No Game No Life - C6Bölüm 02-8
Çevirmen: Uchuujin Redaktör: Lonely Samurai
Riku kırmızı parlayan taşı su dolu kazanın içine attı. Kazanın içine düştüğü anda küçük banyo buharla doldu buhar Riku ve Schwi’nin vücutlarındaki kirleri söktü ve daha sonra vücutlarını su ile duruladılar, insanlar böyle yıkanıyordu.
Ancak Schwi’nin ter bezleri olmadığı için Riku bedeninde birikmiş tozu ve çamuru ılık suya batırılmış bir bez ile silmek zorunda kaldı.
Yakından incelediğinde, Schwi’nin vücudundaki ince işçilik ve karmaşıklık Riku’nun gözünü korkuttu.
Riku elemental parçacıkları kullanan her tür Cüce ekipmanını incelemişti ama daha önce Schwi’nin parçalarına benzeyen hiçbir şey ile karşılaşmamıştı ancak bundan dolayı Riku Schwi’nin parçalarının daha üstün olduğunu anlayabiliyordu.
—Riku makine delisi mi?
—Senin gibi yüksek seviyeli Ex-makine ırkının bir üyesi nasıl yanlış bir tahminde bulunabiliyor ya da hepsi ön yargın yüzünden mi?
Riku şaşkın bir şekilde sorduğunda Schwi kendine emin bir şekilde yanıtladı:
—Immanityler kalplerinden geçene göre düşünürler tahmin etmeye gerek yok, bu sabit bir şey.
….
Sessiz odada sadece damlayan suyun sesi yankılanıyordu.
Schwi, belki de bu garip sessizliği kırmak istediği için aniden sordu:
—Riku, bir oyun oynayalım mı?”
—Burada mı? Banyoda mı? Neden?
—Çünkü… Sıkıldın mı?
Schwi sorduğu sorunun anlamını bilmiyormuş gibi Riku’nun yüzünde acı bir gülümseme oluşturmak için sordu,
—Sanırım yapabiliriz ama elemental parçalarını kullanmak yasak, satranç tahtası…
Sanki bunları söyleyeceğini biliyormuş gibi:
Ya da belki de başından beri Schwi’nin amacı buydu.
Kapüşonunu çıkardı ve gizlediği satranç tahtasını çıkartıp Riku’ya gösterdi,
—Ha, anladım ama saçını yıkayacağım için herhangi bir zaman sınırlaması yok.
Riku iç çekti, acı acı gülümsedi ve beyaz piyonu aldı
—…
—Guu…Bana biraz daha acıyabilir misin? Burada saçını yıkamakla meşgulüm.
Sol eli ile Schwi’nin saçını yıkarken dikkatlice düşünmeye devam ediyor ve iç çekiyordu ama aksine Schwi mırıldanırken ona bakış attı.
—Üzgünüm.
—Neden üzgünsün?
Hayır, biliyordu ama Riku biraz kendinden nefret etmeye başlamıştı bu yüzden aptal gibi rol yapıyordu.
—Bundan sonra ayrıntılı bir soruşturma yürütülecek.
Kalbin inceliklerini anlamayan Schwi, kendini yansıtan sözcükler söyledi,
—Sebepsiz yere avcının, kurbanının Kalbini sorgulaması doğru bir bilgi sağlamaz.
Avcı ve kurban…Riku bu kelimelerin bir Ex-makine dan çıkabileceğini düşünmüyordu.
Aynı anda, bir Ex-Makine den böyle sözler duymak içinde garip bir tiksinti hissi uyandırdı. Riku daha sonra kusursuz bir şekilde konuştu:
—Bunun gibi… önceki tepkin yavaştı.
—Schwi ve insanlar farklılar ama biz merkezi bağlantı sinirlerine sahibiz.
—Kastettiğim bu değildi.
Riku acı acı gülümserken iç çekti ama Schwi hala bakarken ciddi ciddi başını sallıyordu,
—Öyleyse Schwi’nin herhangi bir fikri yok
—…
—Schwi, gerçekten Riku’nun kalbini anlamak istiyor, yalan, yok.
Hayır…Hayal, Riku bunu kabul etti.
Depresif Schwi başını eğdi ve depresifliği huzursuz sesler çıkarmasına neden oldu, Riku’nun elinden sadece iç çekmek geldi,
—Kafana takma ben sadece biraz duygusalım.
Tuhaf bir şey olmasına rağmen Riku henüz duygularını düzene sokamadığını yansıtıyordu. Yaptığı şeyler her zaman doğru değildi, Riku bundan emindi ama bunun da ötesinde, önündeki korkunç gerçeklik insanlığa yıkım getirdiği için özür mü dilemişti?
