrol ettim.
—Yalan değil.
Haritaya göre, Demonialar ve cücelerin savaşı arasında kalıp harap olmuş bir koloni vardı ama bu olay iki Yıl önceydi fakat bu kolonide Cüce dilini bilen tek kişi Riku’ydu bu yüzden haritayı kimse anlayamazdı fakat bu Coron’u tatmin etmek için yeterli olmayacaktı,
—Öyle bile olsa yalnız gitmene gerek yoktu değil mi?
Riku bunun geleceğini görmüştü ve başını salladı:
—Daha fazla insan götürseydim daha fazla risk almış olurdum ama yalnız başıma gideceğimi söyleseydim…
—Doğal olarak senin durdururdum, elbette! Bu tür şeyler Rikuvari hareketler olsa bile. Hey! Biraz ablanı düşünmelisin, karnında yeni bir delik açılsın istemezsin değil mi?
Coron yalvaran gözlerle Riku’ya baktı.
Kızarmış ve şişmiş gözlerini gören Riku’nun ruh hali bir anda ağırlaştı. Riku kalbinin derinliklerinde onun için endişelenen ablasından özür diledi ama öyle bile olsa ona geçeği anlatamazdı.
Sanki pes edermiş gibi Coron iç çekti, arkasına döndü ve nazikçe Schwi’yi sorguladı:
-Bunun için üzgünüm. Birçok badire atlatmışsın gibi görünüyor. İsmin ne?
—Schwi.
Her şey plana göre gidiyordu. Oldukça çekingenmiş gibi davranan Schwi Riku’nun arkasına saklandı ve cevapladı. Unun, Coron gülerken kafasını salladı cevapladı:
—Ama şundan emin olabilirsin, Riku burada olduğu için burası güvenli. Acaba Riku ile nasıl tanıştınız ?
Riku bu sorudu da bir sıkıntı olmamalı diye düşündü.
Sadece ilgisini çektiği için sorduğu bir soruydu ya da sadece kolonisini kaybeden Schwi’yi biraz olsun rahatlatmak istiyordu. Cevap vermeyen Schwi için Riku gözleri ile etkileşime devam et komutunu verdi ama bu Ex-Makine’nın yorumlayamayacağı bir işaretti:
—Schwi Riku ile öpüştük, sonra güçlü bir üreme içgüdüsü duyduk.
Evet, sorun burada başlıyordu.
Bu anlatılandan, üreme davranışı için yaklaşanın Schwi olduğu anlaşılıyordu.
O anda Coron alışılmadık şekilde yavaş adımlarla yürümeye başladı.
—Böyle bir şey…
Mağara Riku’nun maruz kaldığı yumruk bombardımanı ile sallanamaya başladı.
—En azından önce bir sığınak bulmalıydınız!”
Riku’nun bilinci kolayca silindi.