No Game No Life - C7Bölüm 00-2
『』 『』 『』
Çevirmen: Uchuujin
-Tüm oyunlarda, [Esas haline gelmiş bir taktik] vardır.
Bu özelliklerinin ve kurallarının ötesinde bir şeydi; Mantıksal olarak optimize edilmiş [en iyi hamle] idi.
Her şeye oyunlar ile belirlendiği bir dünyada böyle kesin ve su götürmez bir sağ duyu—-Düşüncesizce karşı çıkıp, pervasızca meydan okursanız ne olur? Cevabı… buydu. Altmış yıl sonra-sonunda [Doğu Birliği] olarak adlandırılan tepenini sınırında… Küçük, altın tilki kız gevşek gözlerle gökyüzüne baktı ve düşündü.
Gece tonlarına boyanmış gökyüzünde- Kızıl ayın yazgısını bölmeye çalışan bir şey yansıdı.
Gezegenin herhangi bir yerinden görülebilecek dev bir satranç taşı, gökyüzünü delip yeryüzüne gömülmüştü.
Altı bin yıl önce, zirvedeki tanrının yücelterek [On Kuralı] ilan ettiği- rivayet ediliyordu.
-Dünyanın değiştiğini…
Ama kız altın gözleri ile düşündü.
-Seni Koca Yalancı.
Büyük Savaş sonra ermiş, savaşlar ortadan yok olmuş ve haklar güvenceye alınmıştı. Artık şiddete maruz kalmanıza ve korkmanıza gerek yoktu.
-Bu bir yalan.
Her şey yalandı, hepsi büyük bir yalanın parçasıydı-!
Eğer savaşlar yok olduysa, o zaman neden iç savaş devam ediyordu
Eğer haklar garanti altındaysa, o zaman neden her şeyin bizden çalınmasına göz yumuyoruz?
Şiddet ve acıdan korkma ihtiyacı ortadan kalktıysa, o zaman- neden-
-Neden yaralarım var, şiddet korkusu yaşıyorum ve acı çekiyorum?
Kıyafetleri yırtılmış ve kanlar içinde olan kızın gözünden yaş aktı, sanki bir cevap için yalvarıyormuş gibiydi.
Kulak ve kuyruklarının şekli, açılı oluşu ve kürklerinin rengi; birbirleri ile alay eden sürüleri oluşturmuştu.
Eğer Werebeastleri başka bir ırk sömürseydi, ırkın bir yarısı «İyi hizmet edin» der ve memnun olurlardı.
Böyle bir sağduyuya tutunan Werebeastler, [iç savaşlarını] altı bin yılı aşkın bir süre devam ettirdiler.
-Bu yanlış. Kendi aramızdaki kedi savaşına bir son verelim ve birbirimize yardım edelim.
Ama, genç- ve bu bilge kız tüm bu ortak sağduyuya katılmazsa.
«Zayıflar çenesini kapalı tutmalı.»-diyerek kötü niyetlilerce ezilirdi.
Ve isimsiz tepenin üzerinde kanlar içinde yere yığılmış kızın ölme ya da öldürme hakkı ondan çalınmıştı. Yitip gidecek gibi hissettiren bilinci ile dev satranç taşına baktı ve sonunda anladı.
-[On Kural] diyor ki, çalmayın, izinsiz ihlal etmeyin, öldürmeyin.
Ama bu zayıfları koruyacak bir şey değil. Aldatın, ölçün, tehdit edin-Hangi yolu kullanmanız gerekirse gereksin-
Rızalarını aldıktan sonra, ihlal edin, çalın ve öldürün- Hepsi bundan ibaret. Güçlüysen yaşarsın, zayıfsın ölürsün.
Kazanan her şeye sahip olur, kaybeden her şeyini yitirir.
Doğru ya da yanlış olmasının bir önemi yok, kaybedenin itiraz etme hakkı bile yok.
Eğer hoşuna gitmediyse güçlen, zayıf pislik derler.
Sahip olduğunuz her şey ile vicdansızca komplo kurarsanız, başkalarının hakları ile istediğinizi yapabilirsiniz- Tek temsilci olun.
-Evet tek tanrının kıtaya yaydığı [On Kural] buydu.
Başkalarının yumruk atmaktan mahrum edin-Ona yumruk atmaktan iyidir.
Güç ile onlara bir kalkan olmaktansa-Onlara hükmetmek daha iyidir.
Anlıyorum, [Olağan olan]-Eğer kendi çıkarlarını gözeteceksen, o zaman elinizden geldiğince başkalarına hükmetmelisiniz.
