Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 108
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: Friolero
Saklanma Yeri
Hikayenin geri kalanını başka bir yerde konuşmaya karar verdik. Merdivenlerden çıktık ve bodrumu terk ettik, bu sıradan bir evdi. Bodrum şehir içindeki evlerden birisine bağlı gibi görünüyordu.
Önden yürüyen Barro-san bizi oturma odasına davet etti. Orada bir kanepeye oturdum.
Meru kafamdan koluma sabit pozisyonuna döndü. Grave-san ve Lura kendileri eğlenirken kolları birbirine bağlanmıştı.
Kıskanç değilim.
Daha sonra, odanın iç dizaynına bakarken, önümdeki masadan aniden bir buhar yükseldi. Ben fark etmeden önce demlenmiş çay oraya konmuştu.
Çayı getiren kişiye baktım. İnek kulakları ve büyük göğüsleriyle bir kadındı. İstemeden gözlerimi büyük göğüslerine diktiğimi fark ettiğimde aceleyle görüş çizgimi değiştirdim. Gözlerimiz bana bir gülümseme atarken buluştu.
Utanç verici. Kızarmış yüzümü gizlemek için kafamı odanın diğer tarafına çevirdim, orada daha önce hiç görmediğim başka bir canavaradam gördüm.
Bir kuş canavaradamdı. Katlanmış kolları ile sırtını duvara yasladı. Gözleri kapalıydı ama bedeninden savaşçı aurası sızıyordu. Katlanmış kolları arasında bir mızrak kucaklıyordu. Bununla mı savaşıyorsun?
Tıpkı benim gibi koltukta otura Grave-san kendi dünyasında Lura-san ile meşguldü. Bence durmanızın zamanı geldi!! Lütfen etrafta insanların gözlerini dikkate alın. Eğer yapmazsanız, güç kullanarak müdahale edeceğim.
Bir süre geçtikten sonra, Marao ve maymun canavaradam odaya birlikte geldi.
Marao karşımdaki diğer kanepeye oturdu. Sağı solu kontrol ettikten sonra Barro-san odanın içindeki herkesin duyabileceği şekilde sesini yükseltti.
‘’Bununla birlikte, herkes toplandı’’ (Barro)
‘’Herkes?’’ (Wazu)
Barro-san’ın bağırması bitmeden bir soru sordum… Eh? Herkes? Sadece bu kadar mı? Ben ve Grave-san hariç sadece altı kişi var ve hepsi bu kadar mı?
‘’Fuh, endişelenme. Bu buradaki herkesin bizim toplam sayımız olduğu anlamına gelmiyor. Bu evin dışında, ılımlı bölgeden insanlar başka yerlerde saklanıyor. Üyelerimizin çoğu şehir boyunca yayıldı’’ (Barro)
Barro-san zihnimi okudu. Kendimden utandım. Bu doğru, dikkatlice düşünseydim bu oldukça netti.
‘’Böyle küstah davranmak Wazu çocuğun suçu değil. Bize tüm durumu anlatmadın’’ (Grave)
Grave-san ciddi bir tonla Barro-san’a söyledi. Eh? Flört etmeyi bitirdin mi? Bir süre önceye kadar flört etmekle meşguldün.
Hmm? Bu ne? Her nasılsa şu anda Grave-san çok olgun görünüyor… Onun gibi olmayacağıma çok üzgünüm!!
‘’Bu doğru. Ama önce birbirimize kendimizi tanıtalım. Daha önce de söylediğim, benim adım Barro, kaleni eski koruma şefi. O Lura, ama onun kendisini tanıtması gereksiz görünüyor’’ (Barro)
Şey, o Grave-san’ın karısı. Söylemene gerek yok. Grave-san ile flört etmesini izlerken yeteri kadar bilgi aldım.
