No Game No Life - C6Bölüm 03-05
Çevirmen: Uchuujin Düzenleyen: ggurcan
—Şimdi… Riku aynı şeyleri söyleyebiliyor mu?
Schwi Riku’nun yüzüne bakmadan her şeyi anlattıktan sonra, titreyen bir ses ile yere bakıyordu.
Hata… Yanlış… Hata… Çarpık… Hata… Arıza… Hata… Şüphe… Hata… Döngü… Hata… Beklenmeyen hata… Kesin olmayan hata… Kayıp… DN:(FATALL EROR)
Schwi’nin aklını meşgul eden şey, fırtına benzeri hatalar zinciriydi.
Kendini Sorgulama Neden konuşmuyorsun? Mantıklı veya Mantıksız olsun, karsız bir eylemdi.
Mantıklı Cevap: Kâr…Yok. Kayıp. Gözlemlenen hedefin düşman haline gelmesi.
Mantıksız Cevap: Kâr…yok. Kayıp… Riku nefret etmeye başladı?..
Kayıp? Nefret etme? Böyle bir şey ana kayıp durumu olabilir mi? Hata, hata, hata….
—Schwi, biliyorsun…
Riko’nun sesini duyan Schwi omuzlarından bir yük kalktığını hissederek şaşırdı.
Hata fırtınası gürültülü bir şekilde “kaç!” diye çığlık attı.
—Kaçmak? Neden?
Hata fırtınası gürültülü bir şekilde yanıtladı:
— Çünkü korkuyorum!
Korku. Ex-Makine böyle bir şeye sahip değildi ama hata düşünceleri bunu reddetmiyordu.
Neden şu anda başı eğik bir durumdaydı? Çünkü Riku’nun suratına bakmak dayanılmaz—-“Korkutucu”. Bir kez daha hata fırtınası aklındaki düşünceleri süpürdü:
—Fark etmiştim. Yine de çok belirsizlik vardı.
Hataların kelimelerinin bir anda sessizleşti ve tek bir soruya dönüştü.
—Na…sıl?
—Hm… Bu utanç verici bir hikâye ama ilk hatırladığımda bir şeylerin yanlıştı.
Başını kaşırken utanmış gibi görünen Riku:
—İlk tanıştığımızda bakire olduğumu nerden bildiği merak etmiştim dedi.
—…
Riku acı bir şekilde gülümserken, tam anlamıyla donmuş Schwi’ye söylediklerine devam etti:
—Başka şeyler de var. İnsanların nasıl hayatta kaldıklarını anlamak için kalbimi “doğrulamak” istemen gibi ya da o uzak köyde beni beklemen gibi ya da bana satranç oynamayı teklif etmen gibi… Yani evet.
Schwi beklenmedik bir şekilde haklı olduğunu söylerken, utangaç bir şekilde gülen Riku’ya sadece yuvarlak gözlerle bakabildi.
Schwi konuşamadı. Sayısız hata ile boyanan düşünceleri bomboştu ama tek bir soru ağzından çıktı:
—Yine de neden?
—Hm… Neden acaba? Hahah, bende bilmiyorum.
Gerçekten bilmiyormuş gibi görünerek gülmeye devam etti:
—Çünkü tüm bunlara rağmen hala Schwi’ye âşık olduğumu düşünüyorum.
—Geçmişi unuttun mu?
—Hayır, Schwi memleketimi yok etti. Bu yazılmış geçmiş.
Bu sözcüklerden sonra var olmaması gerek bir acı yüzünden çökmek üzere olduğunu hissetti ama:
—Hm… Beklendiği gibi, ben bir aptalım. Çünkü seni gördüğümde bunları düşündüm.
Utancını gizlemeye çalışıyormuş gibi homurdandı. Kafasını kaşıdı:
—Eğer Schwi memleketimi yok etmeseydi, hiç tanışamazdık değil mi?
—…!
Nefesinin tuttu. Solunuma ihtiyacı olmayan bir makine olsa bile:
—Sonuçlar sadece sonuçtur. Değiştirmek için elden bir şey gelmez. İnsanlar böyle canlılar değildir.
Riku yavaşça Schwi’nin yanına yürüdükten sonra çömeldi ve eliyle nazikçe Schwi’nin yanağını tuttu ve başını kaldırdı:
—Dişlerini sıkarlarsa pişman olurlar, ağlarlar ve bağırırlar. Bir dahaki sefere ya da ondan bir sonraki sefer kesinlikle ilerlemenin bir yolunu bulurlar işte bu yüzden… Bu yüzden…Schwi bu yüzden benimle ilgilendi değil mi?
Riku bir çocuğunkine benzer bir gülümseme ile bunları söyledikten sonra bekledi.
Riku’nun gözlerinden yansıyan korkmuş ifadesini gören Schwi bile şaşırdı.
Sakinleştirmek için Riku yumuşak bir ses ile devam etti:
—Ben, kesinlikle geçmişi hiçbir şekilde inkâr etmeyeceğim. Schwi’nin geçmişi, yanımda olduğun şimdiki zamanı ve bundan sonra da yanımda olmasını istediğim geleceği, bunlar hakkındaki her şeyi seviyorum… Suçluluk hissin? Sadece, bırak gitsin. Ne yazık ki insanlar, hayır sadece ben çok aptalım. Her hâlükârda geçmişe takılacak kadar zamanım yok. Yarın için beklentileri koru ve bir daha ki sefere umut et. Tabii ki geçmişi hesaba katarak. Bu yüzden…
Riku Schwi’nin sol elini tuttu:
—Eğer Schwi ile birlikteysem böyle bir dünya da olsam bile yaşamak istiyorum.
Yüzüğü yavaşça parmağına geçirdi.
—Eğer Schwi ile birlikte olursam önüme hangi zorluk çıkarsa çıksın kalbim kırılmaz diye düşünüyorum.
Yüzüğün Schwi’nin gözleri gibi kırmızı mücevheri göründükten sonra:
—Eğer Schwi ile beraber olursam gülümsememi bir daha kaybetmem gibi hissediyorum.
Sonra sanki sinirlenmiş gibi:
—Yani lütfen. Eğer benden nefret etmiyorsan…
—Nefret etmiyorum! Öyle bir şey yok!
Schwi kafasını sallayarak Riku’nun sözlerini kestikten sonra Riku elini uzatarak şöyle dedi:
—Tüm mantığını görmezden gel, benimle aynı yolda yürüyecek misin? Karım olarak?
….
Schwi aniden fark etti. Bir zamanlar düşüncelerini ele geçirmiş hata fırtınası yok olmuştu.
—Anladım.
Ex-makineler uyum sağlayan bir ırktı. Eğer gerekirse kendilerini yeniden inşa edebilirlerdi.
Ne zamandan beri böyle bir fonksiyonu vardı belirsiz ama yanağından süzülen tek bir göz yaşı ile anladı.
Hatalar fırtınası. Bu mantıksal tutarsızlıkların zaten bir ismi vardı, ismi de “duygulardı”:
—Riku.
—Un.
—Açıkça gördüğün gibi ben değersizim ama…
—Aptal, benim için çok iyi bir eş olacaksın.
Riku acı bir şekilde gülümserken hala onların nasıl çalıştıklarını anlayan Schwi duygularla yüzleşti. Çömelmiş ve ıslak bir sesle sanki kendini sıkıyormuş gibi cevapladı:
—Her zaman… Her zaman, sonsuza kadar yanında kalmama izin ver lütfen.