İletişim açısından bu kadar eksik kuralı gündeme getirerek-Dünya değişti mi?
Hiçbir şey değişmedi…Değişen tek şey, öldürmek ve çalmak için gereken prosedürlerin artmasıydı.
Umutsuzluk içerisinde boğulan kız sonunda anladı-Ama güldü.
-Bu [Normal olan] zayıfların güçlülere karşı kazanmak için oluşturulmuş hamleydi-Bu bir [Strateji].
Ve bu şeyler- Kaderinde kırılmak olandan başka bir şey değil.
[Sağduyu] denilen kaçınılmaz şey bile bir istisna değildi, mide bulantısına direnirken bu ahlaksız şeyleri düşündü
Sonra, acı içinde kıvranan bedenini susturan kız-Bu [Sağduyuyu]
-Kesinlikle kıracağım dedi ve ayağa kalktı.
Bu sağduyunun üstesinden geleceğim- Kesinlikle [Olağandışı]ya ulaşacağım. Bu [Olağandışı] da bir kırılacak-ama böylesi iyi.
Kaç kere yapmak zorunda olursam olayım, eminim ki o bozuk [Normal] bir yerde çatlayıp kırılacaktır.
-Kesinlikle var olmalı.
Birini yumruklamak yerine-[Normali] ellerinden almak daha iyi olmalı.
Gücünle zayıflara hükmetmektense-Onların kalkanı haline gelmek [normal] olmalı.
Ne oldukları önemli değil, sonuçta birilerin egemenliğine girmek için var olan zayıf mahluklar değiller.
Böyle bir [normale] sahip bir temsilcileri olması herkes için daha iyi olacaktır.
Muhtemelen bulacağım-Hayır, bir gün kesinlikle bulacağım-
-Ve böylece o gün o anda.
Onu canlandıran ve zorlayan [Normale] bakan küskün kız, kararını verdi.
Açıkça karşı çıkmak ve ona mağlup olmak [normal] ise, o zaman sinsice karşı çıkalım.
Daha sinsi, daha alçakça, daha vicdansızca ve dipsiz bir şekilde aldatalım, değerlendirelim ve tehdit edelim!
-Hangi yöntemi kullanırsam kullanayım; kesinlikle başaracağım.
Abartılı bir şekilde dünyayı değiştirdiğini söyleyen Tek tanrının bile yapamadığı şeyi. Kesinlikle bir başımıza ve kendi gücümüzle-bu dünyayı değiştireceğiz.
Evet-Bu sadece akıl almaz bir çocuğun göğsünde yaşayan olağanüstü bir rüyaydı.
Geçmişte, isimsiz tepenin üzerindeki isimsiz tapınağın altında duran isimsiz altın tilki kız düşündü.
Tıpkı o taşın üstündekini istediği gibi, kuralların müsaade ettiği her şeyi kullanacağım.
Gülerek, her [sağduyunun] üstesinden gelecek bir hamle yaptı-Diğer bir değişle
-Eşi benzeri görülmemiş ve benzersiz bir [Büyük bir Hile] yaptı.
Sonra, yaklaşık 6200 yıllık iç savaşı deviren ve yok eden- bir [Fırtına] doğdu.
Öfke ve nefret, kötü duygular ve bağlar, tartışılmaz ve inkâr edilemez olanlar, fırtına hepsini bir araya toplayıp çaldı ve sonra ortadan kayboldu.
Bu yerdeki başkalarından çalmaktan yorulmayanlar bile fırtına tarafından temizlendi.
-Tek pare bir [Ülke] doğdu.
Kızın geçmişte sahip olduğu absürt hayallerin-ucundan somutlaşmış hali olan bir ülke.
Sadece yarım yüzyılda dünyanın tüm büyük ülkelerince tanınan ve sayılan ülke-[Doğu Birliği]
…Genç altın tilki artık orada değildi.
[Miko] olarak bilinen, tüm Werebeastler tarafından korkulan bir varlık haline geldi.
Ve böylece, gençlik günlerinden beri tasarladığı [Hile] şu anda-
“Peki, o zaman, oyuna başlamaya ne dersin, baş belası tanrım?”
Bir zamanlar isimsiz altın tilkini altında durduğu isimsiz tapınağa ev sahipliği yapan isimsiz tepe.
Şimdilerde, o topraklara Doğu birliğinin başkenti-[Miko Tapınağı] olarak anılıyordu.
Herkes gözlerini oraya dikmeden önce.
Tanrı denilen [hile]-Sonsuz ve saf «Gücünü» savurdu….