Super God Gene - 0397
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Şok Edici Keşif
Ning Yue yavaş yavaş evrim havuzunun soğuk suyunun içine doğru yürüdü. Başlangıçta hemen bir
evrimleşici olmak istememişti. Evrimini bir kez tamamladığında, kısa süre içerisinde Birinci Gods
Sanctuary’yi terk etmesi gerekecekti, aksi halde bedeni kalıcı olarak hasar alabilirdi.
Ancak Ning Yuenin Han Sen hakkında çok fazla şüphesi vardı, evrimleşmesinin değerli olduğunu
düşünüyordu. Her ne kadar farklı Shelter’lerde Starry Grup adına çalışmakta olan kutsal geno
puanlarını maksimize etmiş on üç evrimleşici olsa da Ning Yue yine de evrimleşmeyi seçmişti. Ning
Yue Han Sen’e hayatta kalma fırsatı vermek istemiyordu. Bu görevde sadece kendisine güveniyordu.
Starry Grup güçlü olmasına rağmen, özel takıma gerekmedikçe bulaşmak istemiyorlardı özelliklede
Han Sen’in Qin Xuan adına çalıştığı bir durumla. Ning Yue İttifak içerisinde Han Sen’e hiçbir şey
yapamazdı bu yüzden Gods Sanctuary’y girmek zorundaydı.
Evrim havuzunda Ning Yue’nin bedeninde önemli değişiklikler meydana geliyordu. Diğer insanlar
sadece Cennetin Oğlunu biliyorken az sayıda insan Ning Yue’nin Ning ailesinin en yeteneklisi
olduğunu biliyordu.
Çok iyi sağlık durumuna sahip olmamasına rağmen, Ning Yue ailenin kılıç yeteneklerini başarılı bir
şekilde çalışabilen tek kişiydi.
Gods Sanctuary keşfedilmeden önce Ning ailesinin bir atası kılıç yeteneklerinde ustalaşabilen birkaç
kişiden birisiydi. Kılıç yetenekleri Que Yi olarak adlandırılıyordu ve antik zamanlardan beri ünlü bir
okul olarak kabul edilmekteydi.
İnsanlar Gods Sanctuary’yi keşfettiğinde, Que Yi teknikleri süper geno sanatlarına uyarlanmıştı ve
daha da güçlü hale gelmişti.
Ancak Ning Yue böyle düşünmüyordu. Süper geno sanatları güçlü olmasına rağmen Ning Yue süper
geno sanatlarını geliştirilmesinden bu yana büyük babası Ning Tieyi gibi başka kılıç sanatları ustasının
ailesinde çıkmadığına inanıyordu.
Ning Yue küçük bir çocuk ve kılıç kullanmayı öğrenmeye başladığı zaman süper geno sanatını
bırakmıştı ve bunun yerine eski kılıç teknikleri çalışmakta ısrar etmişti.
Yeni başladığında teknikler modern süper geno sanatlarının yakınından bile geçmiyordu ama Ning
Yue kendi kararını hiç sorgulamamıştı. İki yıl sonra, Ning Yue sonunda eski teknikleri başarılı bir
şekilde uygulamış ve özünü anlamıştı. Sonunda uyarlamanın ne kadar da saçma olduğunu anlamıştı.
Başlangıçta Ning Yue Birinci Gods Sanctuary içerisinde Que Yi kılıç yeteneklerini kullanmaya değecek
kimsenin olmadığını düşünmüştü. Han Sen ile karşılaştıktan sonra Ning Yue her şeyin değiştiğini
düşünüyordu.
Ning Yue’nin Han Sen hakkında bir çok şüphesi vardı. Eğer Han Sen ilk karşılaştıkları zaman bir
evrimleşici iseydi, zaten uzun süredir Birinci Gods Sanctuary’de kalıyordu bu yüzden bedeni çoktan
hasar almaya başlamış olmalıydı. Kimse bu kadar aptal olamazdı.
Eğer bir evrimleşici olmadıysa, gücü çoktan evrimleşmemiş birisinin üzerindeydi. Ning Yue’nin aklına
sadece Han Sen’in çoktan süper genleri elde ettiği ihtimali gelebiliyordu.
