Okami Wa Nemuranai - C1Bölüm 1-17
Çeviri: RüyaGezer Düzenleyen: ggurcan
Lecan, şu anda küçük bir tepede durmuş, dağın öteki tarafında uzanmış olan büyük canavarı gözlüyordu.
Canavar çıplak gözleriyle, ancak yakınındakileri görebiliyordu. Ondan dolayı bu mesafeden fark edilemezdi.
Manayı gören gözünün menzili ise 100 adımdı.
Sonuçta, bu devasa canavarın uzaktaki düşmanlarını tespit edebilmesi için bir yolu yoktu.
Görünüşe göre uyuyor. İşte fırsat.
Lecan göğsünü yokladı ve mücevheri kavradı. Bu, Leydi Rubianafale’den aldığı Mavi mücevherdi. İçindeki bir parça manayı hissetmiş, belki bir etkisi vardır diye taşımaya karar vermişti. Ne tür olduğu hakkında bir fikri yoktu. En azından iyi şans getirmesini umuyordu. Zincir kısmı çok rahatsız ediciydi, sonradan onu düzelttirmeyi düşünüyordu.
Mücevheri giysisinden içeri soktu ve ayak izlerini silerek, dikkatli ve sessiz bir şekilde canavara yaklaşmaya başladı.
Oldukça yakınındaydı ve canavarın gözleri hala kapalıydı.
–İlk hamleyi yapmama izin ver.
Lecan, güvenilir yoldaşı olan kılıcını tuttu ve Canavarın boynundaki izlere baktı.
Üzerinde belli belirsiz birkaç yara izi vardı. Bunlar, Lecan’ın saldırılarından kaynaklıydı. Hepsi de oldukça yüzeysel yaralardı.
Lecan kılıcını savurdu. Aldığı cevap ise, beklentilerine ihanet etmişti.
–Ne?
Kılıcı canavarın boynuna saplanıp girmişti.
Bir anlık gecikme sonrasında, canavar şiddetli bir şekilde nefeslenerek uyandı ve akılları sarsan bir kükreme kopardı. Başının tepesindeki gözü direk Lecan’a kitlenmişti.
Lecan vaziyetini aldı. Eğer buz nefesi gelirse savuşturacaktı.
Akabinde, canavar oldukça komik bir harekete kalkıştı. Hantal bir şekilde kısa bacaklarını döndürmeye çalışıyordu.
Lecan hızlıca 30 adım geri zıpladı.
–Tam da düşündüğüm gibi.
Canavar, rakibi yakınında olduğu için, dikenlerini fırlatmaya çalışıyordu. Ancak dünkü ve üç ay önceki savaştan dolayı öndeki dikenleri tükenmişti. Yeni dikenleri çıkmaya başlamıştı ancak fırlatılabilecek düzeyde değillerdi. Ç.n: Kirpi işte, denk geleniniz var mı bilmiyorum ama, yetişkin bir kirpinin dikeni bir kalemden daha uzun. Ve o da fırlatabiliyor ????
Canavar sonunda dikenli tarafını Lecan’a doğru döndürebildi ve devasa bedeni sallanmaya başladı.
Dikkatlice bakan Lecan bir 10 adım daha geri çekildi.
Dikenler fırlamaya başladı.
Bu dikenler fırlatıldıkları konumdan sadece düz bir şekilde uçabiliyordu. Lecan canavardan ne kadar uzaksa fırlatılan dikenler arasındaki gecikme de o kadar fazlaydı. Böyle dikenleri savuşturmak, Lecan gibi süper reflekslere sahip birisi için çocuk oyuncağı sayılırdı.
Sonrasında, Lecan aynı yere saldırmak için fırsatı beklemeye devam etti. Eğer çok yaklaşırsa dikenleri savuşturamayacak, biraz uzaklaşırsa da canavar diğer şekillerde saldıracaktı.
Dördüncü ateşleme dalgasından sonra Canavarın dikenleri bitmişti. Hala daha sırtında birkaç tanesi sallansa da yer üstünde gezen düşmanları için çok ehemmiyeti kalmamıştı.
Dahası, Canavar kafasını Lecan’a doğru çevirip nefes püskürtmeye başladı. Bunu gören Lecan 20 adım daha geri çekildi.
Havayı tamamen savuşturamamış, kaftanının dış halkası biraz donmuştu. Ancak iyiydi. Düşündüğü gibi, İmparator Ayının derisi, bu mesafeden buz nefesini rahatça engelleyebiliyordu.
