Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 041
Çevirmen: Kylerxy & Redaktör: Faen_the_1134
41. Bölüm: Sahip Olman Gerekenler
Artık kimsenin olmadığı Garret-san’ın yerinde ellerimin üzerine düştüm. Yavaşça ayağa kalktım ve kendi ayaklarımı adım adım izlerken sallanarak hana doğru yürümeye başladım. Keyla-san geldiğimi gördüğünde bana seslenmeye çalıştı ama depresif halime baktığında hemen tezgaha gitti ve anahtarı bana verdi.
”Bu suratının hali ne? Ne olduğunu bilmiyorum, ama bugün için sadece dinlen!” (Keyla)
Bunu söyledi ve yavaşça sırtımdan ittirdi. Onaylamak için hafifçe kafamı indirdim ve normal odama girdim. Odanın içerisinde, vücudumu yatağa attım ve uyudum…
Lula bana yemek getirdi. Biraz yedim. Neşelenmemiş söyledi.
Uyudum.
Keltoş geldi. Mahcup hissediyormuş gibi görünen bir yüzü vardı.
Uyudum.
Keyla-san yemek getirdi. Sırtımı *bashi-bashi* diye okşadı.
Uyudum.
Fark ettiğimde Meru kafamı *pon-pon* diye okşuyordu. Beni rahatlatmaya mı çalışıyorsun?Teşekkür ederim.
Uyudum.
İki gün geçtikten sonra kapı sertçe açıldı. Yavaşça kapıya baktım, hafifçe giyinmiş Orlanda omzumda büyük bir çantayla duruyordu. Orlanda *zuka-zuka* diye yanıma geldi ve kolumdan yakaladı.
”Regan-san’dan durumu duydum!! Hadi gidelim!!” (Orlando)
Eh? Nereye?
Orlando elimden beni sürükledi. Bekle? Ne yapıyorsun? Lütfen beni yanlız bırak!! Ya da, Keltoş bencilce sana ne söyledi!!
Orlando beni şehirden biraz uzak bir yere getirdi, hiçbir şey olmayan sıkıcı bir düzlüktü.
”Neden yeryüzünde beni böyle bir yere getirdin?” (Wazu)
Benden makul bir mesafe uzaklaştıktan sonra, Orlando taşıdığı çantadan tahta bir kılıç çıkardı ve bana el işareti yaptı.
”Ne? Düello mu istiyorsun?” (Wazu)
”Şey sanırım bunun gibi bir şey. Gücünüzü düşünerek benimle pratik yapmanızı istiyorum. Sadece biraz—–işte geliyorum!!” (Orlando)
Orlando kılıçla beni kesmeye geldi ama gönülsüzce yarım yamalak bundan kaçındım. Saldırı ulaşsa bile yine de beni yaralamayacaktı.
”Gerçekten ne yapmak istiyorsun?” (Wazu)
Kesişten kaçarken sordum ama Orlanda sadece bir ferahlatıcı gülümseme verdi.
”Kendinizi kötü hissediyorsanız, eğer bu şekilde dışarı çıkar ve bedenizi hareket ettirirseniz, genellikle kendinizi daha iyi hissedersiniz.” (Orlando)
”Şey…..” (Wazu)
Özellikle iyi hissetmiyorum. Ayrıca, başlangıçtan beri zorla hareket ediyorum. Lanet olsun, geri dönebilir miyim?
”Ayrıca, sana bir şey söylemek istiyorum.” (Orlando)
”Bana bir şey söylemek?” (Wazu)
”Ah….sadece benim kişisel görüşüm olsa da.” (Orlando)
Sonra Orlando hareketini durdurdu. Tepki vermeden önce göğsümün üzerine yumruğu ile dokundu.
