Super God Gene - 0328
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
BOTANİK
Görevin içeriği hedef Steel Armor Shelter’e ulaşana kadar ona koruma sağlamak ve diğer sheltere kadar eşlik etmekti.
Şu anda hedef hala Glory Shelter’deydi ve Steel Armor Shelter’e seyahat edecekti. Han Sen görev başlamadan önce hedefle buluşmaya karar vermişti.
Hedef Sun Minghua adında bir profesördü. Profiline göre, seksen yaşları civarındaydı ve tüm dört tip geno puanlarını maksimize etmişti. Ancak yine de İkinci Gods Sanctuary’ye girmek yerine Birinci Gods Sanctuary’de kalmayı tercih etmişti çünkü o bir botanik profesörüydü.
Birinci Gods Sanctuary’deki tarlalar üzerinde çalışarak onlarca yıl araştırma yapmıştı. Aslında Sun Minghua geno puanlarını maksimize etmesine rağmen, dövüşte iyi değildi. Tek sahip olduğu şey güçlü bir fizikti. Sun Minghua yüksek geno sanatları pratiği ya da savaş yetenekleri üzerinde zaman harcamamıştı bunun yerine tüm enerjisini Birinci Gods Sanctuary’deki bitkiler üzerinde çalışmalara adamıştı.
Sahip olduğu tüm geno puanları İttifak’ın ona sağladıklarından geliyordu. Daha önce hiç avlanmamıştı.
(Han Sen bu tarz insanlara büyük saygı duyuyordu. Sun Minghu Birinci Gods Sanctuary’de kalmaya karar verdiğinden evrimleşicilere göre daha çabuk yaşlanacaktı. Gelecekte, bir kez evrimleştikten sonra ömrüne yüz yıl daha eklenmesine rağmen, ihtiyarlama süreci geri alınamayacaktı. Yaşlı bir adam olarak hayatına devam edecekti.
Daha da kötüsü, yaşlı bir vücut avlanmak için elverişsizdi. Sun Minghua Üçüncü Gods Sanctuary’ye girdiğinde hayatta kalma şansı yoktu.
Ek olarak Sun Minghua hiç yüksek geno sanatları pratiği yapmamıştı.Şuanki yaşında başlamak için çok geçti. Tüm hayatını araştırmalara adamayı tercih etmişti. Han Sen bunu asla yapmazdı ama Sun gibi insanlara içtenlikle saygı duyuyordu.
Han Sen’in anlamadığı ise Gods Sanctuary içerisinde hiçbir teknoloji kullanılamamasına rağmen araştırmalarını nasıl gerçekleştirdiğiydi. Her çeşit donanım ve formüller basitçe Gods Sanctuary’de çalışmıyordu. Ayrıca Sun Minghua araştırmasını ne adına yapıyordu?
Bitkilerden bahsederken Han Sen okyanustan çıkarak bitkilerle beslenmek için Bakır Dağlarına gelen kaplumbağayı düşündü. Han Sen bitkilerin kaplumbağa için ne anlama geldiğini merak ediyordu.
Han Sen kararlaştırılmış zamanda Glory Shelter’deki bir odaya geldi ve Sun Minghua’yı gördü.
Tüm geno puanlarını maksimize ettiğinden, Sun Minghua seksek yaşındaki yaşlı bir adam gibi görünmüyordu. Kırklı yaşlarındaki birisinin görüntüsüne sahipti.
Profesör Sun Minghua’ya ek olarak Han Sen Glory Shelter içerisinde profesörün güvenliğinden sorumlu üç Glory Özel Takım üyesini de görmüştü.
‘’Han Sen, değil mi? Yakında senin gözetimin altında olacağım gibi görünüyor’’ Profesör Sun Minghua Han Sen’i sıcak bir şekilde karşıladı.
‘’Sizin güvenliğiniz benim görevim’’ Han Sen söyledi.
Ancak, üç Glory Özel Takım üyesi Han Sen’i arkadaş canlısı bir şekilde karşılamadı. Hala onların Shelter’i idi, bir yabancı—Han Sen onların canını sıkarak görevlerine müdahale ediyordu.
