Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 029
Çevirmen: Kylerxy & Editör: Faen_the_1134
Bir Kez Daha Sordum
Biliyordum, Tata-san’ın bana ilgi duyması için düzgün bir sebep yok. Benim gibi sıradan bir adam onunla eşleşemez. Daha sonra arkamdan üzülüyor olmalı. O zaman sözlerinde ciddi değildi. Öyleyse, tekrar gel dediğinde, bunda derin bir anlam olmamalı. Bu yüzden herhangi bir beklentiye girme. Rüya görmene gerek yok. Çünkü sonunda yaralanacaksın, kesinlikle….
D.N. : )
E-evet… İyi olacağım, bu gibi bir durumda sadece özür dilemeli ve ayrılmalıyım. Gereksiz şeyler düşünme. Yine de, kalbim hâlâ huzursuz. Şimdi bile, Tata-san’ı hatırladığımda yanaklarım ısınıyor. Kalbimin içinde yanan bir şey var…
Tata-san, çok güzelsin…
……Haa!! Yapamam, yapamam, tehlikeli, tehlikeli. Onu aklımdan çıkaramıyorum. Fwuuh…
Alnımdan akan terleri sildim. Düşündüğüm gibi, onunla buluşmak tehlikeli olacak….ancak, Garret-san’a bir sorun yarattığımdan. Bir kez bile özür dilemeye gitmezsem, aklımda kötü bir tat bırakırdı….*iç çekme*…..Sake’ye dikkat etmeliyim.
Hadi, gidelim!!
Gece, husursuz bir duyguyla kırmızı ışıklı bölgeye gittim. Demek istediğim, bu sadece ikinci seferim, son bir kez daha oraya gitmek için at arabasına bindim, garip hissetsem de elden bir şey gelmez.
Meru… Onu yanımda getirmek istemiyordun ama kafamdan ayrılmak istemiyordu bu yüzden gelmesine izin verdim. Zaman zaman, One-san’lar seksi sesleriyle beni çağırıyorlardı. Utancımdan saklanırken onlardan kaçmak için hızımı ikiye katladım.
Ughh…düşündüğüm gibi, yarın öğleden sonra gitmek daha iyi. Ancak, onların dinlenme saatlerinde rahatsız edeceğimi düşünüyorum, demek istediğim gece çalışıyorlar ama… Yups imkansız, geri dönelim.
‘*ç çekme* Buraya kadar geldikten sonra geri dönmek için çok geç.
Kapının önünde, siyah kıyafet giymiş iri yarı bir adam vardı. Onun şişkin kasları kıyafetleri üzerindeyken bile gözükebiliyordu. Lakayıt bir şekilde yürüyen ve şüpheli bir adamın ortaya çıktığını düşündüklerinde, korkutucu bir sesle konuşurlar.
”Genç, burada bir şeye mi ihtiyacın var? Burası senin gibi birinin girebileceği bir yer değil.” (Ç.N adam ejderiya fırlatıyor dikkat et)
Anlıyorum, anlaması kolay. Onlar bir koruma gibi bir şey huh. Gereksiz dikkat çekmemem için düzgünce cevap vermem gerekiyor. Hâlâ ne söyleyeceğimi düşünürken, adamlar şüpheli bir bakış attılar. Oops!! Bu gidişle onları yaralayacağım bir durumla sonuçlanacak.
”Ah, pardon, Garret-san’ın tanıdığıyım? Mümkünse onunla görüşebilir miyim? Sanırım ona Wazu’nun burada olduğunu söylemelisin, ama….” (Wazu)
”””Wazu”””
Adamlar adımı duyduklarında bir anlığına şaşırdılar. Huh? Bu ne? Ne oldu?
”Hayır, yanlış bir şey yok. Şüpheli birisi olduğunuzdan şüphelendiğimiz için üzgünüm… Oi, Garret-san’a söylemeye git!!”
En korkutucu adam böyle söylediğinde, arkadaki kişi konağa doğru koşuyordu.
”Hmm…oh, Garret-san’dan beni tanıyor musunuz?” (Wazu)
”Bu tarz bir şey, her şeyden önce sen şehri Majin’den kurtaran kahramansın. Yüzünü bilmesem bile ismini biliyorum.”
”Hmm…huh? Demek istediğin ünlü mü oldum?” (Wazu)
”Bu tarz bir şey. Şu anda, bu, şehirdeki herkesin bildiği bir isim.”
Uwaaa. Sadece benim ismimin ünlü olması bile utandırıcı. Ama özür dilemek istiyorum çünkü yüzüm her yerde bulabileceğiniz sıradan bir insana benziyor. Beklerken Bay Korkutucu Yüz liderliğinde korumalar ile konuştum. Beklenildiği gibi, bir saldırımın tadına bakmak istediğinde garip bir gülümseme ile reddetmek zorundaydım. Bundan sonra Garret-san’ı bilgilendirecek olan adam geri döndü. Birinin bana eşlik etmesini istediğimde, aniden karar vermek için taş-kağıt-makas turnuvası başlattılar. Eh, ben onlar için bu dereceye gelecek kadar ünlümüyüm. Sonunda kazanan Bay Korkunç Yüz ellerini yukarı kaldırdı. Tebrikler!
