Super God Gene - 0385
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Garip Yaratık
Evrimleşiciler yaratığa o kadar yakındı ki salyangoz aniden kanatlı bir yılana dönüştü ve kabuğunu terk
etti, kendisini bir evrimleşicinin üzerine fırlatıyordu.
Kişi hızlıca geniş uzun kılıcını yılan üzerinde kullandı. Yang Yongcheng ve diğer kişi de saldırmaya
başlamıştı.
Fare yılanı kaçmaya çalışmadı bile ve silahların etini kesmesine izin verdi.
Evrimleşiciler çok sevindiler. Şu anda kondisyon indeksleri otuzun üzerinde olmalıydı. Kutsal kanlı
silah ile birlikte, kabuğunu kesemeyebilirlerdi ama silahların yumuşak etini keseceğine inanıyorlardı.
Ancak silahları etine vurduğunda ne kadar yanlış olduklarını fark ettiler. İnce bıçak yumuşak eti sanki
bir yapıştırıcıyı kesiyormuş gibi girmişti. Sadece et sağlam kalmamış ayrıca silahlar üzerinde
kullandıkları tüm güç emilmişti.
Daha sonra kırmızı yılan aniden şeklini değiştirdi. Kırmızı et sıvı gibi hareket etti ve üç silah çekildi.
Evrimleşiciler silahlarını çekmeye çalıştı ama bunun imkansız olduğunu gördüler. Silahlar onların geri
çekemeyeceği kadar güçlü bir kuvvet ile bir araya sıkıştırılmıştı. Daha da korkutucu olan ise, kırmızı
etin adamlara doğru harekete eden yılanlara benzeyen dokunaçlar çıkarmaya başlamasıydı.
Evrimleşiciler silahlarından vazgeçmek ve geri dönmek zorunda kaldılar. Canavar ruhlarını geri
çağırmaya çalıştıkları zaman, artık bunun mümkün olmadığını fark ettiler. Üç silah kırmızı etin
içerisinde sıkışmış ve eritilmişti.
Üç evrimleşicide tedirginleşti. Başlangıçta, evrimleştikten sonra yaratık için tehdit
oluşturabileceklerini düşünmüşlerdi. Ancak saldırılarına başladıktan sonra üç kutsal kanlı canavar
ruhunu kaybetmişlerdi.
Kırmızı et saldırısını durdurmadı. Vücudu herhangi bir formda saldırmak için istediği şekle
kıvrılabiliyordu, insanların kendilerini savunmalarını imkansız hale getiriyordu.
Öte yandan üç evrimleşici ona dokunmaya cesaret edemiyordu. Silahlarını kullanmaya bile cesaret
edemediler ve aniden garip bir pozisyonda kapana kısıldılar. Bir kez kırmızı et onlara dokunduğunda,
zırhları bile erimeye başladı, oldukça korkunç görünüyordu.
Neyse ki, yaratık kabuğundan çıktıktan sonra hızlı gelse de lanetli kurt kadar hızlı değildi. Aksi halde,
üç atıcı da milyonlarca kez ölmüş olacaktı.
Buna rağmen evrimleşicler Han Sen ve Ning Yue’nin saklandığı yere zorla çekmeye çalışıyorlardı.
Han Sen peri kraliçe şekline büründü ve lanetli kurt hançerinin eline aldı, evrimleşicilere yardım
etmek istiyordu.Aslında yaratığı öldürmek için bir fırsat yakalamaya çalışıyordu.
Han Sen dışarı çıkmadan önce Ning yue çekti ve sakince söyledi ‘’Acele etme. Zamanı değil. Yaratığı
buraya çekmelerini bekle, iyi bir nokta bul ve tek bir saldırıda öldürdüğünden emin ol’’
Han Sen Ning Yue’ye baktı ve sanki oturma odasında sohbet ediyormuş gibi boş bir ifadeye sahip
olduğunu gördü. Aslında Ning Yue’nin gergin olmadığı gerçeği Han Sen’e üç evrimleşicinin onun için
hiçbir şey ifade etmediğini hissettirmişti.
