Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 036
Çevirmen: Kylerxy & Editör: Faen_the_1134
Aniden Fark Ettim
Kıyafetlerimi düzenledikten ve lonca kartımı geri koyduktan sonra başımın üzerindeki Meru ile birlikte birinci kattaki yemek odasına gittim. Kayla-san’ı gördüğümde, bir masayı temizlemenin ortasındaydı bu yüzden dün nasıl geri döndüğümü sordum.
Bana Regan’ın genellikle aldığı at arabası ile buraya getirdiğini söyledi. Regan’ın hikayesine göre, tüm süre boyunca uyumaya devam ettim ve ne olursa olsun uyanmadım.
Regan Garret-san uyandığım zaman Garret-san’ın mekanına gitmem için bir mesaj bırakmış bu yüzden bundan sonra ne yapacağımı sordu.
Handa, Meru ile birlikte öğle yemeğini bitirdim ve Keyla-san’ın bilgilendirimesi ile Garret-san’ın mekanına gittim.
”Aman Allahım, bu yüzden erkek…” Lula sanki bana bir şey söylemek istiyormuş gibi kınayan gözlerle baktı. Düşündüğün gibi değil, ya da öyle bir şeyi nereden öğrendin? Sana her şeyi öğreten kişiye yakınmak istiyorum. Lula’dan kaçtım ve Garret-san’ın yerine yöneldim.
Köşke ulaştım ama Garret-san yokmuş gibi gözüküyordu. Her zamanki gibi, baştan sona aynı hikayeyle, daha önceki odaya yönlendirildim ve Tata-san’ın gelmesini bekledim. Bir şeyin ortasında gibi görünüyordu bu yüzden dün olduğu gibi bir süre onu beklemek zorundaydım.
Dünden farklı olarak, mükemmel durumdayım ve aniden uyumayacağım. Hazırlanan bir bardak çayı içerken bekliyordum. Odanın önünde yer alan koridorda koşuşturmaca ve acele etme seslerini duyabiliyordum. Ve daha sonra şiddetle kapı açıldı.
”Wazu-san!! Orada mısın?!” (Tata)
”…………”
Tata-san’ın görünüşünde kelimeler kifayetsiz kaldı…..demek istediğim….sadece banyo havlusu giyiyordu…..
Eeeh? Bekle biraz!!! Eeeh? Neler oluyor!?
Dürtü bedenimi sallayacak kadar çok güçlüydü. Çay elimden döküldü ama bir şekilde zihnimi zar zor toplamayı başardım ve bardağı düşürmedim. Boş elimle gözlerimi kapattım ve bağırdım.
”Bekle!! Tata-san!! Kıyafetler!! Lütfen ilk önce giysilerinizi giyin!!” (Wazu)
”Eh?……. L-lütfen beni affedin!!” (Tata)
Bundan sonra kapı *batan* sesiyle sertçe kapandı. Yavaşça gözlerimi açtım ve etrafa baktım. Tata-san’ın burada olmadığını onayladıktan sonra, bir bardak çay ve rahat bir nefes aldım.
Tehlikeliydi….kalbim hala zonkluyor. Bu görünüşte sevdiğin bir kızı gördüğünde ne bekliyordun ki….huh, sevdiğim bir kız?
Anlıyorum…Tata-san’ı seviyorum. Bilmiyorum ne zamandan beri bu his var, ama çekici bir insan olduğundan bu şaşırtıcı değil. Ancak, bu his hakkında bilinçlendiğimden kalbim garip bir şekilde hafifledi.
Aaaa– onu seviyorum, sadece bunu düşünmek kalbimin mutluluk ile dolup taşmasına neden oluyor. Umarım Tata-san da beni seviyordur…
Duygularımda dürüst olmaya karar verdim. Tata-san kapıdan gözükmesini ve yavaşça odaya girmesini izlerken kalbim tamamen pembe renkle doluydu. Bu sefer düzgün kıyafetler giyiyordu, ama yine de ona baktığımda kalbim çarpıyordu. Tata-san bana yaklaştığında yavaşça kafamı eğdim.
