Super God Gene - 0374
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Boğaz Kesme
Han Sen resmi olarak Wang Di’yi temsil etmeden önce birçok prosedürden geçmek zorunda kalmıştı. En önemli test ise geno testiyi. Han Sen’in bir evrimleşmemiş olup olmadığına karar vermek için katı bir testten geçmesi gerekiyordu.
Evrimleşmiş ve evrimleşmemiş kişiler arasında genler arasında açık bir ayrım olduğundan, Han Sen’in evrimleşmemiş olduğunu söylemek zor değildi. Ancak test kondisyon seviyesini gösteremezdi.
VIP bölümünde başka bir kural vardı. Eğer biri başka birisinin adına savaşacaksa değiştirilen oyuncudan daha fazla kondisyon seviyesine sahip olması gerekiyordu.
Bu Han Sen için hiç zor değildi. Teste girmeden önce vücudunu kontrol altında tutmuştu böylece kondisyon seviyesi Wang Di’den biraz daha yüksek çıkmıştı.
Tüm işlemlerden sonra Han Sen VIP bölümü ringinde ortaya çıktı.
Tie Kuang’un bir canavar gibi kükremesine bakan Han Sen son derece sakindi.
Heyecanlı tezahüratlar ya da Tie Kuang’ın sert hareketleri Han Sen’i hiç etkilememişti.
Tie Kuang’ın ne kadar sert olduğu önemli değildi hala altın hırlayan köpekten daha zayıftı. Han Sen sadece Tie Kuang’ın daha uzun olmasından dolayı baskı hissetmezdi. Gods Sanctuary’de birçok büyük canavar vardı.
Han Sen Peri Kraliçesi şekline büründü ve aniden bir Yakut Tacı başının üzerinde ortaya çıktı. Lanetli kurdun hançerini tutan Han Sen sessizce onu kışkırtmaya çalışan Tie Kuang’ı izledi.
Tie Kuang Han Sen’in canavar ruhu çağırdığını görmesine rağmen kendisi bir canavar ruhu kullanmak istememişti. Kondisyon seviyesi ile bir evrimleşmemiş kişiye taciz etmek için hiçbir canavar ruhu kullanmasına gerek yoktu. Çılgın seyirciler rakibini çıplak elleriyle parçalara ayırdığını görmekten zevk alıyorlardı. Tie Kuang da bu hissi seviyordu.
Lazer bölme ortadan kaybolduğu anda Tie Kuang hızlıca acımasız bir gülümseme ile Han Sen’e doğru yürüdü.
Tie Kuang neredeyse hiç kendini savunmaya çalışmamıştı çünkü bunun gerekli olduğunu düşünmüyordu. Yüksek gen sanatları, demir zırh, deneyimleri onu Birinci Gods Sanctuary’den bir kutsal kanlı canavar ruhu silahına karşı koruyacaktı.
Güçlü bir evrimleşmemiş olsa bile,kutsal kanlı silah kullanarak bedeninde sadece çizikler oluşturabilirdi. Çizikler Tie Kuang’ı daha da heyecanlandıracaktı ve seyirciler daha da coşacaktı. Tie Kuang eğlence için para ödeyen adamları nasıl memnun edeceğini biliyordu.
Tie Kuang’ın Han Sen’e yaklaşmasını izleyen Huangfu Pingqing gerilmeden edemedi, avuçları terliyordu.
Han Sen birçok kez Tie Kuang’ı yenebileceğini söylemesine rağmen Huangfu Pingqing yine de bunun gerçekçi olmadığını düşünüyordu.
Tie Kuang kutsal geno puanlarını maksimize ederek evrimlemiş birisiydi. Bir evrimleşmemiş kişi basitçe ondan daha güçsüzdü.
Diğer yandan seyirciler daha çok mutlu olmuşlardı. Tie Kuang’ın Han Sen’e daha da yaklaşması izlerken çılgınlık içinde bağırıyorlardı.
‘’Piç kursunu parçalara ayır!’’
‘’Öldür onu’’
‘’Kafasını kopart’’
‘’Onun kıçını si.!!’’