Çok mantıksızdı ama Riku düşündü. Eğer bir özür olmasaydı bundan daha mantıksız bir şey olmazdı. Gerçekten, kendisi anormal bir hale gelmeye başlamıştı.
Her zamanki Riku kendini kontrol edebilirdi ama istemsiz bir şekilde orada kendini kontrol edememişti, muhtemelen Schwi’nin sözleri yüzünden değildi. Peki neden? Schwi bunları düşünen Riku’ya bakarak boş gözlerle sordu:
—Duygular elde edilemez mi?
—Evet duygular. Örnek olarak öfke yüzünden vurdun ama bu hiçbir şeyi çözmez değil mi?
—Ama Riku Schwi’ye vurmak istedi.
— Bu örnek bir konuşmaydı. Hayır, kim bilir dürüst olmak gerekirse bende bundan pek emin değilim.
Diyalogları bir kez daha kesintiye uğradı. Su damlama sesi ve sıcaklık Riku’nun zihnini köreltti…
Bir süre devam eden sessizliği kıran Schwi’idi.
—Riku, neden kalbini kapatıyorsun hım?
—Sen…gerçekten düşünerek mi konuşuyorsun? BU BİRİNİN KALBİYLE İLGİLİ KÜÇÜK BİR PROBLEM!
Schwi’ye bağırdı, Schwi cam benzeri kırmızı gözleri ile ona bakınca Riku bağırmayı bıraktı.
Ex-Makinenin Kalbi yoktu, onun kalbi olup olmaması önemli değildi ama ona kesinlikle zarar vermek istemiyordu. Bu kişi gerçekten de kalbin ne olduğunu anlamak istiyordu, Riku bunu içten içe onaylamıştı. Mantıklı, kurnaz, acımasız olan Riku’ya kıyasla o farklıydı.
Sadece kalbi olan gerçek Riku’yu değerli bir gözlem nesnesi olarak görüyordu.
Çıkırt!
—Kilidin kırıldığını hisseden Riku iç çekti.
—Öyle yaparsam bu tür bir dünyada hayatta kalmak imkânsız olur.
Gözlerini kapattı, mağaranın dışındaki manzara gözünün önüne geldi. Kırmızı yanan gökyüzü, kara külle kaplanmış ufka kadar devam eden yeşil arazi. Maske olmadan, ölmekte olan bu dünyaya çıkmak ölümle sonuçlanırdı…Ya da dünya çoktan ölmüştü.
—Bu Schwi ve diğer ırklar yüzünden mi?
—Bilmiyorum.
Gerçekte, Riku bu konudan bihaberdi. Hayır, başlangıçtan beri kimin doğru kimin yanlış olduğu önemli değil, asıl sorun şu ki, Immanityler hayatta kalmaya devam etmek için kalplerini mühürlemek zorunda ya da belki de bu dünyada hayatta kalmanın tek yolu kendi kendini alçaltmak. Bu çok mantıksız. (Ç.n: kendini alçaltmak derken köle olmaktan bahsediyor sanırım. Mesela bazı insan ırkları Elflerin köleleriydi. Örneğin: Clammy)
—Mantıksız. Mantıksız… Mantıksız nedir?..
—Ne?
Sessiz sessiz mırıldanan Schwi ile karşı karşıya kalan Riku’nun gülmekten başka elinden bir şey gelmiyordu ama ah… Kesinlikle -mantıksal bir gözlemle- Riku kendi düşüncelerini gözden geçirdi. Bu konuda mantıksız bir şey yoktu.
Sadece…
“Güçlü hayatta kalır, güçsüzler ölür. Bir anlamı ve bir sebebi yok. Dünya bunun üzerine inşa edildi. Mantıksız olduğunu hissetmemin sebebi muhtemelen kalp ama çok emin değilim.
Schwi’nin saçlarını yıkarken Riku’nun kalbi pes etme eğilimindeydi.
Schwi yavaşça:
—Riku’yu incitmek istemedim, ne yapmalıyım?
—?..
Riku, aniden söylediklerine riayet ettiğini hisseden sordu:
—Neden beni önemsiyorsun? Sadece kalbi anlamak istiyorsan tıpkı dün gibi tereddüt etmeden…
—Ben, üzgü…nüm…
—Ah! Eski şeyleri tekrar etmek istemiyorum ama söylediklerim yanlış değil, sebeplerimi dikkate aldığımda başkalarıyla iletişim kuramamak için bir sebep mi var? Hiç yok. Yani Riku için endişelenmenize gerek yok ama bu davayı kovalamaya devam etmek onun doğru sözlerini ortaya çıkarabilirdi.
