Super God Gene - 0329
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
TEKRARDAN KAPLUMBAĞA
Glory Shelter’deki üçlü bunu birçok kez duymuştu ve Han Sen’in ilgisini çekerken onlar artık ilgilenmiyordu.
Sun Minghua’nın ailesinin üç kuşağı Birinci Gods Sanctuary’deki bitkiler üzerinde sayısız araştırmalar yapmıştı ve geriye sadece Gods Sanctuary’deki bitkilerin tıpta kullanılıp kullanılamayacağıydı.
Bilimsel yöntemler Gods Sanctuary’de işe yaramadığından, Profesör Sun’ın ailesi araştırmalarında büyük bir sonuç elde edememişlerdi.
Genel olarak yaratıkların belirli bitkileri tükettikten sonraki reaksiyonlarını gözlemleyerek araştırmalarını yapmışlardı. Ayrıca bazı yaratıkların üzerinde farklı bitkileri etkilerini belirlemek için beslemek amacıyla yaratıkları muhafaza etmişlerdi.
Tabi ki, yaratıkları insanlardan farklıydılar. İnsan deneyleri yapmadan önce bulgularını halka yayınlayamazlardı.
Ancak, Profesör Sun Minghua Han Sen’e bazı bulguları hakkındakileri paylaştı. Örneğin, Sun Minghua’nın büyükbabası yüzeysel yaralar üzerinde etkili bazı Gods Sanctuary bitkilerinden bir merhem yapmıştı. Aslında, sınırlı kapsamlı uygulama alanlarına sahip birçok küçük icatları vardı.
Bunları ön plana çıkarmamaların nedeni yaptıkları ilaçların İttifak’ın ilaçlarından daha iyi olmamasındandı. Ek olarak, yan etkileri bilinmiyordu bu yüzden reklamını yapmak zordu.
Han Sen yol üzerinde Sun Minghua ile bir çok konuşma yaptı. Han Sen Gods Sanctuary içerisinde faydalı olacak bazı yaygın kanılar hakkında bir şeyler öğrenmek istiyordu.
Dahası, kaplumbağanın yemeyi seçtiği bitkilerle ilgileniyordu ve ne için kullanılabileceklerini merak ediyordu.
Ne yazık ki Sun Minghua onlarca yıl araştırma yapmış olmasına rağmen, bu Birinci Gods Sanctuary’i keşfetmek için hiçte yeterli bir zaman değildi.
Han Sen meyve ağacını Sun Minghua’ya tarif ettiğinde Sun Minghua etkilerini bırak hangi bitki olduğunu bile bilmiyordu.
Ancak Han Sen’den kaplumbağayı duyduktan sonra Sun Minghua söyledi ‘’Onlarca yılık araştırmalarım içerisinde, bir çoğunun bitki yemesine gerek olmamasına rağmen bitki tüketen bir çok yaratık gördüm. Gözlemlerime göre, yaratıklar bizim gibi hayatını devam ettirmek için bitkileri tüketmiyorlar’’
‘’Öyleye ne için bitkileri yiyorlar?’’ Han Sen sormadan edemedi.
‘’Bu soruyu çok fazla düşündüm ve sonuç olarak bu bitkilerin üremelerine yardımcı olabileceği kanısına vardım’’ Sun Minghua tereddüt etti ve söyledi.
Glory Özel takımı üyeleri Sun Minghua ile aynı fikirde değillerdi. Neden dünya üzerindeki bitkiler üremeye yardımcı olacaktı ki? Bitkiler bir Viagra değildi.
Ancak Sun Minghua’nın sözleri Han Sen’e altın hırlayan köpeği hatırlattı. Altın hırlayan köpek bitkilere ihtiyaç duymamasına rağmen, bebeğini doğurmadan önce tonlarca yaratık tüketmişti.
Han Sen tüm üremeye ihtiyacı olan yaratıkların et ya da bitkiler yemesi gerektiğini tahmin ediyordu.
Eğer bu doğruysa, Han Sen bir fırsatı olduğunu hissetti. Belki de kaplumbağa da doğurmak için yiyordu.