Ancak, Ning Yue bunu kimseye söylemeye cesaret edememişti. Ning Yue süper genleri araştıran tek
kişi değildi ve Ning ailesi bunu bilen tek aile değildi. Ning Yue Han Sen hakkındakileri kimsenin
bilmesini istemiyordu aksi halde Ning Yue’nin daha az şansı olacaktı.
Bu nedenle Ning Yue Birinci Gods Sanctuary’i erken terk etmek pahasına olsa bile sadece kendisine
güvenebilirdi. Han Sen’in sırrını ortaya çıkarması gerekiyordu.
Ning Yue bir kaza olmasını istemiyordu. Bu nedenle tüm bağlantılarını kullanarak on üç kutsal geno
puanını maksimize etmiş gelişmiş savaşçı toplamıştı, onların geno puanlarını doldurmuş ve
evrimleşmelerini sağlamıştı.
Ning Yue bütün bunları hazırlamakla uğraştığından Han Sen’e bir hamle yapmamıştı. Beklediği şey
planını gerçekleştirmesi için bir fırsattı.
Han Sen’in altın aslanı dövdüğü haberlerini okuduktan sonra, Ning Yue Han Sen’in kutsal genlerin
ötesinde bir güç elde ettiğinden daha da emin olmuştu.
Bu arada, altın hırlayan köpekten ağzı sulanan Han Sen yedinci depodaydı. Altın hırlayan köpeğin
canavar ruhu bir binek hayvanıydı. Süper binek hayvanı sadece inanılmaz hızlı değildi ayrıca
büyüklüğü ayarlanabilirdi.
Han Sen’in emriyle altın hırlayan köpek bir tepe kadar büyük olabilirdi. En küçük hali ise yine de bir fil
kadardı.
Ek olarak, altın hırlayan köpek bir binek hayvanı için mükemmel olan sert bir bedene ve inanılmaz bir
taşıma ağırlığına sahipti. Han Sen şuana kadar keşfetmediği altın hırlayanın başka yetenekleri olup
olmadığını merak etti.
Altın hırlayan köpeği en küçük haliyle depoda süren Han Sen harika hissediyordu. Yolculuk o kadar
rahattı ki binek havanı son hızda koşarken bile bir özel uçakta gibi hissediyordu.
‘’Bu yolculuk kızları bana getiriyor!’’ Han Sen heyecanlı hissediyordu. Belki de Ji Yanran’ı alarak bir
gezintiye çıkabilir ve belki de onun ahlaksız şeyler yapabilirdi.
‘’Aslanın sırtında yaparsak buna ne denirdi?’’ Han Sen düşündü.
Bir süre oynadıktan sonra Han Sen altın hırlayan köpeği geri aldı ve comlink’ini kullanarak Skynet
üzerinden bilgiler araştırmaya başladı.
İhtiyacı olanı bulduktan sonra Han Sen mağaradan aldığı parşömeni açtı, comlink üzerinden taradı ve
cihazı kullanarak karakterleri modern dile çevirdi.
Gerçek tende karakterler antik dildi ve kolayca modern dile çevrilmişti. Han Sen içeriği dikkatlice
kontrol etti.
Başlangıçta Han Sen oldukça rahat hissediyordu, çünkü sadece adamın kim olduğunu bulmaya
çalışıyordu. Ancak bir süre sonra Han Sen’in yüzü karardı. Kısaca Han Sen şok olmuştu. Sonunda ağzını
bile kapatamamıştı. Han Sen parşömen üzerinde yazanların gerçek olduklarına inanamıyordu.
‘’Bu bir şaka olmalı. Bu nasıl mümkün olabilir?’’ Han Sen içeriği okuduktan sonra dehşete düştü.
Ancak cesedin ne kadar garip olduğu düşünüldüğünde belki de gerçekti.
‘’Eğer bu doğruysa tüm İttifak şok olacaktır. Şimdiye kadar bildiklerimize tamamen ters’’ Han Sen
metni okurken kendini sakinleştiremedi.
Tercümen edilmiş yazıya göre parşömenin sahibi, ölü adam, a.k.a soğuk çeliğin tek silah malzemesi
olarak kullanıldığı zamanlar kadar eskiydi. O zamanlar ışınlanma cihazını bırak elektrik bile yoktu. O
zamanlar bir adam sadece bedenlerini kullanarak Gods Sanctuary’ye ışınlanabilirlerdi bu da inanması
zor bir şeydi.