Cehennemden bir sahne gibiydi. Binlerce şeytan arzu içinde bağırıyordu.
Aniden Tie Kuang kana susuzluk çekerken Han Sen’in yanındaydı. Elleri Han Sen’in omzunu yakalamak üzereydi. Böyle büyük bedeni ile bile Tie Kuang inanılmaz hızlıydı.
Tie Kuang’ın hızı evrimleşmemişlerin gözünde şimşek gibiydi. Kutsal geno puanlarını maksimize etmiş bir evrimleşmemiş bile Tie Kuang’ın elinin hareketlerini zar zor karşılayabilirdi. Ancak hala kaplumbağadan daha yavaştı. Peri Kraliçesi şeklinin içindeki Han Sen’in gözlerinde Tie Kuang hiç te hızlı değildi.
Tie Kuang Han Sen’in omuzlarını kavramak üzere olduğu an, Han Sen kalbinin daha da hızlı atmasına neden olan Heresy Mantra’yı kullandı. Kan kalbinden pompalanmaya başladı ve bedeni daha da gergin bir hale geldi.
Güm!
Sparticle kullanırken Han Sen’in ayağı bulanıklaştı. Tie Kuang’ın boynunda siyah bir şey parladı ve Han Sen çoktan rakibinin arkasında geçmişti.
‘’Evlat, bazı numaraların olmasına rağmen, etim bir demir gibi ve senin boktan hançerin beni tıraş bile edemez’’ Tie Kuang arkasını döndü ve Han Sen’e kükredi.
‘’Bu doğru mu?’’ Han Sen Tie Kuang’ın yüzüne boş gözlerle baktı.
‘’Ahem…’’ Tie Kuang bir şey söyleyeceği zaman, sadece tıkalı bir boru gibi bir ses çıkarabilmişti. Boynu kesilmişti ve kan fışkırdı.
Seyirciler sessizleşti. Tie Kuang’ın yüzündeki acımasız bakış kaybolmuştu. Evrimleşici dehşete düştü ve şok oldu, eliyle yarasını kapatmaya çalışıyordu.
Ancak yara çok derindi ve genişti. Tie Kuang’ın kanamayı durdurmaya çalışmasının bir önemi yoktu, basitçe işe yaramayacaktı. Bir anda, evrimleşici yere düştü ve seğirmeye başladı.
Kısa bir sessizlikten sonra seyirciler daha da yüksek sesle alkışlamaya ve bağırmaya başladı.
Han Sen canavar ruhunu geri aldı ve ringden aşağı yürüdü, ayrıca evrimleşiciler için defansif yüksek geno sanatı pratiği yapan Tie Kuang gibi bir evrimleşicinin boynunu kolayca kesebildiği için hançerin keskinliği konusunda şaşırmıştı. Silah o kadar keskindi ki demiri bir tereyağı gibi kesiyordu. Huangfu Pingqing inanamayarak Han Sen’e bakıyordu,ne olduğuna bir türlü inanamıyordu.
‘’İlginç… Onu bana getir…’’Ning Yue comlink yoluyla konuştu, parlayan gözleriyle Han Sen’i izliyordu.
Han Sen bir odaya getirildi ve Ning Yue’nin gülümsediğini ve Huangfu Pingqing’nin Ning Yue’nin yanında gergin bir şekilde durduğunu gördü.
‘’Merhaba. Benim adım Ning Yue’’ Ning Yue Han Sen’in yanına yürüdü ve sağ elini uzattı, zararsız görünüyordu.
‘’Han Sen’’ Han Sen Ning Yue’nin elini sıktı. Ning Yue’den aldığı his Huangfu Pingqing’in anlattığından daha farklıydı.
Han Sen ne tarz bir his olduğunu söyleyemiyordu. Ning Yue’nin yanında Huangfu Pingqing gibi huzursuz hissetmiyordu. Bunun yerine, Ning Yue gelincik çiçeği gibi hissettiriyordu, insanların titremesine neden oluyor ama çekiciliğe kapılmadan edemiyorlardı.