No Game No Life - C6Bölüm 03-07
Çevirmen: Uchuujin Düzenleyen: ggurcan
Hep Schwi-chan’ı ağlatıyorsun! Ne kadar işe yaramaz bir koca!
Coron gölgelerden çıkıp aniden Riku’nun karnına yumruk attıktan sonra Riku inledi. Ne olmuştu? Coron düşündü, yüzünü kaldırdı ve Riku’nun önünde dimdik dururken söyledi:
—Her neyse, ablan olarak evliliğinizi tebrik etmeme izin verin.
—Hm… Lütfen biraz bekle, diye düşündü Rİku ve karnını tutarak ayağa kalktı:
—Coron erm, anlarsın ya burada ne arıyorsun?
—Eh? Saklanma yerine ulaşmıştım. İyi bir atmosfer vardı. Gizlice izlemekten başka çarem yoktu değil mi?
Coron “kötü bir niyeti olmadığını, başka bir seçeneği olmadığını” söyledi.
—Sözde ablası…Nasıl olur? Fakat Riku sadece kafasını kaşıdı:
—Uh, yani senden saklanmayı beceremedim.
—Ah, Schwi-chan’ın insan olmaması hakkında konuşacaksan zaten biliyorum. Ya da başka bir şey mi konuşacaksın?
—Ha?
—Be… Bekle…ha! Ne zamandan beri biliyorsun?
—Koloniye getirdiğin zamandan beri. Ona sarıldığımda verdiği his açıkça insan olmadığını ortaya koyuyordu gerçekten.
Coron sinirli bir şekilde ona baktı, “nasıl bilmediğimi düşünürsün?” diye düşündü. Aniden, geçmişi hatırlayarak anladı.
“Riku’nun neyi seni kendine çekti?” bu soruyu sorduğu günden itibaren Coron’un o gün gerçekten sormak istediği şey:
—Hangi amaçla Riku’ya yaklaştın?
İşte tam bu yüzden gizemli bir gerginlik hissetmişti.
—Öyleyse neden bir şey söylemedin?
Eğer Coron ilk görüştüklerinde bir insan olmadığını anladıysa o zaman Riku’nun bir lolicon olduğunu ima eden şaşırtıcı oyunculuğunun anlamı neydi?
Koloniye başka bir ırk getirmişti ama ihtiyatlı veya tetikte olmadı, Riku şaşırmışken, tereddüt etmeden Coron gülümser bir yüzle gerçek bir abla gibi söyledi:
—Çünkü, Riku’nun seçtiği bir kızdı değil mi?
—…
—Başlangıçta bir şeyler vardı değil mi? Riku Schwi’yi eve getirdiğinde ortam çok gergindi, her an kalp krizi geçirecek gibiydin. Bu yüzden oyununu devam ettirmeye çalıştım.
Anladım. En başından anlamış olsa bile fark etmemiş gibi rol yaptı. Dahası bunu Riku’ya inancında dolayı yapmıştı.
—Ama çok hızlı samimi oldun değil mi ve şimdi şirin tatlı kız kardeşim oldu değil mi? Gerçekten insan olmuş veya olmamış ne fark eder! Schwi-chan görüyorsun ya, insanlar antik çağlardan beri evlendikten sonra öpüşüyorlar ve bir aile kuruyorlar.
—Yapmıyorlar! Schwi onu ciddiye alma!
—Ah, hey Riku! Artık bir ailen olduğundan ona düzgün bir evlilik töreni yap olur mu?
—Coron, duyguların için minnettarım ama bizim…
Riku söylemeye çalıştı ama Coron ciddi bir yüz ile sözlerini kesti. İster Rİku olsun ister Coron olsun ikisinin de aile olarak adlandırabileceği bir şeyleri yoktu.
Onlar artık orada değildi.
Az çok resmi olarak Riku da Schwi de ölmüş olarak düşünülüyordu yani:
—Şahit olacağım yani “resmi bir evli çift olun”, tamam mı? Üçümüz arasında resmi bir seremoni yapmaya ne dersiniz?
Schwi beklenmedik bir şekilde yanıtladı:
—Yapmak istiyorum.
Schwi Riku’ya bakarken bunları söyledi:
—Resmi evli bir çift… olmak istiyorum.
—…
Çok basitti, sadece bir törendi birbirlerine söz vereceklerdi, isimlerini bir belgeye yazacaklardı ve bitti.
Normalde kolonideki insanlar bir araya toplanırdı ama Rİku ve Schwi ölü sanılıyordu.
Bu yüzden Coron orada yapmayı teklif etti.
—Koca Riku, Schwi’yi karın olarak görüp bir ömür boyu onunla beraber yürüyeceğinin, destekleyeceğinin ve onun hayatta kalacağının sözünü veriri misin?
Coron’un sözlerini duyduktan sonra bu çağdaki kolonide verilen sözlere ne kadar benzediğini fark edince acı acı gülümsedi.
Koloni içerisinde yapıldığında gözlerini alçaltman gereken bir seremoniydi, şikâyet etmek istedi ama şimdi:
—Ah, söz veriyorum.
—Hey Riku! Burada Ashete (emirler üzerine yemin ederim) demen gerekmiyor mu?
—Üzgünüm, bir süre önce onu yasakladık. Bu yüzden Aschiente.
Bu sözleri duyan Coron yanaklarını şişirdi ve mırıldandı:
—Ben etrafta yokken birçok şeyi değiştirmişsiniz gibi görünüyor. Bu hoşuma gitmedi…
—Hey şahit! Çok fazla konuşmadın mı?