—Ben, bilmiyorum.
Riku, Ex-makine kızdan ilk kez belirsiz bir cevap gelince somurttu,
—Ben, bilmiyorum ama Riku’yu incitmekten kaçınmak istiyorum.
—Oh ama diğer taraf sürekli aynı kalırsa doğru veriler elde edemezsin değil mi?
Riku, tamamen mantıklı yarı ciddi yarı şakayla karışık bir şekilde konuştu ama:
—Yanlış hissediyorsun tanımlanmamış bir sebep var ama…
Schwi aşağı doğru bakarken titreyen bir sesle söyledi. Riayet duygusuna ikna olmuştu. Riku Schwi ile ilk tanıştığındaki spekülasyon gerçekten doğruydu.
Bu Ex-Makine kız -Schwi- kırılmıştı. Normal değildi.
Daha önceki söyleminde farkında olmadan yaralı olduğunu söylemişti, bu açıktı.
Makine?.. Kalbi anlayamadığını söyleyen biri kırılabilir miydi?
—Hey, gerçekten Küme bağlantısından atıldın değil mi?
—Un…
Hata kabul edilmesinin sebebini ve ayrıntılarını bile anlattı. Öz gönderim paradoks ve hataya neden olan başarısız bir teori vs.
Gerçekten kendisinde miydi? İnsanların bulanık kalbine sahip olsaydı bile bu sorundan kaçınması çok zor olurdu.
Terk edilmişti, bunun olması doğaldı ama:
—Kümeye geri dönmek için kalbi analiz etmek istiyorsun ama bu bana zarar vermekle ilgili değil, değil mi?
—Hayır, geri dönmek istemiyorum, oh? Un
—Ah, maden onun için istemiyorsun o zaman neden [Kalbi analiz etmek istiyorsun?
—Bu bana göre ilginç.
—İlginç mi? Sen senin hislerin, kalbin olmadığını söylüyorsun?
Riku’nun ne dediğini anlamaya çalışırken Schwi aniden dondu:
—Bilmiyorum.
—Ah! Ne?
—Bilmiyorum. Riku, olumlu ama Schwi önemli bir etkeni hissedemiyor, neden?
—Eh, neden bana soruyorsun?
Çok ciddiye alındığı için Riku seğirdi ve Schwi devam etti:
—Cevap için bekliyorum, örneğin…
—Her şey yolunda Riku gayet iyi, ilgisi yok, ilişki yok, senkronize olmayı reddetti incelemeye değil kavramaya öncelik verdi…<Hata><Çelişki><Hata><Çelişki>…
—Oi, oi! KAFANDAN DUMANLAR ÇIKIYOR, Oİ!?
Sersemleyip kafasından dumanlar çıkan Schwi’ye yarım etmek için elinden bir şey gelmedi ancak kala kalmıştı ama bu sadece birkaç saniye sürmüştü. Etrafa bakınan Schwi sonunda Riku’ya döndü ve başını salladı,
—Sonuç geri dönmeyecekmişim gibi görünüyor.
—Gerçekten belirsizsin.
—Kesin olmamakla beraber bu doğru olabilir.
—Gerçekten belirsiz.
Gittikçe daha garip bir hal almaya başlayan konu ile karşı karşıya kalan Riku acı bir şekilde gülümsedi, Schwi aniden,
—Öyleyse Şah ve mat!
—Ah!
—Sen çok fazla konuşarak dikkatimi dağıttın! Tekrar oynayalım.
—Un.
Başını sallayan Ex-Makine kıza baktığında bir huzursuzluk ve riyakarlık hissine kapıldı.
—Bu küçük gülümseme sahte veya hesaplamanın ürünü olan bir kopya mıydı?
—Her neyse dedi Riku yorgun bir şekilde, önceki konuyu bir kenara bırakarak.
—Senin saçların çok uzun, yıkamayı hala bitiremedim. Biraz daha devam edersem sıcaktan bayılacağım.
—Eğer istiyorsan saçımı kesebilirim?
—Hayır, kısa kesmene gerek yok. “Sen gerçekten de anlaşılması güç birisin” diye mırıldandı Riku kendi kendine,
Anladım.Bu hatun istemeden insanları öldürebilecek bir Ex-makine. Diğer ırklara benzer bir şekilde çok fazla Imanity öldürmüştü.
Onun etrafında gevşeyemezdi. Mantığı bağırdı ama neden?
Kız sürekli saçının boyu ile ilgili endişeleniyordu ama Riku bunun mantığını bir türlü anlayamadı.
Riku’nun elinden bir şey gelmedi ama hafifçe gülümsedi.