Super God Gene - 0331
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
MANEVRA
‘’Han Sen!’’ Jin Rijie ölümden kurtulmuştu ve bir kâğıt kadar soluktu. Han Sen’in balyozla kaplumbağanın kafasını ittirdiğini gördüğünden aniden heyecanlandı.
‘’Orada durma. Koş!’’ Han Sen ciddiyetle kaplumbağayı izledi.
Kaplumbağanın başı aşağı eğilmiş olmasına rağmen Han Sen onun incindiğini hissetmemişti. Bir lastiğe vurmuş gibi gelmişti.
Beklendiği gibi kaplumbağa başını kaldırmıştı ve etrafa salladı, zümrüt benzeri gözlerini Han Sen’e sabitlemişti.
Han Sen tereddüt etmedi ve tekrar kaplumbağaya vurdu. Heresy Mantra kullanırken, kalbi bir gök gürültüsü gibi atıyordu ve kanı ve qi’si inanılmaz hızda dönerek damarlarının çıkmasına neden oluyordu.
Balyoz o kadar ağırdı ki Lu Mingda bile yavaşça sadece birkaç kez savurabilirdi. Lu Mingda’nın hızı ile kaplumbağaya vurmak onun için imkânsızdı. Han Sen Lu Mingda’dan daha güçlüydü ama sadece gücüne dayanarak kaplumbağaya vuramazdı. Sadece Heresy Mantra ve Aşırı Yükleme dikkati dağınıkken kaplumbağanın kafasına vurmasını sağlayabilirdi.
Han Sen’in ikinci vuruşu çifte güçlendirme altında olmasına rağmen, kaplumbağa hızlıca başını çekmiş ve balyozdan kaçınmıştı.
Başını geri çektiği anda, kaplumbağa yere sert bir şekilde bastı ve kendisini bir gülle gibi Han Sen’e fırlattı.
Han Sen kolunu geriye doğru salladı ve balyozu kaplumbağanın kabuğuna vurdu, kaplumbağayı yere geri yolladı. Ancak kaplumbağa hızlıca balyozun sapını ısırmıştı ve yarıya kırmıştı.
Han Sen’in elinde kalan tek şey sapının bir parçasıydı. Hızlıca bir tarafa koşarken kaplumbağa Han Sen tarafından sinirlendirilmişti ve tekrardan kendisini ona atmaya karar vermişti.
‘’Dayan. Yardım etmek için buradayız!’’ Jin Rijie başka bir silah çağırdı ve Han Sen’e yardım etmeye hazırdı.
Han Sen depresif hissediyordu. Burada kalarak ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Kaplumbağa tarafından öldürülmeye mi çalışıyorsunuz? Bu bir süper yaratık ve eğer burada kalırsanız hiçbiriniz hayatta kalmayacaksınız.
‘’Beim kıçıma yardım et! Kaç! Hemen arkanızdan geleceğim’’ Han Sen Jin Rijie’ye bağırdı.
Jin Rijie duraksadı ve hızlıca diğerleri ile birlikte kaçtı, koşarken arkasına Han Sen’e bakıyordu.
Han Sen hızlıca kaplumbağadan sıyrıldı ve sapı kırılan balyozu kavradı.
Sapı kırılmış olmasına rağmen, hala bir kısmı balyoza bağlıydı. Han Sen balyozu kavradı ve kaplumbağa tekrar vurdu.
Üçlü Sun Minghua ile bir araya geldi ve daha sonra durdu, Han Sen’in tek başına kaplumbağa ile olan savaşını izliyorlardı. Balyoz Han Sen’in ellerinde bir oyuncak gibiydi, şimşek kadar hızlı bir şekilde hareket ediyordu.
Üçü de dilini yutmuştu. Balyozun ne kadar ağır olduğunu çok iyi biliyorlardı. Lu Mingda bile birkaç vuruştan sonra yorulacaktı ve Han Sen’in yaptığı kadar iyi asla kullanamazdı.
‘’Güçlü!’’ Lu Mingda ağzı genişlemiş bir şekilde bağırdı.
‘’Han Sen iyi olacak mı?’’ Sun Mingda endişeli bakışlarla Han Sen’e baktı. Eğer Han Sen olmasaydı hepsi ölmüş olacaktı.
