Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 092
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: Reira
Büyük Hayaller
Meru ve ben Ossen Kasabasına dönüyorduk. Aslında o sadece kafama yapışmış haldeydi. Meru
ailesini ve büyükannesini uzun bir zaman sonra ilk defa gördüğünden mutlu görünüyordu. Koşarken
Meru’nun kafasını okşadım ve o da karşılık olarak elimi ısırdı. Gıdıklıyordu.
Yolda eskisinden farklı bir yerde dinlendik. Çünkü geldiğimiz yoldan farklı bir rota seçmiştik.
Onları çeken bir şeyler olup olmadığını merak ediyorum.
Güneşin altında keyifle zamanın tadını çıkarırken onlar (kadınlar) ortaya çıktı.
“Hadi! Yalnız ve uyuyorken git onu yakala.”
“A-ama o bir ejderha çocuğu ile birlikte ya uyanır ve savaşırsa?”
“Sorun değil, yüzüne bir bak! Sadece her yerde görebileceğin sıradan bir adam. Mücadele etse bile bu
büyük bir sorun olmayacaktır.”
Ne kadar da kaba! Ama aynen söylediği gibi. Yüzümün vasat olduğunu inkar edemem. Yüzüm sıradan
olduğundan asla popüler olamayacağım gibi görünüyor.
Hayır, bu yanlış. Bir erkek tamamen kişiliği ile alakalıdır, kadınlara karşı nazik olmalısınız.
Bu nedenle, her şeyden önce onlara uyanık olduğumu gösterdim. Onları fark ettiğimi ve hızlıca bu yeri
terk ettiğimi farz edelim.
Kalktım ve vücudumu gerdirdim. Ardından Meru’yu başımın üstüne koydum.
Burayı terk etmeye çalışıyordum ama ormandan çıkan iki kadın yolumu kesti.
Lütfen kendi iyiliğin için gitmeme izin ver!
“Sen, orada kal!”
“L-lütfen, b-bekle!”
Önümde beliren iki kadından yüksek ruha sahip olan omuzlarına kadar uzanan sarı saçlara, azimli
gözlere ve yüze sahipti.
Bel bölgesini tamamen kapatmayan ufak bir yelek, kısa pantolon ve onun narin kalçasını vurgulayan
botlar görünüşü ile çok iyi uyumluydu. Ondan mükemmel bir güzellik seziyordum. Ancak elinde uzun
bir kılıç tutuyordu.
Öte yandan uzun ve kabarık görünümlü pembe saçlı olan kadın nazik gözlere ve yüz hatlarına sahipti.
Arkadaşı ile kıyaslandığında pek fazla tenini göstermeyen uzun bir elbise giymişti. Titreyen ellerindeki
bıçağı bana doğrultmuştu. O kadar tatlı görünüyordu ki içimde onu koruma isteği oluşturuyordu. İkisi
de gençti, sanırım benimle aynı yaşlardalar.
“Hadi, ilk önce ona isteklerini söyle.”
“E-evet! Umm… Ben bir haydutum! Bana paranı ver, lütfen!”
“Lütfen olmaz. 1 puan düştü.”
“Uh… Üzgünüm!”
“Özür dileme.”
Bu da ne..? Ne yapmalıyım?
“Hadi bir kez daha!”
“Ben bir h-haydutum! Bana paranı ver!”
“…”
Gerçekten şu anda ne yapmalıyım? Başım beladayken nasıl yanıt vereceğim? Sarışın kadın benimle
konuşuyor.
“Üzgünüm! Şu anda bu kız beşinci haydut alan testinin ortasında. Belaya neden olduğum için
üzgünüm ama ona eşlik edebilir misin?”
“L-lütfen, bana iyi bakın~!”
