Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 049
Düzenlendi: ggurcan
Naminissa’ya yardım etmeye karar verdik ama tüm hikayesini dinlemeden önce başka bir yere geçecektik. Naminissa’nın talimatlarını takip ederek, Maima köyünün yakınlarındaki kayalık bir yere doğru yöneldik. Bilinçsiz şövalye benzeri erkekler grubunu yolun ortasında olduğu gibi bıraktık.
Yolda, seyahate liderlik etmek için önden yürüyordu. Arkamda dik dik bir bakış hissettiğimden döndüm ve Naminissa’nın hevesle Orlando ile konuştuğunu gördüm ama bana bakan kimse yoktu. Huh? İlerlemeye devam ettim ama tekrardan arkamdan bir bakış hissettim…
Booo!
Aniden arkamı döndüğümde bile orada kimsenin olmadığını gördüm. Bu oldukça utanç vericiydi çünkü ikisi de bana tuhaf bakışlar attı.
Bundan sonra, arkamdan gelen dik dik bakma hissini görmezden geldim ve ikisine liderlik ederken kayalık bölgeye doğru ilerlemeye devam ettim. Bu… Yönde ilerlemenin benim için bir anlamı var mı?
Kayalık alana vardık ve Naminissa’nın hikayesini dinlemek için sırasıyla uygun bir yere oturduk. Meru küçük bir kelebeği kovalamak için etrafta kanat çırpıyordu. Sahne kalbimi sakinleştirmişti… Opss, onun hikayesini doğru düzgün dinlemek zorundayım…
……………………………………………….
Antik çağlarda Mabonda krallığına ”Bondo” krallığı deniyordu, bu ülkede iki kraliyet ailesi vardı. İlk kişi Kral olan ”Gnarbondo” idi. Onun en genç kardeşi ”Mabondo” ondan sonraki Kral oldu. Bu iki kraliyet ailesinin neslinden olanlar dönüşümlü olarak sırasıyla yeni Kral olurdu. Ek olarak kraliyet ailesi ilk kralın soyundan gelen kuzeni ”Flebondo” evi Dükü tarafından desteklenmişti.
Bu iki kraliyet ailesi ve Flebondo evi dükü sayesinde ülke her zaman zenginleşmişti. Ancak, şimdi bu Krallıkta sadece tek bir kraliyet ailesi kalmıştı. Eski kral ”Deo Gnarbondo” arkasında çocuk bırakmadan hastalık nedeniyle vefat etmişti.
Şuan ki kral halkı tarafından sevilen iyi bir kral olarak ta bilinen ”Givirio Mabondo” idi. Kraliçe Mirellina Mabondo, yaşına rağmen hala ateşli bir kadın olduğu söylenebilirdi.
Ne kadar kıskanılası…
Bu çiftin üç çocuğu vardı. En büyük oğlun adı ”Navirio Mabondo” aile meselleri, diplomasi, strateji, vb. de mükemmeldi. Taktiksel zekası nedeniyle ”Tek Dahi” olarak biliniyordu.(tek dahi derken tanrı gibi düzgün bir isim bulursanız değişebilir)
En büyük kızın adı ”Narellina Mabondo” idi. Üstün savaş yetenekleri nedeniyle, savaş alanında kan yağmuru yaratabileceği söylenirdi. Kendisi ”Kan Yağmurunun Savaş Prensesi” olarak bilinirdi.
Ve ikinci kızın ismi Naminissa Mabondo idi. Sadece bariyer değil her türlü savunma sanatlarında ustaydı. ‘Kansız Kutsal Prenses” olarak biliniyordu.
Bu Naminissa’nın isteği ile alakalı bilgilerin bir kısmıydı. Ancak sıkıntı burada başlıyordu, bizim yardımımıza ihtiyacı olduğu kısım burasıydı. Şuan ki kral ve kraliçe bilinmeyen bir hastalıktan dolayı uyuyorlardı, yakın bir zamanda uyanacaklarmış gibi gözüken bir işaret te yoktu. Daha sonra büyük erkek kardeş Navirio ve büyük kız kardeş Narellina sebepsiz yere birbirleri ile düşman olmuşlardı. Şuanda, birbirlerini öldürmek için savaşa hazırlanıyorlar gibi görünüyordu.
Normalde daha önceleri ilişkileri iyiymiş. Naminissa aniden birbirlerinden nefret etmelerinin çok garip olduğunu düşünmüş ve bu yüzden üç bakıcısı ve işbirlikçisi ile bağımsız bir araştırma yapmıştı.
