Super God Gene - 0317
Çevirmen: Kylerxy Redaktör:ggurcan
Su Xinmei gösterme ücreti olmasını saçma buldu, ama Han Sen’in kibirli görüntüsü görünce, öfkelendi ve söyledi ”Bir mutant canavar ruhu? Buyur. Evcil hayvanını çağır. Nasıl bir evcil hayvanın kutsal kanlı eti hak ettiğini görmek istiyorum”
Su Xinmei onun için hiçbir şey olan mutant canavar ruhunu Han Sen’i transfer etti.
Mutant silahın kendisine aktarıldığını gören Han Sen gülümsedi. Ödeme yaptıklarından onlara gösterecekti.
Han Sen altın zırhlı makine gibi görünen devasa bedenli altın kaya solucanı kralını çağırdı.
Ma Mingjun ve Su Xinmei şok oldu. Daha önce hiç böyle büyük bir evcil hayvan görmemişlerdi.
”Kardeş Han, evcil hayvanınız çok evrimleşti mi? Bu bir kutsal kanlı evcil hayvan olmalı” Ma Mingjun şaşkınlıkla söyledi.
”Gerçekten de bir kutsal kanlı evcil hayvan ama evrimleşmedi” Han Sen sakince söyledi.
Su Xinmei sessiz kalırken Ma Mingjun karmaşık duygulara sahipti. Altın kaya solucanını gördüklerinden bulmaca çözülmüştü. Ancak Han Sen’in evcil hayvanını kutsal kanlı etle besleyeceği gerçeği onları şok etmişti.
Han Sen evcil hayvanını kutsal kanlı etle besleyen tek kişiydi.
”Kardeş Han Steel Armor Shelter’e gitmiyor musunuz?” Ma Mingjun tekrar konuşmaya başladı.
”İnsanların bir süre önce kutsal kanlı kaplumbağa keşfettiklerini duydum ve bakmak istedim” Han Sen gerçeği gizlemedi.
”Yani kutsal kanlı kaplumbağa için geldin. Bu kolay. Bizim aşina olduğumuz Bakır dağlarına girdi. Sana rehberlik etmemize ne dersin?” Ma Mingjun gülümseyerek önerdi.
Ma Mingjun Shelter’ler arası seyahat edebilen ve evcil hayvanını kutsal kanlı etle besleyebilen güçlü birisini arkadaş yapmanın faydalı olacağına inanıyordu.
Han Sen bu fikri sevmişti. Bakır dağlarının yerini Skynet üzerinden araştırmasına rağmen, dağ çok büyüktü ve kaplumbağanın yerini bulmak onun için kolay olmayacaktı.
Yol gösteren birileri ile birlikte birçok sorundan kurtulabilirdi. Ek olarak Han Sen Ma Mingjun ve Su Xinmei’nin ona zarar verebileceğinden gerçekten endişelenmiyordu. Tüm birinci Gods Sanctuary içerisinde neredeyse hiç kimse onu yaralayamazdı.
Ma Mingjun ve Su Xinmei Han Sen’e bakır dağlarına kadar eşlik ederek çok fazla zaman kazandıracaktı.
Han Sen’in sürdüğü kasırga kurdunu gören Ma Mingjun ve Su Xinmei biraz üzgün hissetti. Ancak en başında kasırga kurdunu öldürmeyi başaramamışlardı ve fazladan kutsal kanlı kanatlar olmadığından her türlü onlara yardım edecek insanlar getiremezlerdi.
İki gün içerisinde üçü bakır dağlarına ulaşmıştı. Dağların gövdesi bakır gibi görünen taşlarla kaplıydı ve bu da bordo bir tonda kazandırıyordu.
Dağlarda ufak sömürge alanları vardı bu yüzden dağlarda birilerini bulmak çok kolaydı. Ancak tepeler birbiri ardına yükselirken, Ma Mingjun ve Su Xinmei hangi yöne gittiğini bilmesine rağmen kaplumbağayı bulmak çok zordu.
Her iki durumda da onları rehber olarak kullanmak tek başına yön bulmaktan çok daha iyiydi. Han Sen dağların derinliklerine doğru Ma Mingjun ve Su Xinmei’yi takip etti. Bir günden kısa bir süre sonra onları fark eden ve el sallayan sekiz kişilik bir grup gördüler.