‘’Maymun canavaradam Gunki ve kuş canavaradam Lau. İkisi de eski kale koruması, benim adamlarım. İnek canavaradam Rino, kalede hizmetçilik yapıyor. Bu özel durum konusunda size güveniyoruz’’ (Barro)
‘’Ben Grave, S-seviye maceracı, bana güvenebilirsiniz’’ (Grave)
‘’Ben Wazu, bu başımın üzerindeki çocukta Meru’’ (Wazu)
‘’Kyuii-‘’ (Meru)
Bunu söylerken, Barro-san başını yavaşça eğerken diğer canavaradamlar bizi selamlamak için ellerini kaldırdı. Barro-san’a yanıt vermek için ben de hafifçe kafamı eğdim.
>
‘’Şimdi, bizim durumumuzu açıklayacağım… Açıkça söylemek gerekirse, kötü. Ilımlı bölgeye ait nüfuzlu kişiler birbiri ardına yakalandı. Kralımız GoeLeganile-sama’da dahil yirmi civarı üst düzey kişi var. Sonuç olarak liderlerini kaybeden geriye kalan ılımlı bölge birlikte hareket edemedi. Küçük çaptaki gücümüzle onlara meydan okusak bile, gücümüz çok geride ve anında yok ediliriz’’ (Barro)
Barro-san üzgün bir yüzle bize anlattı. Köşeye sıkıştırılmış gibi görünüyordu.
Şey, bu Marao’nın Haosui’den yardım isteme nedeniydi. Kesinlikle, Haosui’nin gücü ile mümkün olabilir. Bu bir kaba kuvvet şöleni. Bunu ben de yapabilirim. Ama rehineler ile ilgili mesele var. İlk önce onları kurtarmamız gerekiyor.
Her şey bu noktaya kadar net görünüyordu. Grave-san Barra-san’ın devam etmesi için dürtüyordu. Eh? Grave-san ana karakter haline ne zaman geldi? Görünüşe göre ben burada sadece fazlalığım. Şey, yine de sorun değil.
‘’Anlıyorum. Rehinelerin nerede olduğunu biliyor musunuz?’’ (Grave)
‘’Evet, şu anda kalenin yer altı hapishanesinin içinde tutuluyorlar’’ (Barro)
‘’Öyleyse, diğer konuları konuşmaya devam etmeden önce rehineleri kurtarmak zorundayız’’ (Grave)
‘’Bu doğru. Ben de yarın gece kaleye gizlice sızmayı düşünüyordum’’ (Barro)
‘’Eğer o yere gidecekseniz, rehberliği bana bırakın!! Çünkü gizli bir yol biliyorum’’ (Marao)
Marao ‘’bana bırakın’’ ile göğsünü şişiriyordu. Ancak Barro-san Marao’nun bu davranışını uyardı.
‘’Hayır, prenses bu evde kalacaksınız. Ben astlarım ve iki yardımcı ile gideceğim’’ (Barro)
‘’Neden!? Ben de babamı kurtarmak istiyorum!!’’ (Marao)
‘’Hayır. Bu çok tehlikeli. Prenses sen ılımlı grubun son umudusun. Prenses’e bir şey olmasına izin veremeyiz. Lütfen anlayın’’ (Barao)
Söylediği gibi Barro-san Marao’ya doğru başını sonuna kadar indirdi ve bir süre bu pozisyonda kaldı. Böyle bir figür karşısında Marao gökyüzüne bakarken hafifçe titrerken derince bir iç çekti.
‘’Haaa- Anlıyorum. Burada bekleyeceğim!! Karşılığında, kesinlikle babamı ve diğerlerini kurtaracaksınız!!’’ (Marao)
‘’…Ou, bana bırakın!!’’ (Barro)
Bir kez Marao ve Barro-san konuşmalarını tamamladıktan sonra, durumu tartıştık. Canavaradamlar vücut kokusuna karşı hassastılar, bu yüzden Grave-san ve benim yarın akşama kadar bu evden çıkmamız yasaktı.
Barro-san bu şehirde sadece canavaradamlar olduğunu söyledi, şehir içinde dolanan normal insanlar hemen göze batacaktı. Şehrin her köşesi ödün vermeyen grup tarafından izleniyordu bu yüzden sadece emin olmak istiyordu.
Bize geceyi geçirmek için bir oda verdiler. Grave-san ve Lura-san beklenildiği gibi aynı odada uyuyordu. Yalnız hissetmiyorum, tamam mı!?