”Wazu!! Sen çirkin gözüküyorsun!!” (Orlando)
”Guhaaaaa……” (Wazu)
Kritik vuuuuuuruuuuuuuş!!! Göğsümü tutuyordum. Bu adam…..aniden…..uggh…..yüzümün sıradan olduğunu biliyorum…..ben senin gibi yakışıklı değilim….A-ama ağlamayacağım……
”Neden ağlamak üzereymişsin gibi gözüküyorsun…..bir şeyi yanlış mı anladın?” (Orlando)
”Ne!?…..yüzümün senin gibi yakışıklı olmadığını biliyorum…..” (Wazu)
”Hayır bu değil!! Bu şekilde çirkin olduğunu kast etmedim!! Ama iltifat için yine de teşekkürler!” (Orlando)
Yoshh, hadi onu öldürelim. Şu anda, cidden ona vurmak istiyorum. Hadi yıldızları paramparça edelim.
”Dinle, söylemeye çalıştığım şey şu anki durumunun çirkin olduğu!!! Gerçekten de, hoşlandığın bir kadın tarafından aptal yerine konmandan bir erkek olarak senin için üzülüyorum.” (Orlando)
Guhhaaaa……..!!!
Lanet olsun…..Beni sözleri ile öldürmeye çalışıyor olabilir mi…..?
”Ama, kendine bir bak!! Tüm gün boyunca depresif olmak ve uyumak!! Bu yanlış!!” (Orlando)
”Eğer erkeksen gerçeklik ile yüzleş!!” (Orlando)
”Yaptıkların ile gurur duy!” (Orlando)
”Gerçekten terk edildin. Ama sen onun gülümsemesini geri getirdin. Bu yeterli değil mi!? Sana şunu söyleyeyim—–Sen bir ERKEKSİN!!” (Orlando)
Orlando tahta kılıcı yerine yumruğu ile yüzüme vurdu. Yumruğunu kabul ettim ve acı yanaklarımda dolandı. Söylediklerinde ne kadar ciddi olduğunu bana anlatabilmek için bana vurmasını anlıyorum.
Peki…..
Sen gerçekten harikasın, Orlando……
Doğal olarak gözyaşlarım akmaya başladı. Yanaklarımdan Orlando’nun yumruğuna bulaştı. Ama hâlâ, bana doğru bakıyordu.
”Bu ne…..bana neden böyle kelimeler söylüyorsun…..?” (Wazu)
Orlando yumruğunu çekti ve sertçe sıktı.
Yumruğunu bana doğru doğrulttu.
”Benim için, sen benim arkadaşımsın!! Bu yüzden bunu sana söyledim!! (Orlando)
Anlıyorum…..bir arkadaş, huh…..
”Ne korkunç bir arkadaş…….bir arkadaş olarak gördüğün birisine her zaman vurur musun?” (Wazu)
”Çünkü biz arkadaşız!” (Orlando)
Bana bir gülümseme verme, seninle eşleşemem.
”Güzel….eğer arkadaşımsan, bu konuda sessiz kalacak mısın?” (Wazu)
”Tabi ki!” (Orlando)
Bunu dedi ve vücudunu diğer tarafa doğru çevirdi.
Kalbiminden içinden gelerek yüksek sesle bağırmaya ve ağlamaya devam ettim.
Bir süre ağladıktan sonra, garip bir şekilde ferahlamış hissettim. Tıpkı Orlando’nun dediği gibi, Tata’yı kurtarabilmiştim, bunun yeterli olduğuna karar verdim…..ayrıca Aria ve Sarona-san’ı da hatırlamamı sağladı….ama arkadaşım beni desteklemişti. Ayağa kalkmayı başardım ve ileriye baktım. Gözyaşlarımı silerken arkamdan—-
”Daha iyi hissediyor musun?” (Orlando)
—-gülümserken söyledi.
”Evet, daha iyi hissediyorum.” (Wazu)
”Bu iyi.” (Orlando)
”Tamam!! O zaman, pratik yapmaya devam etmeye ne dersin?” (Orlando)
”Hayır…..seni buraya getirmekteki niyetim bu değildi….” (Orlando)
”Rahat ol! Bir arkadaş olarak, düzgün bir şekilde pratik için sana eşlik edeceğim.” (Wazu)
Bundan sonra mecburen pratik yaptık.