Çok geçmeden grup geldi. Bunların arasında Han Sen’in yaşlarında bir adam Ma Mingjun’u selamladı.
”Bay Ma neden bakır dağlarına geldiniz? Siz de mi kutsal kanlı kaplumbağa ile ilgileniyorsunuz?” adam gülümsemesine rağmen şaka yapıyormuş gibi bir tonla söylememişti.
”Şaka yapıyorsunuz Bay Zhou. Glory çetesi son seferde çok fazla zayiat verdik. Tekrar risk almaya nasıl cesaret edebilirim? Sadece bakması için bir arkadaşı getirdim” Ma Mingjun söyledi.
Zhao Guqing’in bakışları Han Sen’in üzerine düştü. Gülümseyerek sordu ”Bu arkadaşla daha önce karşılaştığını hiç sanmıyorum?”
”Sadece yabancı. Bilmene gerek yok” Han Sen söyledi ve kasırga kurdunu sürerken insan grubunu geçti.
”Bay Ma, yardımlarınız için teşekkür ederim. Sanırım burada yollarımızı ayırmamız gerekiyor” Han Sen döndü ve Ma Mingjun’a söyledi, daha sonra yoluna devam etti.
Herkes Zhao Guqing’in kutsal kanlı kaplumbağaya ilgisi olduğunu söyleyebilirdi. Han Sen de kaplumbağa için geldiğinden, rakiptiler ve Han Sen küçük bir konuşmaya zaman harcamak istememişti.
Han Sen için, zaman çok değerliydi ve Zhao Guqing onun rakibi olmayı hak etmiyordu.
Zhaou Guqing’in grubundaki diğer insanlar kıllanmıştı ve Zhao Guqing onları durdururken Han Sen’i durdurmak istemişlerdi. Kasırga kurdunu sürerken Han Sen’in uzaklaşmasını izledi, Ma Mingjun’a bakmak için arkasını döndü ve sordu ”Bay Ma,a rkadaşın oldukça dolu. Nereden olduğunu merak ediyorum?”
Han Sen’in ayrılmasına bakan Ma Mingjun bir şey söylemedi. Han Sen ile arkadaş olmak istemesine rağmen onun için Zhaou Guqing ile arasını bozmakta anlamsızdı.
Ma Mingjun tereddüt etti ve Han Sen ile nasıl tanıştığını Zhao Guqing’e anlattı. Glory çetesi ve Zhao Guqing sürekli işbirliği içerisindeydi ve Zhao Guqing Z-çelik silahlar dâhil olmak üzere Glory çetesine ekipmanlar sağlıyordu. Ma Mingjun bir yabancı için Zhao Guging’i gücendirmeye değmeyeceğini düşünmüştü.
”Başka bir shelter’den hiç kimse! Bizimle bu şekilde konuşmaya nasıl cesaret eder? Muhtemelen uzun süre yaşamayı planlamıyor” Zhao Guqing’in arkasında duran Liu Heijie küçümsedi (Dayak istiyor birileri yine adam petleriyle öldürür sizi 😉
Zhao Guqing söyledi ”Eğer sadece kaplumbağaya bakmak istiyorsa, sıkıntı yok. Ancak, eğer bir şeyler denerse, ölümden çok uzun süre kaçamayacak”
Han Sen’in durumunu ayrıntılarına kadar soruşturduktan sonra Zhao Guqing Ma Mingjun’u yolcu etti ve kutsal kanlı kaplumbağayı aramaya devam etti.
”Gerçekten de Han Sen’i öldürmeye çalışacaklar mı?” Su Xinmei kaşlarını çatarak sordu.
”Onları tanıyorsun. Kaçakçılıktan servet kazanmış bir grup haydut. Eğer Han Sen erkenden fark ederse, belki yaşayabilir. Aksi halde söylemesi zor ”Ma Mingjun çarpık gülümseme ile söyledi.
Ma Mingjun Han Sen’in iyi savaştığını biliyordu ama bir grup insan acımasızdı ve geno puanları yüksekti. Eğer Han Sen kutsal geno puanını maksimize etmiş olsa bile, bu grup tarafından yine de yenilebilirdi.