Super God Gene - 0391
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Yenilmez Evcil Hayvan Zırhı
İştahını uzun süre önce kaybetmiş olan altın kaya solucanı aniden genişçe ağzını açtı ve siyah tüylü
canavar kralın bedeni tamamen yuttu, grubun geri kalanı dilini yutmuştu.
Herkes bedenini bir kutsal kanlı siyah tüylü canavar kralına ait olduğunu söyleyebilirdi. Normalde Han
Sen’in bedeni kendisi için saklayacağını düşünmüşlerdi. Kim Han Sen’in bütün bedeni evcil hayvanını
beslemek için kullanacağını bilebilirdi ki. Gerçekten de çok etkileyiciydi.
Siyah tüylü canavar kralını yuttuktan sonra altın kaya solucanı yerinde kaldı ve kıvanmaya başladı.
‘’Gerçekten de dönüşmek üzere!’’ Han Sen sevindi ve altın kaya solucanı geri aldı, dönüşümünü
bitirmesine izin veriyordu.
‘’Umarım aynı anda da evrimleşebilir. Eğer bir süper canavar ruhu kazanabilir ve onu kan salyangozu
zırhı ile giydirebilirsem, herhangi bir süper yaratığı öldürmek çok basitleşecektir’’ Han Sen dünyadaki
tüm tanrılara içinden dua etti, Meowth ile aynı şekilde altın kaya solucanı kralının da
evrimleşebilmesini diliyordu.
‘’Sen, eğer süper geno puanların maksimize ise kutsal kanlı etleri bana satar mısın? Evcil hayvanına bu
şekilde kullanmak sadece boşa harcama’’ Yuan söyledi
‘’Artık çok geç. Belki başka zamana’’ Han Sen gülümseme ile söyledi. Evcil hayvanını beslemenin hiç
boşa olduğuna inanmıyordu.
Süper evcil hayvan zırhı ile güçlü bir evcil hayvanın Han Sen’e muazzam yardımları dokunacaktı. Ek
olarak Han sen altın kaya solucanı karalının da evrimleşmesini bekliyordu. Şans çok küçük olmasına
rağmen yine de umut vardı.
‘’Bazı özel işlerim var devam edemeyeceğim. Burada yollarımızı ayırmalıyız’’ Han Sen hayalet
kelebekleri avladığı yer altına gitmeyi planlıyordu. Belki de birkaç bumerang canavar ruhu
kazanabilirdi.
Kutsal kanlı hayalet kelebek bumerangları oldukça kullanışlıydı. Lanetli kurt hançeri iyi olmasına
rağmen sonuçta kısa bir silahtı. Ve kutsal kanlı yay ve oku kullandığı zaman Han Sen’in hazırlığa
ihtiyacı olacaktı. Bumerang’ın hasarı iyiydi ve esnekliği Han Sen için oldukça anlamlıydı.
Zaten mağara yakın olduğundan Han Sen bir göz atmayı planlıyordu.
Qing ve Yuan’dan ayrıldıktan sonra Han Sen yer altı mağarasını kontrol etti. Tekrar kanatlarını mavi
alevlerle sallayan hayalet kelebekleri gördü.
Han Sen Meowth’u çağırdı, üzerine süper evcil hayvan zırhını yerleştirdi ve kelebeklere koşmasını
emretti.
Kelebek grubu uyanmıştı ve Meowth’a hızla koşan ateş toplarına dönüştüler. Sanki cam kalkana
vuruyorlarmış gibi mavi alevler Meowth’a isabet etti ve hemen sektiler.
Mavi ateşler fişekler gibi uçuşuyordu ama Meowth hiç hasar almıyordu.
Zihnindeki sesi duyarak Han Sen hayalet kelebeklerin öldüğünü ve canavar ruhları kazandığını
söyleyebilirdi. Han Sen çok mutlu oldu. Süper evcil hayvan zırhı gerçekten de olağanüstüydü.
Boom!
‘’Kutsal kanlı hayalet kelebek öldürüldü. Kutsal kanlı hayalet kelebek canavar ruhu kazanıldı. Eti
yenmez’’
Aniden Han Sen onu sevinçten havaya zıplatan sesi duydu. Meowth’u kontrol eden Han Sen evcil
hayvanın hala sanki hiçbir şey olmamış gibi ilerlediğini gördü.
‘’Süper evcil hayvan zırhı mükemmel’’ Han Sen daha önce yeraltı mağarasını kutsal kanlı hayalet
kelebekler hala onu tehdit ettiğinden dolayı gezememişti. Kutsal kanlı zırh ile kendisini
savunamamıştı bile.