Bununla birlikte sarışın kadın bana göz kırptı ve yalvarma hareketiyle ellerini kaldırırken mor saçlı
kadın çaresizce başını eğdi. Sanırım onlarla birlikte gideceğim. Ama…
“Elden bir şey gelmez. Sakıncası yoksa rakibiniz olacağım.” (Wazu)
Sanırım bir erkeğin kaçmaması gereken bazı durumlar var. Diğer grup sevimli olduğundan
kaybetmeyeceğim. Ama bu haydut saha testi tam olarak ne hakkında?
“Yani ne yapmam gerekiyor?” (Wazu)
“Her zaman olduğun gibi davranabilirsin.”
“Eh, her zamanki gibi… Haydutlara verecek param yok!” (Wazu)
Açıkça reddettiğim zaman mor saçlı kadın şaşırdı ve arkasına döndü.
Hayır hayır hayır! Seni korkutmak istemedim, bu doğru! Sadece arkadaşının söylediği şekilde her
zamanki gibi davrandım!
“Hadi, seni reddetmesi çok doğal. Bu yüzden sırtını dönme.”
“Üzgünüm…”
“Bu gidişle geçemeyeceksin, biliyorsun değil mi?”
“Ben s-sıkı çalışacağım~!”
Mor saçlı kadın kendisine çeki düzen verdi ve sert davranırken bıçağını tekrar bana döndürdü ama
elleri hala titriyordu.
“Hadi, bana neler öğrendiğini göster. Rakibin seni reddettiğinde ne yapmalısın?”
“Umm…. O-o zaman senin hayatını alacağım! Lütfen…”
“Yine lütfen ekledin. 1 puan daha sildim.”
“Ha…”
Eh, bu da ne? O çok tatlı… Hayır değil! Belki de bu benim suçumdur? Üzgünüm, bunu yapmayı
planlamamıştım!
“Henüz bitirmedik.”
“E-evet! O halde bundan sonrası savaş. İşte geliyorum!”
Böyle dedi ve mor saçlı kadın bıçağıyla bana doğru koştu. Gözleri kapalıydı.
“Whoa… Dikkat et!” (Wazu)
Refleks olarak bıçaktan kaçındım. Tehlikeliydi. Çok korktuğundan üstüme kapalı gözlerle gelme.
Demek istediğim… Lütfen tehlikeli işler yapmayı bırak.
“Orada dur! Görünüşe göre gözlerini kapatma alışkanlığın düzelmemiş.”
“Ü-üzgünüm demek istediğim, korkutucu…”
Ben de farklı konulardan dolayı korktum. Daha doğrusu bence haydut olmak için hiç de uygun biri
değil.
“Henüz hazır değilsin. Senin için hala çok erken gibi görünüyor. Eğitim alanında bolca tekrar
yapmalısın.”
“Ah… Ama ne olursa olsun vazgeçmeyeceğim. Bu yüzden beni terk etme.”
Hayır insanların yapmak için uygun oldukları işler var ve mor saçlı kadının haydut olmak için uygun
olmadığını düşünüyorum.
“Bugün eve döneceğiz. Seni bu işe sürüklediğimiz için üzgünüm.”
“Hayır, önemli değil. Umm… Bol şanslar?” (Wazu)
Mor saçlı kadına baktım ve onu neşelendirdim.
“E-evet! Sıkı çalışacağım! Dünyadaki en büyük haydut kadın olmak için elimden gelenin en iyisini
yapacağım! Desteğin için teşekkürler.”
Bu kesinlikle imkansız. Bence insanlar tarafından korunma rolü ona daha çok yakışacak.
Daha sonra sarışın kadın ve mor saçlı kadın ormanın içine doğru gitti. Mor saçlı kadın görüş alanımdan
tamamen kaybolmadan önce ara ara arkasına dönüp bana baktı.
Bence haydut olmaktan vazgeçmeli çünkü onun için imkansız görünüyor.
Ondan sonra özel hiçbir şey olmadı ve Osen Kasabasına o günün gecesinde vardık.