Eğer altın hırlayan köpek gibi bir şey ise, doğumdan sonra bebeğini beslemek için yaşam özünü oluşturacaktı. Ve o zaman, Han Sen’in yaşam özünü çalmak için bir şansı olacaktı.
Han Sen Aşırı Yüklemeyi yeni pratik yapmaya başlamıştı. Kaplumbağanın okyanusa geri dönmesinden korkuyordu.
Eğer kaplumbağa doğururken yaşam özünü çalabilirse bu en iyisi olacaktı.
‘’Han Sen bahsettiğin kaplumbağa hala bakır dağlarında mı?’’ Han Sen Profesöre nasıl kaplumbağayı kontrol etmek istediğini soracağını düşünürken, profesör ilk önce sormuştu.
‘’Hala orada olmalı. Kimse çıktığını görmemiş’’ Han Sen hızlıca yanıtladı.
‘’Tamam. Hadi kaplumbağayı görmeye gidelim. Araştırmalarıma yardımcı olabilir’’ Sun Minghua programına karar verdi.
Glory Özel takımının itiraz edecek güçleri yoktu. Kaplumbağayı avlama etkinliğine katılmamışlardı ama bunu duymuşlardı. Bakır Dağlarında birçok yaratık vardı ama onlardan hiçbiri korkutucu değildi. Onların görüşüne göre, kaplumbağa hızlı olmadığı için tehlikeli değildi.
Sadece Han Sen kaplumbağanın inanılmaz bir hıza sahip olduğunu biliyordu.
Han Sen bu konu hakkında hiçbir şey söylemedi ve sadece uzaktan kaplumbağayı kontrol etmek istemişti. Ek olarak Han Sen kaplumbağanın gerçekten doğum yapıp yapmayacağını profesörün belirlemesini istiyordu. Sun Minghua bu konuda bilgili olmalıydı.
Bir grup insan Bakır dağlarına doğru yürüdü. Sun Minghua harika bir fiziği ve bir kutsal kanlı binek hayvanına sahipti bu yüzden rahat bir yolculuk olmuştu.
Han Sen’in yapacak çok bir şeyi yoktu ve Sun Minghua ile sohbet etmeye devam etti. Sun Minghua yıllarca Birinci Gods Sanctuary’de araştırma yaparak zamanını harcarken tüm arkadaşları ayrılmış ya da ayrılmak üzereydiler. Han Sen’ gibi genç bir adamın onu dinlemesi nadir bir şeydi.
Han Sen ilgilendiğinden Sun Minghua bir çok şey paylaşmıştı. Sun Minghua insanlığa bir katkısı olması için araştırmalarını yapıyordu bu yüzden hiçbir şey gizlememişti ve Han Sen’e hangi bitkilerin yenilebildiğini ve ya hangi bitkilerin toksin olduğunun nasıl kararlaştırılabileceği gibi birçok pratik bilgiyi öğretmişti. Han Sen gelecekte yaşam kurtarabilecek tüm bilgileri aklına kazımıştı.
Altın hırlayan köpeğin sırtında seyahat ettikten sonra Han Sen Shelter’i terk ettikten sonra bir insanın vahşi yaşamda hayatta kalmasının kolay olmadığını anlamıştı.
Bakır adalarında günlerce arama yaptıktan sonra, sonunda bazı kahverengi ve siyah üzümleri çiğneyen kaplumbağayı bulmuşlardı.
‘’Profesör, sadece burada kalalım ve izleyelim. Eğer yaklaşırsak, riskli olabilir’’ Han Sen kaplumbağaya yaklaşan Profesör Sun Minghua’yı durdurdu.
Sun Minghua kaşlarını çattı ve söyledi ‘’Biraz uzak ve hiçbir şey göremiyorum. Yaklaşabilir miyiz?’’
‘’İlk önce teleskopu deneyin. Yaklaşmak tehlikeli’’ Han Sen söyledi.
‘’Buradan bir şeyler görme ihtimalimiz ne kadar? Git, profesör? Seni koruyacağız’’ Lu Mingda Han Sen’e hoşnutsuz bir bakış attıktan sonra söyledi.