Bu sefer Han Sen onu hayal kırıklığına uğratmayan süper evcil hayvan zırhının performansı ile kontrol
etmeyi planlıyordu. Kutsal kanlı hayalet kelebeğin patlaması Meowth’u yaralamayı bırak evcil hayvan
zırhı üzerinde iz bile bırakmamıştı. Evcil hayvan zırhı basitçe yenilmezdi.
Han Sen grubun geri kalanını başkalarının mağara hakkında bilgi sahibi olmasını istemediği için değil
Meowth ya da evcil hayvan zırhını görmelerini istemediği için getirmemişti.
Meowth’un bir kedi gibi kelebekleri avlarken eğlendiğini izleyen Han Sen evcil hayvanın sevincine
ortak oldu ve parmağını bile kaldırmadan kazanmanın tadını çıkardı. Her türlü hayalet kelebek süper
evcil hayvan zırhına tekrar tekrar çarptı ve Han Sen’e canavar ruhları kazandırdı.
Meowth mağarada aşağı yukarı zıplıyor ve tüm hayalet kelebekleri temizliyordu. Han Sen yeni
kazandığı kutsal kanlı siyah tüylü canavar kanatlarını çağırdı ve havada Meowth’u takip etti.
Han Sen’in sırtında bir çift siyah kanat gerildi, onun siyah bir melek gibi görünmesini sağlıyordu. Bu
kanat çiftinin hızı neredeyse mor tüylü ejderha ile aynıydı.
Son seferinde Han Sen mağaranın sonuna gitmemişti bu yüzden ileri giderse kendisini ne beklediğini
görmek istiyordu.
‘’Kutsal kanlı hayalet kelebek öldürüldü. Kutsal kanlı hayalet kelebek canavar ruhu kazanıldı. Eti
yenmez’’
Hayalet kelebeklerin daha ve daha da azalmasını izlerken Han Sen ona başka bir kutsal kanlı hayalet
kelebek canavar ruhu kazandırdığını söyleyen bir ses duydu.
‘’Başka bir kutsal kanlı daha!’’ Han Sen zihninde başka bir mavi hayalet kelebek daha gördü,
kanatlarını çırpıyor ve muhteşem görünüyordu.
Han Sen mağaranın derinlerine girdiğinde çok az hayalet kelebek kalmıştı. Han Sen zihnini kontrol etti
ve çoktan aralarında bir düzine mutant ve iki tane kutsal kanlının da olduğu iki üç yüz tane hayalet
kelebek canavar ruhu kazandığını gördü.
‘’Ne kadar harika bir yer. Ancak, onları temizledikten sonra tekrar ne zaman hayalet kelebekler
çıkacak merak ediyorum’’ Han Sen boş yeraltı mağarasına ve artık oynayamayacağı için ağıt yakan
Meowth’a baktı. Mağaranın derinliklerindeki karanlık Han Sen’in sonunu görmesini engelledi.
Mağara son derece derindi ve su akmaya devam ediyordu. Bazı yan yollar olmasına rağmen, ana
mağara yönünü asla değiştirmemişti ama doğruca dünyanın merkezine gitmişti.
Han Sen biraz tereddüt etti ve Meowth’un iznini almaya karar verdi.
Han Sen’in önceki deneyimlerine göre bunun gibi derin mağaralarda genelde çok güçlü yaratıklar
çıkardı. Yön oldukça düz olduğundan, kaybolmak konusunda endişelenmedi ve hiç acelesi yoktu.
Yarım günden fazla bir süre sonra Han Sen aniden geniş bir alana girdi. Su dümdüz aşağı inmeye
başlamıştı ve şelaleye dönüşmüştü.
Dar yolun sonunda dururken Han Sen meşalenin ışığını kullanarak suyun nereye düştüğünü
göremiyordu. Çok derin, karanlık ve sessizdi. Han Sen mağaranın ne kadar derin olduğunu bile
söyleyemiyordu ve şelalenin sesini bile duymuyordu.
Han Sen yukarı baktı ve etrafı tararken kaşları aniden büzüştü. Meşaleyi kullanarak Han Sen
karşısında oturan birisini gördü.
‘’Orada kim var?’’ Han Sen bu kişiye bağırdı ama hiçbir yanıt yoktu. Dikkatlice etrafına baktığında Han
Sen bir şeylerin yanlış olduğunu hissetti. Bu kişiden otuz metre uzaktaydı yani meşalenin ışığı bu
adamı görebilmek için aydınlatmamalıydı. Han Sen’in kişiyi görebilmesinin nedeni parlamasıydı.