Şimdi bildiği gibi, canavar soğuk hava üflerken, arasındaki mesafeyi korumalıydı.
Canavarın her ileri adım atışında, Lecan geri çekiliyordu.
Canavar nefesini kestiğinde, Lecan saldırmak için ileri atılıyordu.
Bu saldırı-çekilme döngüsü, canavarın 12 kere nefes vermesi ve en sonunda tükenip bedenini kıvırmasıyla son buldu.
Canavar dönmeya başladığı anda, Lecan arkasını döndü ve kaçmaya başladı. Canavar kendisini takip ederken rotasını özellikle çıplak kayalıklara doğru seçmişti.
Burada onun koşusunu engelleyebilecek hiçbir şey yoktu. <Rüzgar>ı kullandığı sürece canavarın ona yetişmesine imkan yoktu.
Canavarı bir süre peşinde gezdirdikten sonra, onun yuvarlanmayı kestiğini ve dönerek yere sere serpe serildiğini gördü.
Belki de kandırıyordu.
Lecan canavarın başına doğru dikkatlice yaklaştı.
20 adım yakınındayken, <Rüzgar> ile üzerine hücum edip, boğazına bir kesik atıp tekrar <Rüzgar> ile 20 adım geri kaçtı.
Canavar olduğu yerde sallanıp acıyla kükredi, ancak tekrar yere düştü.
Görünüşe göre, saldırı yeteneklerini, yorgunluğu nedeniyle tamamen kaybetmişti. Muhtemelen tüm manasını harcamıştı.
Ancak, saldırısı yine derinden kesmişti. Neler oluyordu.
Canavara <Rüzgar> kullanarak yine hücum etti ve boğazından kesti.
Canavarın gözleri kaykıldı ve hareket etmeyi kesti.
Şaşırtıcı bir şekilde <Yaşam Sensörü> üzerinde bulunan mavi nokta kayboldu. Ölmüştü.
Ama, neden.
Neden saldırısı bugün daha çok etkiliydi.
Acaba, canavarın yaşlanmasından dolayı mıydı?
Yoksa, Lecan’da bir şeyler mi değişmişti?
Aniden, gerçeği fark etti.
Mavi Mücevher.
Leydi Rubianafale’den aldığı mücevher.
O mücevherin saldırı gücünü arttıran bir özelliği olmalıydı.
Bir an düşündü, ancak bu fikre güldü.
Kendi dünyasında bile sadece zindan sonu canavarları saldırı gücünü arttıran yeteneklerden düşürebilirdi.
Kendisi zamanında, böyle yeteneklere yani <Kesme>, <Parçalama>, <Hızlandırma> gibi yeteneklere sahip olan maceracılarla karşılaşmıştı. Hatta <Kesme> yeteneğine sahip olan kişi ile ölümcül bir düello yapmıştı. Yeteneğini aktif ettiği anda, adamın kılıcı Lecan’ın taş ejderhası derisinden yapılma zırhını ikiye ayırmış hatta kılıcını bile parçalamasına ramak kalmıştı.
Ancak böyle absürt derecede güçlü yetenekler, zindanların derinliklerine meydan okumuş, oraların patron canavarlarını yenmiş kişilere çok nadir zamanlarda denk geliyordu. Dahası, bu yetenekler aktarılamıyordu bile.
Üstelik; mücevheri işleyen kişini özel yetenek eşlenmiş mücevherleri, eşsiz manaya sahip cevher kullanarak efsunlamaları durumunda, <Durum Koruma> ya da <Otomatik Yenileme> etkilerine sahip olması da mümkündü. Lecan’ın emektar yoldaşı olan kılıçta da <Otomatik Yenileme> etkisine sahip bir mücevher işlenmişti.
Ancak, saldırı gücünü arttıran bir aksesuarı hiç duymamıştı.
Eğer böyle bir şey gerçekten varsa, efsanevi sınıf eşya kategorisine girerdi.
Lecan küçük bir test yaptı.
Ölü olan büyülü canavarın derisini, Mavi mücevher üstündeyken ve <Depo>da depolanmışken kesmeye çalıştı.
Sonuç, gerçeği tamamen ortaya çıkarmıştı.
Bu Mavi mücevher, saldırı gücünü aşırı derecede arttıran bir efsunla efsunlanmıştı. Bunda bir hata yoktu.
