Super God Gene - 0338
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
TEK ŞANS
Kavurucu gri duman neredeyse ölümcül olduğundan Jin Rijie,Jin Minli ve Sun Minghua geri adım atmaya zorlandı. Ancak Han Sen hala yerinde duruyordu.
Bu bir süper yaratığı öldürmek için en iyi şans olabilirdi. Şu anda geri çekilirse, yaşam özünü alıp alamayacağından emin değildi ve kesinlikle hiçbir canavar ruhu kazanamayacaktı.
Han Sen’in bir süper canavar ruhu yaşam özünden daha çok bağrında tütüyordu. Güçlü bir süper canavar ruhu elde edebilirse, belki de bu şekilde sinsice etrafta saklanmak yerine kendi başına bir süper yaratığı öldürmeyi başarabilirdi.
‘’Han Sen, hadi gidelim. Orası çok tehlikeli’’ Jin Rijie Han Sen’e bağırdı.
‘’Siz önden gidin. Ben biraz daha kalacağım’’ Han Sen dişlerini sıktı ve söyledi, aynı anda Jadeskin’i aktive etti.
Kutsal kanlı hayalet karınca zırhı ve Jadeskin koruması altında Han Sen dayanabilmiş ve iki yaratığın savaşını izleyebilmişti. Gri dumandan görüşü bulanık olmasına rağmen, yaratıklara yaklaşmaya cesaret edememişti ve bir şans için beklemek zorunda kalmıştı.
Kükreme ve çığlık sesleri, lav ve su çarpışması ve gri dumanın yükselmesi. Han Sen zaman zaman iki yaratığın gölgelerini yakalayabiliyordu.
‘’Peri kraliçesi!’’ Han Sen ne olduğunu söyleyemiyordu ve daha da kötüleşmişti. Hızlıca hayalet karınca zırhını geri aldı ve peri kraliçesi şekline büründü. Saçları sarardı ve zırhı kırmızılaştı. Peri kraliçesinin güçlü görme yeteneğini kullanırken Han Sen savaşı izlemeye devam etti.
Peri kraliçesi gerçekten etkiliydi. Han Sen yaratığın başının arkasında büyük bir et parçası kaybettiğini, kemiklerinin çatladığını ve sürekli kanadığını gördü. Kemiklerindeki bir çatlaktan Han Sen belli belirsiz beynini görebiliyordu.
‘’Mızrağımı bu çatlaktan saplayabilirsem belki onu öldürmek için büyük bir şansım olur’’ Han Sen dönen mızrağı sırt çantasından çıkardı.
Tabi ki, bu şekilde gitmek istemezdi. Kaplumbağa ya da bu yaratığın dengi olamazdı. Herhangi birinden gelen bir darbe, bedenini yok edecekti.
Han Sen mızrağını bir ok gibi kullanmak için çıkarmıştı.
Han Sen ayrıca boynuzlu okunu da çağırdı ve Heresy Mantra ve Aşırı Yüklenmeyi kullandı. İnanılmaz bir güç bedenini doldurdu, kasları demir kadar sertleşti ve damarları patladı. Han Sen altın gözlerini duman, lav, su ve kay etrafında dönen iki yaratığa sabitledi.
Boynuzlu yayını sonuna kadar çekti. Mızrak çok kalındı ve bir ok kadar uzundu. Kolay bir atış değildi.
Ancak Han Sen’in başka bir şansı yoktu. Eğer mutant siyah iğne okunu kullanırsa, böyle bir yaratığı öldürmek için yeterli olmayacaktı.
‘’Bekle… Beklemeliyim… Mükemmel bir fırsat için…’’ Han Sen dumanın içindeki yaratıklara baktı. Kafatasındaki çatlağı ikince kez görebilmiş olmasına rağmen, Han Sen dönen mızrağı atmadı.
Dönen mızrak bir canavar ruhu oku değildi ve bir kez atıldıktan sonra geri alınamazdı. Sadece tek bir fırsatı vardı ve yaratığı tek bir vuruşta öldürebilmek için doğru anı seçmek zorundaydı. Aksi halde, tek şansını kaybedecekti.
Han Sen’in gözleri buz kadar sakindi.
Bu yaratık ağır şekilde yaralanmasına rağmen, hala kaplumbağa ile savaşabiliyordu. Kaplumbağa Han Sen ile aynı düşünceye sahipti. O da yaratığın kafasının arkasındaki yaralı yeri ısırmaya çalışıyordu ama yaratık hiçbir şans vermiyordu.
‘’Ne yapmaya çalışıyor?’’ Sun Minghua Han Sen’in hala uçurumun üzerinde duran gölgesini görebiliyordu.
Jin Rijie ve Jin Minli acı bir şekilde sırıttı. Han Sen’in ne yapmaya çalıştığı hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Uzakta dururken, dayanılmaz sıcaktan çoktan bir domuz gibi terlemişlerdi.
Ancak, Han Sen gri dumanın içinde bir kule gibi uçurumun üzerinde duruyordu. Jin Rijie ve Jin Mingli çoktan Han Sen’in azmine kaybettiklerini hissettiler.
‘’İki yaratığı öldürmeye mi çalışıyor?’’ Jin Mingli aniden söyledi.
‘’Bu mümkün mü?’’ Jin Rijie duraksadı ve yanıtladı. Öyle bir yaratığı insansı yollarla öldürmek imkânsız gibi görünüyordu.
Başka birisi olsaydı, Jin Rijie sorgusuz imkânsız olduğunu söylerdi. Yaratıkların ne kadar sert savaştıklarına bakarak, yaratıkları öldürmenin herhangi bir insanın yeteneklerini ötesinde olduğunu söylemesi kolaydı.
Ancak, orada duran Han Sen’di ki bu da Jin Rijie’nin mümkün olduğunu düşünmesini sağlamıştı. Han Sen Jin Rijie’nin anlayamadığı birisiydi.
Jin Rijie Glory Shelter’de birçok insan görmüştü. Ancak Han Sen gibi birisiyle hiç tanışmamıştı. Han Sen’in yetenekleri evrimleşmemiş bir kişi için çok olağanüstüydü.
‘’Bu o olduğundan, belki de bir şansı vardır?’’ Jin Rijie çarpık bir gülümseme ile söyledi.
Sun Munghua endişeyle söyledi ‘’Çok riskli görünüyor. Geri gelmesi gerektiğini söylemeliyiz. İki yaratık neredeyse ölüyken o zaman gidip eti alabilir’’
‘’Korkarım ki hedefi etten daha fazlası ayrıca canavar ruhlarını da gözüne kestirmiş’’ Jin Rijie kafasını sallarken söyledi.
Hepsi aniden insanın kanını donduran bir çığlık duydular.