Han Sen bunu çok iyi biliyordu ve Glory Özel Takımı lideri Jin Rijie’ye söyledi, ’Lütfen emin olabilirsiniz. Sizi sadece Steel Armor Shelter’e kadar takip etmeyi umut ediyorum. Oraya ulaşana kadar, sizin emirlerinizi takip edeceğim ve hiçbir belaya neden olmayacağım’’
Jin Rijie’nin kanı kaynamıştı ve Han Sen’e diğer takım üyelerini tanıttı. Birisinin ismi Lu Mingda ve diğeri ise Jin Qiuli’idi.
Lu Mingda oldukça iriydi ve Han Sen’e tanıdık gelen bir büyük bir balyoz taşıyordu. Han Sen bunun hakkında düşündü ve Kum Vadisinde kutsal kanlı yaratığı öldürmekten kazandığı kutsal kanlı donanım olan balyoz olduğunu anladı.
Balyazu Huangfu Pingqing’e vermişti ve şimdi de Lu Mingda’nın ellerindeydi.
Lu Mingda’nın bu balyozu kullanabiliyor olması güç konusunda bazı yetenekleri olduğunu gösteriyordu. Han Sen onun da gücünü arttırmaya odaklanan yüksek geno sanatı pratiği yapıyor olması gerektiğine inanıyordu.
Jin Qiuli Jin Rijie’nin kuzeniydi. Kibar ve neşeli görünüyordu.
Üçlü bir anda Han Sen’in aralarına katılmasından dolayı üzgün olmasına rağmen, Han Sen yönetim tarafından onaylanan bir başvuru gösterdiğinden hiçbir şey söyleyememişlerdi.
Ek olarak, kendilerini daha iyi hissettiren Han Sen herhangi bir soruna neden olmamış ya da herhangi bir fikri dile getirmemişti.
Sun Minghua direkt Steel Armor Shelter’e gitmemişti bunun yerine ilk olarak on gün civarı sürecek Glory Shelter yakınlarından bazı bitki örnekleri toplaması gerekiyordu.
Han Sen’i şaşırtan Sun Minghua’nın hedefi Bakır Dağlarıydı.
‘’Profesör neden Gods Sanctuary’deki bitkilere takıntılı hala geldiniz?’’ Sun Minghua’yı daha iyi tanıdıktan sonra Han Sen konuşulması zor birisi olmadığını anlamıştı. Bir gece, herkes ateş etrafında akşam yemeklerini yerken, Han Sen şüphesini dile getirdi.
Sun gülümsedi ve söyledi ‘’Daha çok bir aile geleneği gibi. Benim büyükbabam ve babam bu alanlarda araştırmacılar. Kısa zamanda botanik hakkında birçok bilgi topladım ve her zaman bunun hakkında çalışmakla ilgileniyordum’’
Han Sen düşündü ve hiçbir şey söylemedi. Merak ettikleri hakkındakileri nasıl soracağını bilmiyordu.
Gods Sanctuary’deki yaratıklar insanlara geno puanları katkısında bulunabilirken, hiç kimse bitkileri yiyerek geno puanı kazanmamıştı. Ek olarak, bitkileri çoğu insan bedenine zararlıydı.
Sun Minghua Han Sen’in aklını okumuş gibiydi. Ya da belki de önceden birçok insan ona bazı sorular sorduğundandı.
‘’Birinci Gods Sanctuary’deki bitkileri çalışmamdaki ilk sebep insanoğluna biraz katkıda bulunmaktı’’ profesör gülümsedi ve söyledi ‘’Gods Sanctuary’deki yaratıklar geno puanı sağlayabilir ama bitkiler aynısını yapamaz. Hepsi yaşayan canlılar, peki neden bu kadar farklı olsunlar ki?’’
Han Sen’in bir fikri olmadığından kafasını salladı.
‘’Aslında, ailem eskiden tıp çalışmalarını kullanıyordu ve eski bitkisel tıbba odaklanmışlardı. Büyükbabam ve babam tüm bitkilerin tıbbi değerlere sahip olduğuna inandığından, Gods Sanctuary’deki bitkilerden de yararlanabileceğimize inanıyorduk. Aslında, hepimiz bir çok bitkinin insan vücuduna zararlı olduğunu biliyoruz, âmâ bu bitkilerin yararlı oldukları da kanıtlandı…’’ Sun Minghua açıklamalarına devam etti.