Super God Gene - 0367
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Ölümden Geri Dönüş
Ye Yufeng gittikçe daha gaip hissetti, kaşlarını çatmıştı.
Aniden Ye Yufeng bir şey düşündü ve şok olmuş gibi görünüyordu. Bağırmadan edemedi ‘’Bu Göklere Gitmek mi? JinBi o kişinin soyundan mı?’’
Ye Yufeng Göklere Gitmek hakkında birkaç şey duymuştu, ama kullanıldığına hiç tanık olmamıştı. Bu nedenle Han Sen’in Göklere Gitmeği kullanıp kullanmadığından emin değildi.
Han Sen’in kullandığı teknikler ona efsanevi Göklere Gitmek ile benzer olması gerektiğini hissettirmişti.
Han Sen kurttan daha yavaş olmasına rağmen, onun ani saldırılarını kolayca atlatabiliyordu.Ye Yufeng yakından baktığından kurdun neredeyse Han Sen tarafından kontrol edildiğini hissetti.O hareket etmeden önce bile Han Sen çoktan bir çözüm ile kurdun karşısındaydı.
Göklere Gitmek dışında Ye Yufeng böyle bir şekilde kullanılabilecek başka bir dövüş sanatı düşünemiyordu ‘’Gökler dama tahtası ve erkekler benim taşlarım’’ Efsaneye göre Göklere Gitmek birisinin zihnini ve hatta rakibinin davranışlarını bile kontrol etmek için kullanılabilirdi. Hatta bazı söylentilere göre geleceği tahmin etmek için bile kullanılabilirdi ki bu da YeYufeng’in Han Sen’in yaptığını düşündüğü şeydi.
Ye Yufeng savaşa katılmadı çünkü Han Sen’in kendisini savunabileceğine karar vermişti. Eğer Han Sen’e yardım etmeye çalışırsa, Han Sen’in planını bile bozabilirdi.
Han Sen asla Göklere Gitmeyi pratik yapmamıştı. Queen’den uçurtma tekniklerini daha yeni öğrenmişti ve Queen’in ne pratiği yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu.
Ancak Han Sen’in bunu düşünecek zamanı yoktu. Tüm odak noktası kurdun üzerindeydi.
Han Sen çevreye son derece aşinaydı. Attığı her adım bir aydan fazla deneyimlerine dayanarak dikkatlice tasarlanmıştı.
Han Sen’in beklediği şey bir fırsattı, metal kurda bir hamle yapabilmesi için bir fırsat. Bu hamleyi yapabilmesi için Han Sen en küçük detaylara kadar hesaplama yapıyordu. Attığı her adım sayısız hesaplamaların bir sonucuydu.
Sadece kurt bir hamle yaptığında Han Sen kurdun çenesine ölümcül bir saldırı yapabilirdi.
Bir an için Han Sen kurdun desen ve karakterinin hakkında bin kez düşünmüştü.
Ek olarak bu şans için Han Sen bir aydan uzun süredir kendisini geri tutuyordu ve kutsal kanlı kılıç ve iblis kılıcını kullanmaktan kaçınıyordu. Dönen mızrak Alev Vekili tarafından güçlendirilmediğinden ve Han Sen’in kendini geri tuttuğundan, Kurt için sahip olduğu potansiyel açısından en az tehdidi oluşturuyordu. Onunla tek başına yüzleşirken kurt şuanda en az korunmaya sahipti ki bu da Han sen’in tam olarak istediği şeydi.
Chen kardeşler ayrılmak istememiş olsa bile, Han Sen’in tek başına metal kurtla savaşmaya çalışırdı. Sadece bunu yaparak planı uygulayabilirdi.
Hedefin planın içine sürüklenmesini izleyen Han Sen’in gözleri bir su kadar sakinleşti. Kalbi çok hızlı atmasına rağmen Heresy Mantra yüzünden aklı son derece huzurluydu.
