Okami Wa Nemuranai - C1Bölüm 1-08
Çevirmen: Morphine i Düzenleyen: Friolero
Lecan’ın Zaidmahl Evi’nde kalmaya başlamasından bu yana bir yıl geçmişti.
Bu ülkede yaşaması için en büyük engeli olan dil sorununu büyük ölçüde aşmıştı. Kelimeleri akıcı şekilde telaffuz etmeye çalışmasına rağmen hala diğer insanlara bağırıyormuş gibi geliyordu. Ancak bu dünyada okuryazar oranı düşük olduğundan dili mükemmel şekilde konuşabilen çok insan yoktu, yani Lecan çok dikkat çekmiyordu. Yazısı kötü ve kelime haznesi sınırlı olmasına karşın okumayı da öğrendi. Bu dünyadakilerin çoğu hem okuyup hem yazamıyordu.
Lecan konağın bahçesindeki küçük bir kulübede kalıyordu.
Uyku saatleri kısaydı. Bu sabah da şafaktan önce uyandı, ormanın derinliklerine doğru yol aldı ve iki küçük sihirli yaratığı avladı. Daha sonrasında şövalye Ezak’a nasıl kılıç kullanılacağını öğretti. Son zamanlarda konağın tüm şövalyeleri ve astları onun rehberliğini istiyordu, Lecan’ın kulübesinin önündeki arsa hazırlıksız bir şekilde eğitim alanına dönüştürülmüştü.
Kahvaltıdan sonra genç leydinin odasına çağrıldı.
‘Günaydın (Haleef), Lecan.’
‘Sana da günaydın (Haleef), Ruby.’
Leydi Rubianafale’nin arkasında duran hizmetçi Gria bakışlarını hafifçe keskinleştirdi ama Lecan’ın bunun için yapabileceği bir şey yoktu.
Genç leydi kendisine Ruby demesini istemişti. Ona Leydi Rubianafale
(Schera) veya genç beyan (La Toile) demesine izin vermemişti. Görünüşe göre Lecan tek istisnaydı çünkü genç leydiye Ruby diyebilen kişiler sadece babası, aile reisi ve başkentte şövalye olarak kayıtlı olan abisydi, yine de genç leydi, Lecan’a ona Ruby demesi için ısrar etmişti. Gria’nın onu aksi için ikna etmeye çalışması önemli değildi. Böylece Lecan’ın başka seçeneği kalmamıştı. Ve Gria, Lecan ne zaman leydiyi böyle çağırsa gözlerini ona dikerdi.
Bununla birlikte Lecan sadece Ruby’nin veya hizmetçi Marinka’nın yanındayken leydiye Ruby diyordu. Etrafta başkaları varken leydi ona böyle seslenmemesini söylemişti.
‘Size soracak bir şeyim var Bay Wolf (La Geedo.)’
Lecan sağ elinin parmaklarını bir araya topladı ve göğsüne vurdu. Bu rıza verdiğinin belirtisiydi.
Genç leydi bu egzotik jestten çok hoşlanıyordu.
‘<Uçurum>’a gitmek istiyorum. Lütfen beni koruyun.’
‘Yale <Evet>. Ezak emrederse katılacağım.’
‘Sorun yok, babam izin verdi. Bundan sonra Ezak’a söyleyeceğim.
Bugün sivil kıyafetlerini giymeni istiyorum Lecan, üniformanı değil. Bu güzel paltoyla birlikte.’
Lecan sol göğsüne tekrar sağ eliyle vurdu. Bu ilginç bir talimattı ancak kimsenin olmadığı bir ormanın derinliklerine giderken ne giyeceği pek sorun değildi.
Lecan kulübesine döndü, ona ödünç verilen üniformayı çıkardı ve ona ait olan yere koydu. Gösterişsiz siyah yelek, bin yıllık kaya örümceğinin ağından yapılmıştı, üstün bir büyü korumasına sahipti. Renklerini kirden kaybetmiş pantolonu da yetenekli bir zanaatkarın elleriyle nadir malzemelerden yapılmış bir başka güzel eşyaydı.
Lecan, şövalye Ezak gelmeden önce bir süre kulübenin önünde salınmaya devam etti.
“Lecan. Bir işin var. Genç bayanın vagonuna kadar eşlik etmen gerek. Şimdi halledebilir misin?”
‘Tamamdır (Yale). Hallederim.’
Lecan kulübenin içine girdi ve köşeye asılan paltoyu giydi. Lecan, bu paltoyu giydiği zaman büyük bir rahatlama hissetmişti. Muhtemelen bir süredir giyilmediği için palto biraz sertleşmişti. Bu palto,
Overkingayısı’nın derisinden yapılmıştı. Hem fiziksel hem de sihirli savunmalarda üstündü. Dahası, yaka bölümüne dikilen mücevher <Otomatik Restorasyon> etkisine sahipti.
Şövalye Ezak, Lecan’ın palto giydiğini görünce kaşlarını çattı. Tepkisi, sadece Lecan’ın soyluların eskortlarına benzemediği için doğaldı. Ancak, paltoyu giymesini isteyen genç leydiydi.