Okami Wa Nemuranai - A2 - Bölüm 05
Bölüm 5
“Chaney-san, geldim. İyi birisini buldum!”
Tüccarın arabası her an kalkmaya hazır durumdaydı.
İçinde iki kişilik yer vardı, arkasında da eşyalar vardı. Eşyalar denilse de aslında çok fazla bir şey yoktu. Muhtemelen mallarını satmış, geri dönüyorlardı.
“Oh, Eifun-san. Görünüşe göre becerikli birisini bulmuşsun.”
Tombul, orta yaşlı bir adam olan Chaney, solunda kahverengi bir çanta taşıyordu. Lecan’a doğru yürüdü ve kibarca gülümseyerek elini uzattı. Lecan, isteksizce elini uzattı ve Chaney’in elini tuttu. Bunun adı tokalaşmaydı ve bu dünyada yaygın olan bir gelenekti. Baskın olan kişiler gücünü ve üstünlüğünü tokalaşırken gösterirmiş. Dürüst olması gerekirse, Lecan bu adete alışamamıştı.
“Şey, ben de baya beğendim, şu ifadeye baksana, bildiğin tecrübeli bir savaşçı. Bu arada benim adım Chaney, mütevazi bir tüccarım.”
“Ben Lecan.”
“Bildiğin gibi Vouka kasabasında bir dükkanım var. Bizim korumamız olacak olan iki kılıç ustası aniden hastalandılar. Ancak benim takip etmem gereken önemli bir iş var ve bundan dolayı geri dönmeliyim. Bundan dolayı yeni iki muhafız kiraladım. Bu genç bayan da bizden.”
Chaney, vagona yaslanmış bir şekilde duran genç kızı tanıtmak üzereyken kız sözünü kesti.
“Sen. Senin lisansın yok mu?”
“Ne?”
“Bi’ yere kayıtlı olup olmadığını soruyom be adam.”
Kız sırtında bir sadak, omzunda ise kısa bir yay taşıyordu.
“Hayır. Bir maceracı olarak henüz bir yere kaydolmadım.”
“Hee. Öyleyse, yoluma çıkma o zaman, tamam mı? Ben Eda.”
Boynuna dolanmış sarı atkısının içinden bir şey çıkardı.
Gümüş bir zincire bağlı, küçük gümüşi renkli bir metal parçasıydı.
Çabucak yerine koyup, sağ baş parmağını kaldırıp bir “Ok” işareti verdi. Sonra başparmağı ile burnunu sildi.
“Ben Gümüş Dereceliyim.”
Lecan, bu dünyada çoğu kişinin pürüzsüz bir cilde sahip olmalarından ötürü, yüzlerinden yaşlarını çıkaramıyordu. Ancak bu kız kesinlikle 20 yaşın altında olmalıydı, muhtemelen 15 civarlarındaydı. Parlak sarı atkısını boğazına iyice dolaması; acemiliğini ortaya koymakla kalmıyor, maceracı olarak varlığını ve yeterliliğini de sorgulatıyordu.
Kısa kesilmiş kırmızı saçları dalgalanıyor, kızıl gözleri ise alev alev parıldıyordu.
Ayrıca bir mana taşıyıcısıydı, oldukça güçlü görünüyordu.
Yine de ondan yeni bir şey öğrenmişti.
Maceracılar < Derecelere> sahipti. Lecan, Gümüş Derece’nin maceracı sıralamasında ne kadar yüksek ya da düşük olduğu hakkında bir fikri yoktu.
“Ve bendeniz de arabacı Eifun. Lecan-san, önümüzdeki dört gün boyunca koruman altındayız.
Lecan’a getiren adam kendisini tanıttıktan sonra arabacı koltuğuna oturdu.
“Pekala, bu kadar aceleci olduğum için kusura bakmayın ama hemen yola çıksak iyi olur. Kamp kurana dek mümkün olduğunca yol alalım istiyorum.”
“Anlaşıldı. Arabanın önünde yürüyerek ilerleyeceğim. Size ayak uydururum. Hızlı gitmekten çekinmeyin.”
“Ş-şey, o zaman ben de arabada oturup etrafı gözlemleyeceğim.”
“Hayır, olmaz. Eda-san. Lütfen arabanın arkasından takip edin.”
Chaney’in onu azarladığını gören Lecan içinden “Bu kız tam bir umutsuz vaka.” diye düşündü.
Ticarette eve dönerken dahi arabayı mallarla doldurursanız döndüğünüz yerde güzel bir kâr elde edebilirsiniz. Ancak bu arabada neredeyse hiç yük yoktu. Bunun mantıklı olabilecek tek açıklaması, hızlı olmak istemeleriydi. Yani ya çok fazla para taşıyorlardı ya da korunması gereken önemli eşyaları vardı. Ya da kâr elde etme fırsatını göz ardı edecek kadar acil bir sebeple geri dönmek zorundaydılar. Ancak bu kız, arabaya oturup atlara ekstra yük olmayı düşünüyordu. Bir koruma olarak nasıl hareket etmesi gerektiğine dair en temel fikre bile sahip değildi.
Ayrıca, korumaların ikisi de müşteri için tamamen yabancıydı. Korumaların ihanet edip her an müşteriyi soyması ihtimali de vardı. Korumaların müşteriyle bir arada durmasının da bir anlamı yoktu. Aksine, müşteriyle belli bir mesafe dahilinde hareket etmesi gerektiğini bilmeliydi. (ÇN:Bütün buradaki konuşmalar koruyucu kızımız Edaya gönderme, bunları bilmeli diye içinden geçiriyor Lecan)
Bütün bu ihtimallere rağmen müşterinin de kendi kozu vardı. Arabacı Eifun bir mana taşıyıcısıydı.
Muhtemelen, korumalar ihanet ederse diye en büyük güvence olarak o düşünülmüştü.
Bu dünyada mana taşıyıcıları nadirdi. Ama şimdi, Lecan da dahil olmak üzere, burada üç tane vardı.