Okami Wa Nemuranai - C1Bölüm 1-07
Çevirmen: Uchuujin Düzenleyen: ggurcan
Ezak Zaidmahl evine hizmet eden bir şövalyeydi. <Kayalıklara> gitmek isteyen genç Leydi Rubianafale’yi durdurmaya çalışıyordu. Zaidmahl ailesinin yönetiminde, en büyük oğul ve genç leydi vardı. En büyük oğul şu anda kraliyet başkentinde bir şövalyenin çıraklığını yapıyordu, bu yüzen ailenin başı üç gün konakta olmayacaktı. Bu yüzden leydi’yi olabildiğince konakta tutmaya çalışmalıydı. Ancak, leydinin hizmetlisi Marinka bile genç leydi kararını verdiğinde onu caydıramazdı.
Başka bir seçeneği olmadan iki şövalye ile birlikte genç leydiye eşlik etti. Nadiren şımarık davrandığı için genç leydi nin eğlencesini bozmak istemedi.
<Kayalıklardan> manzara harikuladeydi. Ne kadar baktığının önemi yoktu bu manzaradan asla bıkmazdı.
Ezak dönüşte düşünceler tarafından yutulmuştu.
Leydi Rubianfale’in yeteneği ve bundan sonraki hayatı hakkında….
Kıvrık Burunlu Domuz (Bambu) tarafından saldırıya uğradıklarında bu yüzden geç tepki vermişti. Büyük kavisli bur burnu vardı ama Ezak mükemmel durumda olsaydı tek başına o büyülü yaratığı yenebilirdi. Ancak canavar tarafından hasar aldı çünkü fark etmekte geç kalmıştı.
Arabayı korurken şövalye Keith attan düşüp bacağını yaralamıştı. Ezak yaratığa birkaç darbe indirebilirdi ama ters açılardan saldırdığı için elini sağ elini incitmişti.
–Bu kötü.
Ezak paniklemeye başlamıştı.
Büyülü yaratığın dikkatini çekmeyi başarmıştı ama onu yenebilecekmiş gibi görünmüyordu. Genç leydi kaçabilseydi ona ne olacağı önemli değildi ama söz konusu genç leydi bunu yapmaya pek istekli değildi. Uzun süre saldırı ve savunma döngüsünden sonra sağ elinde biriken yorgunluk. Artık daha fazla sürdüremiyordu.
—Bu kötü. Bu kötü.
Ezak’ın büyüyen acısı elini kaymasına neden oldu. Yaratığın saldırısından kaçınamadı, kontrolünü kaybetti ve yere düştü.
Deri zırh giyiyor olsa bile düşmenin etkisi şiddetliydi. Neredeyse bilincini kaybediyordu. Ve zorlukla kalkmayı başardığında yaratık üstüne koşuyordu.
–Sonum geldi!
Ezak hayattan ayrılmaya hazırdı ama sonra yaratığı bir şey vurdu ve durdu.
Bu Marinka’nın <Ateş Oku(Bayaerts)> idi.
Büyülü yaratık bakışını onu yaralayana, arabaya çevirdi.
Ezak bundan sonra neler olduğunu tam olarak hatırlamıyordu.
Kara bir gölge.
Büyük kara bir gölge yokluktan çıktı, arabaya doğru koşan büyülü yaratığın kaçmasına neden oldu ve sonra bu gölge sadece kılıcını bir kere savurarak ile yaratığı kesti.
Adam onların dilini konuşmuyordu.
Ezak’ın söylediği sözcükler ona ulaşmıyormuş gibi görünüyordu.
—Kuzeyden mi geldin?
Kuzeyin tamamını kaplayan ülkede yaşayanların canavar gibi suratları olduğu söyleniyordu. Ezak orada nasıl bir dil konuştuklarını bilmiyordu ve önündeki adamın yüzü canavarları aratmıyordu.
Sadece ağzının ve gözlerini yakınındaki küçük alanlar açıktı geri kalan yerleri saçları kapatıyordu. Ten rengi oldukça açıktı bu da kalın saçlarını daha da öne çıkarıyordu. Burnu uzun ve keskindi. Gözleri ise uzun ve dardı.
Ancak sol gözü kapalıydı. Çenesi sivriydi ve içindeki dişlerde çenesine yaraşır keskinlikteydi.
Ve hepsinden öte bu adam uzundu.
Ezak partini en uzun üyesiydi ama yine de bu adam rahat Ezaktan 2-3 yumruk daha uzundu. Bölgede bu adamın boyu ile yarışabilecek çiftçiler ve işçiler vardı ama hiçbiri bu adamdan yayılan vahşiliğe sahip değildi.
Ne kadar şiddetli bir vahşilik.
Adam kızgın değildi. Ne bir düşmanlık gösteriyor nede saldırmaya çalışıyordu. Sakince orada duruyordu. Bununla birlikte önünde duran adamdan muazzam bir vahşilik sızıyordu. Asker olan Ezak bile böyle hissetmekten kendini alamıyordu.
Ezak’ı bu adamla yüz yüze konuşabilmesi için cesaretini toplaması gerekiyordu.
Adam bir düşman gibi görünmüyordu ama Ezak bir sonraki adımından emin olamazdı. Bununla birlikte, kaçmayı bile başaramayacakları biri olduğu için, genç leydiyi korumak için o adamın kimliği ve amacını öğrenmek zorundaydı.
Ezak bu adamın insafsızca bir şey yapmayacağına inanıyordu.
Sebebine gelecek olursak adam öldürdüğü yaratığa dua etmişti. Kimse böyle bir şey yapmazdı. Çünkü büyülü yaratıklar şeytandır, yıkım ve korkunun şekil bulmuş halidir. Ezak adamın büyülü yaratığa dua ettiğini görünce şaşırmıştı ama rahatsız olmamıştı. Aksine bu eylem onun kalbine dokunmuştu.
Ama yine de o adama baktığında titriyordu, savunma pozisyonu bile alamıyordu.
Ezak arabadaki genç leydinin onları kurtaranlara teşekkür etme isteğine karşı çıkmıştı ama genç bayanın gösterdiği minnettarlığa karşılık adamın gösterdiği harekete gerçekten şaşırmıştı.
Bu hareket Ezak tarafından bilinmiyordu ama kesinlikle naif ve kusursuzdu. Bu canavar gibi adam bir yerlerdeki yabancı bir ülkenin asili olabilirdi.
Ezak genç leydinin minnettarlığını sunmak için adamı ülkelerine götürme fikrine karşı çıkmadı.
Aile başının üç gün sonra döndüğünde Ezak’a adam ile ilk izlenimleri sorulduğunda verdiği cevap…
“Savaştaki yiğitliği oldukça güçlü olduğunun kanıtıydı onun iyiliğin karşılığını ödeyecek bir adam olduğuna inanıyorum.”