Super God Gene - 0526
Bölüm 526 – Kabus Canavarının Canavar Ruhu
Çevirmen: Zebani & Düzenleyici: RuyaGezer
Han Sen yuvaya vardıktan sonra tüm canavar ruhlarını çağırdı.
Altın Kıskaç Kralı, İttifak’ta geçirdiği süre içinde Çılgın Kutsal-kanlı bir canavar ruhuna evrimleşmişti. Bu sayede altın zırh eskisinden hem kalite hem de görünüş açısından çok daha iyi hale gelmişti.
Gargoyle kabartmasını da çağırmıştı. Tepelerinde gezinen Çöl Kuşu tüm canavar ruhlarını daha da güçlendiriyordu. Kudretle dolup taşan Han Sen bir gezegeni havaya uçurabileceğini hissetti.
Tabii ki bu bir yanılgıydı. Ancak eskisinden daha iyi olduğu şüphesiz bir gerçekti.
Yeniden yuvaya girdiğinde Çılgın Gargoyle hızlıca ona doğru koştu.
Han Sen, ilk karşılaşmalarında olduğu gibi kaçmak yerine Hayalet Pençeleriyle Gargoyle’un kolunu blokladı.
Bang!
Pençelerle Gargoyle’un sert taş derisini aşıp kolunda upuzun bir yara bıraktı. Yaradan gümüş renkli kan dökülmeye başladı.
Han Sen yarım adım geri çekildi. Canavarla kendi gücünün hemen hemen eşit olduğunu hissetti.
Şiddetle kükreyen Gargoyle gümüş hançerler gibi görünen pençeleriyle Han Sen’i yakalamaya çalıştı.
Han Sen ne güçte ne de hızda ondan zayıftı. Üstüne, ayak hareketleri Gargoyle gibi bir canavar için tahmin edilemezdi. Kısacası, Han Sen’i yakalamasının mümkünatı yoktu. Han Sen bir o yana bir bu yana sallanırken sadece saldırıları atlatmıyor, Gargoyle’da da derin kesikler bırakarak kanını dökmesini sağlıyordu.
Gargoyle öfkeyle kükredi ama Han Sen’e hiçbir şey yapamadı. Çünkü Han Sen’in ustalaştığı kaçınma becerilerinin üstesinden gelemiyordu.
Han Sen kendinden memnun olduğu sırada Gargoyle ani bir saldırıda bulundu. Saldırıyı atlattığındaysa Gargoyle’un kolları bi anda 2 inç artıp pençeleriyle zırhını tırmalamasını sagladı.
Gümüş hançerler gibi görünen on pençe-parmak birden Han Sen’in zırhına çarptı.
Ding!
Kulak incitecek tipte bir metal çınlaması alanda yankılandı. Ancak keskin pençeler zırhı yarmak
yerine sadece sığ izler bıraktı.
Han Sen zırhının sağlamlığına şaşırdı. Çılgın altın zırh ve çılgın Gargoyle kabartması bir araya geldiğinde süper bir savunma sağlıyordu. Çılgın Gargoyle bile ona zarar veremedi.
Bu savunma gücü Han Sen’e daha fazla güven verdi. Hayalet pençeleri zihnine çekip Gargoyle’a yumruklarıyla vurdu.
Bom! Bom!
Gargoyle yumruk ve tekme bombardımanına tutuldu.
Han Sen gücüyle Gargoyle’u alt etti ve yine kuvvetiyle yaptığı son bir saldırıyla onu ebedi istirahata uğurladı.
[Çılgın Kutsal-kanlı yaratık Cehennem Gargoyle’u öldürüldü. Canavar ruhu kazanılmadı. Eti yenmez.]
Han Sen afallamıştı. Ne canavar ruhu ne de et vardı…Böyle bir durumla ilk defa karşılaşmıştı. Talihsizliğine iç çekti.
Tabii ki Han Sen o kadar da dert etmedi. %100 Kutsal-kanlı canavar ruhu verecek bir yumurta onu bekliyordu. Elinde siyah kristal varken kazanacağı canavar ruhu eninde sonunda çılgın canavar ruhu olacaktı.
Han Sen hücrelere tırmanırken etrafı kolaçan ederken “Hangi kutsal-kanlı canavar ruhu çıkacak acaba? Şeytan kılıcı gibi eklenti tipi bir canavar ruhu yerine bir çift kanadı tercih ederdim.” Diye mırıldandı.
Bu yerde çok sayıda hücre olmasına rağmen karşısına hiçbir canavar çıkmadı. Anlaşılan Gargoyle buradaki tek canavardı.
“Yumurta yok mu?” Han Sen biraz endişelendi. Neyseki biraz daha ilerledikten sonra yumurtayı buldu ve rahat bir nefes verdi.
