Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 042
Çevirmen: Kylerxy & Redaktör: Faen_the_1134
42. Bölüm: Ayrılış
Orlando ile antreman–Bunu söylerken bile, tek yaptığım onun kesik saldırısından kaçmaktı, eğer boşluk varsa ona hafifçe dokunurdum. Yani, kılıç ustalığı hakkında hiçbir şey anlamadım—ama böyle bir faaliyeti tekrar tekrar yaptıktan sonra anladığım bir şey vardı. Orlando doğuştan bir dahiydi.
Ona özel bir şey öğretmemiştim ama bir kaç kez pratik yaptıktan sonra aniden ”Anladım” diyordu ve bir süre sonra, saldırılarının daha da olgunlaştığını anlayabiliyordum.
Bu aktiviteyi tekrar tekrar yaptık. Bence kabileyiti B-derece maceracıların en üstlerine kadar çıktı ama hala A-derece olan (Siyah Alev) ile aynı seviye de değildi yine de bu imkansız değildi çünkü kılıç ustalığı neredeyse onlarla aynı seviyeye ulaşmıştı. Eh, bu sadece benim düşüncelerim.
Orlando ovanın üzerinde yayılıyordu. Aşırı fazla zaman harcadığımızdan, yüksek miktarda terliyor ve şu anda hızlı bir şekilde nefes alıyordu. Diğer taraftan ben onun yanında sa-kin-ce oturuyordum.
”Haa-…..Haa……..nasıl……bu kadar hareket ettikten sonra bile…..tek bir tane bile ter…..yok……” (Orlando)
”Eh, çünkü senden tamamen farklı bir güç seviyem var.” (Wazu)
”Haa…..dürüst olmak gerekirse…..fark çok fazla…..haaa…..” (Orlando)
Güneşin büyük bir kısmı çoktan battı, Orlando’nun nefesi düzeldikten sonra geri dönelim. Meru, Keyla-san ve diğer insanlara çok fazla sorun çıkardığımdan daha sonra özür dilemeliyim.
”Söyle….” (Orlando)
”hmm?” (Wazu)
”Acaba bir….şovalye olacak kadar güçlü müyüm?” (Orlando)
”Neden olmasın?Şu anda oldukça güçlüsün!” (Wazu)
”Anlıyorum…..” (Orlando)
Yeterince güçlüsün. En azından ortalama bir şovalyeden daha iyisin.
”…….Yoshh!! Karar verdim!!” (Orlando)
Orlando kalktı ve bana baktı.
”Bir şovalye olmak için Mabondo krallığına gideceğim.” (Orlando)
”Oh-elinden geleni yap!!” (Wazu)
”Bu doğru, eğer sakıncası yoksa benimle birlikte krallığa gelmek ister misin?” (Orlando)
Mabondo krallığı, huh? Tabi ki, Rinikku şehrinde şu anda olduğu gibi kalmaya devam etsem bile… Bunu düşünürken gökyüzüne baktım. Orlando’ya bir bakış attığımda, ciddi bir ifadeye bürünmüştü. Bana ciddi bir şekilde soruyormuş gibiydi. Şey, Orlando iyi bir adam, güvenebileceğin bir arkadaş —”Bir veda o zaman!!”— bunu söyleyemedim.
Orlando ile göz göze geldim.
”Kötü bir fikir değil. Orlando’yu bir şovalye olarak görmek isterim.” (Wazu)
”Tabi ki!! Sadece bekle sana göstereceğim!! Bir şovalye olarak centilmen figürümü.” (Orlando)
”Ne zaman gidiyoruz?” (Wazu)
”Aslında, her zaman hazırım, bir zaman kararlaştırmak çok zor….bu yüzden mümkün olan en kısa zamanda yola çıkmalıyız?” (Orlando)
”Bu uygun. Bu şehirde bana bakan insanlara veda etmekten başka özel herhangi bir şey yapamam.” (Wazu)
”Öyleyse, yarın veda işlerini yapmaya ne dersin, böylece ertesi gün sabah yola çıkarız, nasıl olur?” (Orlando)
”Kulağa iyi geliyor.” (Wazu)
Orlando ayağa kalktı— ”Evet!Hadi yapalım!!” ve bağırdı.
”Hadi yürüyerek gidelim. Krallığa ulaşana kadar yolculuk yapacağız.” (Wazu)
”O-uuuu-…….yolu açın…..” (Orlando)
Açıkça isteksizdi. Ama sorun değil, sana biraz yardım edeceğim.
