Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 085
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Meru İle Yeniden Birleşme
Haosui’yi takip ediyordum. Beni Meru’ya götüreceğini söylemişti. Osen kasabasındaki geçici olarak kaldığı yere rehberlik etti.
Bana rehberlik etmeye istekli olması iyi bir şey…Minnettarım…Ne kadar güzel bir yer!!Demek istediğim, onun geçici olarak kaldığı yer kadınlar banyosu bölgesinin içindeydi.
Burası normalde erkekler için yasaktı, çevredeki kadınlar kesinlikle –‘’neden burada bir erkek var?’’—diye düşünüyorlardı, bakışları HP(Yaşam Gücü)’mü emiyordu.
Lütfen beni bağışlayın. Lütfen beni affedin!Üzgünüm!Beni bu yere Haosui getirdi!!
Kadın banyo bölümü girişindeki bekçi bana bir giriş izni verdi çünkü Haosui ona bir şey söylemişti. Dünyanın en güçlü insanından beklendiği gibi.
Kabul etmek istemiyordum ama kadınların bahçesine ayak basarken biraz heyecanlı hissediyordum. Hayır, bu normal, her erkek kesinlikle heyecanlanacaktır.
Ama pişmanlık hissi de aynı anda baskın geldi. Her nasılsa kendimi fazlalık hissediyordum. Yeni girdim ama daha fazla kalamam. Bu yeri hemen terk etmek istiyorum.
Bu arada,Grave-san bana karısının burada çalıştığını söyledi: şuanda nerede olduğunu bilmiyorum. Freud bir yerler gitti çünkü birkaç işi vardı. Yani, bu yerdeki tek adam bendim.
Gerçekten üzgünüm. Lütfen bana o gözlerle bakmayın. Lütfen !!
Böyle duygularla Haosui’yi arkasından takip ettim. Çok geçmeden onun yerine ulaştık bir han gibi görünüyordu. Kaplıcadan gelen sıcak buhar binanın arkasından yükseliyordu, bu kasabadaki hanların tipik görüntüsüydü.
Haosui normal bir hana girdi ve bende arkasından onu takip ettim. Hanın personelleri ve içerideki misafirler dikkatlerini direkt bana yönelttiler, artık hiç sakin kalamam.
Haosui geçerken hanın personelleri kafalarını eğdi ve misafirler gürültü yapmaya başladı. Davranışları onun arkasında olduğumu fark ettiklerinde hemen değişti.
Çevredeki herkesin aynı yüz ifadesi vardı sanki –‘’Bu adam kim?’’ – diye soruyorlardı. Aralarından bazıları dillerini tıklattı.Meru’yu görmek ve hemen bu yerden ayrılmak istiyorum. Burası hiç cennet değil.
Haosui belli bir odanın kapısının önünde durdu daha sonra içeri devam etmemi istedi.
Meru gerçekten de içeride mi?
Demek istediğim, yeni tanıştık. Ona güvenebilir miyim? Bu bir tuzak olabilir… Şey, bu bir tuzak olsa bile, içeri girmekten başka bir şansım yok. Kapıyı açtım ve içeriye bir göz attım, orada…
–
–
–
–
–
Çok fazla kadın tarafından bir kral gibi şımartılan Meru oradaydı.
O zamanki siyah kristal çoktan kaybolmuş gibi görünüyor. Meru etrafındaki kadınlar tarafından bakılıyordu. Sadece ağzını açıyordu ve etrafındaki kadınlar onu besliyordu. Vücudu iyice parlatılmış gibi görünüyordu.
Daha da önemlisi siz ne yapıyorsunuz? Demek istediğim, Meru bir kadın değil mi? Bir erkek olsaydınız bu muameleyi anlayabilirdim ama neden kadınlar… Oh anlıyorum, bir evcil hayvan olarak seviliyor değil mi?
Bunun ne anlama geldiğini merak ediyordum? Güvende olduğuna sevinmiştim ama bu tarifsiz duygu ile ne yapmalıyım… ? Buraya gelmeden önce… Sanırım Meru uzun süredir bu tarz şeyler yapıyordu…Lanet olsun!!Ben hiç kıskanç değilim!!LANET OLSUN!!!
Olduğum yerde böyle karanlık düşünceler daldığım zaman Haosui arkadan beni ittirdi.
Hızlıca içeri girme mi söylüyor?
Haosui tarafından ettirilirken odaya girdim, Meru beni gördüğünde olduğu yerden zıpladı uçtu ve yüzüme çarptı.
İki elimle Meru’yu ayırmaya ve almaya çalıştım ama beklenildiği gibi doğruca yüzümde süründü. Kafamın üstüne tırmanıyordu ve –‘’kyu—iii…’’ ile birlikte kendini orada rahatlatmaya başladı. Geç kaldığımdan *peshi-peshi* ile protesto etmek için ön ayakları ile yüzümü dövmeye başladı.
Hayır, bu yerde eğlenmiyor muydun?
Bu durumu gören kadınlar bana kıskanç gözlerle bakıyorlardı. Böyle bakışlara maruz kalırken uzun süre sonra kafamın üzerindeki hisle eğleniyordum. Aniden bir şeyi fark ettim.
‘’Huh?Biraz daha ağırlaştınmı?’’(Wazu)
‘’KYUIII—-‘’(Meru)
Meru yüzümü daha öncekinden daha fazla döverken mırıldanarak protesto etti.
‘’Üzgünüm!Üzgünüm!Büyümüşsün!!’’(Wazu)
Meru bana vurmayı kesti, ikna olmuş gibi görünüyordu. Yine kafamın üzerinde rahatlamaya başladı.Meru’nun kafasını okşadım.Haosui bir adım öne çıktı ve odanın içindeki kadınlara söyledi.
‘’Bu kişiyle konuşmamız gerekiyor… Lütfen çıkın…’’(Haosui)
‘’Evet-‘’
Kadınlar Haosui’nin sözleriyle başlarını salladılar ve Meru’ya doğru ellerini sallarken itaatkâr bir şekilde odadan ayrıldılar. Bu yerde sadece Meru,ben ve Haosui kalmıştı.
Haosui odayı terk ettiklerini onayladı. Haosui yavaş hareketlerle minder olarak adlandırılan bir çaputun üzerine oturdu ve benim de oturmam için hareket yaptı.
‘’Bu çocuğun dediği gibi… Onun koruması gibi görünüyorsun’’(Haosui)
‘’Meru mu söyledi? Onun sözlerini anlayabiliyor musun?’’(Wazu)
‘’Çünkü ben de bir ejderha soyundan geliyorum… bir Ryujin’’(Haosui)(Ryujin insansı ejderha demekmiş)
Anlıyorum, kafasının üzerinde duran iki çıkıntılı saç ejderhanın boynuzlarını temsil ediyor.
‘’Başka bir şey… ?’’(Haosui)
‘’O zaman, şuanda neden burada olduğumu biliyor musun…’’(Wazu)
‘‘Top hakkında mı? Onu yuttum… Hepsini biliyordum’’ (Haosui)
Anladı ama yine de yuttu mu? Öyleyse neden…
‘’…bitti mi?O zaman ana konuya geçelim’’(Haosui)
‘’Ana konu… ?’’(Wazu)
‘’Dövüş benimle…’’(Haosui)
DN: Farkında olmadığımız Harem +1