Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 008
Çevirmen : Kylerxy
Bilinçsiz Canavar
Evden düşüyordum…
Gördüğünüz gibi büyü kullanamıyorum bu yüzden uçmak bu sorunun dışında. Bu yol dışında aşağı inemezdim. Evin yönünden iki çığlık duydum. Bunu çok iyi duyamadım bu yüzden dikkat vermeye çalıştım ama kulağıma gelen tek ses canavarların bağırmaları ve kanat çırpma sesleriydi.
Onların yiyeceği olduğumu düşündükleri için çok sayıdaki kuş tipi canavar yaklaştı. Evlerin her biri bariyer ile kaplıydı bu yüzden hedeflerini ben olarak değiştirdiler.
Yaklaştılar ve uçarken beni yakalamaya çalıştılar, daha sonra…
*bamm!!!*
Vurdum. Hafifçe vurdum ama gagası bir sebepten dolayı paramparça oldu.
(Hey, gagaları bu kadar kırılgan mıydı? Oh neyse.)
Momentumu kullanarak, vücudumu havada döndürdüm ve bir canavarın yüzünü tekmeledim, onu uçan tipte diğer canavarlara doğru gönderdim.
Uçan canavarlar şaşırdılar ve kaçmak için bedenlerini çevirmeye çalıştılar ama çok geçti. Başka bir canavarı daha tekmeledim ve kemik kırılma sesi duyuldu. Yine de başka bir canavarın ayağından yakaladım ve düşme momentumu onu yere fırlatmak için kullandım.
*bamm!!!*
Büyük bir patlama ile çarptı.
(Oh, zemin çökmüş, buranın toprağı kırılgan mıydı?)
Düşen canavarın yakınına iniş yaptım ama etraftaki canavarlar anında bana saldırmaya başladılar.
Tek gözlü canavar, bir dev, bana büyük bir yumruk attı. Elimle onu yakaladım ve onu döndürdüm.
”Al bunu!!”(Wazu)
3 kez döndürdüm. Çevredeki canavarlar tek gözlü devin bedeni tarafından bertaraf edildi. Onu uzağa fırlattım ve canavar kalabalığının merkezindeki bariyere doğru koşmaya başladım. Canavarlar sanki yolumu tıkamaya çalışıyormuş gibi birbiri ardına ortaya çıktılar. Yakındaki bir canavarı yakaladım ve daha önceki ile aynı şeyi yaptım. Çünkü çok sayıda canavar vardı, ileriye doğru ilerlerken bu süreci tekrarladım.
(Oh, sonraki kurt canavarları)
— ♦ ♦ ♦ —
”Yo! Sarona-san, iyi misin?”(Wazu)
Bariyerin önüne ulaştım. Arkada çok sayıda canavar cesedi yatıyordu. Bir nedenden dolayı, Sarona-san beni gördüğünden dona kalmıştı.
”Huh? Sarona-san?”(Wazu)
”Eh? Wazu-san, nasıl burada olabilirsin?”(Sarona)
”Nasıl? Normal bir şekilde geldim”(Wazu)
”….. Sadece… normal… geldin…?!”(Sarona)
Tam arkamda iken anlından ter damlıyordu.
(Huh? Neden bu kadar şaşkınsın? Şaşırılacak bir şey mi var? Hmm… neyse)
Gazuna da aynı şekilde taş kesilmişti, bunu umursamamıştım çünkü ondan nefret ediyordum.
”O zaman, etraftaki canavarları tekmeleyeceğim. Sarona-san, Sadece bu adamla savaşman gerek. Sana bırakıyorum! İyi şanslar!”(Wazu)
”Oh, E-evet… Wazu-san, şey… umm… elinden gelenin en iyisini yap?”(Sarona)
”Evet! Elimden geleni yapacağım!!!”(Wazu)
Yumruğumu sıktım. Gaza gelmiştim çünkü bana tezahürat ediyordu.
(Elimden geleni yapmamı istedi. Tamam, gelsinler bakalım!)
Full motivasyonla dolu olmama rağmen canavarlar benden biraz uzak mesafede durmaya devam ettiler.
(Huh? Hadi! Buraya gelin! Gelmeyecek misiniz!?)
Canavarları bir süre bekledikten sonra herhangi bir hareket belirtisi göstermedikleri için onların yerine yanlarına gitmeye karar verdim. Hareket etmeye başladım ama canavarlar son hızda benden kaçmaya başladılar.
(Huh? Neden kaçmaya başladılar? Bekle bir dakika!! Sarona-san’ın önünde havalı gözükmek için hepinizi yenmeyi planlıyordum ama neden benden kaçıyorsunuz? Lanet olsun, bunu mahvettiniz!! Canavarların peşinden koşarken komik görünüyor olmalıyım)
”Sen, hangi cehennemden geldin?”(Gazuna)
Şu anki durumu anlamaya çalışan Gazuna solmuş yüzü ile konuştu.
”Huh? Sadece son zamanlarda köyün koruması altında olan bir insanım”(Wazu)
”Bu benim duymak istediğim değil!!”(Gazuna)
”Hmm…”(Wazu)
”O zaman, bu dünya üzerinde duymak istediğin ne? Daha önemlisi, seninle konuşmak istemiyorum)
Diğer elfler hala evlerin bariyer korumasından dışarıya çıkmadılar.
(Ne yapıyorlar? Bu canavarların artık geri gelmeyeceklerinden eminim. Daha da önemlisi, büyük olasılıkla benimle konuşmaya devam edecek gibi görünüyor. Ondan nefret ediyorum. Çocuklar,çabuk aşağı inin)
”İmkansız… bu imkansız… Bu canavarlar en azından B derece olmalı”(Gazuna)
Sözlerinin sonu yoktu ve dikkatini bana odakladı.
Sarona-san bu fırsatı bıçakla ona saldırmak için kullandı. Yaraları otomatik iyileştirme büyüsü ile iyileştiriliyor olsa da, Sarona-san saldırılarını durdurmadı. Savunma ve saldırı, bu sirkülasyon devam etti.
”Haa… haa…”(Sarona)
”Haa. haa…”(Gazuna)
İkisi birbirleri arasına mesafe koymadan önce bir süre saldırı ve defans değişimi yapmaya devam ettiler. Soluk alış verişleri hızlanmıştı.
Sarona-san’ın gücü etrafta dolaşmaya devam ettiğinden büyük ölçüde düşmüştü ve Gazuna’nın büyüsü elbise yaralarını iyileştirmeyi sürdürdüğü için bitmek üzere gibi görünüyordu. Durumları benzerdi ama üstün taraf Sarona-san gibi görünüyordu.
”Gazuna, neden pes etmiyorsun? Büyün tükendiğinde, hayatın bile tehlikede olacak. Olanlar hakkında yapabileceğimiz bir şey yok ama en azından hayatın……”(Sarona)
”Hahahaha! Artık umursamıyorum. Gözlerinin önünde herkesi yok etmeyi düşündüm ama fikrimi değiştirdim. Yani….
İlk önce seni öldüreceğim, Sarona!!!”(Gazuna)
Gazuna elbisesinden kırmızı bir top aldı ve ağzına attı.