Han Sen’in düşüncelerini gördüğünde Ning Yue sakince söyledi ‘’Şimdi çıkarsan aldıkları risk boşa
gidecek’’
Han Sen cevap vermeden önce Ning Yue ince bir kılıç çağırdı ve yaratığa doğru yürüdü.
Han Sen şaşırmıştı. Ning Yue çok hastaydı ve henüz evrimleşmemişti, öyleyse neden kendisi oraya
gitmişti?
İnce kılıcı tutarken Ning Yue inanılmaz bir hızda yaratığı bıçakladı ve bu da gerçekten de ona isabet
etmişti. Kılıcı da kırmızı etin içine sıkışmamıştı.
Bu Ning Yue etkileyici. İkiz olmalarına rağmen o Cennetin Oğlundan daha güçlü. Han Sen biraz şok
olmuş hissetti. Ning Yue’nin evrim geçirdiğini söyleyebilirdi ama Ning Yue yaratığın dikkatini
dağıtabilmiş ve saldırısından kaçabilmişti. Ek olarak onun kılıç yetenekleri beklenmedikti. Sadece bir
hareket yapmış olmasına rağmen, onun saldırıları her zaman sürpriz açılarlaydı. Evrimcilerin hiçbirinin
dokunmaya cesaret edemediği kırmızı etten kılıcını geri çekebiliyordu. Yaratık kılıçtan hiç hasar
almamış olmasına rağmen tahriş olmuştu.
Son derece zor koşullar altında Ning Yue o kadar sakin görünüyordu ki Han Sen onun ölümcül bir
savaşta olduğunu söyleyemezdi.
Ning Yue’nin katılmasıyla birlikte evrimleşicler daha ve daha organize bir hale geldiler. Yaratığın
etrafında hareket ettiler ve yavaş yavaş Han Sen’e götürdüler.
Ning Yue’nin kondisyon seviyesinin düşük olması ne kadar büyük bir kayıptı. Kondisyon seviyesi on
beş civarında olmalıydı, bu kutsal geno puanlarını maksimize etmiş normal birisi ile eşitti. Lanetli kurt
hançeri ile bile yaratığı öldürebileceğini düşünmüyorum.
Bir süre izledikten sonra Han Sen Ning Yue’nin ana gücü olan hızının yirmi civarı olması gerekirken
geriye kalan öğelerin on beş civarı olması gerektiğini öğrendi.
Yaratığın kendisine yönlendirildiğini gören Han Sen, hançerini kavradı. Yaratığın kondisyon seviyesini
belirlemek için uzun süredir izliyordu.
Han Sen Heresy Mantra Aşırı Yüklenmeyi kullanmadığı sürece yaratığı yaralayabilirdi ama Grubun
önünde yaratığı öldüremezdi. Bu da Han Sen’in istediği bir şeydi.
Sonunda yaratık Han Sen’e yaklaştı. Han Sen tereddüt etmeden dışarı çıktı ve hızlıca hançerle eti
kesti.
Evrimcilerin kutsal kanlı silahlarını kullanarak yaralayamadıkları eti Han Sen’in hançeri derince
kesmişti. Yara 7,5 santimetre civarındaydı ve hemen kan fışkırmıştı. Yaratık çığlık attı ve hızlıca
bedenini küçülttü.
Herkesi şaşırtan bir şekilde kırmızı et kesildikten sonra yaralanma sanki yapıştırılmış gibi kayboldu.
Han Sen grubun geri kalanına katıldı. Ancak yaratık lanetli kurt hançeri tarafından korkmuş ve bir kez
daha ona dokunmaya cesaret etmeyecekmiş gibi görünüyordu. Han Sen’den uzaklaşmaya devam etti
ve geri kalanlara saldırdı.
Han Sen birkaç kez bıçaklamak için fırsat yakalamış olmasına rağmen işe yaramazdı. Kırmızı et
inanılmaz bir hızda kendi kendine iyileşiyordu.
‘’Bu kadar. Şekil değiştirme sınırına geldi’’ evrimleşicilerden birisi bağırdı.
Ning Yue’nin takipçileri sınırlıydı. Soğukça emretti ‘’Geri çekilelim’’
Ning Yue’nin sesini duyan evrimleşicler genç efendilerinin arkasından dönmeye başladılar. Ancak Han
Sen bunun yerine yaratığa doğru koştu.