”Beklediğin için teşekkürler. Ayrıca, lütfen daha öncesi için beni affedin.” (Tata)
”S-sorun değil…..” (Wazu)
”Ayrıca o zaman beni kurtardın, bu yüzden çok teşekkür ederim.” (Tata)
”Hayır, bu sadece yapılması gereken doğal bir şeydi.” (Wazu)
Ugh, yüzüm yanıyor. Tata-san yavaşça yüzünü kaldırdı ve gülümsedi. Kahretsin, çok tatlı. Her şey öncekinden farklı gözüküyor, acaba şu anki hislerimin farkında olmamdan mı kaynaklı? Kalbim kavranmış gibi hissediyorum. Umarım bugün kalbim buna dayanır…
”Dün şaşırdım. Geldiğimde, uyuduğunu sanmıştım ama yüzün acı içerisinde gibi görünüyordu. Şimdi iyi misin?” (Tata)
”İyiyim. Her zaman ki gibi geri döndüm.” (Wazu)
”Anlıyorum….sonra…..” (Tata)
Oh? Bu ne? Bir şekilde onun sıcak aurası değişti…
”Seiza’ya oturun lütfen!” (Tata)
”Huh? Sei za?…. Seiza ne?” (Wazu)
”Bu, dizlerinizi üzere çöktüğünüz ve ayak parmaklarınızın arkaya baktığı şekilde oturduğunuz bir duruş” (Tata) (Ç.N. Umarım bu duruşu biliyorsunuzdur.)
”Umm…neden böyle yapmalıyım?” (Wazu)
”Bir müşteriden duydum, bu duruş güney krallığında insanlara öğüt vermek içinmiş. Yapabileceğimizi düşündüm.” (Tata)
”Eh…öğüt vermek?” (Wazu)
”Bu beni şu ana kadar endişelendirdiğin için bir ceza.” (Tata)
Bu şekikde düşünürsen konuşamam. Tüm bu zaman boyunca onu endişelendirdiğim bir gerçek. Yüzünde karanlık bir gülümseme ile Tata-san’ın öğütünü dinlerken Seiza pozisyonunda oturdum. Öğüt verme henüz bitmemişti ve sonunu göremiyorum. Ayaklarım bir süredir uyuşuyor…
Hmm? Deprem……? Sadece hayal gücüm, sanırım…
Odanın dışında tekrar yüksek seste gürültüler duyabiliyordum. Ancak Tata-san öğütlerine kendini çok fazla kaptırmış gibi görünüyordu ve bunu fark etmedi.
”Dikkat et!” — — ”Geçmesine izin vermeyin” — ve bu tarz sesler duydum. Ne olduğunu merak ediyorum? Ve daha sonra, odaya yaklaşan birisinin sesini duyabiliyordum.
Kapı sertçe açıldı. Kendini pahalı görünen kıyafetler ile donatmış, şişkin göbeğiyle bir canavar odanın içine geldi ve Tata-san’ı gördüğünde çirkin bir gülümseme ile yutkundu. Benim ilgimi çeken şey, sırtında büyüyen kanatları ve kırmızı göz bebekleri ile siyah gözlerdi. Tata-san onun yüzünü görünce korkmuştu. Oi oi olamaz…
”BULDUM SENİ!! TATA!!”
”Neden!! Neden buradasın!!” (Tata)
”SENİ ALMAK İÇİN GELDİM!!!”
Ayağa kalktım ve anında Tata-san’ın önüne ilerledim.
”SENDE KİMSİN? YOLUMA ÇIKMA!! ÖLÜM GETİREN RÜZGARI ÜSTÜNE ÇAĞIRIYORUM.”
Önümdeki canavar büyü sözlerini bitirdikten sonra, bir dizi keskin kenarlı rüzgar bıçakları bana doğru geldi. Kaçınmaya çalıştım ama uyuşmuş bacaklarımdan dolayı dengemi kaybettim. Doğrudan saldırıyı aldım ve bir pencereden dışarı fırlatıldım.
Havada dengemi yeniden kazandım ve yere indim. Köşkten bir kırılma sesi duyuldu. Gözlerimi açtığımda, çirkin adam tavanı kırdı ve Tata-san ile birlikte uçtu.
Köşke geri aceleyle geri döndüm. Resapsiyonist odasında yoğun bir savaş izleri görebiliyordum. Odanın ortasında bir çok insan bağlanmıştı.
”Wazu, Tata’ya ne oldu?” (Garret)
Garret-san bir mızrakla silahlanmış bir şekilde bana yaklaşıyordu. Geri döndün mü?
”Tuhaf bir canavar tarafından yakalandı.” (Wazu)
”Tch, siktiğimin lordu…gerçekten yaptı!! Bir canavar dönüştüğünü düşünmek, nereye gitti?” (Garret)
Canavarın gittiği yeri Garret-san’a söyledim. Bir şeyler bilip bilmediğini sorduğumda, cavavar kaybolmuştu olmuştu.
”Lanet olası lordun gittiği yönde bir köşk var. Oraya geri dönüyor gibi görünüyor.” (Garret)
Köşkün detaylarını dinledikten sonra, anında koşmaya başladım. Garret-san’ın seslerini arkadan duyabiliyordum.
”Hemen oraya biz de varacağız!! Korumaları hızlıca toplayamayız!! Bu yüzden lütfen pervasız olmayın tamam mı!!” (Garret)
Öyleyse, hızlıca onu yenelim ve Tata-san’ı kurtaralım.