‘’Bekleyip görelim. Eğer tehlikeli bir duruma girerse, onun için geri döneceğiz’’ Jin Rijie dişlerini sıkarken söyledi. Han Sen’i dinlemediğinden pişman olmuştu. Aksi halde burada sıkışıp kalmayacaklardı.
‘’Bekle bir saniye. Beklide Han Sen’in bir planı vardır’’ Jin Qiuki Jin Rijie’yi durdurdu.
‘’Hepsi benim hatam. Eğer ben olmasaydım, kaplumbağa bizi fark etmeyecekti. Han Sen’den özür dileyeceğim. Ve ben kaplumbağa ile kendim savaşacağım. Bizim için kendisini feda etmesine izin vermeyeceğim’’ Lu Mingda yüzü kızarmış bir şekilde söyledi.
‘’Bu şekilde beklemenin anlamı ne? Han Sen’in oradan çıkmasına yardım etmeye odaklanmalıyız’’ Jin Qiuli bağırdı.
Nasıl böyle bir şey düşünebilirlerdi? Kaplumbağanın seviyesi hayal güçlerinin çok ötesindeydi. Herhangi bir çözüm yoktu.
Çifte güçlendirme ile birlikte Han Sen Sparticle kullanırken bile kaplumbağadan hala yavaş olduğunu fark etti.
Ancak Han Sen’in şaşırdığı pratikleri boşuna değildi. Kaplumbağadan daha hızlı olmasına gerek yoktu.
Şu anda Han Sen’e en çok yardımcı olan şey Queen’den öğrendiği uçurtma teknikleriydi. Han Sen ön yargılamada her zaman iyi olmuştu. Uçurtma yeteneklerini kullanırken, kaplumbağının ısırığından kaçmak için ne zaman saldıracağını hesaplayabilirdi.
Han Sen’in stratejisinin her bir adımı gerçekleşiyordu, kaplumbağayı tasarladığı yerde ısırması için cezbediyordu. Böylelikle Han Sen’in saldırılardan kaçınması çok daha kolaydı.
Han Sen kaplumbağa kadar hızlı olmamasına rağmen, yine de saldırılarından kaçabilirdi.
Ancak bu durum mermilerden kaçmak gibiydi. Bir filmde mermilerden kaçan birisi sahnelerde yer alabiliyordu. Ancak gerçekte, bu asla yapılamazdı. Tetik çekildiğinde ne kadar hızlı olursan ol, mermiden kaçınmak basitçe imkânsızdı.
Mermiden kaçınmanın tek yolu, rakibin ne zaman ateş edeceğini tahmin etmek ve önceden merminin yolundan kaçmaktı.
Han Sen tam olarak bunu yapıyordu, kaplumbağanın bir yerden ısırmasını sağlıyor ve tam vaktinde o noktadan kaçıyordu.
Uçurtma becerileri mümkün olmayan bir şeyi mümkün kılıyordu—kaplumbağadan daha yavaş olan Han Sen onunla savaşmayı başarabiliyordu.
Ancak uçurtma yetenekleri birisinin beyin gücüne gereksinim duyuyordu. Aşırı Yüklenme yükü altında Han Sen çok uzun süre dayanamazdı.
Han Sen şükürler olsun ki peri kraliçesi canavar ruhuna da sahipti. Peri kraliçesi kaplumbağanın hareketlerini gözlerinde daha da yavaş hale getiriyordu ki bu da daha iyi strateji geliştirmesine yardımcı oluyordu.
Ancak, yine de kaplumbağayı öldürmesi onun için imkânsızdı. Han Sen çoktan sınırlarına kadar savaşmıştı. Balyozla birkaç kez kaplumbağaya vurmuştu ama böyle korkutucu bir güç bile kaplumbağanın en zayıf noktasına aşırı bir zarar vermeyi başaramamıştı.
Güç, daha fazla güce ihtiyacı vardı! Han Sen içinden bağırdı. Ancak, bu kadar uzun süre kaplumbağa ile savaşabildiği için oldukça memnun olmuştu.
Bir kez daha kaplumbağanın ısırığından kaçan Han Sen grubunun bakışları altında kaplumbağanın saldırılarından kaçınırken tereddüt etmeden zıplayarak bir tepeye geldi.