Takipçilerinden birisi bu yüzüğün ve kılıcın sahibiydi. Bir kişiyi ararken aniden iletişimleri kesilmişti, biraz gizemli bir grup diğer iki bakıcısına saldırmış ve onları yakalamıştı.
İşbirlikçisinden yakalanan iki bakıcısının nerede olduğunu araştırmasını istemişti. Yeri öğrenmiş tek başına meydan okumak istemişti ama kaybetmişti. Onlardan kaçarken de bizle karşılaşmış gibi görünüyordu.
”Diğer bir deyişle, onların dövüşlerini durdurmamızı ve nedenini ortaya çıkarmamızı istiyorsun, ayrıca ondan kurtulmamızı?”(Wazu)
”Evet…”
Naminissa acıklı bir bakışla şuan ki durumu bana anlattı.
”Hmm… Adı neydi… Bu doğru, neden Flebondo evinden yardım istemiyorsun, uzun zamandır kraliyet ailesini destekliyorlar, değil mi?”(Wazu)
”Kesinlikle… Uzun zamandır Flebondo evi kraliyet ailesini destekliyor. Ve onların aile lideri Zizu Flebondo-sama şuan ki başbakan. Ona güvenmediğimden değil… Aslında Zizu-sama’nın oğlu Denoga Flebondo sama benim nişanlım, ama nedense pısırık…”(Naminissa)
Oops, aniden bir nişanlı ortaya çıktı. Öyleyse ödül olarak kendisini vermesiyle alakalı sözleri gerçekten benim hatamdı… Nedenini merak ediyorum… Nedense bunu duyduktan sonra biraz hayal kırıklığı hissettim.
”A-am, bu hala gayri resmi bir anlaşma! Bu bir öneriydi ve başbakan tarafından zorla ilerletildi. Babamdan istersem, herhangi bir zaman iptal edilebilir. Bu doğru, gerçekten! Aksine, bu kişiyle evlenmek istemiyorum!!”(Naminissa)
”Ah, evet…”(Wazu)
Naminissa nişanı hakkındakileri açıklarken ciddi bir ifadeyle bana yaklaştı.
Anladım~!Anladım~!Çok yakın~!Yüzün çok yakın~!Bu gidişle kalbim dayanmayacak~!
Dürüst olmak gerekirse, şaşırmıştım çünkü aniden yaklaşmıştı, üzerine düşmek üzereydim.
”O zaman, Naminissa-sama. Bundan sonra nasıl hareket etmeliyiz”(Orlando)
Orlando hala sakince hareket ediyordu. Oi, bu durumda nasıl normal konuşabilirim. Naminissa hızlıca benden uzaklaş.*kohon* diye küçük bir öksürük yaptı ve Orlando’nun sorusunu yanıtlarken hiçbir şey olmamış gibi davrandı.
”İlk önce Maima köyüne gideceğiz”(Naminissa)
”Krallığa gitmiyor muyuz?”(Wazu)
”Evet, Maima köyünde bana saldıran grubun bir üssü var. İki bakıcım oradan bağlandığından, ilk olarak onları kurtarmak istiyorum. Ama savunma konusunda usta olduğumdan saldırı gücüm çok iyi değil, bunun yüzünden daha önce başarısız oldum. İkinizin yardımı ile…”(Naminissa)
”Anlıyorum, ikimizle kesinlikle, Wazu’nun önderliğinde her şey yolunca olacak”(Orlando)
Orlando kendini beğenmiş bir yüzle bana gülümsedi. Naminissa tamamen beklenti ile dolu yüzle bana baktı. Oh? Bana mı güveniyorlar?
”Her ne kadar bir F-derece maceracı olsa da, Linnic şehrini birçok kez kurtardı ve orada bir kahraman olarak çağrılıyordu”(Orlando)(maalesef İngilizce çevirmen yine batırmış em küm bir şeyler diyor çevirisi zor bir kelimeymiş bu yüzden her çevirmen farklı çevirebilirmiş, Rinukku şehri Linnic şehri oldu)
”Oh, bu harika”(Naminissa)
”Zayıf yeteneklere sahip olmama rağmen, ben de yardım edeceğim. Ailene kesinlikle yardım edeceğiz”(Orlando)
”Çok teşekkür ederim. Wazu-sama, sana güveniyorum”(Naminissa)
”Ah~ evet evet…”(Wazu)
Ve daha sonra gece yarısında gizlice Maima şehrine girdik.