Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 027
Çevirmen: Kylerxy & Editör: Faen_the_1134
Beni Getirdiğin Yer
Loncanın önünde bir at arabası hazırlanmıştı, Regan’la birlikte bindim ve bu yeri terk ettim. 300 altın coin de Boşluk-zaman büyüsü içerisinde saklandı. Regan’ın, Lula’nın ne kadar tatlı olduğu hakkındaki konuşmasına dikkat etmezken, araba koltuğuna uyuklayan Meru’yu nazikçe koydum.
Regan’ın beni nereye götüreceğini merak ettim bu yüzden ufak bir pencereden dışarıyı kontrol ettim. Etrafa Casino, tiyatro ve tavernalar yayılmış, b-bu kesinlikle kırmızı-ışık bölgesi. Böyle bir yere ilk gelişim. Kalbim daha da hızlanıyor, beni nereye götürecek? (D.N. Goşizin sama tadayimaaaaa :DD)
Bir süre sonra, at arabası bir konağın önünde durdu. Ağaçlarla çevrili bir konak büyük ve lüks bir kapıdan görünebiliyordu. Kapıdan saraya giden yol da düzgün bir şekilde korunmuştu, bir an için gerçeklik duygumu kaybettim. Huh? Bir aristokratla buluşacak olabilir miyim? Ama görgü kuralları hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Kıyafetlerime ne demeli?S adece normal kıyafetlerimi giydim…iyi olacak mı…?
”Burası düşündüğün gibi bir yer değil?” (Regan)
Regan soğuk terler içerisindeki yüzün sözlerinin tam tersini söylüyor.
”O zaman bu yer neresi?” (Wazu)
”Bu yer bir erkeğin kadını çağırıp sarıldığı bir mağazadır. Ayrıca burası, bu şehiredeki en yüksek kaliteli mekandır.” (Regan) (D.N deminki notumu burayı okumadan önce yazdım ne ileri görüşlü adamım ben yav.)
”………..Haa? Aldatıyor musun? Beni dahil etme?” (Wazu)
”N-e-e!! Y-a-apmıyorum!! Ben maceracıyken bu yerin sahibi benim eski parti üyemdi!! Şehrini kurtardığın için sana şükranlarını sunmak istiyor!” (Regan)
Hâlâ Regan’ın sözünden üzgünken, at arabası konağın büyük kapısının önünde durdu.
Meru’yu başımın üstüne koydum ve daha sonra arabadan indik. Regan sürekli kapıya vuruyordu.
”Oi! Benim, Regan. Onu getirdim~!!” (Regan)
Kapı açıldı, içeriden kırlaçmış kahveringi saçlarıyla ince, çekici,orta yaşlı bir adam bizi karşılamaya geldi. Mükemmel siyah bir smokin giyiyordu. Regan’ı onayladıktan ve beni gözleri ile süzdükten sonra, yüzüne alçakgönüllü bir gülümseme yerleştirdi.
”Yo-Regan! Erken geldiniz!”
”Sen istediğinden, tabi ki geç kalmayacağım.” (Regan)
”Yani, kafasında bir ejderha olan adam söylentilerdeki kahraman, sıradan gözüküyor?”
…..Ne? Bir gülümseme ile beni korkutmaya çalıştı. Görünüşünün aksine, içinde bir savaşçının aurasını hissedebiliyorum.
”Hey, dur! Garret! Kesinlikle sıradan görünüyor ama gücü gerçek üstü. Eğer beraber meydan okusak bile ona bir çizik bile bırakamayız!” (Regan)
”…..Anlıyorum. Korkutma eylemimi sakince karşıladı. Gücünün derinliğini hissedemiyorum bu yüzden Majin’i tek bir darbede yendiğine inanmalıyım. Ben Garret, bu yerin sahibi, tanıştığıma memnun oldum.” (Garret)
”Ha~a, memnun oldum.” (Wazu)
Daha sonra Garret-san kapıyı açtı ve bizi içeriye davet etti. İçeri girdkikten sonra, gişe gibi bir yere geçtik. Bizi arka taraftaki resepsiyonist odasına yönlendirdi.
”Henüz açılma zamanı olmadığından müşteri yok. Burası olmalı, içecek bir şeyler getireceğim, lütfen biraz bekleyin.” (Garret)
Garret-san resepsiyon odasının yanındaki yere girdi. İkinci kata giden bir merdiven vardı, buradan bir çok sayıdaki kapı görünebiliyordu. Masalar resepsiyon odasının ortasına yerleştirilmişti ki bu da sessiz bir atmosfer yaratıyordu. Sakinliğimi kaybettim ve yetişkinliğin diyarlarında kıpır kıpır hissettim. Regan’ın büyük bir koltuğa oturduğunu görmemişken durumumu izlerken kıkırdadı.
”Bu ne? Böyle bir yere ilk kez geliyor olabilir misin?” (Regan)
”Şey……” (Wazu)
Asık bir suratla Regan’ın yanına oturdum. Kıpır kıpır etrafa bakmaya devam ettiğimden kafamın üzerindeki Meru uyandı. Resepsiyon odasına ilgi duyuyor gibi görünüyordu, patır patır odanın etrafında uçtu.
”Söyleme, hiç tecrüben yok mu?” (Regan)
”………………………….” (Wazu)
Regan’ın sorusunda gözlerimi kaçırdım. Demek istediğim… Popüler birisi değilim, Aria bana ihanet etti, Sorana-san’a itiraf ettiğimde beni reddetti…. Haaa…..
”Anlıyorum….peki…..nasıl söylemeliyim…..bir gün yapabilirsin!! Endişelenme!! Tamam mı?” (Regan)
Kötü teselliyi lütfen durdur. Şu anda ağlayacakmışım gibi hissediyorum.
”Hmm? Bu ne? Bir şekilde hava garip değil mi?” (Garret)
Garret-san bir Sake şişesiyle odadan göründü. Bardakları önümüze yerleştirdikten sonra Sake doldurdu.
”Peki, neyden bahsediyorsunuz?” (Garret)
Bardağına Sake doldururken söyledi. Lütfen söyleme! Yüzümü iki elimle saklıyorum.
”Şey, bu… Bu adam bana böyle bir dükkana ilk gelişi olduğunu söyledi….ve …..hiçbir deneyimi yok….ayrıca……” (Regan)
”Hmm….kaç yaşındasın?” (Garret)
”…….17” (Wazu)
”Yasalarda 15 yaş bir yetişkindir. Bir sorun yok, tamam bu benden.” (Garret)
”Eh?” (Wazu)
”Oh! Bu kötü değil di mi?” (Regan)
”Haaa?” (Wazu)
Be-be-bekle bir dakika…… Huh? Burada? Şu anda? N-ne yapmalıyım….kalbim buna hazır değil….(Ç.N. kaçacaksın başka işin mi var?)
”Bu ilginç bir hikaye, o zaman senin partnerin olabilir miyim?”
Aniden bir kadın sesi duyunca şaşırdım. Yavaşça ikinci kattan aşağı merdivenlerden geliyordu.