Han Sen bunun tek şansı olduğu konusunda emindi bu yüzden sadece başarılı olabilirdi ve başarısız olamazdı. Başarılı olmak için öfkeye ya da aceleci olmaya ihtiyacı yoktu. Tek ihtiyacı olan hatasız olarak kusursuz bir şekilde planını uygulamaktı.
Kurt ara ara uluyordu. Birçok gün kurt grup tarafından art arda rahatsız edilmişti bu yüzden onları canlı canlı yemek istiyordu.
Bu noktada Han Sen tek başına kurt ile savaşıyordu, ama kurt ona vuramamıştı bile bu da kurdun daha ve daha hızlı saldırmasına neden olmuştu.
Yaratığın hakarete uğramış hissettiğini gören Han Sen daha da neşelendi. Kurt ne kadar çıldırırsa, başarılı olma olasılığı o kadar artacaktı.
Yavaş yavaş kurt Han Sen’in tasarladığı noktaya yöneldi. Başka bir deyişle Han Sen kendisini bir köşeye sıkıştırmıştı.
İki taş duvar arasında dar bir duvar vardı. İki duvar 45° bir açı ile oluşturulmuştu ve Han Sen’in önünde 1 metre uzunluğunda geniş bir taş vardı.
Kurt Han Sen’e saldırmak isterse büyük taştan zıplamak zorundaydı. Bunu yapabilmek için kurt her zamankinden daha yükseğe zıplamak zorundaydı ki bu da Han Sen’in çenesine vurabilmesini sağlayacaktı.
Ölümden geri dönmek Han Sen’in tek seçeceğiydi ve Han Sen’in tek şansıydı.
Kurt çok sinirlenmişti. Han Sen’in aşırı dar olan köşeye zorlandığını ve gidecek hiçbir yeri olmadığını gören kurt zıplayıp Han Sen’e kendisini atmaktan alıkoyamadı, bir darbede Han Sen’i öldürmeyi planlıyordu.
Bunu izleyen Ye Yufeng’in bir anda yüzü solgunlaştı. Koşmaya çalıştığında çok geç olduğunu fark etti.Ye Yufeng kurdun Han Sen’e ilerleyişini izlemek zorunda kalmıştı.
Ona gelen kurda bakan Han Sen hala bir taş gibi yerinde duruyordu. Kurt çenesini Han Sen’e gösterdiği an, bileğini kıvırdı ve aniden siyah dumanla kaplı bir gümüş kılıç öne çıktı. Bu hareket o kadar beklenmedikti ki bir yaratığı bırak bir insan bile geldiğini göremezdi.
Ek olarak Han Sen saldırmadan önce neredeyse kayıtsız görünüyordu. Öldürme niyetini söylemenin bir yolu yoktu. Bu hareketin ne kadar sert olduğu ile ne kadar havalı gözüktüğü arasında tam bir zıtlık vardı.
Vurma Sesi!
Heresy Mantra kullanan Han Sen’in kalbi bir motor gibi çalışıyordu ve vücudunun dışında bile duyulabilecek korkutucu sesler çıkartıyordu.
Kanlı katilin bedenindeki damarlar ortaya çıkmıştı. Han Sen kasının ve damarlarının yandığını, muazzam bir ısı ürettiğini hissediyordu.
Aşırı Yüklemeyi sonuna kadar kullanan Han Sen’in bedeni bir volkan gibiydi.
Yanan bedeninden farklı olarak Han Sen’in beyni son derece sakindi. Kendisini bedenini daha ve daha güçlü olmasını izleyen bir seyirci gibi hissediyordu ve kılıcı kurdu bıçaklamak istiyordu.
Han Sen hem mutlak kontrol hem de son derece sertlik uyguluyordu.
Vızıldamak!
Kılıcın ucu siyah kürkü sürtünerek geçti. İzler bile vardı.
‘’Öldür!’’ Han Sen kükredi ve kılıcı kurdun kürkünün içindeki ete doğru ilerlerken bedenin her bir parçasına kadar motive etti.
Kan bıçak boyunca akmaya başladı.