Super God Gene - 0369
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
SOS
Yumurtanın kaybolması hakkında Han Sen’in aklına bazı düşünceler gelmesine rağmen hiçbirini onaylayamazdı.
Han Sen kutsal kanlı yaratığın etini Ye Yufeng ile yarı yarıya böldükten sonra Steel ArmorShelter’e döndü ve yol üzerinde etleri yedi. Han Sen Shelter’e geri döndüğünde, iki kutsal geno puanı daha kazanmıştı ve şuanda sayı seksen beş olmuştu.
Han Sen odasında geri döndükten sonra heyecanla lanetli kurdun canavar ruhunu çağırdı.
Lanetli kurt canavar ruhu tipi: Silah
Han Sen’in elinde aniden siyah bir hançer belirdi. Sadece bir ayak uzunluğundan biraz uzun olmasına rağmen, normal bir broadsword’dan daha ağırdı. Bıçak o kadar inceydi ki neredeyse saydamdı, Han Sen’in baktığından ürpermesine neden oluyordu.
Han Sen hançeri savurdu ve Z-çelik bir bloğu hiçbir direnme olmadan ikiye ayırdı.
İyi bir hedef olmadan Han Sen silahın başka hangi güçlü yanları olduğunu söyleyemezdi.
‘’Süper canavar ruhu silahı…’’ Han Sen şuanda diğer süper yaratıkları öldürmek için tamda gerekli olan şeyi yeni kazandığından sevinçten neredeyse yüksek sesle gülecekti. Buhançerle, bir süper yaratığı öldürebilecek hiçbir şeyi olmadığı konusunda endişelenmesine gerek olmayacaktı. Eğer tekrar bebek altın hırlayan köpek ile karşılaşırsa, Han Sen hiç şüphesiz onu öldürebilirdi.
Ancak o adaya tekrar gitmesi çok kolay olmayacaktı. Ek olarak, bebek altın hırlayan köpeğin hala adada kaldığından emin değildi. Han Sen bu düşünceden vazgeçmek zorunda kalmıştı.
Süper yaratık nadir olmasına rağmen, eğer dikkat edersen bir tanesini bulabilirdin.O kadar uzaklara gitmene gerek yoktu.
En önemli şey kendisini daha da güçlendirmekti. Sonuçta her süper yaratığın kendine has özellikleri vardı. Süper canavar ruhu hançerine sahip olmasına rağmen Han Sen’in güvende olabilmek için kendisini daha da güçlendirmesi gerekiyordu. Ayrıca öldürecek bir süper yaratık bulmak için zamana ihtiyacı vardı.
Lanetli kurdun yaşam özünü alan Han Sen yalamaya başladı. Siyah kristal yavaş yavaş siyah sıvıya dönüştü. Han Sen onu içti ve beden hücrelerinin inanılmaz bir değişim geçirdiğini hissetti, ona daha iyi bir fizik veriyordu.
‘’Lanetli kurt yaşam özü yendi. Bir süper geno puanı kazanıldı’’
Tanıdık sesi duyan Han Sen büyülenmiş hissetti.
Lanetli kurdun yaşam özü Han Sen’e sekiz süper geno puanı kazandırmıştı. Han Sen’in şuanda kırk üç süper geno puanı vardı. Bir şey onu şaşırmış hissettirdi. Altın hırlayan köpek bedeni kaybolmadan yaşam özünü tüküren tek yaratıkken, Han Sen’in öldürdüğü diğer tüm yaratıklar hava da kaybolmuştu.
Ancak Han Sen yakın zamanda bunun cevabını alamayacağını biliyordu çünkü yeterli bilgiye sahip değildi. Bunun hakkında düşünmekten vazgeçti.
Blackhawk’a döndükten sonra Han Sen Skynet üzerinden süper yaratıklar ile ilgili bilgileri aramaya başladı. Bu arada bir sonraki avlanma gezisine hazırlanmak için kendini daha da geliştirmeye çalıştı.
Süper bir yaratık bulmak o kadar kolay değildi bu yüzden Han Sen’in sabırlı olması ve Steel ArmorShelter ve yakınlardaki Shelter’lerdeki haberler her gün bakması gerekiyordu.
Bir gün Han Sen son zamanlarda giriş yapmadığı Gladyatöre gitti. Arkadaş listesini açtığında, içkimseonlinedeğildi. Aslında Han Sen sadece Queen,Desperado ve QHZ’ye sahipti.
Han Sen rastgele bir maç yapmayı seçti. Bu platformda o kadar fazla gelişmiş oyuncu vardı ki her zaman bir şeyler öğrenebilirdi.
Çok geçmeden Han Sen bir rakiple savaşmaya başladı.
Kayıp,kayıp, kayıp. Han Sen üst üste bir düzine savaş yaptı ve vücudunun kaldırabileceği sınırlarına ulaştı.
Şanslı gününde değildi. Sistem tarafından ayarlanan tüm rakipler çok güçlüydüler. En zayıflarının kondisyon indeksi elli civarlarındaydı. En uzun dayanabildiği dört dakikadan az sürmüştü.
Han Sen yeteneklerini pratik yapabildiği sürece kazanıp kaybetmeyi önemsemiyordu.
Holografik cihazdan çıktığında Han Sen terler içerisindeydi. Bedeni hala yanıyordu ve tamamen bittiğini hissediyordu
Vücudunu sürekli Aşırı Yükleme altında tutan Han Sen çok yorgundu. Ancak buna alışmıştı.Biraz dinlendikten ve düzgün bir şekilde yemek yedikten sonra çok geçmeden yenilecekti.
Güm!
Han Sen holografik cihazdan yeni çıktığında ve koridora girdiğinde zıt yönden acele ile birisi geliyordu. Başını eğerek yürürken, adam Han Sen’e çarptı.
Han Sen devrildi. Uzaklaşmak istemişti ama adamın hiç dikkat etmediğinin farkına varamamıştı. Ek olarak enerjisinin son damlasına kadar az önce kullanmıştı ve zamanında kaçamamıştı.
‘’Üzgünüm… Üzgünüm…’’ Adam özür diledi ve aceleyle Han Sen’i ayağa kaldırdı.
‘’Sorun yok’’ Han Sen ayağa kalktı ve elini salladı.
‘’Kardeş Han?’’ adam Han Sen’i gördü, aniden çok sevindi ve Han Sen’in elini bırakmadı.
Adam Blackhaw üniforması içerisinde ve dağınık saçlarıyla sıradan birisi gibi görünüyordu.
Han sen ona baktı ama tanıyamadı. Onu gördüğüne neden bu kadar sevindiğinden emin değildi.
‘’Beni kurtar, Kardeş Han’’ okul arkadaşı Han Sen’e yalvarmaya başladı.
Han Sen biraz üzgün hissediyordu. Bu adamın deli olup olmadığından emin değildi. Askeri okul öğrencisiydiler ve öğrenciler tamamen güvende olmalıydı.
Ek olarak etrafta onu kovalayan kimse yoktu.
‘’Sorun ne?’’ Han Sen hafifçe kaşlarını çattı, adamın elinin titremesini izliyordu.
Adam sağa sola baktı. Koridorda kimse yoktu ve kimse onu fark etmemeliydi.
Adam hala endişeliydi ve olanları Han Sen’e anlatmadan önce Han Sen’i bir köşeye çekti.