Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 034
Çevirmen: Kylerxy & Editör: Faen_the_1134
Zayıf Fiziksel Durumumdan Dolayı Hatırlamıyorum
Zehirli bataklık olayından beri bir kaç gün geçti. Ama bir kaç gün içerisinde…hayır, şimdi bile vücudumu korkunç derece ağır hisediyorum.O kadar yorgun değilim ama vücudumu doğru düzgün hareket ettiremiyorum. Vücudumun içerisinde girdap gibi dönen bir şey hissediyorum sanki yabancı bir madde vücudum ile karışmaya çalışıyor ve bu süreç şimdiye kadar devam ediyor gibiydi.
Bunu fiziksel durumumun kötüye gitmesi takip ediyordu. Özellikle ilk gün en kötüsüydü. Hiçbir şekilde vücudumu oynatamıyordum, tüm günümü uyumakla harcadım. Şu anda biraz daha iyiyim ve bir şekilde vücudumu oynatabiliyorum.
Vücudum tamamen felç olduğu zamanda, vücuduma neler olup bittiği hakkında gerçekten çok düşündüm… Zehirli bataklığı içtiğimden kaynaklı olup olmadığını merak ediyorum…
Öğlen saatlerinde Bay Korkunç Yüz hana geldi. Köşkte bir kutlama yapacaklar gibi görünüyordu ve minnettarlılarını sunmak için beni ana konuk olarak davet ettiler. Tata-san’ın mesajını hatırlayarak, şu anda böyle bir durumdayken Bay Korkunç Yüzle birlikte yola koyuldum.
Kapıda, koruma görevlileri tarafından büyük bir alkışlanma ile karşılandım. Yüksek ruhla omzuma *bashi-bashi* diye vuruyorlardı.
Durdurun şunu~!! Şu anda iyi bir durumda değilim~!!
Bir şekilde gülümseme ile dayanabildim. Koruma görevlilerinin hepsi ile birlikte köşke girdim.
Konakta da, herkes büyük bir alkışlama ile beni karşıladı. O zamandan beri beni sevmeyen kedi-kulaklı kadın da isteksizle herkesle birlikte alkışlıyordu, onun ifadesinden bunu söyleyebilyordum. Böyle bir yüzle alkışlanmaktan mutlu değilim.
Resepsiyonist odasında, o kazadan geriye bir parça kırık cam izinden ziyade dizilmiş bir çok lüks mutfak gereçleri ile birlikte büyük bir masa vardı.Garet-san beni gördüğünde kollarını açarak bana yaklaştı.
”Yo!! Sonunda, geldin!! O zaman gerçekten beni tekrar kurtardun, çok teşekkür ederim!!” (Garret)
Ouch, acıtıyor!! Lütfen bana vurmayı kes!!
Garret-san’ın rehberliğinde sohbet etmeye ve yiyeceklerin tadına bakmaya başladım. Bu kutlama nedeniyle bugün çalışmıyorlardu, Regan da daha sonra buraya gelecekti.
”Çok teşekkür ederim” ve diğer şükran sözlerini herkesten duydum, aniden bir şeyler mırıldandım…
”Hatırladım da, Tata-san nerede…?” (Wazu)
Bunu söyledikten sonra elimle ağzımı kapattım. Herkes döndü ve sırıtırken sıcak gözlerle bana baktı. Ugh, bu utanç verici… Bana en yakın olan kişi Garret-san bana yaklaştı—
”Oh, bu doğru. Tabi ki onu görmeye geldin. Benim hatam, benim hatam, bunu farketmedim.” (Garret)
Sırıtarak ona söyledim. İyi bir durumda olsaydım ona vurmak istiyordum… Zar zor kaçıyorsun, Garret-san…
”Hâlâ hazılık yapıyor, bu yüzden biraz zaman alacak, ama sadece zamanla alakalı…sanırsam?” (Garret)
Bunu dedi ve bir odaya kadar bana rehberlik etti ve daha sonra burada beklememi söyledi. Eh?Bu ne? Yine de bu onunla birlikte olmak istediğim anlamına gelmez… Kanepede otururken vücudumu rahatlattım. Ama bu iyi, daha öncelerden beri vücudumun içinde vahşi bir şeylerin dolaştığını hissettim, ayakta durmak çok zor.
”Guuh….uu….” (Wazu)
Terlemem durmuyor.
Nefes alma acıtıyor.
Koltukta uzanırken bilincimi kaybettim.
Ugh…hafifçe gözlerimi açtım ve Tata-san’ı gördüm….buradaydı….ah bu işe yaramaz…..çok uykuluyum….
Hmm….bu ne….tatlı bir şey….güzel kokuyor….yüzüm yumaşak bir şeye daldı….iyi fissettiriyor….ahh…bedenim bir şekilde biraz hafifledi….
Hah!! Sanırım bu durum daha öncede olmuştu. Çevreme baktım, burası her zamanki handa bulunan odamdı. Meru da güvenli bir şekilde yanımda uyuyordu…
Hahaha! Tekrar yaptım. Acaba bu sefer buraya nasıl döndüm. Sakın söyleme Bay Korkunç Yüz beni buraya kadar prenses taşıması ile getirdi… Regan ve Garret-san’ın daha sonra benimle dalga geçeceklerini görebiliyorum, lütfen bunun olmasına izin verme!! Umarım beni at arabası ya da başka bir şeyle buraya göndermişlerdir.
Bunu düşününce… Tata-san bilincimi kaybetmeden önce oradaydı. Sonrasında ne olduğunu hatırlayamıyorum. Önemli bir şeyi unutmuşum gibi hissediyorum ama…
Hatırlayamadığım önemli bir şey olmalı… Kalbimde bir kayıp duygusu hissediyorum, sanırım gençliğimin en önemli anılarından birisini kaybettim. Ugh….bu pişmanlık hissi, belki her şey hayal gücümdür…evet….kesinlikle…
Konuşurken normale döndüm. Son birkaç gündür vücudumda olan yorgunluk ve karışma hissi yoktu. Vücudumun güçle dolduğunu hissedebiliyordum….daha doğrusu, bu çok fazla değil mi?
Hayır, hayır, hayır….bu benim hayal gücüm olmalı. Demek istediğim, özel bir şey yapmadım, şu anki gücüm kendimi eğiterek oluşan bir şey değil, daha güçlü olmayı istemem için bir neden yok.
Ancak….aklıma gelen bir şey var. Zehirli bataklığı içtikten sonra ortaya çıkan ışık daha sonra vücüdumun içerisinde kayboldu. Fiziksel durumumun bozulması… Vücudumdaki karışım hissi… Işık vücudumla birleşmeye çalışıyor olabilir mi…ve daha sonra birleşti böylece vücudumun durumu normale döndü…
Yo-yosh….!! Bi kontrol edelim. Vücudumun fiziksel durumu şimdiye kadar kötü olduğundan daha güçlü olduğum hissi bir yanılsama olmalı. Bu sadece gücümün geri gelme hissi. Evet, bu doğru.
Lonca kartımı çıkardım ve bir damla kanımı üzerine damlattım.
(Ç.N. Ejderiyayı aya fırlattı diyen arkadaş vardı o zaman yapamamıştı artık yapabilir sanırım 🙂 nasıl bir güç aldı tahmini olan var mı? )