Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 059
Ormanda hala saklanan adamlardan dolayı… Sanırım bu şekilde sonlanmayacak.
Naminissa, Navirio ve Narellina-sama bana yaklaştı. Her birinden minnettarlık sözleri almak biraz gıdıklıyordu. Yani, diğer takım bir kraliyet ailesiydi.
”Naminissa, Navirio, Narellina-sama lütfen başlarınızı kaldırın—–!”(Wazu)
”Bekle bir saniye! Erkek kardeşimin adını ve kız kardeşimin adını saygı ifadesi olmadan söylemiş olmana rağmen neden farklı olan sadece benim?”(Narellina)
Narellina-sama bana baskı yaptı. İnsanlar sinirlenen güzel bir kadının korkutucu olduğunu söylerdi. Ama korktum çünkü sadece güzel bir kadın değil aynı zamanda güçlü bir kadındı. Onu gücendirecek bir şey mi yaptım?
”Şey bu… Çünkü bu ikisi saygı ekini kullanmadan seslenmemi söylediler…”(Wazu)
”Hoho-…Aniue ile ilgili olan kısmı anlayabiliyorum ama ayrıca Naminissa huh…”(Narellina)
Narellina Naminissa’ya baktığında bir nedenden dolayı gözlerini yarından sonraki güne çevirdi. Islık çalmaya çalışıyor gibi görünüyordu ama ağzından gelen tek ses *huu-huu-* idi. Bu biraz sevimli gözüküyordu. Bu Naminissa’yı gördükten sonra Narellina-sama gözlerini bana dikti.
”O zaman, bana sadece Narellina demene izin vereceğim… !”(Narellina)
”A-anladım”(Wazu)
Reddedemedim! Demek istediğim, Çok büyük baskı yaptı. Kişi kendi istemediği sürece reddetmenin bir nedeni yoktu. Daha önemlisi Naminissa neden bana kıskançlık dolu gözlerle bakıyor?
”Fufufu-… Gerçekten iyi içi çıkardın! Sadece tek bir maceracının kraliyet ailesini kurtarabileceğini asla düşünmezdim”(Leria)
Leria-san mutlu bir şekilde gülerken bana yaklaştı, daha sonra *ban-ban*diye sırtıma vurdu. Öyle olsa bile hala onun etrafında duran gerilimi hala hissedebiliyordum. Bunu böyle bir durumda söylemek istemiyorum ama…
”Umm… Daha bitmedi”Wazu )
Sözlerimle Orlando, Naminissa, Navirio, Narellina ve Leria-san dikkatlerini üzerime çevirdiler.
”Wazu-san bitmedi derken ne kast ediyorsunuz?”(Naminissa)
”Ormanın içinde birçok insanın dik dik bakışlarını hissedebiliyorum. Belki de, orada… Navirio ve Narellina’yı lanetli aletlerle manipüle eden kişi…”(Wazu)
Navirio ve Narellina’ya göz attığımda ikisi de Naminissa’ya bakıyordu. Hatıralarında onlara lanetli aletleri veren kişi hala kalmış olmalıydı… Her şeyden önce, ikisine şüpheli şeyleri verebilen, bu kişinin oldukça önemli ve onlara yakın bir pozisyonda olması gerektiğini düşündüm.
İlk olarak Naminisa bu durumun dışında tutulmuştu. Onların kişisel uşakları ve hizmetçileri ikisi geri döndüğü için gerçekten mutlu gözüküyorlardı bu yüzden onları da eledim. Leria-san bu davanın içindeki Naminissa’nın ortağıydı, bu kişi şuanda bu yerde olmayan ve ikisine yakın birisi olmalıydı… Beklenildiği gibi aklıma gelen tek kişi o…
”Denoga, değil mi?”(Wazu)
Naminissa’nın sevgilisinin ismini verdim ve ikisi de onayladı.
”Evet… Bana bileziği veren Denoga idi. Bir tılsım olduğunu söyledi”(Navirio)
”Bana da. Erkek kardeşim garip davranmaya başladığında, korunma için bir kolye olduğunu söyledi…”(Narellina)
Orlando’nun yüzünde inanamayan bir ifade vardı ve Leria-san gerginliğini bırakmak için bir nefes aldı. Belki de Naminissa dışında Leria-san bu iki insanın etrafındaki herkesten şüpheleniyordu.
Muhtemelen bu bir rahatlama nefesiydi çünkü suçlunun buradaki insanlar arasından olmadığını öğrenmişti.
”Böylece benim nişanım iptal edildi… Harika…”(Naminissa)
Naminissa kısık sesle bir şeyler mırıldanırken, bir nedenden dolayı siyah bir aura yaydığını hissedebiliyordum. Bu kez Leria-san’a bana sordu.
”Ancak, neden böyle bir şey yapsın ki?”(Leria)
”Kim bilir? Ama bu gerçekten beklenmedik mi? Böyle bir adamın, arzusunu yerine getirmek için her yolu gururla kullanabileceğini düşündüm. Geliyorlar gibi görünüyor”(Wazu)
Bunu söyledim ve ormanı işaret ettim, herkes o yöne doğru yüzünü çevirdi. Buraya doğru yönelen kırmızı Kalkanlı bir grup vardı. Yaklaşık olarak tahminen 800 kişilerdi. Söz konusu olan adam Denoga en öndeydi. Onun yanında her iki kolunda kırmızı eklem keçesi ile birikti tamamen donanmış büyük bir adam vardı.
”Bu adam!”(Leria)
”Onu tanıyor musun?”(Navirio)
Leria-san büyük adama bakarak bağırdı. Navirio sorduğunda Leria-san hala bakışları büyük adama odaklıyken boğazını temizledikten sonra kafa salladı.
”Adı Flugel Razor. Ekipmanlarından da görebileceğiniz gibi yakın dövüş savaşta usta bir S-derece maceracı”(Leria)
S-derece kelimesiyle, etraftaki gerilim bir kez daha arttı. Sonunda S-derece huh. Ne kadar güçlü olduğunu merak ediyorum…
”Şövalyelerim. Kılıçlarınızı alın! Düşman geliyor!”(Narellina)
Narellina’nın bağırışlarının üzerine sevinç atmosferi kayboldu ve şövalyeler bir anda kendilerini savaş ruhu ile sardılar.
İyi eğitilmişler huh…
Navirio da şövalyelerine bazı talimatlar yolladı. Leria-san maceracılara durumu açıklamaya gitti. Şövalyeler aceleyle hareket ediyordu.
Bu yerde ben, Orlando, Naminissa, Floyd ve Kumia kalan tek kişilerdi. Meru ne olur olmaz diye havada kaldı.
”Söyle… Şövalye olmak isteyen bir adam olarak, bu durumda ne yapmalıyım? Şövalyelerle birlikte ilerleyemiyorum”(Orlando)
”Oh evet, başvuru yapmak için iyi bir fırsat… Yine de şövalyelerin nasıl hareket edeceklerini bilmiyorum”(Wazu)
Orlando ve ben böyle bir konuşma yaparken, Navirio ve Narellina bize yaklaştı.
”S-derece bir rakip olduğundan küstahça bir istek olabilir ama yine de yardımınızı almak istiyorum”(Navirio)
”Bana gücünü tekrar ödünç vermeni istiyorum”(Narellina)
Onların sözleriyle, Orlando ve ben kabul ederek cevap verdik ve Navirio ve Narellina’nın arkasından takip ettik.