Buna değer biçilemezdi.
Sadece bu mücevheri elinde tutmak, bir maceraya daha atılmaya değerdi.
Ancak Leydi Rubianafale’in bu efsun hakkında bir bilgisi var mıydı?
Herhalde yoktu. Eğer olsaydı, mücevheri, babası ya da kardeşine vermez miydi?
Ama, bir ihtimalle biliyor olsaydı, neden Lecan’a vermişti ki?
Bir süre düşünmesine rağmen, bir cevap bulamadı.
Gittikçe karanlık olmaya başlamasından dolayı, düşünmeyi kesti. Mücevherin efsunu sayesinde, canavarın büyülü çekirdeğini keserek çıkardı. Şok edici derecede güçlü bir büyülü cevherdi. Canavarın devasa bedeni, Lecan’ın önünde toza dönüşerek dağıldı.
Kulübesine uçarcasına döndü ve yatağa devrildi.
Ertesi sabah, Lecan uyandı. Konserve edilmiş yiyeceğini ve suyunu <Depo>ya attı ve hemen ormana koştu.
Sonrasında deneylerine başladı.
Farklı kılıçlar.
Küt silahlar. Ç.n: Balyoz, Gürz, topuz gibi ezici silahlar küt silah olarak sayılır.
Delici silahlar.
Fırlatma silahları.
Çıplak elle saldırma.
Çubukla saldırma.
Ve sonuç olarak, mavi mücevherin saldırı gücünü arttıran bir bonus verdiğine tamamen ikna oldu. Bu ne keskinlik arttırma ne de hasar arttırma idi.
Ancak, mücevherin etkisi, fırlatma silahları ya da çıplak elle saldırmada ortaya çıkmıyordu. Eğer Lecan ellerine bir zırh giyip öyle saldırırsa etkisi oluyordu.
Diğer bir deyişle, mavi mücevherin etkisi, sadece saldırı silahlarını kuşandığın zaman ortaya çıkıyordu. Üzerinde silah olmadığında bir etkisi olmuyordu.
Bir asa çıkarıp <Kızıl Ateş topu> fırlatıp onu da denedi. Ancak büyülü saldırıların etkisini arttırmadı.
Bundan yaptığı çıkarım ise sadece fiziksel saldırıların etkisini arttırdığı idi.
Ertesi gün ve sonraki gün, Lecan ormana gidip mavi mücevherin etkisini araştırmaya devam etti.
Eğer saldırısının arkasında yeteri kadar güç olmayınca mücevherin etkinleşmediğini fark etti.
Yani, bir bıçakla ya da çatalla et doğrarken veya iğneyle kumaş dikerken mücevher etkinleşmiyordu.
Bir silahın gücünü arttırmaktan ziyade, daha çok silahlar üzerinde uzmanlaşmış birisinin, toplam saldırı gücünü arttırıyordu.
Aktifleştirme gereksinimleri için, böyle bir şey sahip olan başka birisinin var olup olmadığını bilmiyordu.
Bunu kontrol etmek için, test edebileceği birisine sorması gerekiyordu ve böyle de bir niyeti hiç yoktu.
Lecan, saldırı gücünü sadece bir eşiğe kadar arttırabileceğini ve belirli bir süre üstüne çıkamayacağı hipotezine ulaşmıştı. Şimdilik bu da iyiydi.
Normalde zincirini değişmeyi düşünüyordu. Ancak bunlardan sonra vazgeçti.
Bir ihtimalle mücevherin etkisini bozabilirdi, böyle bir şey olmadan yaşaması zor olurdu.
Üstüne, giysisinin içine bir cep daha ekledi.
Eğer zincir kopsa dahi, mücevher düşmeyecekti.
Ayrıca, normal durumlarda mücevheri kullanmayacaktı.
Bunun iki sebebi vardı.
İlki, yeteneklerini geliştirebilmesi için, efsunsuz halde savaşmalıydı.
İkincisi, bu dünyada <Tanımlama> yeteneğine sahip insanlar olabilirdi.
Şu ana kadar ne rahatlığa düşmüş ne de çok tetikte durmuştu. Ancak, Zaidmahl hanedanını terk ettiğinde, bu tarz tehlikelere karşı tetikte olması gerekiyordu.
Bu mücevherin gizemini kimsenin öğrenmesine izin veremezdi.