Han Sen yumurtanın önüne geldiğinde pençesiyle onu parçaladı ve tanıdık ses kulağında çınladı.
[Canavar ruhu üretiliyor…] bir sis parçası yavaşça yumurtanın içinden çıkıp Han Sen’in canavar ruhuna dönüşmeye başladı.
Kaplanla panter arasında bir şeye benzeyen canavar ruhu tungstenden yapılmış gibi görünüyordu. Alnının ortasında şimşek gibi bir boynuzu ve sırt eklemlerinden dışarı fırlayan bir çift kanadı vardı. Göz kırpışı bile şiddetli gözüküyordu.
Canavar ruhu ışığa dönüşerek Han Sen’in ruh denizine düştü. Sonra sesi duydu. [Canavar ruhu üretildi. Kutsal-kanlı canavar ruhu Kâbus kazanıldı.]
Han Sen kâbusun bilgilerine baktı ve onun uçan bir canavar ruhu olduğunu gördü. Kâbusu çağırdı ve birden sırtında tungstendenmiş gibi görünen bir çift şeytani kanat çıktı.
Hızını test eden Han Sen gerçekten de İlk Tanrı’nın Sığınağı’ndaki kutsal-kanlı kanatlardan daha hızlı olduğunu gördü. Hemen yuvadan çıktı.
“Haha! Sonunda tekrar uçabilirim!” Han Sen sevinçle haykırdı. Uçma yeteneği birçok işini kolaylaştıracaktı. İkinci Tanrı’nın Sığınağı’nda ona yeter de artar bile.
Han Sen tereddüt etmeden Kâbusa siyah kristali yedirdi. Çılgın kutsal-kanlı kanatlarla, İkinci Tanrı’nın Sığınağı’ndaki insanların görebileceği en hızlı kişi olurdu.
Bu kanatlar sayesinde, Han Sen süper canavarlarla karşılaşmadığı sürece herkese tozunu yuttururdu.
“Kutsal-kanlı bir ok ve bir de yayım olsa tadından yenmez. İşte o zaman İkinci Tanrı’nın Sığınağı’nın tepesine çıkacağım.”
Han Sen, Kutsal-kanlı yay ile oku bulmanın zor olacağını hissetti. Yumurtayı yok ettikten sonra buradaki işi bittiği için buz alanındaki durumu kontrol etmeye karar verdi.
Daha önce Li Xinglun ve diğerleri kraliyet ruhu sığınağını yıkmayı taşıyorlardı. Han Sen anlaşmaya varıp varamadıklarını merak etti. Üç sığınak, kraliyet ruhu sığınağını fethetmek için birleşebilirlerse onun başka bir kraliyet ruhu kazanma fırsatı olacaktı.
Han Sen, Kristal Sarayı kullanarak denizden dönmüş göle girdi. Başmelek, Kar Büyücüsü, Deniz Kızı Prensesi, Miyav ve Deli Kalkan’ı da çağırdı. Başkaları tarafından keşfedilme korkusu olmadan güzel bir geziye başladı.
Kar Büyücüsü ve Deli Kalkan, canavar avından sorumluydu. Mutant eti alındıktan sonraBaşmelek ve Deniz Kızı Prensesi onu besliyordu. Cennette gibiydi.
Donmuş göle vardığında 3 mutant gen puanı anca kazanmıştı. Çünkü öldürülen mutant canavarın bedeni devasaydı. Üçte birini zar zor bitirmişti.
Derin denizlerde fink atan bu vahşi canavarları izlerken, daha sonra su altında avlanabilmek için kullanılabilecek hiper gen sanatları öğrenmeye karar verdi.
Etin hepsini yiyemezse, bitirmesi için Başmeleğe verirdi. Başmelek dönüştüğünde İkinci Tanrı’nın Sığınağı’nda yenilmez olacaktı.
Han Sen Yıldızçarkı Sığınağına geldikten sonra Li Xinglun hemen yanına geldi.
Li Xinglun heyecanla “Han Sen, sonunda seni buldum. Kara tanrı ve Philip ile bir anlaşma yaptım. Birkaç gün içinde kraliyet barınağına saldıracağız. Bana yardım eder misin?” dedi.
Düzenleyici Notu: Yıllar geçti ve bir seri mezarından kalktı. “KİM BENİ RAHATSIZ EDEN? KİMDİR SADIK OKUYUCULARIMA SEVİNÇ GÖZYAŞLARI DÖKTÜRME PAHASINA BENİ UYANDIRAN?” Gözlerini ovuşturup ileri baktığında önünde devasa bir Zebani dikiliyordu. Elinde Kutsal Elektrikli Telefonuyla 3k bölümlük canavarı kesmeye gelmişti.