Hazırlanmak için şehre geri döndük. Hâlâ ulaştığımda, Keyla-san ve Lula’ya ”Şu anda sorun yok. Endişeleriniz için teşekkür ederim.” başımı eğerek söyledim.
*bashi-bashi* diye omzumu döverken Keyla-san— ”Senin yaşlarındayken aynı şeyler bana da oluyordu.” muhteşem bir şekilde gülerken böyle söyledi.
Daha sonra, Lula’ya yarından sonra bu şehirden ayrılacağımı söylediğimde ”Seni özleyeceğim” kasvetli bir şekilde bakarken söyledi.Bana yarın lüks bir yemek hazırlayacaklarını söylediler.
–”Çok teşekkür ederim!” Kafamı eğdim ve Meru’nun olduğu odama döndüm. Başımı eğdim ve aynı şekilde ona teşşekür ettim ama bir şekilde bu kulağa komik geliyordu. Bekle, sen hiçbir şey yapmadın…..ahhh.
Bundan sonra şehiri terk edeceğimizi söyledim. Yarın etraftaki insanlarla vedelaşacak ve yolculuk için gerekli hazırlıkları yapacaktım, bu yüzden Meru’dan gelmesini istedim çünkü her şeyi Uzay-Zaman Büyüsü’nün içerisine koyacaktım.
Ertesi gün, bu şehirde tanıdığım herkesle vedalaştım. Büyük miktarda yiyecek aldık ve onları Uzay-Zaman-Büyüsü’nün içerisine koyduk. Yiyeceklerin üzerinden ısırabilirsin ama lütfen çok fazla yeme, Meru’ya göz kulak olacağım. Daha sonra, vedalaşmaların sonunda maceracılar loncasının önünde durdum. Emma-san ve diğer lonca görevlileri ”Değerli dövüş kuvveti…..” —dediler. Huh? Sizin kaygınız bu mu? Regan’la vedalaşmak için lonca başkanı odasına girdim.
”Anlıyorum, ayrılacaksın huh….” (Regan)
”Evet, benimle ilgilendiğin için teşekkür ederim.” (Wazu)
”Kafana takma. Bunun yerine, benimle ilgilenenen sizdiniz bu bir zevktir.” (Regan)
Regan bana küçük bir şey fırlattı. Yakaladım ve ufak bir bagde olduğunu onayladım. Parlayan dünyanın etrafında rüzgarlar esiyordu, tasarımı böyle bir his yayıyordu.
”Bu benim maceracılık yıllarımda tüm takım üyeleri için bir işaret. İmparatorluk başkentinde adımla birlikte bunu maceracılar loncası ana karargahı başkanına göster ve sana biraz kolaylık sağlayacaktır. Muhtemelen…” (Regan)
”Lonca ana karargahı başkanı mı? Senin tandığın mı?” (Wazu)
”Benim kız kardeşim…Ama kişiliği çok kötüdür.” (Regan)
Regan kız kardeşini hatırlarken rahatsız olmuş bir yüz ifadesine sahipti. Neden böyle bir insanı benimle tanıştırmaya çalışıyorsun….?
”Peki, gelecekte tekrar şehri ziyaret etmeyi unutma.” (Regan)
”Evet ama daha önce….izinsiz benim durumumu Orlando’ya anlattın….sana bir kez vurmama izin ver?” (Wazu) (Ç.N. Öldü)
”Guhh….” (Regan)
Bir pencereden kaçmaya çalışırken çabucak onu yakaladım ve hafif bir yumruk attım. Herhangi bir pişmanlık olmadan buradan ayrılabilirdim. Hana geri döndüm ve dün söz verdikleri lüks bir yemeğin keyfini çıkardım.
Ertesi gün, sabahın erkek saatlerinde kapıda toplandık. Meru kafamda uyuyordu. Bu yerde tanıştığım, Regan ve Keyla-san, Lula, Emma-san ve onun kocası, ek olarak bu şehirde tanıdığım kim varsa. Ayrıca Orlando’nun iş yeri arkadaşları ve onun tanıdıkları. —”Teşekkür ederim”– ya da —”İyi şanslar”—- herkesin ağzından bir anda çıktı. Bizi teşvik ediyorlardı. Bu cesaret yağmuru içerisinde, İmparatorluk şehri Mabondo krallığına yolculuğumuza başladık.