Ve şimdi, Bay Korkunç Yüz rehberliğinde konağın içerisindeki bir odaya geldim. Garret-san’ın gelmesini beklerken bir kanepeye oturdum. İyi bir davranış olmayabilir ama huzursuzca etrafa bakmadan edemiyorum. Meru huzur içerisinde yanımda uyuyor ,bu çocuk genellikle uyuyor huh. Oda sakin bir atmosfer veren, çocğunlukla siyah renk mobilyalar ile döşenmişti, hou…beni biraz rahatlattı. Sonunda Garret-san ortaya çıktı.
”Seni beklettiğim için üzgünüm.” (Garret)
”Sorun değil, fazla beklemedim. Daha da önemlisi, dün seni sıkıntıya soktum bu yüzden buraya özür dilemeye geldim.” (Wazu)
”Eh,bu kadar mı? Sadece özür dilemeye mi geldin?” (Garret)
[Bughh!!!] (Wazu)
B-bu adam, aniden ne söylüyor?
”Eh, Gerçekten sadece özür dilemeye mi geldin? Ve farklı bir konu için geldiğini düşünmüştüm?Ne erkeksin?” (Garret)
[Uuu . . . . . . . ] (Wazu)
”Burada, burada, sadece kendine karşı dürüst olman gerekiyor!! Tata’yı şimdi çağırmaya ne dersin? Diğer taraf hevesli.” (Garret)
Hevesli?….. *gulp* …güzel Tata-san’la…
Hayır, yapamam, imkansız olduğunu düşünüyorum.
”Şey….. Bu…. Her şeyden önce bu ilk sefer….biliyorsun…..bir kız arkadaşı gibi….ya da….” (Wazu)
”Bir kız arakadaşa sahip misin?” (Garret)
*sessizlik——————————*
Dibe battım. Yok, ama küçük bir umuda sahip olmakta yanlış bir şey yok değil mi? Aah, göz yaşlarım…
Sanırsam ağlamak üzereyim…
”Fufu… o zaman, ben senin kız arkadaşın olsam nasıl olur? Ya da vücudunu satan bir kadını beğenmez misin?” (Tata)
Haberim yokken, Tata-san bana bakarken odaya girdi. B-beni duydu mu~~~!!!!
”Hey kulak misafirliği yapmak kötü bir davranış. Bu erkekler arasında bir konuşma.” (Garret)
”Üzgünüm. Sadece geçerken ismimi duydum…” (Tata)
Tata-san yaramaz bir gülümseme ile söyledi. O bir güzellikti, gülümsemesi göz kamaştırıcıydı, biraz şaşırdım. Hemen gözlerimi kaçırdım, konuşmamızı dinliyor oluşu gerçeğinden zaten kırılmış olan özgüvenim daha da azaldı…
”Yani, iyi değil miyim?” (Tata) (Ç.N. yeterli manasında burada)
Eee!! O ciddi mi? Benimle alay edip etmediğini merak ediyorum? Bilmiyorum. Hmm…
Şimdilik nasıl hissettiğimi dürüstce söyleyelim.
”Şey…..konu iyi olup olmama değil….” (Wazu)
Uuu, sakin ol.
”Sadece…bu tür bir şey…ilk önce birbirimizi daha çok tanısak daha iyi olur?” (Wazu)
”Anlıyorum…..ilk önce birbirimizi tanımak, huh?” (Tata)
Huh? Görüş açımı Tata-san’a çevirirken, yüzünde samimi bir gülümseme gördüm.
”Çok aniden olduğundan, bugün için izin isteyeceğim. Lütfen daha sonra tekrar beni görmeye gel böylece birbirimizi daha yakından tanıyalım.” (Tata)
”Ah, evet.” (Wazu)
Bir şekilde şu anda ona doğal bir cevap verebildim. Her şey yolunda mı? Tata-san nezaketle eğildikten sonra odadan çıktı.
”Şey, eğer Tata-san’ı görmeye gelirsen sadece korumaya söyle.” (Garret)
Garret-san, Tata-san ve benim aramdaki konuşma boyunca sırıtarak bakıyordu. Dikkatlice yüzüne bakıyorum ama gülümsemesi biraz bile yok olmadı.
Bir kez iç çektim ve Meru’yu başımın üstüne koydum. ”Affedersiniz!” derken odadan çıktım.
(Ç.N. Bu da söz verdiğim beş bölümün sonu haftaya nasip olursa super gene hazırlayacağım.)