Coron, kendisini yabancı biriymiş gibi yuhalayan Riku’ya bir bakış attıktan sonra bir kez öksürdü:
—Eş Schwi, Riku’yu kocan olarak görüp bir ömür boyu onunla beraber yürüyeceğinin, destekleyeceğinin ve onun hayatta kalaca-
—Veriyorum.
Ani cevabıyla onu sözünü kesmişti. Coron onu görmezden gelemeden omuzlarını düşürdü ama Schwi devam etti.
—Schwi tüm varlığı üzerine yemin ediyor, ona bir kalp veren Rİku’nun ölmesine kesinlikle izin vermeyecek, o sonuna kadar yaşayacak ve ben onunla kalacağım…Aschiente.
—Anladım anladım. Bakışlarını Rİku’ya yönelten Coron paha biçilemez bir şey gördü, kesinlikle küçük kardeşinin yüzünün ilk defa kırmızıya döndüğünü görmüştü. Coron:
—O zaman Schwi devam edelim. Kocan Riku’nun “Harika Gelini” olmaya yemin eder misin?
—Harika…Gelin?
Riku iç çekti:
—işte başlıyoruz. Schwi daha önce duymadığı kelimelere bakakaldı ama…
—Riku’yu üzme. Çocukken gülümsemesini kaybetmişti, gülümsemesini tekrar ondan çalma.
Schwi sessizce Coron’un söylediklerini düşündü.
—Yapabilir misin?
Schwi cevapladı:
—Dürüst olmak gerekirse, güvenim hiç yok. Ne yapmam gerektiğini ya da yapıp yapamayacağımı bilmiyorum ama harika bir gelin olacağıma yemin ediyorum.
—Un. Rahatlamış bir ifade ile başını salladı ve sonra:
—Ah, ayrıca bu söz yatakta da harika bir gelin olmayı kapsıyor, biliyorsun değil mi? Yatakta yetenekli olmak…
Coron alay etti ama Riku:
—Ah, Coron, Schwi bu tür şeyleri yapamıyor. Bak, ırkları…
Riku’nun sözlerini duyduktan sonra Coron sözlerinden pişmanlık duydu.
Sadece ortamı yumuşatmaya çalışıyordu ama büyük bir pot kırdı ama beklenmedik bir şekilde Schwi elini kaldırdı:
— Schwi eğer yapısını öğrenebilirse kendine bir delik yapabilir.
—Ne!?
—Oh. Başardın Riku! Bakirlikten mezun oldun.
—Öyleyse Coron haydi Schwi’ye genital bölgeni göster.
Riku, beyni bir yumruk ile sallanırken “Bu sözcükler çok absürttü.” diye düşündü, Riku:
—Bekle, niye bana vurdun!
—Çünkü, o zaman bu hayatının sonuna kadar bakir kalmana yol açacak bir şeydi!
Böyle söyledikten sonra Coron her zaman yanında olan taşını çıkarttı ve:
—O zaman, üçümüzün ismini buraya yazdıktan sonra resmen evli bir çift olacaksınız.
Rİku Coron hiçbir şey söylemeden niyetini anladı ve devam etti:
—Siz ikiniz yoksunuz bu yüzden arkanızda belge bırakamazsınız değil mi? Bu taşı bana büyük babam vermişti. Görünmeyen kısmını isimlerimizle süsleyebiliriz değil mi?
—Anladım, böylece kimse görmez, ha?
Riku Coron’dan beklediği gibi kalbine hayran oldu. Biliyorum, Coron’a herkesi emanet edebilirim.
Çünkü bu taşın üzerinde Coron’un tam ismi kazınmıştı.
Riku ve Schwi’nin ikisinin de bir soy ismi yoktu. Diğer bir değişle, Coron’un gerçek niyeti:
—Bununla birlikte ikiniz resmen evlisiniz ve resmi olarak benim kız kardeşim ve erkek kardeşimsiniz.
Mutlu ama aynı zamanda üzgün bir ifadeyle bunları söyledi. Acı acı gülümsedi, Riku ve Schwi ellerine bıçak aldılar.
Coron’un soy adını isimlerinin sonra yazdılar. Nedense yazarken biraz kötü hissettiler ama yontma işi bittikten sonra taş Coron için daha da değerlenmişti ve sonra gerçek bir ablaya benziyordu, belki gerçek bir abladan bile daha ablaymış gibi görünüyordu.
Coron:
—Hey! Riku, Schwi.
Onları durdurmak istiyordu, ama bunu yapamazdı. Bunu anlamıştı ve bir gülümseme ile zorlanıyormuş gibi görünüyordu:
—İkinizle ne yapacağımı bilmiyorum. Hepinizin ne yapmaya çalıştığınızı…Artık bu dünyanın bir parçası değilsiniz ama… Bunları söyleyen Coron ikisine sarıldı, kardeşlerine:
—Biliyorum, sevgili bir kardeşe ve tatlı bir kız kardeşe sahibim. Bu yüzden…Lütfen… Ailemi daha fazla kaybetmek istemiyorum. Pervasız olmayın, lütfen.
Yüzü görünmüyordu ama Coron’un titreyen fısıltılarına doğru iki kardeşi başını salladı:
—Ah! Kimse ölmeyecek ya da kimsenin ölmesine izin vermeyeceğim. Sonuçta bu sadece bir oyun…Kesinlikle kazanacağım!
—Bunu bize bırak onee-chan!